Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ekonomimiz krizlere dayanıklı

Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Zorluklar karşısında ekonomimizin sağlamlığından eminiz

Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)
Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ekonomimiz krizlere dayanıklı

Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)
Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat, Davos Zirvesi’nde küresel ekonomideki yavaşlama yönündeki beklentilerin ve durgunluğa dair endişelerin konuşulması ardından Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim ile Dünya Ekonomik Forumu’ndaki (WEF) Suudi Arabistan genel merkezinde bir araya geldi. Bakan, küresel ekonomik göstergelerdeki düşüşün tersine, 2023'te yüzde 3,1 oranında büyümesi beklenen Suudi ekonomisinin zorluklar karşısındaki sağlamlığından emin olduklarını teyit etti.
Geleneksel ekonomik sektörlerdeki büyüme, özel sektörün güçlü performansı ve 2030 Vizyonu'na eşlik eden etkili politikalar ve yapısal reformlar olmak üzere ekonomiyi destekleyen üç temele değinen Suudi Bakan, diğer yandan ise Suudi kadınların işgücü piyasasına katılım oranının yüzde 37'ye ulaştığını açıkladı. Aynı zamanda herkes için adil ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru enerji geçişinde ülkesinin istikrar ve sorumluluğa yönelik kararlı duruşunu vurguladı.
Suudi Arabistan’da enflasyon düzeyinde yüzde 3,3 artış kaydedildiği bilinirken, Bakan İbrahim ise tüketiciyi korumak için adımlar attıklarını doğruladı.

Tüketicinin korunması
Suudi Arabistan’da 2022 Aralık tüketici fiyatları endeksinde 2021'in aynı ayına göre yüzde 3,3 oranında artış kaydedildi. Euro bölgesindeki 9,2, ABD’deki 8,5 ortalama enflasyon oranları ile karşılaştırıldığında bu rakam düşük kalıyor.
Bakan İbrahim ise bu hususta “Maliye Bakanlığı tahminlerine göre 2023’te enflasyon oranının yüzde 2,1'i geçmeyeceği beklentisindeyiz. Enflasyonu ve yükselen fiyatları kontrol etme gücümüzün nedenlerinden biri Suudi riyali ile doları birbirine bağlayan maliye ve para politikasıdır. Bir süre önce enerji zamlarının durdurulmasını, toplumun çeşitli kesimlerinin kırılganlık düzeylerinin araştırılmasını ve vatandaşın hesabı üzerinden destek sağlanmasına yönelik kraliyet direktifleri içeren proaktif bir vizyon benimsedik. Bakanlığın durumu sürekli olarak incelemesi, enflasyon seviyelerini kontrol altında tutmaya ve gerektiğinde müdahale etmeye olanak tanıyor” ifadelerine başvurdu.

Yüksek büyüme
Davos uzmanları, küresel ekonomide yavaşlama uyarısında bulunurken Suudi ekonomisi ise 2022’de yüzde 8,5 oranında büyüme seviyelerine ulaştı. Suudi tahminleri, bu yıl küresel ekonominin ortalama büyümesinin üzerinde yüzde 3,1 ile yüzde 3,7 (bu rakam Uluslararası Para Fonu beklentilerinde yer alıyor) arasında rekor bir büyüme kaydedileceği yönünde.
Bakan İbrahim, şöyle söylüyor:
“Aslında Suudi ekonomisi, tek bir ekonomide nadiren bir araya gelen güç unsurlarına sahip. Bu unsurlar, Suudi Arabistan ekonomisinin kaydettiği ekonomik büyüme seviyelerine büyük katkı sağladı. İlk husus olan geleneksel ekonomik sektörlerin başında, fiyatları ile ihracat ve ithalatı artıran petrol geliyor. İkinci husus ise hızlı büyüme kaydeden özel sektör. 2022'nin üçüncü çeyreğinin sonuna kadar petrol dışı faaliyetler, yüzde 5,9 oranında büyüme kaydetti. Bu, yıllardır kaydedilen en yüksek seviye. Orta vadede büyümenin devam edeceği bekleniyor. Özel sektörün güçlü performansının önemi, şahit olduğumuz yüksek büyüme hızına ulaşılmasında geleneksel olmayan faaliyetlerin rolünde kendini gösteriyor. Bu bağlamda, Suudi Arabistan ekonomisindeki diğer tüm güç faktörlerine ek olarak, sürekli doğrudan yabancı yatırım akışının yanı sıra turizm, ulaşım, lojistik, sanayi ve teknoloji sektörlerinin sonuçlarına atıfta bulunuyoruz. Enerji kaynaklarının, hammaddelerin, stratejik konumun ve insan sermayesinin mevcudiyeti de bunlardan bazıları. Suudi ekonomisinin gücündeki en önemli unsur, gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye, yeni ve gelecek vaat eden sektörler için daha fazla alan açmaya, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için fırsatlar yaratmaya yönelik etkili ekonomi politikalarıdır. Krallığın birkaç yıldır üzerinde çalıştığı ekonomik politikalar ve yapısal reformlar, ekonomik büyümede niteliksel bir değişim sağlamayı başarmıştır.”

