Suudi Arabistan, önümüzdeki hafta hidrojenli tren projesini işletecek

Suudi Arabistan, önümüzdeki hafta hidrojenli tren projesini işletecek
TT

Suudi Arabistan, önümüzdeki hafta hidrojenli tren projesini işletecek

Suudi Arabistan, önümüzdeki hafta hidrojenli tren projesini işletecek

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, Ortadoğu'daki ilk hidrojen treninin deneme seferinin önümüzdeki hafta başlayacağını duyurdu.

Enerji Bakanı Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası ile koordinasyon ve iş birliği içinde Riyad'da düzenlenen 2023 MENA İklim Haftası'nda yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan'ın "güvenilir, şeffaf ve uyarlanabilir bir iç pazar mekanizması" başlatacağını bildirdi.

2023 MENA İklim Haftası'nın 12 Ekim tarihine kadar sürmesi planlanıyor.

Suudi bakanın hidrojenle çalışan bir trenin deneysel olarak başlatılmasına ilişkin konuşması, Suudi Arabistan Demiryolu Şirketi'nin (SAR), Fransız şirket Alstom ile anlaşma imzaladıktan sonra ülkede hidrojenle çalışan tren denemelerinin başlatılmasına ilişkin açıklamasıyla uyuşuyor.

Hidrojen trenlerin ülke ortamına ve atmosferine uygun hale getirilmesi ve gelecekte hizmete girmesine hazırlık amacıyla gerekli operasyonel deney ve çalışmaların yapılması amacıyla çalışmalar yapılıyor.

SPA'nın haberine göre bakan açıklamasında, bu trenlerin işletilmesinin Suudi Arabistan'ın sürdürülebilir ulaşım teknolojilerini benimseme konusundaki kararlılığını ve inisiyatifini vurguladığını aktardı.

İklimsel zorluklar

Prens Abdulaziz bin Selman Suudi Arabistan'ın yenilenebilir kaynaklardan enerji üretme konusunda tüm yeteneklerini kapsayan kapsamlı bir yaklaşım benimsediğini söyledi.

Son yıllarda iklim değişikliğinin sorunları, Dünya gezegeninde insanlığın karşılaştığı en önemli zorluklardan biri haline geldi.

Bu da özellikle  sel, fırtına, şiddetli yağışlar veya benzeri görülmemiş sıcaklık artışları gibi değişikliklere maruz kalan birçok ülke ve tüm uluslararası toplulukları rahatsız eden bu olguyu ele almaya yöneltti.

Suudi bakan, Riyad'ın bu etkinliğe ikinci kez ev sahipliği yaptığına dair atıf, iklim sorunlarıyla mücadeleye yardımcı olacak tüm çözümleri tartışmak için ortak çalışmaya olan kararlılığını yansıtıyor.

Prens Abdulaziz bin Selman, Suudi Arabistan'ın karbon yakalama ve depolama yeteneğine sahip olduğunu ifade ederek Suudi Arabistan'ın  Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ve Irak için bu teknolojilerin teşvik ve kolaylaştırıcılarla işletilmesini sağlayacak yeterli yatırımdan daha önemli bir şey olmadığını vurguladı. 

Adil ve hakkaniyetli enerji dönüşümlerini sağlamak için kapsamlı katılımın ve döngüsel ekonominin geliştirilmesi başlıklı diyalog oturumunda konuşan bakan, "Temiz hidrojenin ihracatçısı olabileceğimiz gibi, temiz elektriğin de üreticisi ve ihracatçısı olabiliriz" dedi.

Ayrıca, Suudi Arabistan'ın yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmek, hidrojen üretmek, dağıtımı için hat ve boru hatları ve elektrik iletimi sağlamak için tüm yeteneklerini içeren kapsamlı bir yaklaşımı benimsediğini söyledi.

İklim gündemi

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı Başkanı ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan el-Cabir açılış konuşmasında, iklim uyumu konusunun iklim gündeminin ön ve merkezinde yer alması gerektiğini aktardı.

