COP27 nihai bildirgesi bir uzlaşmaya varma umuduyla değişikliğe tabi olmaya devam ediyor

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri iklim zirvesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri iklim zirvesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

COP27 nihai bildirgesi bir uzlaşmaya varma umuduyla değişikliğe tabi olmaya devam ediyor

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri iklim zirvesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri iklim zirvesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP27) başkanı Mısır, Kuzey ve Güney ülkeleri arasındaki görüşler arasında bir köprü kurmak amacıyla nihai bildirgenin yeni bir taslağını yayınladı. Ancak, Mısır’ın ‘dengeli’ olarak nitelendirdiği bu taslak, uzlaşmaya varmak için değişikliğe tabi olmaya devam ediyor.
Aktivistler, dün sabah yayınlanan taslağın son halinin bugün netleşmesini bekliyor.
‘Kayıp ve zarar’ finansman dosyasına ilişkin farklı bakış açılarını bir araya getirmeye çalışan taslak, fonla ilgili en tartışmalı kararların çoğunun gelecek yıla devredilmesi şartıyla ‘kayıp ve zararlara cevap verecek bir fon kurulması’ konusunda bir anlaşma içeriyor.
Ardından, bir geçiş komitesi Kasım 2023’teki COP28 iklim zirvesinde ülkelere kabul edilmeleri için tavsiyeler sunacak.
Öneriler, hangi ülkelerin yeni fonu finanse etmesi gerektiğiyle ilgili kafa karıştırıcı soruya atıfta bulunarak ‘finansman kaynaklarının belirlenmesi ve genişletilmesini’ içerecek.
Taslak, emisyonların azaltılması açısından Glasgow Anlaşması tarafından belirlenen önceki hedeflere bağlı kaldı.
Greenpeace, taslağın kayıp ve zararların finansmanı açısından uygun göründüğüne inanıyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Greenpeace Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Müdürü Ghiwa Nakat, “Kayıp ve Zarar Fonu’nun taslak kararını, savunmasız toplulukların iklim felaketlerinden kurtulmalarına ve iklim adaletine ulaşmalarına yönelik olumlu bir adım olarak görüyor ve memnuniyetle karşılıyoruz ve tüm tarafları bu konuda anlaşmaya davet ediyoruz” dedi.
Ancak taslağın emisyonları azaltma konusunda iddialı olmadığına dikkat çeken Nakat, “COP’un başarılı olması için, metnin tüm fosil yakıtlardan kademeli olarak uzaklaşmaya bir referans içermesi gerekiyor” diye ekledi.


Şarm El-Şeyh’teki çevre aktivistleri (AP)

Greenpeace’in taslakta eksik olduğuna inandığı bu nokta, Perşembe günü kayıpları ve zararları finanse edecek bir finansman kuruluşuna onay veren Avrupa Birliği’nin (AB) çekincelerini artıran noktayla aynı.
AB’nin iklim politikası şefi Frans Timmermans, tatmin edici bir sonuca ulaşılamazsa iklim müzakerelerinden çekilmeye hazır oldukları konusunda uyardı.
Timmermans dün gazetecilere verdiği demeçte, “Geri değil, ileriye doğru hareket etmeliyiz. Tüm AB bakanları dünyanın beklediği şeyin hakkını veren bir sonuç alamazsak, yani bu iklim krizi hakkında bir şeyler yapmazsak çekip gitmeye hazırlar Bugün olumlu bir sonuca hala ulaşılabileceğine inanıyoruz. Ancak son 12 saatte gördüğümüz ve duyduğumuz bazı şeylerden endişe duyuyoruz. Kötü bir karardansa hiç karar vermemeyi tercih ederiz” dedi.
Taslak, 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması’nın, ısınmayı sanayi öncesi seviyelere kıyasla iki santigrat derecenin altında ve mümkünse 1,5 santigrat derece ile sınırlandırma hedeflerini yeniden teyit etti.
AB, çeşitli ülkelerin mevcut taahhütlerinin, ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlandırma hedefine ulaşılmasına hiçbir şekilde izin vermediğine inanıyor.
Zirve başkanı olan Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, yeni taslağı ‘elde edilebilecek potansiyel atılımlar ve üzerinde fikir birliğinin mevcudiyeti açısından en dengeli taslak’ olarak nitelendirdi.
Şukri Cumartesi sabahı düzenlediği basın toplantısında, “Artık dünya bizi izliyor ve zaman bizim çıkarımıza değil” dedi.
Sel ve yangınlar nedeniyle yıkıma uğrayan milyonlarca insanı etkileyen iklim değişikliğinin zorluklarıyla başa çıkmak için gerekli esnekliği gösterme çağrısında bulunan Şukri, “Pek çok çözüm var ve üzerine inşa edilecek temelleri sağlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.



