Analiz: İsrail Başbakanı Lapid’in BMGK konuşmasının yankıları

Lapid’in ‘iki devletli çözüm’ hakkındaki ifadeleri fayda sağladı mı?

İsrail Başbakanı Yair Lapid (AP)
İsrail Başbakanı Yair Lapid (AP)
TT

Analiz: İsrail Başbakanı Lapid’in BMGK konuşmasının yankıları

İsrail Başbakanı Yair Lapid (AP)
İsrail Başbakanı Yair Lapid (AP)

İsrail Başbakanı Yair Lapid’in 22 Eylül’de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada ‘iki devletli çözümden’ bahsetmesinin neden olduğu fırtına, kendisi için belirlediği ana hedefe ulaşamadı. Zira ifadeleri adeta şifrelenmişti. Açıklama sonrasında hem muhalefetteki hem de hükümet koalisyonundaki hasımları, Lapid’i ‘zayıf bir başbakan’ olarak nitelendirirken, seçim savaşında fayda sağlamak yerine Lapid, ayağından vurulmuş gibi görünüyor.
Lapid, iki devletli çözümden bahsederken bir taşla birkaç kuş vurmak istedi. Kendisi, bu ağırlıktaki bir uluslararası forum önünde ilk kez bir başbakan olarak görünüyor. İlk hedef, İsrail- Filistin çatışmasını sona erdirmek için uluslararası arenadan yapılan çağrıya yanıt verircesine, ana rakibi Binyamin Netanyahu da dahil olmak üzere eski başbakanların yolunu takip etmek. Bu durum, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin, Avrupa Birliği’nin (AB) ve İsrail ile ilişkilerini sürdüren Arap ülkelerinin razı olduğu bir hareket.
Ancak gerçekte ise İsrail seçimleriyle ilgili olarak yakın arenaya yönelik bir harekettir. Öyle ki bir taraftan seçimlere doğrudan zarar veren güvenlik durumunu sakinleştirme umuduyla Lapid, Kudüs, Ramallah ve Batı Şeria’daki Filistin sokaklarına yöneldi. Diğer taraftan siyasi liderler ve İsrail’deki iki rakip kamp hususunda hayal kırıklığı hisseden ve seçimleri geniş şekilde boykot etmeye yönelen İsrail’deki Arap vatandaşlarına bir umut mesajı gönderiyor. Öyle ki son anketlere göre halkın yüzde 60’ı oy vermeyi düşünmüyor. Üçüncü taraftan ise Lapid, iki devletli çözüm (ya da daha doğru ifadeyle iki oluşumlu) sloganını yüksek sesle dillendiren Savunma Bakanı Benny Gantz’ın izini takip ediyor. Zira bunu yaparak, kamuoyunu ‘kendi kampının Netanyahu’nun yolunun tersinden gittiğine’ ikna etmek istiyor.
Ancak sorun şu ki Lapid, bu yaklaşım için çok geç kaldı. Kendisi, Filistin meselesini görmezden gelen geniş bir hatta kurulmuş hükümetinde belirleyici rolüyle tanınıyor. Hükümetinde radikal sağdan radikal sola sekiz parti ve İslami Hareket de yer alıyor. Hükümetindeki bu çok kutupluluk, çelişkiler ve en az iki tarafın bir Filistin devletinin kurulmasına karşı çıkması nedeniyle, İsrail tarihinde ilk kez hükümetin programına bir madde eklenmesine karar verildi. Bu madde ise ‘İsrail- Filistin çatışmasının siyasi çözümü için herhangi bir faaliyetten kaçınmak’ olarak biliniyor. Beklenen, hükümetin çatışmalardan elini çekmesiydi, ama bu olmadı. Aksine onu boğazından yakaladı. İsrail’in içi de dahil olmak üzere her alanda protestolar, gösteriler ve silahlı Filistinli grupların eylemleriyle yeni bir durum patlak verdi. Bugün Lapid, bir Filistinlinin bir İsrail şehrinin merkezinde eylem gerçekleştirebileceğinden, İzak Rabin suikastından sonra Şimon Peres ile aynı kaderi paylaşabileceğinden ve seçim savaşını kazanma konusundaki tüm umutlarını yok edebileceğinden endişe ediyor.
Ancak Lapid’in beklemediği şey, Netanyahu’nun iki devletli çözüm fikrinden dolayı BM konuşmasına dair kendisine bir saldırı başlatmasıydı. Netanyahu da dahil olmak üzere kendisinden önceki tüm başbakanların BM’de göründüğü ve iki devletli çözümden bahsettiği biliniyor. 2016 yılında Netanyahu, yalnızca iki devletli çözümü desteklediğini ilan etmekle kalmadı, aynı zamanda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı (Ebu Mazen) da bu çözümü müzakere etmek için görüşmeye davet etti. Ancak yine de Lapid’e karşı bir hamle başlatma hakkını kendinde görüyor. Öyle ki Netanyahu, Yair Lapid’i unutulmuş bir konu olarak ‘İsrail’e karşı bir terör devletinin kurulması’ meselesini açmakla suçladı.
Ancak bu durum, radikal sağ kampla sınırlı değil. Bu kampın Lapid’e karşı durduğu, anlaşılabilir bir durum. Ama sorun şu ki, Lapid’in müttefikleri ve hükümetindeki birkaç bakan da söz konusu açıklama nedeniyle kendisine karşı sözlü saldırıda bulundu. Bu çerçevede Maliye Bakanı Avigdor Liberman, açıklamayı ‘yersiz sahte bir konuşma’ olarak nitelendirirken, İçişleri Bakanı Ayelet Şaked de “Lapid’i aradım ve kendisine ‘bu açıklamayla hükümeti değil, sadece kendisini temsil ettiğini’ söyledim” dedi. Adalet Bakanı Gideon Sa’ar ise “Lapid, hükümeti anlamsız bir sıkıntıya sokuyor” ifadelerini kullandı.
Dolayısıyla Lapid, doğru bir hesap yapsaydı söz konusu açıklama, İsrailliler arasında ‘saygın bir uluslararası varlığa sahip bir başbakan olarak’ konumunu günlendirecekti. İsrail içerisinde ‘İsrail’i tek devletli bir çözüme götüren ve Siyonistlerin Yahudi çoğunluklu bir Yahudi Devleti kurma hayalini ortadan kaldıran’ Netanyahu’nun pozisyonundan farklı bir pozisyona sahip olacaktı. İsrail’deki birçok liberal ve solcu ismin belirttiği gibi Lapid, kendisini müttefiklerini kontrol edemeyen ve hükümeti adına konuşamayan bir başbakan olarak buldu. Bu nedenle de en iyi ve en gerçekçi çözüm olan iki devletli çözümden bahsetmesi önemli olmasına rağmen Lapid, amacına ulaşamadı.



