Biden’dan İsrail'in kuruluşunun yıldönümünde mektup: İsrail'in güvenliğine olan bağlılığımız sarsılmaz

Fetih Hareketi Washington’ı her zaman Filistin halkının başına gelen felaketlere ortak olmakla suçladı

İsrail'in kuzeyindeki Şifa Amr kentinde Nekbe’nin yıldönümü için yürüyüş düzenlendi, 14-05-2024 (AFP)
İsrail'in kuzeyindeki Şifa Amr kentinde Nekbe’nin yıldönümü için yürüyüş düzenlendi, 14-05-2024 (AFP)
TT

Biden’dan İsrail'in kuruluşunun yıldönümünde mektup: İsrail'in güvenliğine olan bağlılığımız sarsılmaz

İsrail'in kuzeyindeki Şifa Amr kentinde Nekbe’nin yıldönümü için yürüyüş düzenlendi, 14-05-2024 (AFP)
İsrail'in kuzeyindeki Şifa Amr kentinde Nekbe’nin yıldönümü için yürüyüş düzenlendi, 14-05-2024 (AFP)

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in kuruluşunun 76’ncı yıldönümü vesilesiyle İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’a gönderdiği mektupta İsrail'in güvenliğine olan bağlılığının sarsılmaz olduğunu vurguladı. Biden, mektupta “İsrail'in güvenliğine olan bağlılığım sarsılmazdır ve birlikte çalışmamız kritik önem taşıyor” dedi.

Mektubun devamında şu ifadeler yer aldı:

“ABD İsrail ile olan kalıcı ilişkisinden gurur duyuyor. İsrail'i 1948 yılında bağımsız bir devlet olarak tanıyan ilk ülke olarak ilişkilerimiz paylaşılan demokratik değerler, ortak çıkarlar ve benzer bir kültürel yakınlık üzerine inşa edildi. Geçtiğimiz yıl, İsrail'in 7 Ekim 2023'te tarihinin en büyük saldırısına uğraması nedeniyle son derece acı verici bir yıl oldu. Ancak İsrail halkı olağanüstü bir güç ve direnç gösterdi. ABD’nin İsrail'in güvenliğine olan bağlılığı sarsılmaz. İsrail'in ve tüm bölgenin güvenliğini artırmak için ülkelerimizin birlikte çalışması kritik önem taşıyor. Ülkelerimizin halklarımız için daha iyi bir gelecek yaratmak üzere birlikte çalışmaya devam etmelerini temenni ediyorum. Umarım önümüzdeki yıl acı yerine daha fazla barış ve neşe getirir.”

sdfvbrtg
ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz temmuz ayındaki ziyareti sırasında İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile Ben Gurion Uluslararası Havalimanı'nda bir arada (Arşiv - Reuters)

Biden'ın mektubunu şöyle sürdürdü:

“Hamas saldırısının ardından açıkça ifade ettiğim üzere, hayatım boyunca İsrail'i destekledim ve savaş sırasında İsrail'i ziyaret eden tek ABD Başkanı oldum. ABD'nin İsrail'in güvenliğine olan bağlılığı sarsılmazdır.”

İsrail, Filistin halkı için ‘Nekbe’ (Büyük Felaket) adıyla anılan bir felaket olan kuruluşunun 76’ncı yıldönümünü kutluyor.

 Öte yandan Fetih Hareketi (El Fetih) dün Nekbe'nin 76’ncı yıldönümünde yaptığı açıklamada Filistin’in silinemeyeceğini, Filistin halkının iradesinin kırılamayacak kadar güçlü ve geri dönüş hakkını, kendi kaderini tayin hakkını, özgürlüğü ve ulusal bağımsızlığı koruma konusundaki kararlılıklarının sarsılmaz olduğunu vurguladı.

xcdvfe
Refah yakınlarındaki güney sınırında askeri teçhizatı inceleyen İsrail askerleri, 1 Mayıs 2024 (AP)

Uluslararası toplumun, Filistin halkının maruz kalmaya devam ettiği adaletsizlik ve başına gelen tüm felaketlerden dolayı tarihi bir sorumluluk taşıdığı belirtilen açıklamada “Bu felaketlerin sonuncusu işgalci İsrail tarafından en iğrenç yöntem ve görüntülerle yürütülen Gazze Şeridi'ndeki halkımıza karşı barbarca imha savaşıdır. Batı Şeria’da ve Kudüs'te de savaşla bağlantılı olarak, mücrim işgalci hükümetin desteğiyle terörist yerleşimcilerin saldırılarını arttı” denildi.

gtynu
ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilci Yardımcısı Robert Wood, BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Filistin Devleti'ne tam üyelik verilmesine ilişkin oylama sırasında veto yetkisini kullanırken (BM)

El Fetih açıklamasında Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve anavatanına geri dönme hakkının neden reddedildiğini ve Filistin Devleti'ne neden BM’de tam üyelik verilmediğini sordu.

Fetih Hareketi, Filistin halkının başına gelen Nekbe'den tarihi ve ahlaki olarak İngiltere'yi sorumlu tutuyor. İngiltere 1917 yılında uğursuz Balfour Deklarasyonu’nu yayınlayan ülkeydi. Sözünü yerine getirmek için Filistin'i işgal eden İngiltere, 1948 yılında haritadan silinen Filistin ve halkı pahasına İsrail'in kurulmasını desteklemişti.