Son on yılın en büyük ağı: Şin-Bet, Batı Şeria'daki Hamas hücresinin elinde neler buldu?

Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
TT

Son on yılın en büyük ağı: Şin-Bet, Batı Şeria'daki Hamas hücresinin elinde neler buldu?

Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)

İsrail iç güvenlik servisi Şin-Bet (Şabak) Hamas'ın Batı Şeria'nın güneyindeki El Halil kentinde ‘son on yılda ortaya çıkarılan en büyük ağlardan ve en büyük altyapılarından biri’ olarak nitelendirdiği bir hücre ağını çökerttiğini duyurdu.

Şin-Bet, 3 ay süren büyük bir operasyon sırasında, yakın gelecekte saldırı planları yapan 60'tan fazla Hamas üyesinin tutukladığını ve bu sırada önceki saldırıları gerçekleştirenler veya yardım edenlerin de tutuklandığını açıkladı.

İsrail medyasının büyük ilgiyle aktardığı açıklamaya göre son üç ay içinde Şin-Bet, ordu ve polisle iş birliği içinde yoğun bir günlük faaliyet yürüttü ve bu faaliyetler kapsamında, yakın gelecekte çeşitli saldırılar düzenlemeyi planlayan, El Halil'deki Hamas'ın büyük, karmaşık ve devasa bir altyapısı ortaya çıkarıldı.

Jjj
Şin-Bet tarafından dağıtılan, Batı Şeria'daki Hamas hücresinden ele geçirilen silahların fotoğrafı

Şin-Bet'in soruşturmalarına göre en az 10 hücreden oluşan bu altyapı ağının faaliyetleri kapsamında, Hamas'ın üst düzey yetkilileri, çoğu İsrail hapishanelerinde eski mahkumlar olan, Hamas’ın bölgedeki diğer üyelerini silahlandırmak, eğitmek ve üye olarak hareketin bünyesine katmak için çalıştılar. Şin-Bet’in açıklamasına göre amaçlarıİsrail’deki hedefleri vurmak ve bombalı saldırı düzenlemekti.

İsrail basınına göre tutuklananlar, bu hücrelerin üyelerine askeri eğitim vermek, İsrail’deki hedefleri hakkında istihbarat toplamak, patlayıcı üretmek, bomba paketleri hazırlamak ve Batı Şeria ve İsrail'deki hedeflere karşı saldırı hazırlığı yapmakla suçlanıyorlar.

En az 60 kişinin tutuklandığı konuşuluyor. Şin-Bet'e göre geniş çaplı istihbarata ulaşıldığı ve bu sayede 22 farklı türde silah, 11 el bombası, patlayıcılar ve büyük miktarda mühimmat ele geçirildiği, ayrıca aranan kişilerin saklandığı ve silahların depolandığı bir yer altı sığınağı bulunduğu belirtildi.

Son on yılın en büyük vakası

Soruşturmalar, eski tutukluların önceki yıllarda meydana gelen saldırılara katıldıklarını ortaya çıkardı. Bunlardan biri, 31 Ağustos 2010'da El Halil'deki Bani Naim Kavşağı’nda meydana gelen ve 4 İsraillinin öldürüldüğü silahlı saldırıya katılmıştı. Bir diğeri ise saldırıyı yöneten hücrenin sorumlularından biriydi.

Hhh
Şin-Bet tarafından dağıtılan ve Hamas'ın silahlı eylemlerde kullanmakla suçlandığı El Halil'deki bir yeraltı sığınağının fotoğrafı (Şin-Bet)

Şin-Bet'in üst düzey bir yetkilisi, bunun Batı Şeria'da Şin-Bet tarafından son on yılda engellenen en büyük ve en geniş çaplı olay olduğunu söyledi.

Yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu altyapının çoğu üyesi daha önce İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunmuş ve soruşturma konusunda deneyimli kişiler. Bu altyapının ortaya çıkarılmasının, Hamas'ın İsrail'de bazı ciddi saldır gerçekleştirme niyetini büyük ölçüde engelledi.”

İsrail basını önümüzdeki günlerde şüphelilere karşı ‘terör örgütü liderliği, kasıtlı olarak cinayete teşebbüs ve kasıtlı cinayet işleme’ gibi ağır suçlamalar yöneltileceğini vurguladı.

Batı Şeria'da ayaklanma girişimi

Batı Şeria'da daha öncede Hamas adına çalışan hücreler ortaya çıkarılmıştı. Ancak bu olay, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü ve Hamas’ı ortadan kaldırmayı amaçladığı savaşın başlamasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçerken Hamas'ın Batı Şeria'da yeniden güçlenmeye çalıştığını ortaya koyuyor.