Küresel ekonomide yavaşlama
Küresel ekonomideki yavaşlama ve yüksek enflasyon seviyeleri, 53. WEF Zirvesi’ne damgasını vuruyor. Ancak Suudi ekonomisinin gücü ve yüksek büyüme seviyelerine ulaşmaya devam etme yeteneği konusunda iyimser ifadelerde bulunan Bakan İbrahim, şöyle ekliyor:
“Dünyanın bir parçası olan Suudi Arabistan, olumsuz küresel koşullardan elbette ki etkilenecektir. Ancak biz, Suudi ekonomisinin dayandığı sağlam temellere, büyümeye devam etmesine izin veren ekonomik politikaların uygulanabilirliğine güveniyoruz. Suudi Arabistan ekonomisi; enflasyon, gıda ve temel emtia fiyatlarında artış, tedarik zincirlerinde aksama ve küresel jeopolitik çalkantılar başta olmak üzere küresel büyümeyi olumsuz etkileyen pek çok soruna sahne olan 2022'de güçlü bir büyüme kaydetmeyi başardı. Suudi Arabistan ekonomisindeki büyümeyi destekleyen unsurların çoğu, önümüzdeki yıllarda olumlu etki yaratmaya devam edecek. Örneğin özel sektörün ekonomiye katkısının 2030 yılına kadar yüzde 65'e çıkması bekleniyor. Aynı zamanda 2030 yılına kadar beklenen harcama planlarına ek olarak projeler ve dönüşüm planlarına da değinebiliriz. Bunlar ekonomik büyümenin sürdürülmesini, küresel ekonomik baskıların etkisinin azaltılmasını sağlayacak.”

Eşsiz dönüşüm modeli
Bakan İbrahim aynı zamanda, “Özel sektör, şeffaf kurumsal ortam ve politikalarda netlik peşinde. Suudi Arabistan ekonomisinin tanık olduğu büyük ve hızlı dönüşümle birlikte, yedi yılın ardından yön ve önceliklerimiz konusunda eskisinden çok daha büyük bir netliğe ulaştığımıza inanıyorum. Tüm stratejiler, Suudi Vizyon 2030 hedefleri çerçevesinde özel sektörün katılımını yükseltmeyi ve 2030 yılına kadar gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 65'ine katkısını artırmayı hedefliyor” ifadelerine başvurdu.
Suudi Arabistan'daki dönüşüm modeli; yeni sektörlerin, küçük ve orta ölçekli işletmelerin etkinleştirilmesi, iş ortamının geliştirilmesi ve ürün ve hizmetlerde yerel içeriğin artırılması amacıyla kamu ve özel sektör ortaklığına dayanıyor. Bakan İbrahim bu hususta şöyle belirtiyor:
“Etkinliğini kanıtlayan bu model, ülkenin 2022’de tanık olduğu güçlü büyüme seviyeleri için ana etken oldu. Suudi Arabistan, dönüştürücü çözümlerde kamu ve özel sektör arasında katılımcı yatırımlar için kapsamlı bir model geliştiriyor. Eşsiz fırsatlar açısından zengin bir yatırım ortamı yaratılmasını ağlayan ardışık yatırımlar amaçlanıyor. Suudi Arabistan, bilgi ve yeniliğe dayalı bir ekonomiye ulaşmak amacıyla yerel yeteneklerini geliştirerek ve gelecek vaat eden fırsatları ortaya çıkararak hayati sektörlere yaptığı yatırımları artırmaya çalışıyor. Önümüzdeki dönemde, yapısal düzenleme ve politika reformları, kilit sektörler için hayati altyapı yatırımları ve önemli ekonomik etkiye sahip yeni sektörlerin etkinleştirilmesi yoluyla ekonomik çeşitlendirme sürecini hızlandırmaya devam edeceğiz. Suudi Arabistan, üç kıta arasında yer alan stratejik coğrafi konumu sayesinde, küresel ekonomiler için daha yüksek dayanıklılık elde etmek amacıyla ana küresel tedarik zinciri yollarının istikrarını ve güvenliğini sağlamada hayati ve son derece önemli bir rol oynuyor.”
Suudi Arabistan'ın küresel istikrarı korumanın ve dayanıklılığı desteklemenin tek yolunun uluslararası iş birliği olduğuna inandığını belirten Bakan İbrahim, aynı zamanda karşılıklı ticari çıkarlara ulaşıldığı ve geçmişteki zorlukların üstesinden gelindiği sırada sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için küresel ortaklığın önemine, kapsamlı tedarik güvenliğini artırmak için tedarik zincirlerinin bölgesel ve küresel olarak geliştirilmesi gerektiğine değiniyor.

