Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor

Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor
TT

Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor

Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor

İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Şarku’l Avsat röportajında, Rusya'nın Ortadoğu'ya daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde ilgi gösterdiğini ve Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Rus müdahalesi nedeniyle iktidarda olduğunu söyledi.
Esed’in kısa vadede ve daha da uzun bir süre iktidarda kalacağını dile getiren Hunt, Rusya’nın Suriyelilere nasıl uygulanabilir bir çözüm sunacağını ve Suriye'ye nasıl barış ve istikrar getireceğini göstermesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Hunt Londra'nın Şam'da büyükelçilik açma planının olmadığını vurguladı.
“ABD’lilerin yerini almak gibi bir niyetimiz yok”
Hunt, ABD’nin Suriye’nin doğusunda çekilmesi ile ilgili olarak Washington ile Londra arasındaki temasların devam ettiğini dile getirerek, bu çekilme sürecinin birkaç yıl boyunca koalisyon ile birlikte DEAŞ’a karşı savaşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için aksi sonuçlara yol açacak şekilde yapılmaması gerektiğini vurguladı. Ayrıca Hunt, İngiliz birliklerinin Amerikalıların bölgedeki yerini almak gibi bir düşüncesinin olmadığını belirtti.
Yemen hakkında da açıklamalarda bulunan İngiltere Dışişleri Bakanı, İran'ın Yemen'i ‘komşu ülkeleri istikrarsızlaştırmak için bir üs olarak kullanmamasını’ sağlayacak kapsamlı bir çözüme ulaşmanın önemini ve Tahran’ın vermiş olduğu sözler doğrultusunda harekete geçmesi gerektiğini vurgulayarak, “Şu an Husilerin Hudeyde Limanı’ndan çekilmesi ile birlikte Tahran'ın taahhütlerini yerine getirdiğini görmek istiyoruz. Eğer bu çekilme süreci derhal gerçekleşmezse, operasyonların devam edeceğini hepimiz biliyoruz” dedi.
Hunt, mevcut aşamada Ortadoğu’da koalisyonun yeniden oluşumuna tanık olunduğunu belirterek, 2019 yılının İsrail-Filistin çatışması için çok önemli olacağını söyledi. İngiltere’nin Brexit’in ardından Ortadoğu’ya sırtını dönmeyeceğini söyleyen Hunt, Arap Dünyası ile ilişkilerin her zamankinden daha fazla olacağını kaydetti.
Brexit konulu meclis tartışmasına katılmak için Varşova Konferansı’nın akabinde geri dönen Hunt’ın, Perşembe günü meclisteki ofisinde Şarku’l Avsat’a verdiği röportaj:
Varşova Konferansı'ndan yeni döndünüz ve konferansa sizinle birlikte katılan İtalyan mevkidaşınız ile birlikteydiniz. Konferansı nasıl buldunuz? Konferans gerçekten İran’ın kontrol altına alınmasını sağlayacak mı?