Hamas, Batı Şeria’da her zaman varlığını sürdürmüş ve birçok iniş çıkış yaşamıştı. Ancak Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’e yönelik saldırısının ardından ortaya çıkan mevcut durumdan daha karmaşığı daha önce hiç yaşanmadı.

Jdjj
Batı Şeria'nın El Halil kentinde geçtiğimiz yıl temmuz ayında Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye suikastını kınamak için gösteri düzenleyen Filistinliler (AFP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Batı Şeria'daki Hamas kaynaklarından biri, Hamas’ın karmaşık, zor ve benzeri görülmemiş bir durumda olduğunu söyledi. İsrail'in 10 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi, Batı Şeria ve yurtdışında Hamas liderlerini, kaynaklarını ve tabanını takip etmesinin kendilerine büyük zarar verdiğini de sözlerine ekledi.

Kaynak, güvenlik durumunun Gazze Şeridi'nden farklı olarak Batı Şeria'da her zaman karmaşık olduğunu, ancak şu anda daha da karmaşık hale geldiğini, sürekli güvenlik takibinin yapıldığını ve para hareketlerinin izlendiğini, Hamas’ın hareket kabiliyetinin ve paraya ulaşma imkanlarının büyük ölçüde tükendiğini açıkladı. Kaynak, karmaşık ve derin krizler olduğunu ifade etti.

Buna rağmen krizin geçeceğini düşündüğünü belirten kaynak, Hamas’ın kurulduğu günden bu yana güvenlik güçlerinin takibinin, tutuklamaların ve suikastların devam ettiğini kaydetti.

Hamas’ın Batı Şeria'daki varlığı nasıl başladı?

Hamas'ın Batı Şeria'daki varlığı 1987 yılında başladı. Başlangıçta camiler aracılığıyla Filistinlileri kendine çeken faaliyetlerde bulunan Hamas, ardından silahlı saldırılar düzenlemeye ve İsrail askerlerini kaçırmaya çalıştı.

Hamas, İsrail’de gerçekleştirdiği bombalı saldırılarla Batı Şeria'da adından söz ettirmeye başladı. Bu saldırılar, 2000 yılında başlayan İkinci İntifada ile birlikte büyük ölçüde gelişti. Ardından Hamas, 2006 yılında yapılan seçimlere katıldı ve Batı Şeria'dan siyasi liderler seçerek parlamento seçimlerine girdi. O dönemde Fetih Hareketi’ni yenerek siyasi varlığını güçlendirdi.

Filistin’in 2007 yılında bölünmesinden önce Hamas'ın Batı Şeria'daki faaliyetlerinin resmi, açık ve geniş çaplı olduğu söylenebilir. Ancak bölünmeden sonra Hamas’ın Batı Şeria’daki her türlü faaliyeti yasaklandı. Filistin Yönetimi, Hamas üyelerini tutukladı. Hamas’ın silah ve para kaynakları mercek altına alındı. İç savaşta Hamas’ın kurumlarını elinden alan Filistin Yönetimi, onun Batı Şeria'daki gücünü zayıflattı.

Filistinli bir güvenlik kaynağı, Batı Şeria'daki kaosun arkasında her zaman Hamas'ın gündeminin olduğunu ve Filistin Yönetimi'nin ise Hamas’a değil, bu duruma karşı çıktığını söyledi.

Hamas'ın hem 7 Ekim'den önce hem de sonra herhangi bir nedenle silah kullanması yasaklandı. Bu durum Filistin Yönetimi’yle çatışmalara yol açtı. Buna rağmen, 7 Ekim'den sonra bile Hamas hücreleri Batı Şeria'da İsrail hedeflerine karşı eylemlerde bulundu, ancak bu eylemler beklendiği kadar büyük çaplı olmadı.

Batı Şeria’dan bir kaynak, Hamas Hareketi’nin Gazze'deki liderliğinin, dengeleri değiştirebilecek daha büyük bir varlık göstermeye çalıştığını söyledi.

Hamas'ın siyasi ve askeri liderleri, 7 Ekim 2023’teki saldırının ilk anından itibaren Batı Şeria'yı savaşa girmeye çağırmaktan çekinmediler, ancak bu gerçekleşmedi.

Sıra Filistin topraklarına geldiğinde, savaş boyunca İsrail'in en büyük endişesi tırmanan gerginlikti. Şin-Bet, üçüncü bir intifadanın patlak vermesi olasılığına ve Hamas'ın uyuyan hücrelerinin harekete geçebileceğine karşı defalarca kez uyardı.

Şin-Bet, 2024 yılında Batı Şeria'da 689 silahlı saldırı, 326 bombalı saldırı, 13 bıçaklı saldırı, 9 araçla ezme saldırısı, 2 intihar saldırısı ve 1 kaçırma vakası olmak üzere bin 40 adet ‘büyük terör eylemini’ engellediğini açıkladı.