Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 38 bin artçı sarsıntı yaşandı

AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, 6 Şubat'ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından yaklaşık 38 bin artçı sarsıntının yaşandığını söyledi.

AA
AA
TT

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 38 bin artçı sarsıntı yaşandı

AA
AA

Sempozyuma katılmak üzere geldiği Sivas'ta AA muhabirine açıklamada bulunan Tatar, 6 Şubat'ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin birçok ili etkilediğini anımsattı.

Bölgede artçı sarsıntıların sürdüğünü belirten Tatar bir yandan da hayatın devam ettiğini anlattı.

Tatar, depremlerin ardından bölgenin yeniden ayağa kaldırılması için devletin bütün gücünü ve imkanlarını seferber ettiğini vurgulayarak "Baktığınızda gerçekten büyük bir felaket, 11 ili etkileyen, 9 saat arayla meydana gelen iki büyük depremden söz ediyoruz. Dünya tarihinde aslında baktığınızda bu kadar büyük boyutta, bir anda kırıldığında yaklaşık 500 kilometrelik bir yüzey kırığı meydana getiren, arkasından yaklaşık 120 bin kilometrekarelik bir alanda etkisi olan bir başka doğal afet yok." dedi.

Türkiye'nin, depremin ardından yaraları sarma konusunda ulaştığı noktanın büyük bir başarı olduğuna dikkati çeken Tatar, "Bu anlamda ülkemizle, devletimizle ne kadar gurur duysak az." diye konuştu.

"Her an 5-5,5 üzeri büyüklükte deprem üretebilecek potansiyele sahip faylar var"

Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu işaret eden Tatar bu sarsıntıların ne ilk ne de son olacağını söyledi.

Ülkenin birçok yerinde deprem üretme potansiyeli bulunan çok fazla sayıda aktif fay olduğunu belirten Tatar, "Bu faylar her an her yerde 5-5,5 ve üzeri büyüklükte deprem üretebilecek potansiyelde olan faylar." şeklinde konuştu.

Tatar şöyle devam etti:

"Ülke olarak depremden sonra birçok konuyu öğrendik. Bu depremler bizim gerçekten her anlamda ezberlerimizi bozdu, çok büyük bir deneyim oldu. Hem ülke açısından hem dünyada afet yönetiminin nasıl olması gerektiği konusunda yaşanmış örnekler açısından çok büyük bir deneyim oldu. Şunu gururla söyleyebilirim, birçok yeri de ziyaret ettik, dünyanın değişik ülkelerinden insanlar, araştırmacılar ülkemize geldi, hepsinin ortak görüşü gerçekten bu kadar kısa süre içerisinde bu afetin yaralarını sarmak çok kolay bir iş değil. Ülkemiz, afetlere maruz kalma potansiyeli yüksek bir ülke. Sadece depremler değil, onun dışında sel, taşkın, heyelan, kaya düşmesi, obruk gibi farklı afet türleriyle her zaman karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla bu tür olayların afete dönüşmemesi için bizim yapmamız gereken çok önemli risk azaltma faaliyetlerimiz var. "

"Yaklaşık 36 bin civarında enkaz kaldırıldı"

Tatar, bölgede ağır ve orta hasarlı ile acil yıkılacak binaların bulunduğunu aktararak "Devletimiz şu ana kadarki yaptığı çalışmayla kısa süre içerisinde yaklaşık 36 bin civarında 11 ilimizdeki tümüyle yıkılmış, enkaz haline gelmiş binaların enkazını kaldırdı. Ama ondan sonraki aşamada bu ağır hasarlı, orta hasarlı ve acil yıkılacak binaların hızlı bir şekilde yıkılıp enkazının kaldırılması gerekiyor. Süreç tamamlanıncaya kadar bir yandan da artçı sarsıntılar meydana geliyor. O nedenle vatandaşlarımızın özellikle ağır hasarlı binalara girmemeleri, eşya almak maksadıyla bile olsa buralardan uzak durmaları son derece önem taşıyor." dedi.

"Artçı sarsıntı sayısı 38 bin civarında"

Bu tür büyük depremlerden sonra çok uzun süre artçı sarsıntıların sürebileceğini işaret eden Tatar şunları kaydetti:

"Şu ana kadar 38 bin civarında artçı sarsıntı meydana geldi. AFAD'ın deprem dairesinin 1 yılda ölçtüğü ortalama deprem sayısı 22 bin civarındayken sadece 3,5 aylık bir süre içerisinde bu depremlerin yarattığı artçı sarsıntı sayısı 38 bin civarında. Bu çok büyük bir rakam ve bunların bir bölümü zaman zaman 5 civarına ulaşabiliyor. Bu tür durumlarda özellikle kaya düşmesi bizim açımızdan büyük bir risk. Adana'da 4 öğretmenimizin kaya düşmesi sonucunda yaşamını yitirmesi halen yüreklerimizde bir acı olarak duruyor. O yüzden özellikle yerleşim alanlarında, yerleşim alanlarına yakın yerlerde bu tür kaya düşmesi olan yerlerde dikkatli olmamız gerekiyor. AFAD'ın bu konuda deprem sonrası yaptığı çok sayıda saha çalışması var. Bu çalışmalar sonrasında kaya düşmesi riski altındaki birçok yerleşim yeri tahliye edildi. Ama halen kırsalda bu artçı sarsıntılar sonrası özellikle kaya düşmesi riskine maruz kalabilecek yerler var."



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.