-Evet, İtalyan mevkidaşımla birlikteydim. Konferans, İran dışında da birçok sorunu el aldı. Aslında, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile Arap ve uluslararası bakanların da konferansa katılması çok anlamlıydı. Daha önce böyle bir şey olmamıştı. Bugün tanık olduğumuz şey, Ortadoğu'daki ittifakların yeniden şekillendirildiğidir. Bu alana çok şey giriyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Arabistan Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr ve BAE’li mevkidaşı Abdullah bin Zayed'in de katılımıyla Yemen hakkında çok yapıcı bir toplantı gerçekleştirildi. Yemen'de barışın sağlanması üzerine uzun uzun konuştuk. Toplantı oldukça önemliydi. İsrail ve Filistin arasındaki meselelerin çözümü için içinde bulunduğumuz yıla odaklanmamız gerekiyor. Daha önce hiç ortaya çıkmayan kanallar var.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ile birlikte Yemen konulu toplantıya başkanlık ettiniz. Yemen'de kapsamlı bir barış nasıl sağlanabilir?
-Husilerin Yemen'deki tüm bileşenlerin güvenliğini sağlamada rol oynadığı bir ulusal birlik hükümetinin kurulması ile birlikte, İran’ın komşu ülkeleri istikrarsızlaştırmak için Yemen'i üs olarak kullanmaması gerekiyor. Bununla birlikte şu anda dünyanın en kötü insani krizi yaşanan Yemen’deki krize son verilmesi gerekiyor. Sorun, nihai bir çözüm meselesi değil. Çünkü tüm taraflar bu hususta hemfikirler. Asıl mesele buna nasıl ulaşılacağı ve nasıl güven oluşturulacağıdır. Stockholm Anlaşması'nı uygulamak, Hudeyde şehrinden ve Kızıldeniz Limanı’ndan geri çekilmek, un fabrikalarına ulaşım ve 4 milyon insanı etkileyen kıtlığı sona erdirmek için Dünya Gıda Programı (WFP) aracılığıyla insani yardımları bölgeye ulaştırmak, bu hususta oldukça önem taşıyor.
Hükümet Husileri itham ediyor ve anlaşmaya riayet ettiğini söylüyor?
-Hiçbir tarafı suçlamak istemiyorum. Meselenin aslı şu ki, iki taraf da ateşkes kararına saygı duyuyor. İki ay önce çok az insan bunun mümkün olduğunu düşünüyordu. Fakat ilerleme kaydettik. Bununla birlikte ülkenin kuzeyine yardımların ulaştırılması için Hudeyde Limanı’nın açılması gerekiyor. Bu henüz gerçekleşmedi. Stockholm Anlaşması’nın gelecekteki başarının temeli olup olmayacağını göreceğimiz bir noktaya ulaştık. Tarafların mevcut durumun sonsuza dek sürmeyeceğini bilmeleri gerekiyor. Limanın açılması ve Hudeyde’nin boşaltılması için esas olacak bir ateşkes var. Olması gereken bu.
Dörtlü Grup’ta Tahran ile kanalları olan tek devlet sizsiniz. Bunu İran’a mı aktardınız?
-Bakan Muhammed Cevad Zarif ile Yemen hakkında uzun uzun konuştuk. Yemen'deki insani durumu tartıştık. Bana, İran'ın Yemen'de bir çözüme ulaşılması hususunda rol oynadığını söyledi. Verdiğimiz taahhütleri yerine getirdik ve şu anda Husilerin Hudeyde’den çekilmesi sürecinin tamamlanmasını istiyoruz. Eğer bu çekilme süreci derhal gerçekleşmezse, savaş operasyonlarının devam edeceğini hepimiz biliyoruz. Bu Yemen halkı için daha kötü olacak. Bütün dünyaya, Stockholm görüşmelerine katılan herkesin ciddi olduğunu ve üzerinde uzlaşılan maddeleri uygulama konusunda kararlı olduğunu göstermeliyiz. Çünkü anlaşmasının uygulanması beklenenden daha uzun sürdü ve insanlar, durumun sadece birtakım sözlerden ibaret olup olmadığını sormaya başladılar. Bu nedenle, Stockholm Anlaşması’nın uygulanması hususunda hiçbir şekilde tolerans gösterilmemelidir.
Perşembe gününün tanık olunan iki resmi vardı: ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve birçok ülkenin katıldığı Varşova Konferansı ile Soçi'deki Rus-Türk-İran zirvesi. İngiltere Dışişleri Bakanı olarak bu resmi nasıl okuyorsunuz?
-Bu, Rusya’nın daha önce görülmemiş bir şekilde Ortadoğu ile ilgilendiği anlamına geliyor. Aynı zamanda bu durum, ittifaklar içindeki farklı kampların yeniden konumlandığı anlamına gelebilir. Bunun mutlak anlamda olumsuz olması gerekmiyor. Astana süreci, İdlib’de kan banyosundan kaçınılmasında başarılı oldu. Bu olumlu bir şey. Bunun devam etmesini istiyoruz. Suriye'nin güvenliğini ve sınırlarını güvence altına almak ve Suriye'deki çatışmanın insani felakete yol açmayacak şekilde sona ermesini sağlamak için ilgili tüm ülkeler arasında bir anlaşmaya varmalıyız. İki karşıt kampın olduğunu sanmıyorum (Varşova ve Soçi). İki tarafın istikrarı sağlamak ve çatışmaları sona erdirmek için gerekli olan rolünü oynamasını istiyorum.
