İran, Suudi Arabistan ile ilişkilerin yeniden kurulmasından memnun

Hükümet Sözcüsü, anlaşmayı ‘tarihi’ olarak nitelendirdi ve ‘komşuluk politikasını’ savundu.

Ayban ve Şemhani, 10 Mart’ta Pekin müzakereleri kapsamında bir araya geldiler. (Reuters)
Ayban ve Şemhani, 10 Mart’ta Pekin müzakereleri kapsamında bir araya geldiler. (Reuters)
TT

İran, Suudi Arabistan ile ilişkilerin yeniden kurulmasından memnun

Ayban ve Şemhani, 10 Mart’ta Pekin müzakereleri kapsamında bir araya geldiler. (Reuters)
Ayban ve Şemhani, 10 Mart’ta Pekin müzakereleri kapsamında bir araya geldiler. (Reuters)

İranlı yetkililer, yedi yıllık diplomatik uzaklaşmanın ardından İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin yeniden başlamasını memnuniyetle karşıladı. İran resmi medyası, 10 Mart’ta İran ve Suudi Arabistan arasındaki ‘diplomatik ilişkilerdeki çıkmazı’ sona erdirme anlaşmasının, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in girişimiyle geçen pazartesi günü Pekin’de başlayan görüşmelerin ardından geldiğini aktardı.
IRNA haber ajansına göre İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Şemhani ile Devlet Bakanı, Bakanlar Kurulu üyesi ve Suudi Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid bin Muhammed el-Ayban arasında gerçekleşen görüşme sonucunda, iki ülke diplomatik ilişkileri sürdürme ve iki ay içinde büyükelçiliklerini açma konusunda anlaşma sağlandı.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normale dönmesi iki ülke, bölge ve İslam dünyası için büyük imkanlar sağlıyor. Hükümetin dış politikasının ana odağı olarak komşuluk politikası, doğru yönde kararlı bir şekilde hareket ediyor. Diplomatik birim, aktif olarak daha fazla bölgesel adımın hazırlanmasının arkasındadır.”
‘Nour News’ ajansı, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Şemhani’nin Tahran ile Riyad arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden inşasındaki rolünden ötürü Çin’e övgüde bulunduğunu aktardı. İran Ulusal Güvenlik Konseyi’ne bağlı ajans, Reisi ve Şi’nin geçen ayın ortalarında Pekin’de yaptıkları görüşmenin İran ve Suudi Arabistan heyetleri arasında yeni ve çok ciddi müzakerelerin kurulmasına zemin hazırladığını belirtti.
Ajansa göre Şemhani, iki heyetin ‘açık, şeffaf, kapsamlı ve yapıcı müzakereler yürüttüğünü’ belirttiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Tahran ve Riyad arasındaki yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak, bölgesel istikrar ve güvenliğin geliştirilmesine, mevcut zorlukların üstesinden gelmek için Körfez ülkeleriyle İslam dünyası arasındaki işbirliğinin arttırılmasına olanak tanıyacaktır.”
İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’na (ISNA) göre Şemhani, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile bir telefon görüşmesi yaparak kendisine, ülkesinin İslam Cumhuriyeti ile Suudi Arabistan arasında beş turluk müzakerelere ev sahipliği yapma çabaları için teşekkür etti.
Anlaşmanın ilanından birkaç saat sonra ‘Nour News’ ajansı, Şemhani’nin yabancı bir ülkede önemli görüşmelerde bulunduğunu bildirmişti. Ajans, sonuçların daha sonra ilan edileceğini açıklamıştı.
Devrim Muhafızları’na bağlı Tesnim ajansı, ‘Şemhani’nin İran ve Suudi Arabistan ilişkilerinde yedi yıldır devam eden çıkmazın sona ermesine ilişkin açıklaması’ başlığı altında anlaşmanın, Pekin’de İran ve Suudi Arabistan heyetleri arasında birkaç gün süren yoğun müzakerelerin ardından imzalandığını söyledi. Ajansa göre İran ve Suudi Arabistan, iki ülkenin dışişleri bakanlarının kararı uygulamak ve düzenlemeler yapmak için bir araya gelmeleri koşuluyla, iki ay içinde diplomatik ilişkileri yeniden başlatma ve büyükelçilik ve acenteleri yeniden açma konusunda anlaştı. Ajans ayrıca, Çin, İran ve Suudi Arabistan’ın bölgesel ve uluslararası istikrar ve güvenliği desteklemek için her türlü çabayı sarf etme konusunda kesin kararlı olduklarını aktardı.
Üst düzey bir İranlı güvenlik yetkilisi, Reuters’a şu açıklamada bulundu:
“Bugünkü anlaşma İran Dini Lideri Ali Hamaney tarafından onaylandı. Bu nedenle Şemhani, Dini Lider’in bir temsilcisi olarak Çin’e gitti. Kuruluş, İran’daki en yüksek makamların bu kararı desteklediğini göstermek istedi.”
Suudi Arabistan, Tahran’daki büyükelçiliğine ve Meşhed’deki konsolosluğuna baskın düzenlenmesi sonrasında 2016’da İran ile ilişkilerini kesmişti.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre İran Hükümet Sözcüsü Ali Bahadori Cehromi, mevcut hükümetin ‘komşuluk politikası’ yönergelerini savunduğu açıklamasında şunları söyledi:
 “İran ile Suudi Arabistan arasında Çin’de varılan tarihi anlaşma, bölgedeki ilişkileri değiştirmeye yönelik bir dizi Asya müzakeresi arasında yer alıyor. Batı Asya’da güvenlik ve ekonomi, yabancı müdahale olmaksızın Batı Asya halkı ve ulusları tarafından sağlanır.”
İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nin medya yetkilisi Sehber Halaci de konuya dair şunları söyledi:
 “İlişkilerdeki yedi yıllık çıkmazın sona erdirilmesi, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin bilgeliği ve Pekin’de İran, Çin ve Suudi Arabistan’ın üçlü toplantısının sonucudur. Bu gelişmeyi, Reisi’nin şubat ayında Pekin’e yaptığı ziyareti ve Şi Cinping ile varılan anlaşmaları takip etti.”
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cemşidi’nin ofisindeki siyasi işler yetkilisi, “Reisi hükümetinin komşuluk politikası bir kez daha kendini gösterdi” dedi. “Pekin’in Şi Cinping ile müzakerelerinde, yapıcı bir bölgesel girişim öne sürüldü ve şimdi meyvesini verdi” diyen Cemşidi, “Komşuluk politikasının yapısı ve Avrasya yönelimi (yani doğuya yönelim), ekonomik ilişkilerin desteklenmesine ve dış müdahale olmadan istikrar, kardeşlik ve güvenliğin gelişmesine olanak tanır” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan Mevcut ve eski İranlı yetkililer ve aktivistler, Tahran ile Riyad arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasından duydukları memnuniyeti dile getirdiler.
Eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise Tahran’daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırının bir görselini paylaşarak, üzerine ise ‘Nükleer anlaşmanın uygulanmasından iki hafta önce’ yazdı.
Diğer taraftan Reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde İran hükümetinin eski sözcüsü olan reformist aktivist Abdullah Ramazanzadeh, Suudi Arabistan ile İran arasındaki anlaşmanın ‘bölgesel güvenlik için etkili bir adım’ olduğunu yazdı.
İran- Suudi Arabistan ilişkilerinin yeniden başlayacağının ilanı, İran döviz piyasasında hızlı bir etkiye neden oldu. ISNA haber ajansı, doların çarşamba günü 510 bin riyal sınırını tekrar geçtikten sonra resmi olmayan piyasada 477 bine düştüğünü açıkladı. Resmi olmayan piyasayı takip eden ve döviz kurları konusunda uzmanlaşmış internet sitesi ‘Bonbast.com’ da doların 477 bin riyale ulaştığını aktardı.
Eski Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Hemmati, İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve Suudi Arabistan ile yaptığı anlaşmanın ‘iki olumlu adım’ olduğunu söyleyerek, para biriminin değer kaybetmesi hakkında üstü kapalı bir yoruma bulundu.
Hemati değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
“Uluslararası anlayışlar ve gerginliğin azaltılması, enflasyonist beklentilerin düşürülmesi açısından etkisini tatilde bile kademeli olarak gösteriyor. İçeriden dünyaya yönelik devam eden faaliyetler, ülkenin ilerlemesi ve gelişmesi için bir ön koşul olan bir yumuşamanın sembolüdür.”