Enerji dönüşümü
İklim değişikliği ile mücadele ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi meseleleri bu yıl Davos’ta çok konuşuluyor. Bu konular, Kovid-19 salgını ve Ukrayna'daki savaşı takiben küresel ekonomik toparlanma planının ayrılmaz bir parçası sayılıyor. Sorumlu ve kapsamlı bir enerji geçişini destekleyen ve ekonomiyi çeşitlendirmeye çalışan Suudi Arabistan, Yeşil Suudi Arabistan ve Yeşil Orta Doğu girişimleri aracılığıyla çevreyi korumak için iddialı programlar yürütüyor.
Bakan İbrahim, “Herkes için sürdürülebilir bir geleceğe doğru enerji geçişinde istikrarı ve sorumluluğu vurgulayan Suudi Arabistan, iklim eyleminde ilerleyiş arayışı ve geleceğin enerjisine yatırım ile bağlantılı olarak günümüzde enerji güvenliğini ve istikrarını sağlayarak kapsamlı bir enerji dönüşümünü gerçekleştirmek istiyor. 2060 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşmak için çalışan Suudi Arabistan, yenilenebilir enerjinin enerji karışımındaki payını 2030 yılına kadar yüzde 50'ye çıkarmak istiyor. Yeşil bir ekonomi elde etmek ve modern yenilenebilir enerji projeleri geliştirmek için uğraşan Suudi Arabistan, bu kapsamda en az 186 milyar dolar tahsis ediyor. Suudi Arabistan, emisyonları azaltmak ve enerji geçişini hızlandırmak için yenilikçi çözümler tasarlamak üzere yatırım yapmaya, dünyanın dört bir yanındaki ortaklarıyla işbirliğinde bulunmaya devam ediyor. Ülkemiz, Şarm eş-Şeyh’teki COP27 Konferansı’nda kaydedilen ilerlemeye katkı sağlamıştı. Bu doğrultuda istikrarlı bir şekilde çalışıyoruz. İklim değişikliği ile mücadele, bir lüks değil, bir zorunluluktur. Suudi Arabistan'ın enerji güvenliğinin korunması, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm ülkeler için adil ekonomik büyüme sağlama yeteneğinin pekiştirilmesi sayesinde iklim değişikliğiyle mücadeleyi mümkün kılacak enerji geçiş çabalarına öncülük edeceğine inanıyoruz.