Londra bunu başarmak için Moskova ile Suriye hakkında konuşuyor mu?
-Açık olalım. Ruslar Suriye'ye müdahale etmeye karar verdiklerinde, Esed oradaydı. Rusya bu seçimi yaptı. Bu nedenle, Rusya'nın değişen hikayenin sonundan emin olmak gibi bir sorumluluğu var. Yani Rusya, Suriyeliler için iyi olan bir çözüme nasıl ulaşılacağını bize göstermeli. Yıllarca Suriye'nin Esed’in yönetimi altında parlak bir geleceğe sahip olmasının imkansız olduğunu düşündük. Esed, uluslararası standartlara aykırı biçimde kimyasal gazları halkına karşı kullanan bir adam. Ruslar onu desteklemeyi tercih etti. Rusya bize Suriye'ye nasıl barış ve istikrar getireceğini göstermeli.
Birkaç hafta önce Esed’in bir süre daha iktidarda kalacağını söylediniz. Kastınız neydi? Yıllar mı, on yıllar mı?
-Esed’in yönetimi altında uzun vadede istikrarın sağlanacağını düşünüyor muyum? Hayır, elbette. O iktidarda kalmak için halkını öldürmekten çekinmeyen korkunç bir insan. Esed’in hala iktidarda bulunuyor olmasının sebebi Rusya’dır. Bundan dolayı daha uzun süre kalması muhtemel görünüyor. Rusya’nın bir an önce bir çözüm bulması gerekiyor. Çünkü bölgeye müdahalesinin gerekçesi olarak bunu ileri sürmüştü.
Bazı Arap ülkeleri Şam’daki elçiliklerini açtılar. Londra böyle bir şey düşünüyor mu?
-Her ülkenin böyle bir karar verme seçeneği vardır. Bunu anlıyoruz. Ancak Suriye ile diplomatik ilişkileri yeniden kurma gibi bir planımız yok.
Arap ülkelerinden Şam'la ilişkilerini normalleşme sürecini durdurmalarını istediniz mi?
- Devletler bu konuda seçimlerini kendileri yapar ve kararlarını kendileri verir.
Amerika Suriye’den çekilmeye karar verdi ve DEAŞ’ın mağlup olduğunu ilan etti. Buna katılıyor musunuz?
- Öncelikle coğrafi bakımdan tam bir mağlubiyet denemez. Koalisyonun örgütü birkaç kilometrekarelik bir alana hapsetmesi büyük bir başarıdır. Fakat henüz DEAŞ’ı ortaya çıkaran sebeplerden bütünüyle kurtulamadık. Hala yapılacak çok iş var. DEAŞ’ın Irak'ın bazı bölgelerinde kendisine bağlı grupları toparlamaya çalıştığına dair kanıtlar var. ABD'nin Suriye'den çekilme konusundaki stratejik düşüncesini anlıyoruz. Irak, Libya, Afganistan ve Suriye’de neler olduğuna bakın. Batılı askerlerin, Ortadoğu’daki sorunlara nadiren uzun vadeli bir çözüm olduğu görülüyor. ABD’nin Suriye’den çekilmesi, birkaç yıl boyunca koalisyon ile birlikte DEAŞ’a karşı savaşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için aksi sonuçlara yol açacak şekilde yapılmaması gerekiyor.
ABD'nin geri çekilmesinden sonra İngiltere'nin nasıl bir rolü olacak?
-İngiliz birliklerinin Amerikalıların bölgedeki yerini alması gibi bir düşüncemiz yok. Elbette Amerikalılarla görüşmelerimiz devam ediyor. Birkaç hafta önce Washington’daydım ve Suriye’yi nasıl istikrara kavuşturacağımızı tartıştık.
Amerika ve Türkiye'nin kurmaya çalıştığı ‘güvenli bölge’ hususunda herhangi bir şekilde rol alacak mısınız?
-Müttefik olduğumuz için ABD’nin planlarını daima detaylı bir şekilde inceliyoruz. Onları mümkün olduğunca destekleyeceğiz.
Brexit sonrası İngiltere ile Arap Dünyası arasındaki ilişkileri ve Londra'nın Avrupa Birliği'nden (AB) siyasi ve ekonomik olarak ayrılmasını nasıl görüyorsunuz?
- İngiltere'nin Ortadoğu’yla ve Ortadoğu’nun bütün ülkeleri ile tarihi bağları var. Ortadoğu dünyanın en problemli bölgesi. İngiltere'nin Ortadoğu’da dengeleyici bir faktör olma sorumluluğu var. Afganistan, Libya ve Suriye’nin doğusundaki istikrar ve güvenlik gibi ana sorunları çözmek ve İran'ın istikrarsızlaştırıcı etkisine karşı mücadele etmek için tüm kanalları kullanmaya devam edeceğiz.
Brexit’ten sonrada da Ortadoğu’da rol almaya devam edecek misiniz?
- Elbette. Brexit’ten sonra her zamankinden daha fazla bunu sürdürmeye devam edeceğiz. Ortadoğu’ya sırtımızı dönmeyeceğiz.



Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
TT

Halep Valisi Azzam el-Garib: Kürtler ve Şeyh Maksud mahallesi sakinleri ile ilişkilerimiz iyi, devletin egemenliğine geri dönecekler

Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)
Halep Valisi Azzam el-Garib (Al Majalla)

Abbas Şerife

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı röportajda Halep Valisi Azzam el-Garib, ‘Kürtlerle ilişkilerin olumlu olduğunu ve bu ilişkilerin köklü bir arada yaşama temeline dayandığını’ söyledi. Vali Garib, 10 Mart'ta Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan anlaşmanın Halep'teki Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsadığını ve ‘bu mahallelerin tamamen devletin egemenliğine geri dönmesinin ve Halep Şehir Konseyi'nin yönetimi altında hizmetlerin yeniden sağlanmasının öngörüldüğünü belirtti.

Şehrin DEAŞ’a bağlı hücreler de dahil olmak üzere ‘karmaşık güvenlik sorunları’ ile karşı karşıya olduğunu belirten Vali Garib, güvenlik güçlerinin ‘Hayderiya, el-Halk ve es-Safira mahallelerinde terörist faaliyetlere karışan kişileri yakalamak amacıyla özel operasyonlar düzenlediğini’ açıkladı. Suriye'nin ikinci büyük şehri olan Halep'te silahların kontrol altına alınamamasının büyük bir sorun olduğunu ve gönüllü silah teslim programları aracılığıyla yasadışı silahları topladıklarını ifade eden Vali Garib, yetkililerin güvenliği artırmak için 2 bin güvenlik kamerasının kurulması çalışmasına başladığını belirtti. Vali Garib, istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacağını söyledi.

Türkiye'nin Halep'in istikrarında ‘merkezi’ bir rol oynadığını ve ‘stratejik bir ortak’ olduğunu vurgulayan Vali Garib, “Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu düşünmüyorum” diye devam etti.

İşte Halep Valisi Azzam el-Garib ile gerçekleştirilen röportajın tam metni:

*Bu geçiş döneminde özellikle Halep rejim ordusu tarafından savaş ve yıkımdan çok fazla zarar gördüğünden karşılaştığınız zorluklar neler? Birkaç gün önce başlatılan “Senin için ey Halep” girişimi ne anlama geliyor?

