Huda et-Trablusi
Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi’nin yurt dışı ziyaretleri, Tunus'ta yabancı diplomaside yetkilerin kimin elinde olduğu konusundaki tartışmaları tazeledi. Bir kesim Gannuşi'nin yurt dışı ziyaretlerini kamu yararı için bir hak olarak görürken, bir kesim ise bu ziyaretleri Tunus'un Dünya’dan izolasyonuna katkıda bulunan ve ülkedeki üç başkanlık arasındaki siyasi krizi daha da derinleştiren paralel bir diplomasi olarak görüyor.
Anayasal olarak, dış diplomasinin Cumhurbaşkanı Kays Said’in yetkilerinden biri olmasına rağmen fiiliyatta Meclis Başkanı bu kartı iyi oynuyor. Bu, Tunus'u iflas eşiğine götürebilecek boğucu mali krizden çıkılması için Başbakan Hişam el-Meşişi'nin sarıldığı bir can simididir.
Kamu diplomasisi
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Nahda Hareketi yaptığı açıklamada, Gannuşi'nin Katar'a yaptığı ziyaretin sonuçlarının olumlu olduğunu ve bu ziyaretin iki ülke arasındaki iş birliğini güçlendirmek, ekonomik ve sağlık desteğini artırmak için gerçekleştirildiğini duyurdu. Hareket aynı açıklamada, “Parti diplomasisinin bir parçası” olarak nitelendirdiği ziyaretleri gerçekleştiren Gannuşi’nin, Arap ve Batı başkentlerini ziyaret etmeyi planladığını ifade etti. Gannuşi bir önceki açıklamasında "kamu diplomasisi veya parlamenter diplomasi resmi diplomasiyle çelişmez" demişti.
Tunus Ulusal Koalisyonu lideri Naci Celul, "Gannuşi'nin kamu diplomasisi kavramını kullanmasının, İhvan-ı Müslimin’in (Müslüman Kardeşler'in) Şura Meclisi’ne en yakın siyasi sistemin parlamenter sistem olduğunu düşünen mantığını gösterdiğine inanıyor. Şura Meclisi, İhvan-ı Müslimin için ülkedeki en güçlü otoritedir" dedi.
Eski Bakan Celul, özel bir röportajında Nahda Hareketi’nin parlamenter siyasi sistemi merkezileştirmeye ve Tunus'u "devletlere" bölmeye çalıştığını ifafde etti. Celul’e göre bu devletler; Cumhurbaşkanlığı yerine Kartaca Devleti, Başbakanlık yerine Kasbah Devleti, Parlamento yerine Bardo Devleti, Nahda Partisi Devleti ve Sendikalar Devleti’dir. İhvan’ı Müslimin ile ilgili Celul, "İhvan devletten daha önemli! Bu nedenle Nahda’nın başkanı olan parlamento başkanının paralel diplomasi olan kamu diplomasisini yürütmesi mantıklıdır. Onlar da merkezi devlet kavramına inanmıyorlar. Şu anki Cumhurbaşkanı, Nahda'ya diplomasi yürütmesi için bir fırsat verdi. Bunun nedeni ülkeye aşı getirememesinde ortaya çıkan etkili diplomatik faaliyet alanındaki başarısızlığıdır" ifadelerini kullandı.
Hapishanelere dönme korkusu
Yürütme otoritesinin iki başkanı arasındaki güçlerin belirsizliğinin, "hapishanelere dönme korkusu" olarak tanımladığı siyasi sistemin zayıflığından kaynaklandığını kaydeden Celul, “İhvan Sudan, Somali ve Pakistan gibi birçok ülkede faaliyet yürütebilmek için devleti zayıflatan bir sistem kurdu. İhvan tarafından yönetilen tüm ülkeler, zayıf devletlerdir. Siyasi istikrarsızlık içinde yaşarlar" şeklinde konuştu.
Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı arasındaki diplomasi konusundaki anlaşmazlığa da değinen Celul, "Hişam el-Meşişi, ekonomik diplomasi ve Tunus'a yatırım çekme yoluyla ülkeyi ekonomik krizden çıkarmak için dış diplomasiyi kullanma hakkına sahiptir. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık arasında anlayış ve koordinasyon eksikliği olması ve dış politika için net bir strateji ve vizyonun olmaması, Tunus'u "uluslararası izole ağırlığı olmayan bir ülke" haline getirdi. Diğer yandan Gannuşi, Cumhurbaşkanına kıyasla diplomatik hareketinde nispeten başarılıydı.”