Kadınların katılımı
Suudi Ekonomi Bakanı, kadınların katılım oranının 2022'nin ikinci çeyreğinde kaydedilen yüzde 35,6'dan belirgin bir artışla üçüncü çeyreğinde yüzde 37'ye ulaştığını açıkladı. Kadınların küçük ve orta ölçekli işletmelerdeki toplam girişimci sayısının yüzde 40 ila 50'sini teşkil ettiğine değinen Bakan İbrahim, Suudi Arabistan'ın üzerinde çalıştığı ekonomi politikalarının, esnek ve sürdürülebilir yaklaşımının, büyük şirketler ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin rolünün pekiştirilmesini sağladığını, dolayısıyla işsizlik oranını düşürmeye destek verdiğini ifade etti. Farklı beceri ve yeteneklerin önemli olduğu iş gücünün sağlanmasının, daha fazla iş olanağının kaydedilmesinin, sanayi, turizm ve lojistik hizmetlerde yeni ekonomik sektörlerin başlatılmasının önemine değinen Suudi Ekonomi Bakanı, ülkesinin bilhassa her düzeyde fırsat sağlayacak ve gelecek vadeden sektörlerde genç Suudi erkek ve kadınların enerjilerine yatırım yapmayı, bu yönde beceri ve yetenekleri geliştirmeyi öncelikleri arasına aldığından bahsetti.

Nüfus ve Kalkınma Arap Konseyi
Suudi Arabistan, Arap ülkelerinin ortak eylemi yönündeki en önemli kurumlardan olan, nüfus ve kalkınma alanındaki araştırma ve verilerde gelişme kaydetmeyi amaçlayan Nüfus ve Kalkınma Arap Konseyi yürütme kurulu başkanlığına seçilmişti. Tüm Arap ülkelerindeki demografik değişimin ekonomik büyümeye etkisi göz önüne alındığında nüfus ve kalkınmanın sürdürülebilir kalkınma politikaları ve çabaları için temel mesele teşkil ettiğine değinen Bakan İbrahim, şöyle ekliyor:
“Bugün hızlı küresel değişimler ve Arap toplumlarındaki gençlerin yüksek yüzdesi ışığında, nüfus geliştirme politikalarını beşeri sermaye politikalarından ve kurumsal dayanıklılıktan ayırmamak gerekiyor. Bu konsey kapsamında, Arap ülkelerinin deneyimlerden yararlanabilmesi ve mevcut zorluklara yenilikçi çözümler bulma çabalarının ortak hale getirilmesi amaçlanıyor. Suudi Arabistan, Konsey'de ve yeni başkanlığı aracılığıyla, birçok ders ve gelişmiş çözümler sunmuştu. Bu çözümler, nüfus profilini, demografik dönüşümü ve kapsamlı kalkınma planlarını mümkün kılan nüfus politikalarının nasıl geliştirileceğini anlamak için son yıllarda uygulanıyor. İnsan sermayesini artırmaya, esnek kurumlar oluşturmaya, karar verme sürecini desteklemeye, güvenilir veriler sağlayarak politikalar belirlemeye, vatandaşların refahını ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla sivil kayıtları ve istatistikleri birleştirmeye odaklanan Suudi Arabistan, 2030 Vizyonu kapsamında zaten bunlar için uğraşıyor.”



Andri Snaer Magnason: Günümüzde her şeyi sonuna kadar sömürme eğilimindeyiz

İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)
İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)
TT

Andri Snaer Magnason: Günümüzde her şeyi sonuna kadar sömürme eğilimindeyiz

İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)
İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)

Nesrein El-Bakhshawangy

Yazar, müzisyen, belgesel film yapımcısı ve çevre aktivisti Andri Snaer Magnason, şiir, roman, tiyatro, çocuk ve genç yetişkin edebiyatı ve bilimsel kitaplar yazarak İzlanda Edebiyat Ödülü'nü tüm dallarında kazanan tek isim. Magnason, “LoveStar: A Novel” (Love Star) adlı kitabıyla 2016 yılında Fransa'da En İyi Yabancı Bilim Kurgu Romanı ödülü de dahil olmak üzere birçok ödül kazandı.

Magnason, 1973 yılında doğdu, İzlanda Dili ve Edebiyatı bölümünde okudu. Ancak çevre ve iklim değişikliği konuları ilgisini çeken yazar, yazılarında başlıca olarak bu konuları ele aldı. Ülkesinin temiz enerjiye geçmesi ve ulusal dilin önemi gibi alanlarda sıkı çalışmalar yapmak üzere 2016 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını koydu. Çalışmaları İngilizce, Fransızca, Japonca, Arapça ve Türkçe dahil olmak üzere 30'dan fazla dile çevrildi.