Suriye'nin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen Halep, güvenlik istikrarını güçlendirme, idari performansı iyileştirme, enerji krizlerini çözme ve devlet kurumlarını yeniden kurma ve kamu hayatının düzenini sağlama konusunda ulusal uzlaşıları uygulama çabalarını sürdürüyor.

Birkaç gün önce, ‘Senin için ey Halep’ adlı bir girişim başlattık. Bu girişim altyapıyı iyileştirmek, güvenlik durumunu düzeltmek, parkları ve sokakları güzelleştirmek, sağlık ve eğitim hizmetlerini iyileştirmek ve yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünü hızlandırmak amacıyla valiliğin desteğiyle başlatılan bir sivil girişimdir.

İstikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla Halep’in 5-10 yıl içinde ekonomik başkent olarak eski konumunu geri kazanacak.

*Halep vilayetinin karşı karşıya olduğu en önemli güvenlik sorunları nelerdir? Özellikle güvenlik, kalkınmanın iyileştirilmesi ve yatırımcıların çekilmesi için en önemli faktör olduğu bilindiği üzere, güvenlik istikrarını sağlamak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Halep, Beşşar Esed rejiminin düşüşünden sonra karmaşık güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya. Ancak, özellikle SDG ile yapılan ve Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini kapsayan anlaşmanın ardından, güvenlik tehditlerinde önemli bir azalma görüldü. Bununla birlikte, başta aşağıdakiler olmak üzere birçok sorun halen devam ediyor:

1- DEAŞ’a bağlı hücreler: Güvenlik güçlerinin Hayderiya, Helek ve Safira mahallelerinde gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda terör faaliyetlerine karışan unsurlar yakalandı.

2- Eski rejimin kalıntıları: Güvenlik operasyonları kapsamında ihlallere karışan kaçak kişilerle sert bir şekilde mücadele edilirken, geçiş dönemi adalet komisyonları da faaliyete geçirildi.

3- Kaçak silahlar: Gönüllü teslim programları aracılığıyla yasadışı silahların toplanması.

4- Daha fazla istikrar sağlamak için, güvenlik güçlerinin yeniden yapılandırılması, birleşik yerel güçlerin eğitilmesi ve toplumsal diyalog ve girişimler yoluyla güvenin güçlendirilmesi.

5- Senin için ey Halep Girişimi kapsamında güvenlik kameraları yerleştirmek üzere ‘Güvenliğimiz Geleceğimiz’ projesi başlatıldı. Fiber optik kabloların döşenmesinin yüzde 80'ini tamamladık ve ikinci aşamada güvenliği artırmak için 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin kamera kurmayı hedefleniyor.

df
Başkent Şam'ın Duveylia bölgesindeki Mar İlyas Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının yol açtığı hasar ve kan, 22 Haziran 2025 (AFP)

*Halep, ulusal üretime büyük katkı sağlayan Suriye'nin ekonomik başkenti olduğu biliniyor. Yerel ekonomiyi canlandırmak ve yatırımı teşvik etmek için ne gibi planlarınız var? Halep yeniden Suriye’nin ekonomik başkenti olacak mı?

Halep muazzam bir ekonomik potansiyele sahip. Ancak önceki rejimin mirası olan kurumsal gevşeklik, idari yolsuzluk, verimsizlik ve dengesiz vergi sistemi gibi sorunlarla boğuşuyor. Planımız şunları içeriyor:

İlk olarak, vergi sistemini reform etmek ve büyümeyi teşvik etmek için hükümetle koordinasyon içinde vergileri yeniden düzenlenmesi.

İkincisi, geleneksel sektörlerin canlandırılması ve Şeyh Neccar gibi sanayi bölgelerinin yeniden yapılandırılması, vergi kolaylıkları ve enerji desteği sağlanması. Ayrıca Halep’teki turizm sektörünü destekleyecek çeşitli atölye çalışmaları düzenledik.

