İsrail vatandaşı Filistinliler Netanyahu’yu protesto etti

İsrail vatandaşı Filistinlilerin protesto lideri Muhammed Subh, hükümetin suçla mücadele edebileceğini ancak bununla ilgilenmediğini belirtti

Başbakanlık ofisi önünde protestocular (Şarku’l Avsat)
Başbakanlık ofisi önünde protestocular (Şarku’l Avsat)
TT

İsrail vatandaşı Filistinliler Netanyahu’yu protesto etti

Başbakanlık ofisi önünde protestocular (Şarku’l Avsat)
Başbakanlık ofisi önünde protestocular (Şarku’l Avsat)

İsrail vatandaşı Filistinlilere ait onlarca araçtan oluşan bir araç konvoyu dün (21 Mayıs Pazar), toplumsal şiddetin bir sonucu olarak can kaybının iki katına çıkmasını ve polisin bu duruma müdahale etmemesini protesto etmek üzere, İsrail’i doğu ve batı olarak ikiye bölen 6 No’lu karayolu ve Tel Aviv ile Kudüs’ü birbirine bağlayan 1 No’lu karayolu olmak üzere İsrail’deki iki ana yolu kapattı.

sdcsd
 İnternet sitelerinde Kudüs’e doğru giden, şiddet karşıtı protestocuların bir fotoğrafı

Yüksek Arap İzleme Komitesi Başkanı Muhammed Bereket, Arap nüfusun yaşadığı beldelerde bu yıl rekor sayıya ulaşan can kayıplarındaki artışa (yıl başından bu yana yaklaşık 80 kişi), yani önceki yılki kurbanların sayısının iki katından fazlasına yükselmesine yanıt olarak, bu protestonun öfkeli bir halk çığlığı olarak geldiğini söyledi.

Bereket, yönetimin ve başta polis olmak üzere ilgili birimlerin, yıkıcı suçla ilgili ulusal meselelerden uzaklaşma çabasının binlerce kez ortaya çıktığını, karşılıklı zarara izin verdiğini, askerlerin Araplara silah satmasını engellemek ya da silahların yayılması olgusuyla mücadele etmek gibi caydırıcı adımlar atmadığını, suçların yüzde 94’ünün faili meçhul olmasından anlaşılacağı üzere ciddi soruşturmaların yürütülmediğini ve mahkemelerin caydırıcı hükümler vermediğini belirtti.

Bereket “Geçmişte sessiz kalmadık ve Arap yerel yönetimlerinin bazı yönlerini uyguladığı kapsamlı bir stratejik programla kitlelerimizi bilinçlendirme düzeyinde de bir dizi adım attık. Suçu, suçluları ve silah tüccarlarını destekleyen kurumları itham ediyoruz. Suçun tırmanışına duyulan öfkenin halk tarafından birleştirici ve kararlı bir eyleme dönüştürülmesi gerektiğini vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Kudüs’teki ofisinin önünde yapılan birkaç konuşmada, yetkililerin ve polisin suç ortaklığı ve suç üzerindeki sessizlik komplosuna dahil olmaları konusunda fikir birliğine vardı. Son cinayetlerden birinin kurbanı olan Ein Mahil’den Muhannad Şalabi’nin kız kardeşi Nur Şalabi, “Hükümet isterse toplumumuzda suçla mücadele edebilir, ancak bununla ilgilenmiyor” açıklamasında bulundu.

Yüksek Arap İzleme Komitesi, 160’tan fazla araçtan oluşan bir protesto konvoyu oluşturdu. Kuzey ve güneyden Kudüs’e doğru yola çıkan konvoy, hükümetin bu belaya çare bulmak için hiçbir çaba göstermediğini belirterek, açıkça ortaya koyduğu politikasına karşı protesto çığlığını duyurmaya çalıştı. Kuzey ve güney konvoylarının Latrun kavşağında birleştiği noktada, 1 No’lu cadde üzerinden Kudüs’e yönelirken, ağır ağır ilerleyen konvoy, trafiğin yoğunluğunu artırdı ve söz konusu durumu vatandaşlara duyurdu.

Protestoya çok sayıda siyasi lider, sendikacı, araştırmacı, eğitimci, sanatçı, aydın, yerel yönetimlerin başkanları, halk komiteleri üyeleri ve cinayet kurbanlarının aileleri katıldı. Polis, Kudüs’te amacına ulaşana kadar devam eden bu protestoya engel olmaya çalıştı.

Arap İzleme Komitesi’nin yerel ve küresel kamuoyunu, suç ve şiddet olgusuna yönelik hükümet politikaları açısından nelerden muzdarip olunduğu konusunda bilgilendirmek için siyasetçileri, medya çalışanlarını, büyükelçilik ve diplomatik birlik temsilcilerini oturma eylemi çadırına davet edeceğini söyledi.

Ulusal Demokratik Meclis Siyasi Bürosu üyesi ve Tamra Halk Komitesi başkanı Muhammed Subh “Bu, şiddet ve suçla mücadele bağlamında Kudüs’e doğru yapılan üçüncü yürüyüş oldu. Söz konusu protesto, Batı Şeria ve Gazze’de Filistin halkını öldürmek için silahların kullanıldığı gibi İsrail işgal ordusunun depolarından alınan silahlarla konuşlandıran İsrail polisinin ihmali sebebiyle toplumumuzun çektiği acıyı protesto etmek üzere düzenleniyor” ifadelerini kullandı.



Antalya Havalimanı görevlileri İsrail uçaklarına yakıt ikmali yapmayı reddetti

Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)
Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)
TT

Antalya Havalimanı görevlileri İsrail uçaklarına yakıt ikmali yapmayı reddetti

Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)
Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)

İsrail merkezli El Al Havayolları dün, Varşova'dan Tel Aviv'e gitmekte olan bir uçağının, tıbbi nedenlerle bir yolcuyu tahliye etmek üzere Türkiye'ye acil iniş yaptıktan sonra Antalya Havalimanı'nda yakıt ikmali yapmasına izin verilmediğini açıkladı.

Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığına göre El Al Havayolları’ndan yapılan açıklamada, Antalya Havalimanı görevlilerinin LY5102 sefer sayılı uçağa İsrail'e doğru havalanmadan önce yakıt ikmali yapmayı reddettikleri belirtildi.

Türk görevlilerin, bir sağlık durumu olmasına rağmen havayolu şirketinin uçağına yakıt ikmali yapmayı reddettikleri belirtilen açıklamada, sağlık sorunu yaşayan yolcunun tedavi için tahliye edildiği ifade edildi.

El Al Havayolları’ndan yapılan açıklamada uçağın daha sonra ‘İsrail'e gitmeden önce yakıt ikmali yapmak üzere’ Yunanistan'ın Rodos Adası’na uçtuğu kaydedildi.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler 7 Ekim'de Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana kötüleşirken iki ülke arasındaki tüm doğrudan uçuşlar askıya alındı.

Türk diplomatik kaynaklar, yolculardan birinin rahatsızlanması üzerine söz konusu uçağın acil iniş yapmasına izin verildiğini teyit ettiler.

Türk diplomatik kaynaklardan biri, uçağa insani nedenlerle yakıt ikmali yapılacağını, ancak işlemler tamamlanmak üzereyken pilotun kendi isteğiyle havalimanından ayrılmaya karar verdiğini söyledi.

İsrail gazetesi Times of Israel, uçağın Rodos'a gitmek üzere havalanmadan önce birkaç saat boyunca Antalya Havalimanı pistinde kaldığını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü savaşı sert bir dille eleştirirken Filistinli direniş hareketi Hamas'a desteğini her fırsatta dile getiriyor.