Mısır, su kaynaklarını korumak için hamlelerini sürdürüyor

Mısır, Nahda Barajı’nın su kaynaklarına zarar vermemesini garanti eden bir çözüm bekliyor.

Mısır Yerel Kalkınma Bakanı Mahmud Şeravi, Kenya’da düzenlenen Afrika Şehirleri Zirvesi’ne katıldı. (Mısır Bakanlar Kurulu)
Mısır Yerel Kalkınma Bakanı Mahmud Şeravi, Kenya’da düzenlenen Afrika Şehirleri Zirvesi’ne katıldı. (Mısır Bakanlar Kurulu)
TT

Mısır, su kaynaklarını korumak için hamlelerini sürdürüyor

Mısır Yerel Kalkınma Bakanı Mahmud Şeravi, Kenya’da düzenlenen Afrika Şehirleri Zirvesi’ne katıldı. (Mısır Bakanlar Kurulu)
Mısır Yerel Kalkınma Bakanı Mahmud Şeravi, Kenya’da düzenlenen Afrika Şehirleri Zirvesi’ne katıldı. (Mısır Bakanlar Kurulu)

Mısır, Etiyopya ile Nahda Barajı konusunda yaşanan anlaşmazlıkta, iki ülkenin de zarar görmemesine ve ülkelerin su kaynakları çıkarlarını garanti eden bir çözüme ulaşılmasına yönelik beklentisini dile getirdi. Nil Nehri’nin ‘uluslararası bir koridor’ olması sebebiyle, ‘iş birliği ve kalkınma kaynağı’ olması gerektiğini vurguladı. Mısır ve Etiyopya, Etiyopya’nın Mavi Nil (Nil nehrinin ana kolu) üzerine inşa ettiği baraj konusunda 10 yılı aşkın bir süredir anlaşmazlık yaşıyor. Kahire, barajın kendi su kaynaklarını etkileyeceğinden endişeleniyo. Bu da iki ülke arasında kalıcı gerilimlere neden oluyor. Mısır, su ihtiyacının yüzde 90’ında Nil nehrindeki 55,5 milyar metreküplük su payına güveniyor. Ancak Nahda Barajı’nın tam kapasiteyle işletilmeye başlanmasına yaklaşırken su payında bir azalma olması öngörülüyor. Bu nedenle Etiyopya ile Mısır ve Sudan arasında barajın işletilmesi ve doldurulması için mekanizmayı tanımlayan bir anlaşmaya varılması gerekliliğine yönelik çağrıda bulunuluyor.
Mısır Yerel Kalkınma Bakanı Mahmud Şeravi, Kenya’nın Kisumu şehrindeki 9. Afrika Şehirleri Zirvesi kapsamında düzenlenen ‘Afrika’da Su Güvenliği’ sempozyumda Mısır’ın su durumunu gündeme getirdi. Şeravi, ülkesinin her bir damla suyu korumak ve su kaynaklarından mümkün olan maksimum faydayı sağlamak için tüm şehirlerde 24 saat boyunca büyük bir çaba sarf ettiğini vurguladı. Bakan, Mısır hükümetinin su kullanımını iyileştirme politikasına ilişkin planının yanı sıra kanal zeminlerinin betonla kaplanması, modern sulama sisteminde suyun korunması, tarımsal ve sıhhi drenajın sağlanması, deniz suyunun tuzdan arındırılması ve göllerin arıtılmasına ilişkin ulusal projeyi sundu.
Yerel Kalkınma Bakanı “Su dosyası Afrika Kıtası ülkelerindeki iklim değişikliklerini etkiliyor” diyerek Nil Nehri’nin iş birliği ve kalkınma kaynağı olması gerektiğini vurguladı. Mısırlı Bakan, uluslararası nehirlere yönelik çalışmalarda kıyıdaş ülkelerden herhangi birinin zarar görmesine engel olunması gerektiğini kaydetti. Nil Nehri sorununun, Mısır’ın ‘herhangi bir ülkenin zarar görmemesini ve tüm ülkelerin çıkarlarının elde edilmesini sağlayan bir bağlamda ele alınmasını heyecanla beklediği temel sorunlardan biri olduğunu’ belirtti.
Kahire, Afrika ülkeleri ve Afrika Birliği çatısı altında su dosyası ile ilgilenen bir kurum olan Afrika Su Bakanları Konseyi (AMCOW) ile iş birliğini geliştirme çabaları kapsamında, Su Kaynakları Bakanlığı’na bağlı Bölgesel Eğitim Merkezi’nin binasında, 15-18 Mayıs tarihleri arasında ‘Afrika’da Su ve Sanitasyon Sektörü İçin Gözlem ve Raporlama Sistemi’ başlıklı bir çalıştaya ev sahipliği yaptı. Bakanlık tarafından dün yapılan açıklamaya göre çalıştaya Libya, Moritanya, Tunus, Burundi, Kenya, Ruanda, Nijerya, Kamerun, Sudan, Tanzanya, Uganda, Güney Sudan, Namibya, Madagaskar, Malavi ve Mısır olmak üzere 16 Afrika ülkesinden 36 kursiyer katıldı. Çalıştay, 2022 yılı için Afrika’da su ve sanitasyon sektörüne ilişkin göstergelerin hesaplanması kampanyasının başlatılmasına yönelik hazırlık süreci ve aynı sektör ile ilgili olarak Afrika Birliği devlet ve hükümet başkanlarına sunulacak olan Gözlem ve Raporlama Sistemi Raporu’nun hazırlanması kapsamında hayata geçirildi.
Çalıştayın ardından, Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati yaptığı açıklamada suyun tüm sektörlerde kalkınmanın temel dayanağı olduğunu vurguladı. Ayrıca Afrika Kıtası’nda su sektörünün karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek için su kaynakları yönetimi sürecini güçlendirmenin, bu konuya daha fazla dikkat çekilmesinin ve gerekli finansmanın sağlanmasının önemine dikkat çekti.
Bakan, Afrika Su Bakanları Konseyi’nin (AMCOW), Afrika ülkelerinin özellikle de hızlı nüfus artışı ve iklim değişikliğinin su üzerindeki olumsuz etkisi gibi Kıta ülkelerinin karşı karşıya olduğu birçok zorluğun gölgesinde, su sorunlarına karşı mücadele konusunda iş birliğini güçlendirmede konseyin rolüne yönelik taktirlerini dile getirdi. Mısır’ın tüm Afrika ülkelerinde kalkınmayı destekleme, Kıta’nın ‘Afrika 2025 Su Vizyonu’ ve ‘Afrika Gündemi 2063’e ulaşmasına yardımcı olma, Mısır’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmayı hızlandırma, özellikle de sürdürülebilir sosyal ve ekonomik kalkınmayı sağlamak üzere su sektöründeki altıncı hedefe ulaşma ve su yönetimi sürecini iyileştirme konusundaki kararlılığına dikkat çekti.



Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
TT

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (KDSDÖY) tarafından dün yapılan açıklamada, Kürtlerin taleplerinin reddedilmesini ve ‘ayrılıkçılıkla’ suçlanmasını ‘Suriye'nin otoriterliğe karşı mücadelesi gerçeğinin kasıtlı olarak çarpıtılması’ olduğu belirtilerek, Suriye topraklarının birliği konusunda taviz verilmeyeceği vurgulandı.

Reuters’ın aktardığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bugün ortaya koyduğumuz talepler, yani çoğulcu demokratik sistem, sosyal adalet, cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa yeni talepler değil, 2011 yılından bu yana Suriyelilerin uğruna sokağa döküldükleri taleplerin özüdür. Suriye halkı, on yıllardır iktidarı ve serveti tekelinde tutan, yerel yönetimleri dışlayan ve ülkeyi arka arkaya krizlere sürükleyen merkezi bir rejim altında acı çekmiştir. Bugün, yeni Suriye'nin inşasında etkin ortaklar olmayı hedefliyoruz.”

Siyasi sürece katılmanın stratejik bir tercih olduğunu vurgularken, Suriye yönetimi ile görüşmelerin başarıya ulaşması için çalışacaklarını belirten KDSDÖY, “Demokratik temeller üzerinde devlet kurumlarına entegre olmaya ve tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtan yeni bir anayasanın hazırlanmasına katılmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Toprak bütünlüğü ilkesi

KDSDÖY, Suriye'deki tüm tarafları ‘ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, nefret ve şiddet söylemlerini terk etmeye ve ülkeyi yıkıcı iç çatışmalara sürüklemeye yönelik tüm girişimlere karşı çıkmaya’ çağırdı.

Suriye topraklarının birliğinin tartışılmaz bir ilke olduğunu ve demokratik özyönetim vizyonunun ve ulusal değişim projesinde bizimle birlikte olan tüm siyasi güçlerin sabit bir temeli olduğunu vurgulayan KDSDÖY, bu konuda aşırıya kaçmanın, siyasi çözüm fırsatlarını baltalamak isteyenlere yarar sağlayacağı uyarısında bulundu.

KDSDÖY, Suriye hükümeti ile ABD ve Fransa hükümetlerinin temsilcilerinin de katıldığı son toplantıların, ‘Suriye devriminin başlangıcından beri hep istediğimiz ciddi bir Suriye-Suriye diyalogu sürecini başlatmak için çok önemli bir adım’ olduğunu belirtti.

"Nefret ve ihanet"

KDSDÖY Dış İlişkiler Departmanı Eş Başkanı İlham Ahmed dün yaptığı açıklamada, resmi makamlardan yapılan bazı açıklamalarda ‘nefret ve ihanet’ söylemlerinin arttığını belirterek endişesini dile getirdi.

Kürt yetkili, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Diyaloğu zayıflatmayan, güçlendiren yapıcı bir rol oynamasını umuyoruz. Suriye'deki siyasi çözüme yönelik ABD ve Fransa'nın sürekli desteğini ve Suriyeliler arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeye katkıda bulunmalarını takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçtiğimiz günlerde SDG lideri Mazlum Abdi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile Şam'da üçlü görüşmelerde bulunarak, geçtiğimiz mart ayında Şara ve Abdi arasında imzalanan ve Suriye'nin kuzeyindeki ve doğusundaki sivil ve askeri kurumların yıl sonuna kadar yeni Suriye yönetimi bünyesine alınmasını öngören anlaşmanın uygulanmasının önündeki engelleri kaldırmaya çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşmanın şu ana kadar, Halep'teki tutuklu takası ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin hükümet ve Kürt güçlerinin ortak kontrolü altına alınması dışındaki çoğu maddesi uygulanmadı.