Ürdün'ün Türkiye'ye yönelik tavrında değişim yaşanıyor

Ürdün Kralı ve Türkiye Cumhurbaşkanı eşleriyle birlikte geçen şubat ayında Ankara'da bir araya geldiler (Yusuf Allan)
Ürdün Kralı ve Türkiye Cumhurbaşkanı eşleriyle birlikte geçen şubat ayında Ankara'da bir araya geldiler (Yusuf Allan)
TT

Ürdün'ün Türkiye'ye yönelik tavrında değişim yaşanıyor

Ürdün Kralı ve Türkiye Cumhurbaşkanı eşleriyle birlikte geçen şubat ayında Ankara'da bir araya geldiler (Yusuf Allan)
Ürdün Kralı ve Türkiye Cumhurbaşkanı eşleriyle birlikte geçen şubat ayında Ankara'da bir araya geldiler (Yusuf Allan)

Tarık Dilvani
Ürdün-Türkiye ilişkilerinde son dönemde tanık olunan olağanüstü yakınlaşmaya rağmen ‘Suriye'ye müdahale’ başlığı altında Ürdün’ün Türkiye'ye yönelik tavrında en üst düzeyde bir değişiklik olduğu görülüyor.
Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmasından birkaç saat sonra Ürdün Dışişleri Bakanı Eyman Safadi, Türkiye'yi eleştiren ve Suriye topraklarından derhal geri çekilmesini talep eden sert ve alışılmışın dışında bir açıklama yaptı.
Açıklamasında ilk kez ‘Suriye rejimi’ ifadesini kullanmaktan kaçınan Safadi, Suriye’nin egemenliğinin zayıflatılmasına karşı çıkarak Türkiye’nin askeri operasyonunun ‘saldırganlık’ olduğunu iddia etti.
Aynı şekilde Ürdün Temsilciler Meclisi Başkanı Et-Taravine de Suriye'nin kuzeydoğusuna yönelik Türk operasyonunu benzer şekilde niteleyerek derhal durdurulması çağrısında bulundu. Taravine, Türkiye'yi tarih ve coğrafya arasındaki bağları korumaya çağırdı.
Ürdünlü köşe yazarlarından Saddam Hüseyin benzetmesi
Ürdün’de yayın yapan günlük gazetelerin köşe yazarlarının çoğu makalelerinde Saddam Hüseyin'in senaryosunun ve Irak’ın Kuveyt savaşını hatırlattığını belirterek Türkiye'nin Suriye’ye yönelik operasyonunu eleştirdi.
Köşe yazarı Cemil el-Nimri kaleme aldığı makalede İran gibi, Türkiye'nin de bölgede yayılmaya yönelik bir arzusu olduğunu öne sürdü. Ankara'nın İskenderun Tugayı ile yaptığı gibi bu bölgeleri alamayacağını vurgulayan Nimri, Türkiye’nin güvenliğin tamamen sağlanmasının ardından dahi Suriye’den çıkmayacağını iddia etti.
 Bir diğer köşe yazarı Fahd el-Haytan da‘makalesinde, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik müdahalesi başkalarının topraklarına girilmesidir” dedi.
Türkiye’nin Suriye’ye yönelik müdahalesinin yeni bir gelişme olmadığını düşünen Haytan, Türkiye’nin çeşitli biçimlerde müdahaleleri olduğunu öne sürdü. Türkiye'nin bu kez Suriye'nin kuzeyinde ve Fırat'ın doğusunda uzun bir süre kalmayı planladığı iddiasında bulundu.
Ürdün Kralı Mısır'da
Ürdün Kralı 2. Abdullah, tüm bunların öncesinde Irak Cumhurbaşkanı Salih’le yaptığı telefon görüşmesinde ülkesinin Suriye’nin egemenliğinin zayıflatılması ve birliğinin tehdit edilmesini kabul etmeyeceğini ve uluslararası hukuka ve ülkeler arasındaki ilişkileri düzenleyen uluslararası ilkelere saygı duyulması gerektiğini söyledi.
Independent Arabia’ya konuşan kaynaklara göre Ürdün Kralı, Kahire ziyareti sırasında Türkiye’nin Suriye’ye yönelik son hamleleriyle ilgili ortak bir tutum sergilemek için Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile görüştü. Kral Abdullah görüşmede ayrıca Mısır’ın siyasal İslamcılara yönelik deneyimlerinden faydalanmak istediğinin tahmin edildiği belirtildi. Söz konusu gelişme Ürdün’de öğretmenler tarafından yapılan grevlerin sonucunda patlak veren krizin ardından yaşandı. Ürdünlü yetkililer, öğretmenlerin grevlerinin arkasında Müslüman Kardeşler’in (İhvan) olduğu konusunda ısrar ederken bu suçlamaları reddeden İhvan, Ürdünlü yetkililerin açıklamalarına atıfta bulunarak 140 bin öğretmeni kontrol edebilecek olsalardı bir hükümet kurmayı tercih edeceklerini bildirdi.
Haftalarca süren grev sırasında sessiz kalan Ürdün Kralı, kriz sona erdikten sonra Twitter hesabından öfkeli bir mesaj paylaşarak isim vermeden bir takım tarafları gündem oluşturmaya çalışmakla suçladı. Kral Abdullah ayrıca krizin bir daha tekrarlanmayacağını vurguladı.
Kral Abdullah’ın mesajından İhvan’ı kast ettiği anlaşılırken analizler ve görüşler, devletin önümüzdeki günlerde İhvan’ın sokağı kışkırtma ve devrim yapma girişimlerini engellemek amacıyla bir takım tedbirler alabileceğine yönünde.
Independent Arabia’ya konuşan aynı kaynaklara göre Ürdün, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik operasyonunun özellikle ülkenin güneyindeki sınırlar başta olmak üzere terör örgütlerinin geri dönüşünü ve yeni bir mülteci dalgasının başlamasını tetiklemesinden korkuyor.
Suriye’nin komşuları olan Türkiye ve Ürdün aynı zamanda Suriye’de yaşananlardan o en çok etkilenen ülkeler olarak ön plana çıkıyor. Ürdün, yaklaşık 1,3 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaparken, Türkiye'de yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor.
Eski ilişkiler
Ürdün ile Türkiye arasındaki ilişkiler 70 yıl öncesine dayanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Ürdün Kralı 1. Abdullah’ı 1937'de Türkiye'de kabul etti. Türkiye, 1947'de Amman'da büyükelçiliğinin açılışını yaptı.
Ürdün ile Türkiye arasında gerçekleşen son resmi görüşme bu yılın haziran ayında, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Ürdünlü mevkidaşı Eyman Safadi arasında gerçekleşti. Ayrıca Türkiye’nin İstihbarat Başkanı, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı da Ürdünlü üst düzey yetkililerle görüşmelerde bulundular.
Ürdün Kralı ve Türkiye Cumhurbaşkanı da karşılıklı resmi ziyaretler gerçekleştirirken Ürdün Başbakanı Ömer er-Rezzaz bir yıl önce Ankara'yı ziyaret etti.
İki ülkenin ilişkilerine ekonomik bir yön hakim olmasının yanı sıra Amman’da birçok Türk projesinin ve yatırımının açılışı gerçekleşti. Ankara’nın yaklaşık iki yıldır Kudüs konusundaki siyasetiyle Ürdün'ü de kazanmaya çalıştığı belirtiliyor.



