Ürdün yeni bir salgın dalgası ile karşı karşıya

Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı’nda geçen salı yolcuların gelmesini bekleyen sağlık çalışanları (Reuters)
Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı’nda geçen salı yolcuların gelmesini bekleyen sağlık çalışanları (Reuters)
TT

Ürdün yeni bir salgın dalgası ile karşı karşıya

Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı’nda geçen salı yolcuların gelmesini bekleyen sağlık çalışanları (Reuters)
Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı’nda geçen salı yolcuların gelmesini bekleyen sağlık çalışanları (Reuters)

Ürdün’de, salgın araştırma ekiplerinin çalışmalarının ve temaslı kişilere yönelik testlerin yoğunlaştırılmasıyla birlikte önümüzdeki günlerde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarının artacağına dair resmi tahminlerin yanı sıra ülkede son dört günde 600'den fazla vaka kaydedildi.
Ürdün Başbakanı Ömer er-Rezzaz, “Ürdün’ün Kovid-19 vakalarında yeni bir dalga ve endişe verici bir artış ile karşı karşıya” olduğunu belirterek vatandaşları "Yeniden acı verici bir salgın dönemi yaşanmaması için önleyici tedbirlere uymaya" çağırdı. Başbakan Rezzaz, Ürdün devlet televizyonunda yayınlanan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Ürdün, koronavirüs dalgasıyla karşı karşıya kalan tek ülke değil. Bugün tüm dünya, koronavirüs ile mücadelede en etkili yolun hangisi olduğu konusunda hararetli bir tartışmaya içerisinde; Kapanma mı, birlikte yaşamayı öğrenerek uyum sağlamak mı? Bugün vaka sayısında endişe verici bir artışa tanık oluyoruz. Diğer ülkeler gibi Ürdün'ün de önünde iki yol var: Salgına uyum sağlamak ya da kapatma ve yasaklara geri dönmek. Sağlık Bakanlığı, kadrolarıyla ve salgın uzmanlarıyla vaka sayısındaki artışı ve odak noktalarındaki yayılmaları yakından takip ediyor.”
 
Rezzaz açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
 "Vaka sayısının artışı günlük bazda ikiye katlanarak devam ederse kontrol altına alınan izole edilmiş salgın noktalarındaki yayılma seviyesi, kontrol edilmesi zor bir yayılma seviyesine hızla ulaşacak.” 
Başbakan Rezzaz, vatandaşları önleyici tedbirlere ciddiyetle uymaya çağırarak toplumun sadece yüzde beşinin başarısızlığının acı verici bir gerilemeye yol açacağını ifade etti. Rezzaz açıklamasında, "Ürdün, prensip olarak ve kararlı bir şekilde, sürü bağışıklığı fikrini reddediyor. Sürü bağışıklığı, en güçlülerin hayatta kalması demektir. Salgınla yüzleşmede şu anki aşama belirleyici olacak. Kayıtsızlığa ya da umursamazlığa yer yok” dedi. 
Başbakan’ın açıklamaları, Ürdün hükümetinin ilk kez 100'den fazla vakanın kaydedildiği geçen salı günü işletmelerin ve bireylerin hareketine getirilen kısıtlamaları kaldırıldığını duyurmasının ardından geldi. Salı günü yapılan açıklamada, el-Kerak Valiliği'nin Gor es-Safi bölgesinde (başkentin 150 kilometre güneyinde) ilk koronavirüs vakasının tespit edildiği ve  pandeminin başlangıcından beri hiç vaka kaydedilmeyen güney valiliklerinde vaka zincirleri tespit edildiği açıklandı.
Yüksek koronavirüs vaka sayılarının bildirilmesinin ardından Dr. Muhammad ed-Diamese, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada vatandaşların sağlık güvenliği önlemlerini takip etmemesi ve önleyici adımlara uyma konusunda bilinçsiz davranmasının bir sonucu olarak salgının tekrar yayılacağı konusunda uyardı. Salgın ekiplerinin çalışmalarına gönüllü olarak katılmak amacıyla Ulus’un Doktorları sayfasını kuran Dr. Diamese sayfasında, beklenen artışın sonucu olarak sağlık sisteminin çöktüğü ve vaka zincirlerini takip etmenin zorlandığı konusunda uyarıda bulundu.
 