Cabir, "Aşırı sıcakların, su kıtlığının ve gıda güvensizliğinin yaşandığı bir bölgede yaşıyoruz. Aynı zamanda Derne'de kuraklıktan yıkıcı sellere kadar şiddetli iklim etkilerinden de zarar görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Bölgenin hedeflerine ulaşabilmesi için iklim konusunun ön planda olması gerektiğine işaret eden Cabir, bağışçılara iklim uyumuna ayrılan fonları artırmaları ve Yeşil İklim Fonu'nun kaynaklarını yenilemeleri çağrısında bulundu.

Mevcut enerji sistemi

BAE Enerji ve Altyapı Bakanı Suheyl el-Mezrui, tüm dünyanın karşı karşıya olduğu iklim zorluklarına değinerek, enerjinin insanların yaşamlarındaki önemine işaret ederek, "Gelecek için yeni bir sistem kurmadan ve sürdürülebilir enerjiye sahip olmadan, bugün uğraştığımız enerji sistemini durduramayız" dedi.

BM klim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Genel Sekreteri Simon Steele ise, "Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi bir kavşakta duruyor. Bölge yalnızca iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle değil, aynı zamanda sıcaklığın 0,5 santigrat derece arttığı bir dünyada refahı garanti altına almak için ekonomilerini dönüştürme zorluğuyla da karşı karşıya" dedi.

Steele, MENA İklim Haftası'nın bölgesel çözümleri ve yenilikleri öne çıkaran bir platform sağlayarak sınırlar, sektörler ve disiplinler arasında gelişmiş iş birliğinin önünü açtığını vurguladı.

Halihazırda Riyad'da düzenlenen İklim Haftası, iklim eylemlerini hızlandırma konularını ve mevcut teknolojilerin kullanımını teşvik eden döngüsel karbon ekonomisi yaklaşımı da dahil olmak üzere iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik kapsamlı yaklaşımları ele alıyor.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki konferansın organizatörleri yaptıkları açıklamada, "Suudi başkentindeki görüşmeler, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız bölgedeki zorlukları ve çözümleri vurgulamayı amaçlıyor" dedi.

Açılamada, MENA'nın artan sıcaklıklar ve su kıtlığıyla karşı karşıya olduğu ve nüfusun yüzde 60'ından fazlasının çok az içilebilir suya erişim sağladığı belirtilerek bunun da artan sıcaklıkların daha şiddetli kuraklığa yol açacağı uyarısında bulunuldu.



İsrail ordusu Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti

İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
TT

İsrail ordusu Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti

İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki savaş devam ederken Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir fotoğraf (AFP)

İsrail ordusu bugün Gazze şehrini ‘tehlikeli savaş bölgesi’ ilan etti. İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başlamasından yaklaşık iki yıl sonra İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en büyük şehrini kontrol altına almaya hazırlanıyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee'nin X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bugün saat 10:00'dan itibaren geçerli olacak askeri faaliyetler için yerel ve geçici ateşkes, tehlikeli savaş bölgesi olarak kabul edilen Gazze şehri bölgesini kapsamamaktadır” denildi.

Söz konusu ateşkes, yardım dağıtımını kolaylaştırmak için belirli bölgelerde günlük olarak uygulanan ateşkesi ifade ediyor.

İsrail ordusu geçtiğimiz temmuz sonunda, ‘Birleşmiş Milletler (BM) konvoylarının ve sivil toplum kuruluşlarının güvenli geçişini sağlamak’ amacıyla Gazze şehri ve kuşatma altında bulunan ve tahrip edilmiş Filistin topraklarının diğer bölgelerinde askeri faaliyetlerin ‘günlük olarak askıya alınacağını’ duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre İsrail ordusu bugün, ‘Gazze Şeridi'ndeki terör örgütlerine karşı kara manevraları ve saldırı faaliyetlerini sürdürürken, Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çabalarını da desteklemeye devam edeceğini’ belirtti.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ise bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nde 33 kişinin öldürüldüğünü bildirdi.

İsrail'e savaşı sona erdirmesi için uluslararası ve ulusal baskıların artmasına rağmen, ordu dün, güçlerinin Gazze Şeridi genelinde ‘operasyonlarına devam ettiğini’ duyurdu.