Senin için ey Halep girişimi kapsamında, ‘Işılda ey Halep’ projesi Halep'in doğu ve batı sokaklarını aydınlatmaya devam ediyor. 2,3 milyon dolarlık bir bütçeyle 11 bölgede 3544 aydınlatma ünitesi kurmayı hedefledik. Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde ilk aşamayı (45 km için 932 aydınlatma ünitesi) tamamladık ve ikinci ve üçüncü aşamaları Halep kırsalını da kapsayacak şekilde tamamlayarak ticari faaliyetleri güçlendirdik.

Halep'in yeniden ekonomik başkent olmasına gelince istikrar ve yeniden yapılanma ile Halep, uluslararası ve yerel destek sağlanması koşuluyla, 5-10 yıl içinde eski konumunu geri kazanma adaylığı için uygun olacak.

Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum, özellikle de Türkiye her zaman Suriye topraklarının bütünlüğünü desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiştir.

Kürt sorunu, Suriye genelinde zorlu bir sorun oluşturuyor. Ancak Halep düzeyinde sorarsak, Eşrefiye ve Şeyh Maksud'daki Kürt nüfusla ilişkisini nasıl tanımlarsınız?

Kürt bileşenle ilişkiler olumlu ve tarihsel bir arada yaşama üzerine kuruludur. SDG ile yapılan anlaşma, Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerini kapsıyor. Dolayısıyla bu mahallelerin kaderi, devletin egemenliğine tamamen geri dönmek ve Halep Belediye Meclisi'nin yönetimi altında hizmetlerin geri gelmesidir.

Yerel temsil konusunda, yerel meclislerde ve yönetim kurumlarında Kürtleri dahil ediyor ve adil temsilini sağlıyoruz.

u7ı
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (sağda) ve SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Şam’da SDG'nin devlet kurumlarına entegrasyonu için anlaşma imzaladı, 10 Mart 2025 (AFP)

*Türkiye, geçtiğimiz yıllarda Suriye'nin kuzeyinde açık bir nüfuza sahipti, ancak şimdi (Beşşar Esed rejiminden) kurtarılmasından sonra Türkiye'nin Halep'teki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu stratejik bir ortaklık mı yoksa geçici bir iş birliği mi?

Türkiye, altyapı ve hizmetleri destekleyerek Halep'in istikrarında merkezi bir rol oynuyor.

Rolün değerlendirilmesine gelince, şu anda stratejik bir ortaklık var, ancak bu ortaklık bölgesel dengelerle ilgili bazı koşullu yönler içeriyor. İş birliği örnekleri arasında Gaziantep ile imzalanan kardeş şehir anlaşması, mültecilerin geri dönüşünü destekleyen projeler ve Türkiye'nin eğitim ve sağlık alanındaki projeleri sayılabilir. İş birliğinin Halep’in çıkarlarına uygun olmasını ve Halep'in egemenliğini ve önceliklerini saygı duyulmasını önemsiyoruz.

*Türkiye’nin Halep'te stratejik çıkarları olduğuna şüphe yok. Bazıları bu hedefleri Suriye'nin kuzeyindeki hırslar olarak tanımlamaya çalışsa da sizin bakış açınızdan Halep Türkiye için stratejik olarak ne kadar önemli?

Türkiye'nin Suriye topraklarında özellikle de Suriye'nin toprak bütünlüğünü her zaman desteklemiş ve bölünme projelerini reddetmiş olması nedeniyle herhangi bir emeli olduğunu sanmıyorum. Ancak Halep'in Türkiye için birçok nedenden dolayı büyük önemi olduğu söylenebilir:

1- Coğrafi konumu. Halep, Suriye'nin kuzey kapısıdır ve bu da onu ticari bir merkez ve Türkiye'nin ulusal güvenliğinin destekçisi haline getiriyor.

