Ürdün- Suriye’den üst düzey güvenlik toplantısı

Toplantının hedefinde uyuşturucu tehdidi, üretim kaynakları ve kaçakçılığıyla mücadele var.

Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırından Fenetilin sevkiyatına ilişkin kontroller sürüyor. (Şarkul Avsat özel arşiv)
Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırından Fenetilin sevkiyatına ilişkin kontroller sürüyor. (Şarkul Avsat özel arşiv)
TT

Ürdün- Suriye’den üst düzey güvenlik toplantısı

Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırından Fenetilin sevkiyatına ilişkin kontroller sürüyor. (Şarkul Avsat özel arşiv)
Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırından Fenetilin sevkiyatına ilişkin kontroller sürüyor. (Şarkul Avsat özel arşiv)

Suriye sınırından Ürdün’e uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede Ürdün- Suriye ortak iş birliği komitesi dün, 1 Mayıs’ta Ürdün Krallığı’nın ev sahipliğinde düzenlenen Amman İstişare Toplantısı’nın sonuçlarının uygulanması kararı verilmesinin ardından ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Toplantıya Ürdün tarafından Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Yusuf el-Haniti ve Genel İstihbarat Başkanı Tümgeneral Ahmed Hüsnü, Suriye tarafından ise Başkomutan Yardımcısı ve Savunma Bakanı General Ali Mahmud Abbas ve Genel İstihbarat Başkanı Tümgeneral Hussam Louka başkanlık ettiler.

Suriye sınırından Ürdün’e uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede iş birliği için Ürdün-Suriye ortak komitesinin ilk toplantısı çerçevesinde iki ülkenin temsil düzeyi, sınır ötesi uyuşturucu kaçakçılığındaki artışı ve kaçak malları taşımak için insansız hava araçlarının (İHA) kullanılmasındaki dikkate değer gelişmeyi sınırlama konusundaki ortak ilgiyi yansıtıyor.

Analistlere göre Suriyeli mültecilerin Ürdün'den kendi şehirlerine dönüşlerine ilişkin planın uygulanmasını ciddi şekilde ele almak için yapılan toplantılar iki kat öneme sahip.

Bölgedeki tehlikeyle mücadele

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Ürdün Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında, toplantıda uyuşturucu tehlikesinin yanı sıra, üretim ve kaçakçılık kaynakları ile Ürdün sınırlarının ötesinde kaçakçılık operasyonlarını organize eden, yöneten ve yürüten taraflarla mücadelede iş birliğinin ele alındığı belirtildi. Aynı şekilde kaçakçılık faaliyetleriyle mücadele etmek ve tüm bölgeye yönelik artan bu tehlikeye karşı koymak için gerekli önlemler tartışıldı.

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad ve Ürdünlü mevkidaşı Eymen es-Safadi dün Şam’da basın toplantısı düzenlediler. (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad ve Ürdünlü mevkidaşı Eymen es-Safadi dün Şam’da basın toplantısı düzenlediler. (AFP)

Ürdün ve Suriye tarafları, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri ve Gurbetçi İşleri Bakanı Eymen es-Safadi’nin 3 Temmuz 2023’te Suriye’ye yaptığı ziyaret sırasında komitenin ilk toplantısını Amman’da düzenleme konusunda anlaşmıştı.

Şarku’l Avsat’ın daha önce ilgili Ürdünlü kaynaklardan aktardığına göre Safadi’nin bu ayın başında Şam’a yaptığı ziyaret, Amman toplantısının sonuçlarını takip etmek ve son günlerde güvenlik düzeyinde niteliksel bir dönüş yapan kaçakçılık operasyonlar sürerken, Suriye tarafından uyuşturucu ve silah kaçakçılığını kontrol altına almak için iki ülke arasında derinlemesine araştırma yapmak üzere ortak bir komite oluşturmak üzere bu ayın başında gerçekleşti. Ziyaret ayrıca, insani düzeyde mültecilerin geri gönderilmesine ilişkin bir ön deneyimi uygulamak için olası kolaylıkları ele almayı da amaçlıyordu.

Kaçakçılık hattı

Amman, Suriye’nin güneyinde aktif olan kaçakçılık çeteleri ve savaş milislerinin arasına İHA’ların girmesiyle yeni ve gelişmiş bir hal alan silah ve uyuşturucu kaçakçılığının devam etmesi karşısında duyduğu endişeyi birden fazla kez dile getirdi.