Gazze ateşkesi: Arabulucuların çıkmazı aşmak için seçenekleri neler?

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Arabulucuların çıkmazı aşmak için seçenekleri neler?

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)

Hamas'ın 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden savaşı sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmanın imzalanması önceliğinde ısrar etmesi ve geçici ateşkes önerisini göz ardı etmesinden sonra Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının tekrar başlaması yeni bir krizle karşı karşıya.

Özellikle İsrail'in gerilimi artırması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın önümüzdeki ay bölgeye yapacağı ziyaretin yaklaşması nedeniyle ateşkes anlaşmasını kabul etmeye kapıyı kapatmayan Hamas, daha önce Doha'da liderleriyle görüşen ABD Başkanı Donald Trump'ın rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler'e kapsamlı bir anlaşmanın imzalanması konusunda pozisyonlarının aynı olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar bu durumu, Filistin hareketinin manevraları ile Binyamin Netanyahu hükümetinin gerilimi artırması arasında çok zor ‘parmak ısırma’ aşamasının tanımı olarak görüyor.

Uzmanlar arabulucuların rolü konusunda, kapsamlı bir anlaşmaya varmaya ya da iki tarafı yeniden yakınlaştırmaya çalışmak ile Hamas'ın hafta ortasında İsrailli muadile sunulmadan önce prensipte kabul ettiği son Mısır önerisine göre, ABD'nin ve muhtemelen Türkiye'nin desteği ve garantisiyle kapsamlı bir anlaşmaya yol açacak kısmi ateşkesi kabul etmeleri için iki tarafa baskı yapmak arasında bölünmüş durumda.

Alternatif bir öneri sunan Hamas'ın Gazze'deki lideri Halil el-Hayye, perşembe akşamı televizyonda yaptığı konuşmada, ‘hareketin, İsrail'in bölgeden çekilmesini garanti altına alan ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdiren bir anlaşma çerçevesinde, tüm esirlerin İsrail tarafından alıkonulan mutabık kalınan sayıda Filistinliyle takas edilmesini öngören bir anlaşmayı derhal müzakere etmeye hazır olduğunu’ söyledi. El-Hayye, “Tüm esirlerin ve işgal tarafından tutulan mutabık kalınan sayıda mahkûmun serbest bırakılmasını içeren kapsamlı bir paket üzerinde müzakerelere derhal başlamaya hazır olduğumuzu yineliyoruz. Bunun karşılığında işgal, halkımıza karşı yürüttüğü savaşı tamamen durdurmalı ve Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmelidir” ifadelerini kullandı.

El-Hayye sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısmi anlaşmalar Netanyahu ve hükümeti tarafından, bedeli tüm esirlerin feda edilmesi olsa bile, imha ve açlık savaşının sürdürülmesine dayalı siyasi gündemine bir kılıf olarak kullanılıyor. Biz bu politikanın bir parçası olmayacağız.”