Suudi Arabistan, İsrail işgalinin hukuka aykırılığının Adalet Divanı tarafından teyit edilmesini memnuniyetle karşıladı

 İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikalarına ilişkin Uluslararası Adalet Divanı duruşmasından (AFP)
İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikalarına ilişkin Uluslararası Adalet Divanı duruşmasından (AFP)
TT

Suudi Arabistan, İsrail işgalinin hukuka aykırılığının Adalet Divanı tarafından teyit edilmesini memnuniyetle karşıladı

 İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikalarına ilişkin Uluslararası Adalet Divanı duruşmasından (AFP)
İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikalarına ilişkin Uluslararası Adalet Divanı duruşmasından (AFP)

Suudi Arabistan Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) dün (Cuma), İsrail'in Filistin topraklarındaki politika ve uygulamalarına ilişkin tavsiye niteliğindeki, 57 yıldır işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki İsrail varlığının gayrimeşru olduğunu teyit eden görüşünü memnuniyetle karşıladı.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Filistin halkının doğuştan gelen kendi kaderini tayin hakkının güvence altına alınması ve 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulması amacıyla, Arap Barış Girişimi ve uluslararası meşruiyete sahip kararlar doğrultusunda Filistin meselesine adil ve kapsamlı bir çözüm bulunması için pratik ve inandırıcı adımlar atılması gerektiği vurgulandı.