Daha önce Şarku’l Avsat’a konuşan Ürdünlü diplomatik kaynaklar, Ürdün’ün tavrının Şam’ı ve onun kaçakçılık çeteleriyle mücadeledeki ciddiyetini ‘aslında test ettiğini’ ve Lübnan Hizbullah’ı ve İran’a bağlı kaçakçıların, silah ve uyuşturucu tacirlerinin faaliyetlerinin doğası hakkında güvenlik bilgileri sağladığını dile getirdi.

Fotoğraf Altı: Suriye- Ürdün sınırındaki Nassib Sınır Kapısı.
Suriye- Ürdün sınırındaki Nassib Sınır Kapısı.

Amman, Suriye’nin sınırları kontrol altına almak ve kaçakçılığı durdurmak için harekete geçmesini bekliyor. Bu çerçevede İran tarafından finanse edilen uyuşturucu üretim tesisleri ve Suriye’nin güneyinden Ürdün sınırına giden uyuşturucu kaçakçılığı rotası hakkında bilgi sağlamak ve büyük üreticileri ve kaçakçıları tespit etmek için yeterli zamanın geçmesi üzerine Amman, Suriye’nin güneyinde nadir görülen bir hava saldırısı düzenlemek zorunda kaldı. Saldırı sonucu çetenin lideri öldü ve İran destekli Lübnan Hizbullah’ı ile bağlantılı Dera vilayetinde (Suriye’nin güneyi) terk edilmiş bir uyuşturucu tesisi yok edildi.

Ürdün Hava Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen hava operasyonu, 8 Mayıs’ta gerçekleşti. Ürdün resmi kaynakları bu konuda teyit veya inkâr edici bir açıklama yapmadı. Ancak aynı gün Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Ürdün’ün, ülkesinin ulusal güvenliğini korumak için atılan her adımı zamanı gelince açıklayacağını dile getirdi. Safadi, açıklamasında Ürdün ve bölge için büyük bir tehdit oluşturan Suriye’den uyuşturucu kaçakçılığı sorunuyla karşı karşıya kalındığına dikkati çekti.

Safadi, bu ayın başlarında bir parlamento siyasi elitinin huzurunda düzenlenen bir seminerde, “Suriye krizinin devam etmesinden Suriye halkından sonra en çok Ürdün etkileniyor” dedi. Ürdünlü Bakan, “Suriye kriziyle mücadelede uluslararası yaklaşım, krizi yönetmeye ve mevcut durumu korumaya odaklandı” diyerek, böyle bir yaklaşımdan Suriye halkının yanı sıra ülkesinin de etkilendiğini söyledi ve krizi çözme çabalarında Arapların öncü rolü çağrısında bulunan yeni Ürdün yaklaşımının doğduğunu vurguladı.

Fotoğraf Altı: Ürdün- Suriye sınırındaki Cabir geçişi son aylarda Fenetilin kaçakçılığı girişimlerine tanık oluyor. (AFP)
 Ürdün- Suriye sınırındaki Cabir geçişi son aylarda Fenetilin kaçakçılığı girişimlerine tanık oluyor. (AFP)

Ürdün, son dönemde Suriye krizinin ve komşu ülkeler üzerindeki yansımalarının sona erdirilmesi yönündeki taleplerini artırdı. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, geçen ay Brüksel’de düzenlediği bir konferansta Ürdün’ün Suriyeli mültecileri topraklarında barındırma konusunda kapasitesini aştığını dile getirdi. Mültecilere yönelik uluslararası desteğin, 2016’daki yüzde 70’e kıyasla yüzde 33 olarak kaydedilen geçen yılla karşılaştırıldığında bu yıl yüzde 6 azaldığına dikkat çekti.

Safadi, açıklamada ülkesinin kapasitesini çok aştığını söylerken, Ürdün’ün ‘alarm zilini çaldığına’ vurguladı. Ayrıca Suriye krizini çözmek için makul varsayımlara dayalı çabaları hızlandırma gerekliliğini yanı sıra, yerinden edilenlerin ülkelerine gönüllü olarak geri dönmeleri gerektiğini kaydetti.

Ürdün, yüzde 10’u kamplarda yaşayan 1,3 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Resmi eğitim sisteminde isimleri kayıtlı 150 bini aşkın Suriyeli öğrenci bulunurken, bu durum 200’den fazla okulun iki vakit sistemine göre çalışmasına neden oldu.

Suriyeliler sağlık hizmetlerinden de yararlanıyor. Öyle ki sadece geçen yıl 320 binden fazla kişi sağlık sistemine erişebildi. Ürdün’deki yüzde 24 olarak kaydedilen yüksek işsizlik oranına rağmen Ürdün, Suriyelilere 370 binden fazla çalışma izni sağladı. İzinsiz çalışan Suriyeli sayısı ise iki katına ulaştı.



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”