Gannuşi-Hükümet uyumu
Gannuşi'nin dış temaslarıyla ilgili suçlamalara cevaben özel bir açıklamada bulunan Nahda yöneticisi Muhammad el-Koumani, "Gannuşi, devrimden önce ve sonra elli yıla dayanan bir mücadeleyle kurduğu iyi dış ilişkilere sahiptir. Gannuşi bunu, on yıl boyunca Tunus'taki birinci parti olan Nahda’nın liderliği ve Meclis Başkanlığı ile güçlendirildi. Gannuşi'nin bu deneyimini ve ilişkilerini Tunus'a hizmet etmek için kullanması oldukça doğaldır. Gannuşi'nin eylemleri "resmi diplomasi değil, partizan veya kamu diplomasisi ya da hükümeti ve Tunus'un çıkarlarını desteklemek için kullanılan özel ilişkilerdir. Gannuşi'nin Katar Emiri ile son görüşmesi Başbakan ile koordinasyon içindeydi. Katar Emiri bu görüşmesinde Tunus lehine olumlu vaatlerde bulundu. Bu ziyaret aynı zamanda Meşişi’nin Katar'a yapacağı bir sonraki ziyarete hazırlık niteliğinde geldi. Bu, anlaşmaları resmileştirecek bir ziyaret."
Gannuşi’nin, iyi dış ilişkilere sahip birkaç Tunuslu siyasetçiden biri olduğunu ifade eden Nahda yöneticisi, “Gannuşi, ülkenin içinde bulunduğu zor sağlık ve ekonomik koşullarında desteklediğimiz hükümetle uyum içinde bu ziyaretleri gerçekleştiriyor. Bu, hiç kimse için hiçbir çekişmenin ve rekabetin olmadığı övgüye değer bir iştir. Dünya ülkelerinde ilişkileri iyi olan ve ülkelerinin yararına arabuluculuk yapan birçok şahsiyet var. Bugün Tunus'un buna çok ihtiyacı var. Öte yandan, Tunus Cumhurbaşkanı tarafından temsil edilen resmi diplomasi aşı krizinde ve ülkeye yatırımları çekmede tamamen kayıp.”
Son meclis seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı ve onu destekleyen bazı partiler ile Başbakan ve onu destekleyen bazı partiler arasında yetki tartışması kaynaklı kendini gösteren siyasi bir krizin ülkeyi vurması dikkat çekicidir.
Cumhurbaşkanının görevden alınması
Siyasi analist Sabri ez-Zugidi, Gannuşi'nin, Kays Said'in ayaklarının altındaki halıyı çekmek için meclis dışında başka roller oynadığını ve Cumhurbaşkanının en önemli güçlerinden biri olan dış ilişkilere saldırdığını düşünüyor.
Independent Arabia’ya konuşan Zugidi, “Bu, Gannuşi'nin Tunus Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığının tutumlarıyla tamamen tezat teşkil edecek şekilde bölgedeki eksen çatışmasına müdahil olmasıyla başladı. Gannuşi Libya'da devam eden çatışmada Türkiye ve Katar’ın benimsediği gibi bir tutum benimsedi. Son olarak İngiltere ve ABD büyükelçileri ile yoğun temaslar kuran Gannuşi, ayrıca hükümetin, Nahda’nın ve müttefiklerinin içeride veya sokakta kaybettikleri meşruiyeti yeniden elde etmek için Uluslararası Para Fonu (IMF) liderliğindeki bağışçı kurumların temsilcileri ile görüştü” ifadelerine yer verdi.
Şu anda siyasi sahnede keskin anlaşmazlıkların yaşandığını söyleyen Zugidi, "Bir yandan Cumhurbaşkanı diğer yandan Başbakan ve Meclis Başkanı arasındaki yetki çatışması devam ederken Nahda lideri, Temsilciler Meclisi'ndeki pozisyonundan yararlanarak Kays Said’i kısıtlamak ve iktidar koalisyonuyla mümkün olduğunca çok sayıda dış güç toplayarak kuşatmak istiyor. Onu dışarıdan tecrit etmek için kanatlarını kesti ve hiçbir yetkiye sahip olmadan sarayına hapsedip konumu sembolik hale getirmek için ona baskı yaptı. Diğer yandan Gannuşi, İngiltere ve ABD'nin kendisi ve Tunus hükümetine karşı "sempatisini" kazanırken, Türkiye ve Katar'ın da geleneksel desteğini elde ederek çabasında nispeten başarılı oldu. Bunun (Gannuşi’nin dış ilişkilerde öne çıkması) başlıca nedeni, Cumhurbaşkanının dış ilişkiler konusunda net bir planı olmaması ve nitelikli danışmanlarını kaybetmesidir” açıklamalarında bulundu.