El-Hayye, ABD Özel Temsilcisi Adam Boehler'in esir dosyası ve savaşın birlikte sona erdirilmesi yönündeki tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun, ‘hareketin kapsamlı bir anlaşmaya varılması yönündeki tutumuyla kesiştiğini’ söyledi. Diğer yandan, ‘Hamas'ın bizim şartlarımıza uygun bir şey sunması halinde bu teklife sıcak baktıklarını’ belirten Boehler, esirler konusunda kapsamlı bir anlaşmaya varılması ihtimalinin her zaman mevcut olduğunu ifade etti.

erlerinden edilmiş Gazzeli kadın ve çocuklar, eşyalarıyla birlikte bir kamyonetin arkasında seyahat ediyorlar. (AFP)Yerlerinden edilmiş Gazzeli kadın ve çocuklar, eşyalarıyla birlikte bir kamyonetin arkasında seyahat ediyorlar. (AFP)

CNN, ismi açıklanmayan bir Hamas liderinin pazartesi günü “Kahire'den gelen İsrail teklifini reddediyoruz ve kapsamlı bir anlaşma istiyoruz” dediğini aktardı.

Maariv gazetesi tarafından dün yayınlanan yeni bir ankete göre İsraillilerin yüzde 62'si çatışmaların durdurulması ve Gazze Şeridi'nden çekilme karşılığında tüm esirlerin bir kerede serbest bırakılacağı bir anlaşmaya destek verirken, yüzde 21'i buna karşı çıktı, yüzde 17'si ise fikrini belirtmedi.

Hamas'ın tutumunun ardından dün İsrailli bir güvenlik kaynağı, ‘İsrail'in Gazze Şeridi üzerindeki askeri baskıyı yoğunlaştıracağını, bu reddin Hamas'a ve üst düzey yetkililerine zarar vereceğini, havadan, denizden ve karadan askeri baskının artacağını’ söyledi. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich dün X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Hamas'a cehennemin kapılarını açmanın ve Gazze Şeridi'ni tamamen işgal edene kadar çatışmaları yoğunlaştırmanın zamanı geldi” dedi.

Mısırlı askeri uzman Tümgeneral Semir Ferec, “Hamas'ın nihai çözüme adım adım değil, bir kezde ulaşılmasını istediğini ve bu isteğin ABD'nin arzusuyla uyumlu olduğunu” belirterek, bunun Trump'ın Ortadoğu ziyareti öncesinde Amerikan baskısıyla karşılaşabilecek olan Binyamin Netanyahu'nun arzusuyla çeliştiğine işaret etti.

Beyt Lahiya'da İsrail saldırısında öldürülen akrabaları için ağlayan Filistinli bir kadın (AFP)Beyt Lahiya'da İsrail saldırısında öldürülen akrabaları için ağlayan Filistinli bir kadın (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, askıdaki ateşkesin ‘parmak ısırma’ aşamasında olduğuna inanıyor. Özellikle de Beyaz Saray'daki toplantıda Trump'ın talimatıyla bu ayın sonuna kadar mühleti olduğunun farkına varan Netanyahu'nun büyük tırmanışıyla birlikte bu çok zor bir aşama. İsrail medyasına sızan bilgilere göre Hamas da bunun farkında ve bu nedenle İsrail Başbakanı üzerindeki baskıyı arttırmayı reddediyor.

Er-Rakab, İsrail'in önerisinin Netanyahu tarafından reddedilmek üzere sunulduğunu, özellikle de çekilmeden ya da esirlerin serbest bırakılmasının anahtarlarından bahsetmemesi gibi birçok kusuru olduğunu ve Hamas'ın ‘kapsamlı bir anlaşma’ çağrısında bulunan yanıtının Washington'dan gelen önceki açıklamalarla örtüştüğü için İsrail içinde geniş kabul gördüğünü belirtti.

Başta Kahire ve Doha olmak üzere arabulucular Hamas'ın pozisyonu hakkında yorum yapmadı. Ancak Halil el-Hayye'nin kapsamlı bir anlaşmaya bağlı kalınması yönündeki konuşmasından önce Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani perşembe günü Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede, “Filistin halkının acılarını sona erdirecek bir anlaşmaya varmak için görüşleri yakınlaştırmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze'nin Şucaiyye mahallesinde bir konuta düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinli arama kurtarma görevlileri (AFP)İsrail'in Gazze'nin Şucaiyye mahallesinde bir konuta düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinli arama kurtarma görevlileri (AFP)

Er-Rakab, Mısır ve Katar'ın Hamas'ın ‘kapsamlı bir anlaşma’ talebini dikkate almaksızın kısmi bir ateşkese varmak ve uzlaşmaya yönelik yaklaşımlar oluşturmak için agresif bir şekilde hareket edeceğine inanıyor. Hamas, Mısır'ın kalıcı bir ateşkesin önünü açan son kısmi önerisini kabul etmeye istekli. İsrail hafta ortasında, hareketin silahsızlandırılmasını da içeren bir teklifle karşılık verdi, ancak bu teklif reddedildi.

Mısır ve Katar krizi çözüp görüşleri yakınlaştırana kadar Washington'un önemli bir adım atmayacağına inanan Ferec, ABD'nin Hamas'a garanti vermesi koşuluyla Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde özel bir baskıyla ABD müdahalesinin belirleyici olacağına inanıyor.

Ferec'e göre arabulucuların ‘kapsamlı anlaşmanın’ tamamlanması, ABD taahhüdü ve pratikte savaş öncesiyle aynı olmayan silahsızlanmanın reddinin nasıl aşılacağına dair anlayışlar dışında bir seçeneği yok.