İşte Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason röportajın tam metni;

*Çevre ve iklim değişikliği hakkında yazmaya ilk olarak ne zaman ilgi duymaya başladınız?

Milenyumun başlarında İzlanda'daki birçok önemli yer kentleşme tehdidi altındaydı. Örneğin, belirli bir kaz türünün dünyadaki en büyük yuvalama alanı sular altında kalmıştı. Bunun gibi tehdit altındaki pek çok yerin yazabileceklerimden çok daha önemli olduğunu hissettim. Bu alanları koruyup koruyamayacağımı, dünyaya bir roman ya da yeni bir kitapla yapabileceğimden daha fazla katkıda bulunup bulunamayacağımı merak ettim. Daha sonra bu düşüncelerimi, bazen doğrudan, kurgusal olmayan bir biçimde, bazen de bilim kurgu, şiir ya da çocuk kitaplarında konu etrafında örmenin bir yolunu buldum ve bunları bir kitaba dönüştürdüm.

LoveStar: A Novel kitabında en son aşkın, ölümün ve dinin sonuna kadar sömürülmesi gerektiğini gösterdim.

Teknoloji ve özgürlük

*LoveStar: A Novel adlı romanınız teknoloji ve özgürlük arasındaki çatışmayı ele alıyor. Sizi bu romanı yazmaya iten neydi?

LoveStar: A Novel oldukça çılgın bir roman. İçinde bulunduğumuz çağın mitlerine karşı ilerleme ve teknoloji dünyasını keşfetmek ve şu anki trajik tanrılarımızı incelemek istedim. Yani Elon Musk ya da Steve Jobs gibi girişimciler dünyada devrim yarattılar, ama aynı zamanda kendilerini de yok ettiler. Onlar bana dünyayı istila eden ve bedenlerini ya da ruhlarını ele geçiren fikirlerin sadece ev sahipleri gibi görünüyorlar. Bu roman sosyal medyanın hayatımıza girmesinden önce yazıldı. Bu yüzden Jobs ve Musk'ın romanın ilham kaynağı olduğunu söylemek yanlış olur. Bu roman onları bu yolculuğa çıkmadan önce yazıldı. Yaklaşan internet çağının vaat ettiklerini, bağlantı ve veri çağını ve bu gelişen teknolojilerin sonuçlarını keşfetmek istedim. Sahte haberler, bilgi balonları ve kişiselleştirilmiş derecelendirmeler kitapta geçse de bunlar o zamanlar gündemde olan konular değildi. George Orwell’ın 1984 adlı kitabını, Kurt Vonnegut ve Aldous Huxley'in eserlerini, kendi zamanlarının gerçekliğine nasıl tepki verdiklerini ve bizim gerçekliğimiz için ne tür bir tepki hayal ettiğimi düşünüyordum. Uluslararası şirketlerin etiği ‘eğer biz yapmazsak başkası yapacak, o yüzden biz de yapmalıyız’ şeklindedir.

sdwcfvrgbt
LoveStar: A Novel adlı romanın kitap kapağı

*Peki bu romanda modern kapitalizmi ve onun toplum üzerindeki etkisini eleştirirken size ilham veren neydi?

Ben bunu daha çok araştırma, taklit ve deney olarak görüyorum. Doğanın ya da insan etkileşimlerinin ve kültürün giderek daha fazla alanının metalaştığını hissettim. Yeni teknolojinin, daha önce mümkün olmayan insan ilişkilerinden yararlanma ve bunlardan faydalanma olanaklarını nasıl açacağını düşündüm. Hiçbir şeyin kendi haline bırakılamayacağına, çağımızda her şeyi sonuna kadar sömürme eğiliminde olduğumuza tanık olmaktan ilham aldım ve bu romanda en son aşkın, ölümün ve dinin sonuna kadar sömürülmesi gerektiğini gösterdim. LoveStar: A Novel, bu 'kaynakları' sonuna kadar kullanmanın yollarını buluyor.

