İngiliz düşünür Colin Gray, “Coğrafya insanın kaderidir ve bundan kaçılamaz” der. Ne var ki yapay zeka -özellikle ‘data’- ile bile coğrafyadan kaçmak mümkün değil. Çünkü yapay zeka halen denizlerin ve okyanusların derinliklerine yerleştirilmiş 1,5 milyon kilometre uzunluğundaki kablolar aracılığıyla kullanıcılara ulaşıyor. Eğer data yoksa yapay zeka da yok demektir. The Economist dergisi, bir sayısında datayı 21’inci yüzyılın petrolüne benzetti.
Jeopolitik üçgen
Alman askeri düşünürü Karl Haushofer, bunun ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor:
“Almanya’nın ulusal güvenliğini korumanın en iyi yolu, Avrupa sahnesine karışmak yerine Avrasya’yı kontrol etmek amacıyla Japonya ile ve coğrafi olarak Rusya genelinde bir ittifak kurmaktır. Japonya ile ittifak, başta donanması olan ülkeler olmak üzere Batı'nın etkisini ortadan kaldırır. (Adolf) Hitler bu fikri beğenmediğinden hem kendisi hem de Avrupa felaketi yaşadı. (Otto von) Bismarck döneminden bu yana Almanya’nın stratejik kültürünün, bir cephe kurup karşı cepheyle ilgilenmek gerektiğinden, bu çabalardan kurulmak için doğu cephesi Rusya ile başta Fransa olmak üzere batı cephesi Avrupa ile aynı anda iki cephede savaştan kaçınmaya dayandığı hatırlatılmalı.”
Dolayısıyla bu hareketli jeopolitik üçgen, şimdi Rusya’nın yanı sıra Çin ve ABD’nin aktif olduğu Avrasya’ya dayanıyor. Haushofer'e göre Japonya jeopolitik üçgende önemli bir taraftı. Fakat bugün Çin, Japonya'nın Doğu'daki yerini almış durumda. Ancak hareketli jeopolitik üçgenin en önemli tarafı, yani ABD silahını çekmiş değil.
Bazı uzmanlar, dünyanın Çin'in dönemin ABD Başkanı Nixon'ın ziyaretiyle Sovyetler Birliği'nden ayrıldığı Soğuk Savaş döneminde iki kutupluyken bile üç kutuplu bir dünya olduğunu söylüyorlar. Bugün dünya düzeninin ABD tarafından kontrol edilen yekpare bir sistem olduğu söylenebilir mi? Elbette hayır.
Çin ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler, her zaman sorunsuz değildi. İki güç arasındaki mücadele, çoğunlukla sınırların çizilmesi ve tıpkı Rusya'nın Sovyetler Birliği olduğu dönemde yaptığı gibi, Çin'in emperyal Rusya lehine zorla vazgeçtiği topraklar çevresinde veriliyordu. Çin, 1858 yılında Vladivostok Altın Boynuz Körfezi'ni Rus Çarına bıraktı. Çinliler, bu körfeze halen ‘Sea Cucumber Bay’ (Deniz Hıyarı Körfezi) derler.
Çin, Sovyetler Birliği ile bir savunma sözleşmesi imzaladığından, 1979 yılında Vietnam ile savaşa girdi. Dönemin Çin Devlet Başkanı Mao Zedong, bunu Sovyetler Birliği’nin Çin'e boyun eğdirme ve kontrol altına alma girişimi olarak görüyordu.
Çin’in mevcut Devlet Başkanı Şi Cinping, ABD’nin bugün Çin'i kontrol altına almaya ve dünya sahnesine çıkmasını engellemeye çalıştığını düşünüyor. Ancak günümüzdeki Çin, Mao Zedong'un Çin'inden farklı. Batı'nın neden olduğu bir asırlık aşağılanmanın sona ermesi gerektiğini düşünen Çin Devlet Başkanı Şi, Bir Kuşak Bir Yol Girişimi’ni başlattı. Bu proje, Avrasya'nın merkezinden ve Batı’nın denetlediği deniz alanlarından geçiyor.
Ukrayna savaşına hızlı giriş
Birçok uzman, Ukrayna savaşını eski dünya düzeninin kırılma noktası olarak görüyor. Eski dünya düzeni şüphesiz çöküyordu, ancak Ukrayna savaşı onu tamamen yok etti. Bu bağlamda jeopolitik üçgen hareket etmeye başladıysa da istikrarlı bir pozisyon alamadı.
İstikrarın sağlanması, yeni bir dünya düzeninin oluşmasını sağlayabilir. Yeni bir dünya düzeninin oluşması, ilgili tarafların üstü kapalı kabulüyle dünyadaki gücün yeniden dağıtılması anlamına geliyor. Yeni dünya düzeninin yasalarını ve ilkelerini yeniden tanımlamak ve bunları, temel misyonu özellikle büyük güçler arasındaki çatışma ve anlaşmazlıkları yönetmek olan uluslararası örgütler oluşturarak bünyelerinde somut hale getirmek gerekiyor. Söz konusu uluslararası örgütler, çatışmalar sırasında ‘arabulucu’ rolü oynayıp, bu çatışmaları kontrol altına alır ve işler çığırından çıkmadan diplomasi kapısını açarlar.
* Bu makale, bir askeri analist tarafından Şarku’l Avsat için kaleme alındı.