Açıklama yarışı
 Ürdün’deki mevcut salgın durumuyla alakalı açıklamalar artık sadece Sağlık Bakanı ve Epidemiyoloji Komitesi'nin açıklamaları ile sınırlı değil. İdari yöneticiler de ekranlara çıkarak açıklamalara dair hummalı bir yarışa girdiler. Bu durum, vakaların ve coğrafi dağılımlarının merkezi olarak duyurulmaması nedeniyle vaka sayısının saatlerce arttığını gösteren resmi istatistiklere imza attı. Bir sağlık yetkilisinin, Prens Hamza Hastanesi'nin yoğun bakım odalarındaki vakaların düşüşünden bahsetmesi, bir başka sağlık görevlisinin ise yoğun bakım odalarındaki vakaların "Çok ciddi bir durumda" olduğunu açıklaması, resmi göstergelerde belirtilen vakalardaki düşüşün doğruluğunun sorgulanmasına neden oldu.
 Bunun üzerine Ürdün Sağlık Bakanı Saad Cabir, vaka sayısının artmasına karşılık devlet hastanelerinde sağlık hizmetlerinde yaşanan düşüşün ortaya çıkması nedeniyle eleştirilere maruz kaldı. Vatandaşlar, Sağlık Bakanı’nın Gor es-Safi Devlet Hastanesi’ni teftiş için ziyareti sırasında hastane önünde toplanarak görevden alınmasını talep ettikleri pankartlarla eylem yaptılar.
 
Bölgesel izolasyon
Ürdün’de vatandaşlar, yüksek vakaların kaydedildiği şehirlerde kapsamlı bir yasağın geri dönmesinden endişe ediyor. İlgili kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada "Özel sektörden çoğunluğunun işsizlik rakamlarının ikiye katlanmasına neden olan büyük ekonomik kayıplar vermesinin ardından yeniden bir kapanış dönemine dönmenin mümkün olmadığını" belirtti. Ülkedeki Salgın Komitesi dün Başbakan ile birlikte vaka sayısının artmasıyla kapsamlı yasaklama politikasına dönme olasılıklarını hatırlatmak için açıklamalarda bulundu. Komite’nin Medya Sözcüsü Nezir Ubeydat, “Krallığın salgınla mücadele planlarını yeniden biçimlendirmeyi gerektiren toplumsal yayılma dönemine girdiğini” ifade etti.
Ürdün’deki yetkililer, eylül ayının başlarında kapsamlı bir kapatma politikasına geri dönmeyi reddederek sadece vakaların tespit edildiği bölgeleri izole etme politikasını izlemeye yöneldiler. Bu durum valiliklerdeki geniş alanların çevrelerinden izole edilmesine yol açtı. Ayrıca, Kamu Güvenliği Teşkilatı’ndan 20’den fazla kişi izole bölgelerde görevlendirildi.
 Diğer taraftan, vatandaşların ve işletmelerin kuralları ihlaline yönelik mali yükümlülükleri içeren 11 sayılı Korunma Emri'ne rağmen vatandaşların halka açık yerlerde fiziksel mesafe ve maske takma tedbirlerine dikkat etmemelerine dair endişeleri arttı.
 İlgili kaynaklar, okullara dönüşle ilgili olarak Şarku’l Avsat’a verdikleri röportajda, Suriye mülteci kamplarındaki okullarda vakaların ortaya çıkmasının ardından okulların askıya alınmasıyla birlikte, diğer okulların ve üniversitelerin de askıya alınmasına yönelik beklenen bir kararın son birkaç gün içinde verileceğini” öngördüklerini ifade ettiler.
 
 Kovid-19 grafiklerinde yükseliş
Ürdün’de salgın grafiğinde hızlı bir artış kaydedildi. Ülkede dün (pazar) 250’den fazla vaka ile günlük en yüksek koronavirüs vakası kaydedildi. Cumartesi günü ise 113 koronavirüs vakası tespit edilirken cuma günü bu sayı 207 vaka olarak kaydedildi. Böylece Ürdün’de pandeminin başlangıcından bu yana toplam vaka sayısı 3 binin üzerine çıktı. Kovid-19 kaynaklı ölümlerin sayısı ise, hastanede sağlıklı bir çocuk doğurduktan sonra ölen bir kadın da dahil olmak üzere iki ölüm kaydedilerek 24'e yükseldi.
Ülkede, yapay solunum cihazı altında tutulan kritik vaka sayısının 13 olduğu ve tümünün Prens Hamza Hastanesi'ndeki hastalardan olduğu kaydedildi. Aynı hastanede tedavi gören vaka sayısının ise 736'dan fazla olduğu belirtildi. Öte yandan, Milli Eğitim Bakanlığı istatistikleri, 42’si öğrencilerden, 31’i  öğretmenlerden ve bir kadın işçi olmak üzere tüm okullarda 74 vaka kaydedildiğini açıkladı. Bakanlık yaptığı açıklamada yeni vakalar nedeniyle uzaktan eğitime dönüştürülen toplam okul sayısının 31 devlet okulu, 7 özel okul, Birleşmiş Milletler Yakındoğu'daki Filistinli Mülteciler için Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) ait 6 okul ve askeri kültüre ait bir okul olmak üzere 45 okul olduğunu belirtti. Vaka kaydedilmeyen ve izole edilen bölgelerde bulundukları için uzaktan eğitim verilen okul sayısının ise Krallığın farklı bölgelerinde 45 okul olduğu bildirildi.