2- Mülteci akınını sınırlayan ve (DEAŞ, kontrolsüz silahlı gruplar gibi) güvenlik tehditlerini azaltan istikrar.

3- Ekonomik çıkarlar: Halep tarihi bir ticaret merkezidir ve Türkiye ticaret ilişkilerini güçlendirmeyi hedefliyor. Halep'in çıkarları, dengeli ortaklıklar aracılığıyla bu ilişkinin bir parçası olacaktır.

Eğitim ve sağlık alanlarında, ‘İzini Bırak’ girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okul ve hastanelerin iyileştirilmesi için çalışıyoruz.

*Halep Valisi olduğunuzda bir vizyonunuz ve çalışma planınız olduğuna şüphe yok. Bu yüzden size şunu sormak istiyorum: Önümüzdeki beş yıl içinde Halep'in Suriye haritasındaki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halep, konumu ve geçmişi sayesinde hayati bir merkez olmaya devam edecek. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep'e yaptığı son ziyaretinde, şehrin en büyük ekonomik fener olacağını vurguladı ve kalenin kalbinden, zorbalarla savaşımızın sona erdiğini ve yoksullukla mücadelemizin başladığını açıkladı.

Ekonomik olarak, sanayi bölgelerinin yeniden inşası ve altyapının iyileştirilmesi ile sanayi ve ticaret merkezi olarak rolünü geri kazanacak. İdari olarak, siyasi gidişata bağlı olarak, ademi merkeziyetçilik kapsamında daha bağımsız bir idari merkez haline gelebilir. Mevcut zorluklar arasında güvenlik ve finansman eksikliği de yer alıyor. Ancak vizyonumuz ve hedeflerimiz Halep'i hızlı toparlanmanın bir örneği haline getiriyor.

cdy
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Halep’teki Hristiyan mezhebinden bir heyeti kabul etti, 28 Mayıs 2025 (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

*Karşılaştığınız zorlukların büyük ve çetin olduğuna şüphe yok. Ancak önümüzdeki dönemde önceliklerinizi belirlediğinizi düşünüyorum. Vali olarak acil ve başlıca öncelikleriniz neler?

Önceliklerimiz; güvenlik, yani kaçak silahların toplanması ve ihlallerin kontrol altına alınması, Güvenliğimiz Geleceğimiz Girişimi kapsamında 800 bin dolarlık bir maliyetle 2 bin adet güvenlik kamerasının kurulması gibi birçok alanı kapsıyor.

Altyapı konusunda ise elektrik ve su şebekelerinin onarımına devam ediyoruz. Hükümet, 5 bin megavat kapasiteli elektrik santralleri kurmak üzere Katarlı bir şirketle sözleşme imzaladı. Bu sayede üç yıl içinde elektrik kapsama oranı yüzde 70-85'e çıkacak. Yerel düzeyde Deyr Hafir santralini faaliyete geçiriyor, iç şebekeyi onarıyor, endüstriyel şebekeyi ev şebekesinden ayırıyor ve kablo hırsızlığıyla mücadele ediyoruz.

Eğitim ve sağlık alanında, İzini Bırak Girişimi ve eğitim desteği planlarımız kapsamında okulları ve hastaneleri yenileme çalışmaları yürütüyoruz. Bu planlar arasında okulların onarımı, model okulların kurulması ve üniversite hastanesi için endoskopi gibi gelişmiş cihazlarla hastanelerin geliştirilmesi yer alıyor. Ekonomi alanında ise bürokrasiyi reform ederken, yatırımı teşvik etmek ve fabrikaları çalıştırmak için çalışıyoruz.

*Hiç şüphesiz yükler ağır ve devlet ile valilik tek başına tüm bu yükleri kaldıramaz. Peki, yerel topluma alan açmayı düşünüyor musunuz? Yerel toplum ve yerel konseylerin Halep'in istikrarında rolü nedir?

