Rusya'nın Suriye rejimi ile istişare önerisi Moskova'daki dörtlü toplantıyı erteledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Rusya'nın Suriye rejimi ile istişare önerisi Moskova'daki dörtlü toplantıyı erteledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye, Rusya, Suriye ve İran dışişleri bakan yardımcıları arasında geçen hafta Moskova'da yapılması planlanan Ankara-Şam ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin dörtlü görüşmenin, Rus tarafının bir teklifi üzerine ertelendiğini açıkladı.
Çavuşoğlu, Cumartesi günü Mısır ziyaretinden dönerken gazetecilere yaptığı açıklamalarda, “Rus tarafı, görüşmeleri yeniden planlamayı teklif etti. Ruslar belki de Suriye tarafıyla ortak bir karar aldılar. Daha sonra görüşmeyi ileri bir tarihte ayarlayacaklarını söylediler ve biz de kendi tarafımızdan anlaştık” dedi.
Ankara'nın daha önce duyurduğuna göre, Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki ilişkileri normalleştirme yolunun görüşüleceği toplantının, geçtiğimiz Çarşamba ve Perşembe günleri Moskova'da yapılması planlanıyordu. Ancak toplantının son anda ‘teknik nedenlerle’ ertelendiği açıklandı.
Dört ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya gelmesinin önünü açmayı amaçlayan toplantının ertelendiğinin duyurulması, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Moskova'ya yaptığı ziyaretle aynı zamana denk geldi. Esed oradan, “Türk kuvvetleri Suriye'nin kuzeyinden tamamen çekilmeden” Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşemeyeceğini açıkladı.
Çarşamba günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşen ve bazılarının esas olarak Ankara ile Şam arasındaki normalleşme dosyasını görüşmeyi amaçladığına inandıkları ziyarette Esed'in sarfettiği sözlere Türkiye'den resmi bir cevap gelmedi. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) Merkez Karar ve Yürütme Kurulu (MKYK) üyesi Orhan Miroğlu, Rus Sputnik ajansına yaptığı açıklamalarda, Esed'in Erdoğan'la görüşmesine ilişkin koşulları, iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmeye ‘uygunsuz’ olarak nitelendirdi. Miroğlu, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan Türkiye cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinden önce aralarında bir görüşme yapılma olasılığının pek mümkün gözükmediğini de ifade etti.
Miroğlu, “Esed, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesinin bir şartı olarak Türkiye’yi Suriye topraklarından geri çekilmeye çağırıyor. Ancak müzakere taraflarının uzlaşmak, anlaşmak ve anlaşmazlıklara çözüm bulmak niyetinde olmaları halinde, müzakerelerin başlamasıyla birlikte diplomatik ilişkilerde talep çıtasının yükseltilmesi uygun değildir. Esed’in Türkiye ile müzakereler için ön koşulları belirlemeye başlaması, Türkiye’ye Şam’ın çoğunluğunu Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) desteğini durdurmasını talep etme hakkını veriyor” dedi.
Beşşar Esed, yabancı güçlerin (Türk ve Amerikan) geri çekilmesi gerektiğine dikkat çekti. Suriye rejimi lideri, İranlı milislerin yanı sıra Rus güçlerin, ‘onlara Türkiye’nin desteklediği silahlı muhalefete karşı koyma çağrısı yapmış olması nedeniyle’ meşru bir varlığa sahip olduğuna inanıyor.
Konu ile ilgili Türk çevreleri, “Ankara, Suriye'nin kuzeyindeki askeri varlığını, komşu bir ülkenin toprakları üzerindeki ihtiraslardan kaynaklanan bir işgal olarak görmüyor. Aksine, sınırlarını ve halkının güvenliğini terör örgütlerinin saldırılarına karşı korumak bir zorunluluktur ve rejim, Suriye topraklarının tamamı üzerinde kontrol sahibi olmadığı için bunu garanti edemez” açıklamalarında bulundular.
28 Aralık'ta Moskova, 2011'den bu yana bu düzeydeki ilk görüşmelerde Türkiye, Rusya ve Suriye'deki savunma bakanları ve istihbarat teşkilatlarının başkanları arasında üçlü bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Ancak Ankara daha sonra Şam'ın, özellikle Suriye'nin kuzeyinden askerin geri çekilmesiyle ilgili taleplerini artırdığını gördü. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanları toplantısı yapılmadan evvel konunun yeniden heyetler düzeyinde teknik görüşmeler yapılmasını gerektirebileceğini söyledi.
Türkiye, Şubat ayı başlarında dışişleri bakanları toplantısı yapılmasını önerdi. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran'ın Türkiye, Rusya ve Suriye arasındaki müzakerelere katılabileceğini açıkladı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, İran'ın varlığını, bu dosyada atılan tüm adımların Astana süreci çerçevesinde atılması olarak nitelendiren Moskova tarafından memnuniyetle karşılandı. Şu anda Suriye'de siyasi bir çözümü tartışmak için geriye kalan tek platform burası.
Şam'la normalleşme müzakerelerinin kapsamlı bir siyasi çözüme bağlanmasından yana olan Ankara, terör örgütleriyle mücadeleye ve Suriyeli mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde evlerine dönmeleri dosyasına odaklanıyor.



Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
TT

Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün yayınlanan bir röportajında, Ukrayna ile savaşı sona erdirmek için Rusya ile yapılan görüşmelerde "bazı ilerlemeler" sağlandığını söyledi.

Rubio, Fox News’te yaptığı açıklamada, "Yapmaya çalıştığımız şey, bu konuda bir miktar ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum, Ukraynalıların gelecekte güvenlik garantisi sağlayacak şekilde yaşayabilecekleri şeyleri bulmaktır" dedi. ABD'nin, anlaşmanın onlara "sadece ekonomilerini yeniden inşa etmelerine değil, aynı zamanda bir ulus olarak refaha kavuşmalarına da olanak sağlayacağını" umduğunu belirtti.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
TT

İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)

İşgalci İsrail güçleri, Ramallah ve El Halil'de askerlerin ezilip bıçaklandığı peş peşe iki saldırıya uğradı. Olaylar, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki şehirlere düzenlediği baskınlara ve saldırılara misilleme olarak görüldü.

Dün, bir Filistinli Ramallah yakınlarında iki İsrail askerine saldırdı ve onları bıçaklamaya çalıştı. Ancak hafif yaralanan askerler onu vurarak öldürdü.

Bıçaklama girişimi, bir Filistinlinin Batı Şeria'nın güneyindeki Kiryat Arba Yahudi yerleşim birimi yakınlarında bir kadın askeri ezip kaçtığı başka bir saldırından birkaç saat sonra gerçekleşti. Filistinli, El Halil’de yapılan kovalamacanın ardından işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldü.

İsrail televizyonu Kanal 12, Filistinlilerin saldırılarının, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyinde yürüttüğü Beş Taş Operasyonu’nun başlamasının ardından gerçekleştiğini söyledi. İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta başlayan operasyonunu genişleterek Tubas'ın yanı sıra Kabatiya'ya baskı düzenledi ve sokağa çıkma yasağı uyguladı.

İsrail güçleri, Nablus'un batısındaki Zevata'da Filistinli tutuklu Abdulkerim Sunbur'un evini havaya uçururken, işgalci İsrail ordusunun buldozerleri Tubas'ın kuzeyindeki Akabe beldesinde tutuklu Eymen Necah Ganam'ın evini yıktı. İşgal İsrail güçleri Beytullahim’de iki evi daha yıktı.

Filistinli Esirler Kulübü tarafından dün yapılan açıklamada, İşgalci İsrail güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu yana Kudüs dahil Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde 21 kişiyi tutukladığını açıkladı.