ABD, Lübnan'da ateşkes izleme komitesini harekete geçirme sözü verdi

Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)
TT

ABD, Lübnan'da ateşkes izleme komitesini harekete geçirme sözü verdi

Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Cumhurbaşkanı'nın ABD'li General ile görüşmesinden (Ulusal Haber Ajansı)

Lübnan ve İsrail arasındaki ateşkes izleme komitesinin yeni başkanı ABD'li General Joseph Clearfield, "askeri gerginliği önlemek" için çalışacağına söz vererek, komitenin çalışmalarını ve toplantılarını aktif hale getirme konusunda açık bir istek duyduğunu belirtti.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren bakanlık kaynaklarına göre, General Clearfield, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam ile bir araya geldi ve görüşmelerin "iyi ve yeni bir ciddi çalışma ruhunu ve bir sonraki aşamada daha büyük çabayı temsil ettiği" belirtildi.

Görüşmede Cumhurbaşkanı Avn, Lübnan'ın "ordu komutanlığı tarafından alınan tüm güvenlik önlemlerini uygulamaya kararlı olduğunu ve çalışmalarına devam edeceğini, özellikle güneyde veya genel olarak Lübnan'da hiç kimsenin savaş durumuna geri dönmek istemediğini" teyit etti.

Aynı zamanda İsrail, savaş uçaklarının Bekaa Vadisi'nin kuzeyine düzenlediği bir dizi hava saldırısıyla gerilimi artırmaya devam etti; saldırılarda beş kişi öldü, birçok kişi de yaralandı.


UNRWA: İsrail, Batı Şeria topraklarının ilhakını durdurmalı

Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)
Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)
TT

UNRWA: İsrail, Batı Şeria topraklarının ilhakını durdurmalı

Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)
Gazze Şehri'ndeki UNRWA Genel Merkezi (Arşiv-Reuters)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), bugün İsrail'i Batı Şeria'daki tüm toprak ilhaklarını durdurmaya çağırdı ve bunu uluslararası hukukun ağır bir ihlali olarak nitelendirdi.

BM ajansı, X platformu aracılığıyla, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da, Ekim 2023'te Gazze'deki savaşın patlak vermesinden bu yana şiddette keskin bir artış yaşandığı konusunda uyardı.

UNRWA, Gazze Şeridi ile Batı Şeria'nın geleceğinin bir olduğunu teyit ederek, BM tahminlerine göre Batı Şeria'daki şiddet olaylarında beşte biri çocuk olmak üzere binden fazla Filistinlinin öldürüldüğünü kaydetti.


ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

TT

ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

ABD'nin Batı Şeria'yı İsrail'e ilhak etmek için hazırlanan iki yasa tasarısına karşı sergilediği sert tutum, Tel Aviv'deki siyasi ve medya çevrelerini şaşırttı.

ABD Başkanı Donald Trump, yardımcısı J.D. Vance ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda İsrail'in bu hamlesini reddettiklerini ifade ettiler. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, ABD'nin eleştirilerine karşı hızlı bir şekilde savunmaya geçerek, ‘hükümetinin henüz ön aşamada olan ilhak tasarısını ilerletmeye çalışmayacağını’ söyledi.

Amerikan tepkisi, İsrail parlamentosunun (Knesset) çarşamba günü iki tasarıyı ön okumada onaylama kararı alması ve Batı Şeria'nın geniş bölgelerinin ilhakı ve bu bölgelere İsrail egemenliğinin dayatılmasına yol açacak süreci fiilen başlatması üzerine uluslararası alanda öfkeyle karşılanmasının ardından geldi.

‘Siyasi bir manevra!’