İklim değişikliği meseleleri

*Bize “On Time and Water” (Zaman ve Suya Dair: Bir Buzula Ağıt) adlı kitabı yazma sürecinden bahseder misiniz? Kitabın beyaz perdeye uyarlanma fikri nasıl ortaya çıktı ve filme nasıl hazırlandınız?

Yaşadığım zamanın ve mekânın bir yazarı olarak, bu konu benim için yazılması gereken en önemli konuydu. İklim değişikliği meseleleri üzerine yazılan çoğu yazının ilgi çekici olmadığını ve hatta yapay zeka tarafından yazılmış gibi tahmin edilebilir olduğunu gördüm. Bu konuların akıbetini öngörebildiğimi ve anlatı yoluyla bunlar hakkında beyin fırtınası yapabildiğimi fark ettim. İletişim yeteneği, bilimsel konuları ortalama bir insana açıklamak için büyük önem taşısa da bunun ötesine geçilmesi gerektiğini hissettim. Daha derin bir yaklaşım gerekiyordu. Bu dilden daha büyük bir şey. Zira bu temiz enerji dünyasına doğru bir paradigma değişimiyle ilgili ve bir paradigma değişiminde dil ve normlar yıkılmaya başlar.

ccdfvrbg
On Time and Water romanının kitap kapağı

İçinde yaşadığımız zamanı anlamadığımızı nasıl anlayabiliriz? Kitap ailemle ilgili, büyükannem ve büyükbabam 1950'lerde buzul kaşifleriydi. Kitap, bir yandan da zamanı ele alıyor. Çünkü 2100 gerçekten ne anlama geliyor? Biz bunu nasıl anlıyoruz? Kelimeler ne anlama geliyor? Olaylar 1000 ya da 2000 yıl sonra hala iklim değişikliği olarak adlandırılacak mı yoksa başka bir isimle mi anılacaklar?

Yeni nesillerin ‘nasıl çiftçilik yapılır, nasıl inşaat yapılır, nasıl seyahat edilir?’ gibi pek çok şeyi yeniden keşfetmesi gerekiyor.

Çocuklar ve çevre

*Bir çocuk edebiyatı yazarı olarak, sizce çocukları ve gençleri çevreyle ilgili konularda erken yaşta eğitmek önemli hedeflere ulaşılmasına nasıl yardımcı olabilir?

Çocukların ve gençlerin tüm eğitim metotlarıyla temiz enerjiye geçişin önemi konusunda bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü geçtiğimiz yüzyılın tasarım yöntemleri, alışkanlıkları ve endüstrisi artık eskidi. Yeni nesillerin ‘nasıl çiftçilik yapılır, nasıl inşaat yapılır, nasıl seyahat edilir?’ gibi pek çok şeyi yeniden keşfetmesi gerekiyor. Benim yaşıma geldiklerinde tüm dünyanın temiz enerjiye ihtiyacı olacak. Bu büyük bir değişim ve zorluk. Bugün doğan bir çocuk 2100 yılı civarında emeklilik yaşına ulaşacak. Şu anda dünyamız gelecekte istikrarlı olacak şekilde tasarlanmamıştır.

tynm
The Casket of Time (Yonder) kitabının kapağı

Bir genç yetişkin romanı olan The Casket of Time'da modern hikayeleri antik destanlarla birleştirirken karşılaştığınız zorluklar oldu mu?

Yeni bir eser yazarken karşılaşılan başlıca zorluk, eserin çerçevesini belirlemektir. Eser bir seri mi olmalı? Üç kitap mı, beş kitap mı? Ya da çok uzun bir kitap olabilir. Ama ben uzun kitaplardan ziyade kısa ve konu odaklı hikayeleri seviyorum. Bu yüzden geleceğin ve geçmişin hikayelerini bir arada örmek ve bunları mantıklı, şaşırtıcı ve izleyiciler için eğlenceli hale getirmek zordu, ama umarım başarmışımdır.

Bir resim bin kelimeden daha fazlasını anlatabilir, ancak bir kelime de bin resimden daha fazlasını anlatabilir.