Hamas ateşkesi kabul etti: Netanyahu işgale devam edecek mi?

İsrail ordusu, Suriye'deki tampon bölgeyi geçerek işgali genişletmişti (Reuters)
İsrail ordusu, Suriye'deki tampon bölgeyi geçerek işgali genişletmişti (Reuters)
TT

Hamas ateşkesi kabul etti: Netanyahu işgale devam edecek mi?

İsrail ordusu, Suriye'deki tampon bölgeyi geçerek işgali genişletmişti (Reuters)
İsrail ordusu, Suriye'deki tampon bölgeyi geçerek işgali genişletmişti (Reuters)

İsrailli aktivistler, yasadışı yerleşim yeri kurmak için Suriye'ye girdi.

Times of Israel'in aktardığına göre bir grup aktivist, pazartesi günü araçlarla Suriye'ye girerek yerleşim bölgesi kurmak istedi.

Haberde, yerleşimcilerin Golan Tepesi'nde İsrail işgali altındaki Alonei Habashan yerleşim biriminden Suriye'ye girdiği belirtiliyor. 

Jerusalem Post'un aktardığına göre Bashan Öncüleri diye bilinen aktivist aileler, birkaç araçla Suriye'nin Dera iline bağlı Tel el-Hara bölgesine girerek "Neveh Habaşan" adını verdikleri yerleşim için temel atma töreni düzenledi.

Yasadışı yerleşimci örgüt, adını Tevrat'taki Bashan ifadesinden alıyor. Bashan, Golan Tepeleri'ni de içine alan bölgeyi kapsıyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), sivil araçların girişini tespit ettikten sonra bölgeye gittiği belirtiliyor. 

IDF'den yapılan açıklamada, aktivislerin yakalanıp İsrail'e geri götürüldüğü ve sorguya alındığı ifade edildi. Açıklamada, "Bu, suç teşkil eden, halkı ve IDF birliklerini tehlikeye atan ciddi bir olaydır" dendi.

Haberde, yerleşimcilerin girdiği alanın "tampon bölge" içinde kaldığına dikkat çekiliyor. Suriye'de Beşar Esad rejiminin 8 Aralık'ta çökmesinin ardından İsrail ordusu, Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeyi de geçerek işgalini genişletmiş, Şam'ın 25 kilometre kadar yakınına ilerlemişti. Times of Israel'in aktardığına göre IDF, tampon bölge içinde 9 sınır karakolu kurdu.

Tel Aviv yönetimi, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni 1967'den bu yana işgal altında tutuyor. İsrail'le Suriye arasında 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması kapsamında silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti.

İsrailli yasadışı yerleşimciler, sosyal medyadan yayımladıkları mesajda "temel atma töreninin" ordu ya da devlet desteği olmadan düzenlendiğini savundu. Bu girişimin gelecekte daha fazla yerleşimcinin bölgeye gitmesine ön ayak olacağını ileri süren Bashan Öncüleri, Tel Aviv yönetimine "Düşmanları bölgeden temizle" çağrısı da yaptı. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Jerusalem Post