Netanyahu, o sırada yanında bulunan ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'i, bunun sağ kesim ve muhalefet tarafından oynanan bir siyasi oyun olduğuna ikna etmeye çalıştı.

defrt
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, çarşamba günü Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (AP)

Ancak Amerikalılar biraz daha derinlemesine baktıklarında, hükümetin bu kışkırtıcı hamlede masum olmadığını ve iki tasarıyı engellemek için daha fazla çaba sarf edebileceğini fark ettiler.

Daha da kötüsü, Eğitim Bakanı Yoav Kisch'in Knesset'e sunduğu yasaya ilişkin resmi yanıtta ‘hükümetin ilke olarak ilhakı desteklediği’ belirtildi.

Kisch, “Biz ilhak konusunda kararlıyız. Ancak ilhak, muhalefet veya hoşnutsuz siyasi güçlerin önerdiği yasa tasarılarıyla gerçekleşmez. Hükümet olarak, ilhakı her gün, sözlerle değil, sahada eylemlerle uyguluyoruz. Ülkenin işlerini yönetme konusundaki benzersiz yaklaşımımızla, ilhakı daha iyi yollarla gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Vance: Kendimi aşağılanmış hissediyorum

Vance dün öğleden önce Tel Aviv'den ayrılırken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Garip bir şey olduğunu anladım, bu yüzden protesto ettim. Ama bana bunun sadece partizan bir siyasi manevra olduğunu söylediler. Eğer gerçekten sadece siyasi bir manevraysa, o zaman aptalca bir manevraydı ve kendimi biraz aşağılanmış hissediyorum. İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğiz ve bu oylamadan memnun değiliz.”

Donald Trump ise, Time dergisinin dün yayınladığı, bu ayın 15'inde yapılan röportajda, İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğini söyledi.

Trump, “İsrail, Arap ülkelerine Batı Şeria'nın hiçbir bölümünü ilhak etmeyeceğine dair söz verdi. Bu şu anda yapılamaz. Bu ilhak gerçekleşirse, İsrail ABD'nin tüm desteğini kaybedecek” şeklinde konuştu.

Bakan Rubio da Tel Aviv'e varışından önce uçağa binerken yaptığı açıklamada, “Knesset'in Batı Şeria'yı İsrail'e ilhak etme oylaması, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme anlaşmasını tehdit edebilir” dedi.

Rubio, “Başkan Trump, şu anda bu tür adımları desteklemediğimizi açıkça belirtti. Önümüzdeki haftalarda ateşkesin devam etmesi önemli” dedi. Ziyareti sırasında, Gazze'deki anlaşmanın uygulanmasını denetlemek üzere ABD merkezinde daimî temsilci olarak üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisinin atandığını duyuracağını da bildirdi.

İsrail'de kargaşa

Sıklık ve liderlik düzeyi açısından eşi benzeri görülmemiş İsrail ziyaretlerinin muazzam ivmesiyle örtüşen Amerikan tutumu (bir hafta önce Trump'ın kendisiyle başlayan, ardından yardımcısı, danışmanları, dışişleri bakanı ve geniş bir general ekibinin devam ettiği), İsrail'de büyük bir kargaşaya neden oluyor.

Bir tarafta aşırı sağ ve diğer tarafta Netanyahu'nun muhalifleri bunu ‘siyasi baskı’ olarak değerlendirip, İsrail'in bağımsızlığını kaybetmiş bir ‘kukla devlet’ olduğunu iddia etseler de, ABD'li yetkililer tarafından ortaya atılan fikirler yavaş yavaş İsrail halkı ve liderleri arasında yaygınlaşıyor.

İsraillilerin ezici çoğunluğu Amerika'yı müttefik, koruyucu ve sadık bir dost olarak görüyor ve Trump'ı ‘tarihte İsrail'in yanında duran en iyi Amerikan başkanı’ olarak değerlendiriyor.

İsraillilerin yaklaşık yüzde 72'si, 19. maddesinde Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bir devlet kurma yolunu özetleyen Trump'ın savaşı sona erdirme planına destek verdi.

Dolayısıyla İsrailliler, Trump'ın istediğinin, İsrail'i iki yıldır geçerli bir neden olmaksızın süren savaş döngüsünden çıkarıp tüm Arap ve İslam ülkeleriyle ‘barış yoluna’ getirerek İsrail'in çıkarlarına hizmet etmek olduğuna güvenebilirler.

Amerikalılar, bunun İsrail ve Filistinliler tarafından kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğuna inanıyor gibi görünüyor. Buna karşı çıkan ve direnenlerin her iki tarafta da aşırılık yanlıları olduğunu ve barış isteyen her iki tarafın çoğunluğu tarafından aşılabilecek bir engel olduğunu iddia ediyorlar.