Yerel toplum ve yerel konseyler temel bir dayanak noktası. Toplumun rolüne gelince biz sivil girişimleri teşvik ediyor, memnuniyetle karşılıyor ve destekliyoruz. Halep, geçtiğimiz aylarda bu türden birçok girişime sahne oldu ve bunların şehrin gerçekliği üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu gördük.

Ayrıca, idari ademi merkeziyetçiliği destekliyoruz. Yerel konseylerin hizmet ve kalkınma kararlarını almalarını sağlarken, tüm bileşenlerin temsil edilmesini garanti ediyoruz.

Şu an karşı karşıya olduğumuz en büyük zorluk, geçiş dönemi ve geçiş aşaması nedeniyle mevcut merkeziyetçilik, ancak yerel temsilciliği desteklemek için yasal bir çerçeve üzerinde çalışıyoruz.

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.

*Biliyorsunuz, Halep’in doğusu rejim ordusu tarafından büyük bir yıkıma uğradı. Bu durum bir göç ve sığınma dalgasına neden oldu. Halep’in doğu mahallelerini yeniden inşa etmek ve mültecilerin geri dönüşünü hızlandırmak için nasıl bir planınız var?

Halep'in doğu mahalleleri büyük bir yıkıma uğradı. Şu anda yeniden inşa, altyapı (su, elektrik, yollar) ve konutların hedef alınması, enkazın kaldırılması ve okulların ve hastanelerin rehabilite edilmesini içeren bir planımız var. Senin için ey Halep Girişimi kapsamındaki Işılda Ey Halep Projesi, ilk aşamada doğu mahallelerine 45 kilometre karelik bir alana aydınlatma desteği sağlıyor ve şehirdeki kavşakları ve girişleri güzelleştiriyor. 

Karşılaştığımız zorluklar ise finansman eksikliği ve mülkiyet haklarının karmaşıklığıdır. Eski rejimin milisleri, birçok vatandaşın mülklerini yasadışı yollarla ele geçirmiştir. Ancak, daha önce el konulan tüm mülklerin mülkiyet haklarını incelemek ve gözden geçirmek üzere ‘Zorla El Koyma Komitesi’ni kurduk.

yh
Halep’te hasar görmüş bir binanın önünden motosikletle geçenler, 14 Mayıs 2025 (Reuters)

*Halep'in yurtdışındaki evlatlarına, Halep'li tüccarların ve Arap yatırımcıların sermayedarlarına ne söylemek istersiniz?

Mülteci olunan ülkelerde ve mülteci kamplarında yaşayan Halep halkına mesajım şu: “Halep sizi bekliyor, size çok ihtiyacı var ve yaralarını sarmanız ve ona yeniden hayat vermeniz için size sesleniyor. Eskisi gibi ona sadık kalın!” Ayrıca Suriyeli ve Arap yatırımcıları, Suriye'nin kalbi ve ekonomik başkenti olan Halep'e yatırım yapma fırsatını kaçırmamaya davet ediyorum. 

Şu anda, lojistik kolaylıklar ve desteklerle birlikte, endüstri (tekstil, gıda), ticaret ve hizmetler (turizm, lojistik) alanlarında büyük yatırım fırsatları bulunuyor. Altyapı ve güvenlik iyileştiriliyor.

Yatırımcılara mesajım: “Halep'in yeniden canlanmasına yaptığınız yatırım ve katkınız, sadece ekonomik bir kazanç değil, şehrin geleceğini inşa etmek anlamına da geliyor. Bu, kâr elde etme çabasından önce ahlaki ve vatansever bir tutum olacaktır.

*Peki Halep’in geleceği için ne söyleyeceksiniz?

Halep'i ekonomik ve sosyal bir merkez olarak yeniden inşa etme taahhüdümüzü, şehrin çeşitliliğini ve tarihini koruyarak teyit ediyoruz. Ayrıca, halkının ve ortaklarının desteğiyle, ilin eski ihtişamını geri kazandıracak bir gelecek hayal ediyoruz.