*Kişisel internet sitenizde “Ben Noam Chomsky ve Lewis Carroll'un gayrimeşru oğluyum” diye yazmışsınız. Onların yazıları çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

Chomsky'nin dilbilim teorilerini inceledim. Carroll ise beni vahşi ve eğlenceli hayal gücüyle etkiledi. Kelimelere ve dile olan ilgi ve hayal gücünüzü ne kadar genişletebileceğinizi görmek gibi şeyler zihnimde takılıp kaldı.

*“Dreamland” (Düş ülkesi) kitabınızın belgesel film haline getirilmesiyle birlikte, edebiyatın görsel eserlere dönüştürülmesinin önemini nasıl görüyorsunuz?

Gerek sözlü anlatıcılık gerek kitapta yazılı, gerekse müzikal ya da film olarak olsun hikayelerin farklı ifade biçimleri her zaman ilgimi çekmiştir. Farklı formlardan çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Her ifade biçiminin kendi kuralları ve kendi büyüsü vardır. Bir resim bin kelimeden daha fazlasını anlatabileceği gibi bir kelime de bin resimden fazlasını anlatabilir.

*Sizi 2016 yılında İzlanda cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaya iten neydi? Sizce bir şair ve romancı böyle bir makamda ne kadar başarılı olabilir?

İzlanda cumhurbaşkanı devletin bir temsilcisidir. Doğrudan bir gücü olmasa da nüfuzu vardır. Benim gündemim İzlanda dilinin korunmasının önemi konusunda farkındalık yaratmak ve İzlanda'nın iklim değişikliğinin etkileri konusunda küresel bir eylem örneği haline gelmesini sağlamaktı. Cumhurbaşkanlığı daha çok kelimeler, kavramlar ve vizyonla ilgili. Bu, bugün her zamankinden daha önemli olduğu için gündeme getirebileceğimi düşündüğüm bir konuydu.

*Tüm ilgi alanlarınız arasında en çok neyle gurur duyuyorsunuz ve neden?

Belki çocuklarım! Dört tane çocuğum var. Ama birçok ülkedeki insanlara ulaşan çok farklı türde sanat yapma becerimle gurur duyuyorum. İzlandaca yazmak ve çeviri yoluyla Arapça konuşulan ülkelerdeki biriyle konuşmak ve yazının hala sınırları aşabildiğini görmek harika. Bununla gurur duyuyorum.

*Belgesel film yapımcısı olarak yaptığınız çalışmalar yazarlığınızı nasıl etkiledi?

Kariyerimi tarımdaki gibi bir tür ürün rotasyonu olarak görüyorum. Ürün rotasyonunda bir yıl patates ekersiniz, ertesi yıl arpa ve sonra belki de bir yıl boyunca tarlada yabani otların büyümesine izin verirsiniz. Böylece her tarla diğerini besler. Of Time and Water'ı yazarken kendimi bir belgesel film çekiyormuş gibi hissettim. Bilim insanlarıyla, yaşlılarla, Dalai Lama gibi kişilerle röportajlar yaptım. Ama sonra elimdeki malzemenin o kadar büyük olduğunu fark ettim. Bunun kitaplaştırılması gerektiğini düşündüm ve şimdi de bir belgesel film oldu.

*Belgesel filminiz “The Hero's Journey to the Third Pole - a Bipolar Musical Documentary with Elephants” (Kahramanın Üçüncü Kutba Yolculuğu: Fillerle Bir Bipolar Müzikal Belgesel) adlı belgesel filminiz, bipolar bozukluğu olan kişilerle ilişkili ruh sağlığı sorunları ve yaratıcı yetenekler konusunda farkındalık yaratmayı mı amaçlıyor?

Akıl hastalıkları üzerine tartışmak zor ve hassas bir konu. Filmimde, bipolar bozukluk şikayeti olan iki kahramana kendileri hakkında konuşma şansı verdik. Filmde tıpkı hepimiz gibi çok sempatik iki insan görüyoruz. Yani hayatlarının bir noktasında normal biri gibi muamele görüyorlar. Ancak hastalığın depresif evrelerinde karanlık zamanlardan geçerken manik evrelerinde yıldızlara dokunacak kadar coşkulu olabiliyorlar. Ardından farklı bir bilinçle ve hepimizin bir şekilde öğrenebileceği yeni bir insanlık durumu anlayışıyla geri dönüyorlar.