İsrail hükümetinin ağustos ayı başında Gazze şehrini kontrol altına alma planını onaylamasının ardından, Gazze şehri sakinlerinin tahliyesinin ‘kaçınılmaz’ olduğu ifade edildi.


Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırısını kınadı ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne desteğini yineledi

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
TT

Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırısını kınadı ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne desteğini yineledi

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)
Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenliği ve istikrarı sağlamak ve devletin ve kurumlarının egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi. (AP)

Suudi Arabistan, İsrail'in Suriye topraklarındaki devam eden ihlallerini güçlü bir şekilde kınadığını ifade ederek, bunları Suriye'nin içişlerine ‘açık bir müdahale’ ve Suriye'nin egemenliğinin ve 1974 yılında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması da dahil olmak üzere uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendirdi.

Suudi Arabistan'ın resmi tutumu, Süveyda vilayetinde son dönemde yaşanan gelişmeler ve buna bağlı olarak İsrail'in Suriye topraklarındaki gerginliği artırması üzerine Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yayınlanan bir açıklamada ortaya kondu.

Suudi Arabistan, Suriye hükümetinin güvenlik ve istikrarı sağlamak, sivil barışı korumak ve devletin ve kurumlarının tüm Suriye toprakları üzerindeki egemenliğini güçlendirmek için aldığı önlemlere tam destek verdiğini yineledi.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada, Suudi Arabistan'ın Suriye'yi bölmeye yönelik her türlü ayrılıkçı çağrı veya girişimi kategorik olarak reddettiği vurgulanarak, Suriye halkının tüm bileşenlerine diyalog ve mantığa öncelik vermeleri ve birleşik ve güvenli bir Suriye inşa etmek için birlikte çalışmaları çağrısında bulunuldu.

Suudi Arabistan ayrıca, uluslararası topluma İsrail'in tekrarlanan ihlallerine karşı ciddi ve kararlı bir tutum sergilemesi ve Suriye'nin egemenliğini yeniden tesis etme ve topraklarının tamamında güvenliği sağlama çabalarına destek olması çağrısını yineledi.


Rusya Devlet Başkanı, Suudi Veliaht Prensi'ne Trump ile yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
TT

Rusya Devlet Başkanı, Suudi Veliaht Prensi'ne Trump ile yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Suudi Dışişleri Bakanlığı)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı ABD'li mevkidaşı Donald Trump ile yaptığı son görüşmelerin sonuçları hakkında bilgilendirdi.

Salı günü Putin'le bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde diplomatik diyalog yolunu desteklemeye devam ettiğini vurgularken, Rusya Devlet Başkanı da Krallığın kararlı tutumu ve Veliaht Prens'in barışa yönelik yapıcı çabaları dolayısıyla memnuniyetini dile getirdi.

Kremlin'den yapılan açıklamada Başkan Putin'in Prens Muhammed bin Selman ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği ve siyasi, ticari, ekonomik ve yatırım alanlarındaki Rus-Suudi işbirliğinin güncel konularını ele aldığı belirtildi. Açıklamada iki tarafın da Suudi Arabistan'ın uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde diplomatik diyalog yolunu desteklemeye devam etmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdikleri ifade edildi.

Açıklamada ayrıca iki tarafın OPEC+ çerçevesinde küresel enerji piyasasının istikrarını sağlamaya yönelik ortak çalışmalardan duydukları memnuniyeti dile getirdikleri ve çeşitli alanlarda işbirliğini sürdürme konusunda mutabık kaldıkları belirtildi.

Trump ve Putin Pazartesi akşamı yaklaşık 40 dakika süren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve bu görüşme sırasında ABD Başkanı Rus mevkidaşına Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ve Avrupa ülkelerinin liderleriyle yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi.

Geçtiğimiz Cuma günü Putin ve Trump Alaska'da görüşmelerde bulunmuş, ABD Başkanı ve Rus mevkidaşı zirveyi yapıcı ve verimli olarak nitelendirmiş ve görüşmelerin olumlu bir atmosferde gerçekleştiğini ifade etmişlerdi.