Kuzey Anadolu Fayı’ndaki deprem senaryosu tekrarlayacak mı?

20. yüzyılda yaşanan depremlerin tarihini belirten harita (Romaine Jolivet)
20. yüzyılda yaşanan depremlerin tarihini belirten harita (Romaine Jolivet)
TT

Kuzey Anadolu Fayı’ndaki deprem senaryosu tekrarlayacak mı?

20. yüzyılda yaşanan depremlerin tarihini belirten harita (Romaine Jolivet)
20. yüzyılda yaşanan depremlerin tarihini belirten harita (Romaine Jolivet)

6 Şubat Pazartesi günü art arda Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki deprem, Türkiye’nin yanı sıra Suriye’de de ölümlere neden oldu.
7.7 ve ardından meydana gelen 7.6 şiddetindeki deprem, 1939 Erzincan depremine yakın büyüklüğe sahipti.
1939’da Erzincan’da yaşanan, Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki depreminin büyüklüğü 7,9 olarak kaydedildi.
Pazartesi günü meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem ise, başka bir bölgeden, Doğu Anadolu Fayı’nda yaşandı.
Bu depremin ardından akıllara şu soru geldi;
Türkiye’nin 20. yüzyılda tanık olduğu Kuzey Anadolu Fayı’ndaki deprem senaryosu tekrarlayacak mı?
Şarku’l Avsat’ın The Conversation sitesinden aktardığı analize göre, Kuzey Anadolu Fayı 20. yüzyıla yayılan 7 büyüklüğündeki bir dizi depremle bir dizi domino taşı gibi parçalandı.
Bu nedenle Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda çok sayıda büyük deprem yaşamasından endişe ediliyor.
İki Fransız deprem uzmanı, Grenoble Üniversitesi’nden Romaine Jolivet ve Sorbonne’dan Laurent Jolivet tarafından kaleme alınan analizde, 7.7 şiddetindeki ilk depremden yaklaşık 9 saat sonra meydana gelen 7.6’lık ikinci depremin, bağımsız depremlerin birbirini takip edebileceğinin bir göstergesi olduğuna vurgu yapıldı.
İki uzman, artçı sarsıntıların depremlerden sonra bilinen bir tepki olduğunu ancak bunların daha küçük şiddetlerde olduklarını açıkladı.
1894’te, Japon sismolog Fusakichi Omori, artçı şokların sayısında zamanla logaritmik bir azalma gözlemledi.
Omori’nin gözlemlerine göre bilinen şey, en büyük artçının büyüklüğünün ana şoktan daha düşük olacağıdır.
Ancak Kahramanmaraş’ta saat 13:24'te Richter ölçeğine göre 7,6 şiddetinde ölçülen ikinci deprem, 1894’ten beri dünya çapında binlerce deprem için istatistiksel olarak doğrulanan bu modele uymuyor, bu nedenle bu bir artçı değil.
Ayrıca, bu bağımsız depremin Doğu Anadolu fayına 45 derece yönelimli görünen bir fay üzerinde meydana geldiğine de dikkat çekildi.
Mısır Ulusal Astronomik ve Jeofizik Araştırma Enstitüsü deprem bölümü başkanı Şerif El-Hadi, iki Fransız uzmanın söylediklerine katılarak, depremlerin sadece artçı sarsıntılara değil, başka bir depreme de neden olabileceğini vurguladı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Hadi konuya ilişkin şunları söyledi;
“Deprem, yerkabuğundaki bir çatlağın, yani bir çatlağın saniyeler içinde hızla kaymasıyla meydana gelir. Tektonik plakaların yavaş hareket etmesi nedeniyle onlarca ila yüzlerce yıldır büyüyen enerjiyi aniden serbest bırakır. Bu olduğunda, açığa çıkan enerji depreme neden olur. Birbiriyle bağlantılı depremler vardır. Fay kırıldığında, depremler enerjinin bir kısmını serbest bırakır ve bir kısmını yer kabuğunda yeniden düzenler, bu da yeni depremlere yol açabilir.”
Çok aktif olan ve Anadolu ile Avrasya levhaları arasında yılda yaklaşık 2 santimetrelik bir yer değiştirmeyi barındıran Kuzey Anadolu Fayı üzerinde, 20. yüzyılda büyüklüğü 7’den büyük bir dizi deprem doğudan batıya yaklaşık 800 kilometre boyunca yaşandı.
Dolayısıyla Pazartesi günü yaşanan deprem, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda yeni bir büyük depremden ağır bir şekilde etkilenebileceğini talihsiz bir şekilde hatırlattı.
Hadi, bu depremlerle mücadelenin depreme dayanıklı altyapı ile hazırlanmaktan başka yolu olmadığını vurgulayarak, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra depreme dayanıklı olmayan binaya yer olmadığına işaret etti.



Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
TT

Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)

İnci Mecdi

Almanya ve Avrupa'nın önde gelen akademisyenleri, Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD’de yaşanan siyasi değişimler ve bunun NATO'nun güvenilirliği açısından doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulunarak Avrupalıları NATO'suz bir geleceği düşünmeye çağırdı. Almanya'nın önde gelen dört barış ve çatışma araştırma enstitüsü tarafından hazırlanan ve politika yapıcıları yakından ilgilendiren yıllık rapor, ‘Barışı Kim Kurtaracak?’ başlığı taşıyordu. Araştırmacılar raporda geleceğe dair karamsar bir tablo çizerken 1987 yılından bu yana bir barış raporunun bu kadar karamsar olduğu pek görülmemişti. 2025 Barış Raporu, Avrupa'nın barış hedefini desteklemeye devam ederken kendi güvenliği ve savunması için sorumluluk alması gerektiğinin altını çiziyor.

Almanca olarak yayınlanan ve Alman Yayın Kurumu (Deutsche Welle/DW) tarafından İngilizce olarak alıntılanan raporun giriş bölümünde Ukrayna, Gazze ve Sudan'da savaşların sürdüğü, 122 milyondan fazla insanın evlerinden edildiği ve dünya genelinde başka birçok şiddetli çatışmanın yaşandığı belirtildi. Rapora göre Atlantik'in diğer yakasında Başkan Trump, ülkesini otoriter bir devlete dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda dış politikasında kurallara uymak ve iş birliği yapmak yerine güç politikalarını tercih ediyor.

Avrupa Birliği ile ABD arasındaki ortaklığın sonu

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre araştırmacılar, ABD Başkanı ve “Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" (Make America Great Again - MAGA) hareketinin dünyanın en eski demokrasisini otoriter bir rejime dönüştürmeyi ‘kısa sürede ve çok az dirençle başardığını’ vurgularken uluslararası düzeyde ise ‘liberal kurumları ve kazanımları yok etmeyi’ teşvik ettiği ve ‘otoriter liderler ve diktatörlerle yakın ilişkiler kurarak liberal demokrasilerde aşırı sağcı popülist hareketleri’ desteklediğini belirtti.

Leibniz Barış ve Çatışma Araştırmaları Enstitüsü'nden Christopher Daase, Berlin'de raporun sunumu sırasında yaptığı açıklamada, son yıllarda analizlerinin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına ve Avrupa barış ve güvenlik sistemini kasıtlı olarak tahrip etmesine odaklandığını, ancak o zamandan bu yana güvenlik durumunun daha da kötüleştiğini söyledi. ABD'nin ‘başka bir istikrarsızlık kaynağı haline geldiğini’ söyleyen Daase, ‘otoriterliğin bulaşıcı hale gelme’ riski bulunduğunu da sözlerine ekledi. Daase, Avrupa'da uluslararası yargının zayıflatılması, akademik araştırma özgürlüğünün sorgulanması ve dini kurumlar gibi toplumsal aktörlerin bağımsızlığına müdahale girişimleri başta olmak üzere endişe verici işaretlere dikkati çekti.

2025 Barış Raporu, Avrupa ve ABD arasındaki ‘bildiğimiz’ transatlantik ortaklığın ‘bittiği’ tespitinde bulunuyor. Bu durumun askeri iş birliği için de geçerli olduğuna işaret eden araştırmacılar, “NATO'nun ortak savunma taahhüdünün güvenilirliği sarsıldı. ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma sadece Ukrayna'yı değil, Avrupa'nın çıkarlarını da tehdit ediyor” ifadelerini kullandılar. Daase, “Sorun şu anda NATO'nun temel değerleri çoktan çökmüş olmasına rağmen NATO olmadan hiçbir şey yapılamadığı için kimsenin NATO'nun sonuna geldiğini açıkça konuşmak istememesi” yorumunda bulundu. ‘NATO'yu aşmaya çalışıyoruz” diyen Daase, NATO'nun mümkün olan her yerde onunla birlikte çalışmaya devam etmesi ve aynı zamanda Avrupa'nın kabiliyetlerini güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Raporda Alman hükümetine ‘şeffaf ve aşamalı bir planla Avrupa savunma yapılarının geliştirilmesi ve entegrasyonu’ tavsiye edildi.

İsrail'e silah ihracatının durdurulması

Rapora katkı sağlayan araştırmacılar, uluslararası hukukun tüm dünyada erozyona uğraması, özellikle de sivillerin hedef alındığı, hastanelerin ve okulların kasten bombalandığı ve insani yardımların engellendiği ya da siyasi olarak istismar edildiği ‘savaşta insanlıktan çıkma’ sürecinin yaşandığını belirtirken bu duruma dair ciddi endişelerini dile getirdiler. Bu durum özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta ve Gazze'deki savaşta açıkça görülüyor. Ayrıca savaşın 53 binden fazla insanın ölümüne ve bölgenin büyük ölçüde yıkıma uğramasına neden olduğu Gazze Şeridi’ndeki durumdan duydukları dehşeti dile getiren araştırmacılar, İsrail’e Gazze ve Batı Şeria'da kullanabileceği tüm silah sevkiyatlarının ‘acilen durdurulması’ çağrısında bulundular. Raporda İsrail'in uluslararası insancıl hukuku ve insan haklarını ‘açıkça ihlal ettiği’ ve ‘meşru müdafaa sınırlarını aştığı’ vurgulandı. Raporda Alman hükümetine uluslararası hukuka saygı göstermesi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu Almanya'ya davet etmemesi çağrısında bulunuldu.