ABD'nin Balfour Deklarasyonu'nun hazırlanmasında ve Filistin halkının uğradığı Büyük Felaket’e (Nekbe) ortak olduğunu vurgulayan El Fetih, açıklamasında “Bugün İsrail'in Gazze'deki soykırım savaşının devam etmesinin asıl sorumlusu ABD'dir. Eğer isterse bunu derhal durdurmak da onun elindedir” dedi. El Fetih, Washington'ın bir yandan iki devletli çözüm konusunda istekli olduğunu iddia ederken diğer yandan İsrail'i ölümcül silahlar ve mühimmatla destekleyerek ve Filistin halkına yönelik saldırganlığını siyasi olarak, uluslararası forumlarda ve BMGK’da veto hakkını kullanıp örtbas ederek siyasi ikiyüzlülük yaptığını söyledi.

nhthn
Nekbe Günü'nde Batı Şeria'nın Ramallah şehrinde yürüyüş yapan Filistinliler (Arşiv)

El Fetih, ABD'yi uluslararası hukuku ve iki devletli çözümü korumak istiyorsa savaşı durdurmak için derhal harekete geçmeye çağırdı.

Öte yandan İsrail'de her yıl düzenlenen ve canlı olarak yayınlanan meşale yakma töreni bu yıl ilk kez önceden kaydedilerek banttan yayınlandı.

Times of Israel'e göre Başbakan Binyamin Netanyahu'nun videolu mesajı haricinde, önceki yılların tam aksine oldukça kasvetli bir hava vardı.

Her yıl canlı gerçekleştirilen tören bu yıl hükümet organizatörlerinin birçok anma günü töreninde görülen taciz olaylarından kaçınmak istedikleri gerekçesiyle önceden kayda alındı.

Netanyahu, İsrail tarihinden ve Gazze savaşından görüntülerin yanı sıra kendisinin ve eşi Sara'nın görüntülerinin de yer aldığı neşeli bir müzik eşliğinde hazırlanan video kaydında, “Bu ruh sayesinde düşmanlarımızı yendik ve varlığımızı güvence altına aldık. Bugün daha da güçlüyüz. Bu sıradan bir Bağımsızlık Günü değil. Savaş halen tüm hızıyla devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Meşale yakma töreni, ülke tarihinde İsraillilere yönelik tek günlük en büyük saldırıyı sırasında iktidarda olan bir hükümetin böyle bir tören düzenlememesi gerektiğini düşünenlerin büyük protestoları arasında gerçekleşti. Hamas Hareketi’nin Gazze'de devam eden savaşın fitilini ateşleyen 7 Ekim'deki saldırıda yaklaşık bin 200 İsrailli ölmüş ve 252 İsrailli rehin alınmıştı.

yumö
Gazze'de rehin tutulan İsraillilerin aileleri geçtiğimiz perşembe günü Tel Aviv'de rehinelerin serbest bırakılmaları için yürüdüler (Reuters)

Her yıl düzenlenen geleneksel törene karşı çıkanların başında rehinelerin yakınları ile Gazze ve Lübnan sınırındaki çatışmalarda yakınlarını kaybeden ya da evlerinden olan aileler geliyor.

Bazıları Binyamina beldesinde bin kadar İsraillinin katıldığı alternatif bir meşale yakma törenine öncülük ederken 100 bin kişi de Tel Aviv'de İsraillilerin ‘Rehine Meydanı’ adını verdikleri alanda hüzünlü bir toplantıda bağımsızlık gününü kutlamak üzere diğer rehine ailelerine katıldı.

Biden, mektubundan kısa bir süre önce İsrail'e gönderilmesi planlanan bir silah sevkiyatını iptal etmiş, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta nüfusun olduğu bölgeleri etkileyen saldırısında İsrail'e silah tedarikinde bulunmayacağını duyurmuştu.

gtynjukı
Anthony Blinken geçtiğimiz çarşamba günü Tel Aviv'deki otelinin önünde Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleriyle görüşürken (AFP)

Biden yönetiminin İsrail'e ağır bombaların sevkiyatını erteleme kararına rağmen ABD'nin İsrail Büyükelçisi Jacob J. Lew, İsrail ile ABD arasındaki ‘temel ilişkide hiçbir şeyin değişmediği’ konusunda ısrarcıydı. Lew, 7 Ekim'deki Hamas saldırısının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana Washington'dan Tel Aviv'e yapılan askeri yardımın arttığına dikkati çekti.

ABD’li Büyükelçi, İsrail televizyonu Kanal 12'ye yaptığı açıklamada sadece bazı mühimmatların tedarikinin dondurulduğunu ve diğer her şeyin tedarikinin devam ettiğini vurguladı.

İki tarafın ‘bu konuda konuşmaya devam etmesi’ gerektiğini belirten Büyükelçi Lew, büyük çaplı bombaların ve ağır bombaların, özellikle de bunların yoğun nüfuslu alanlarda kullanılma potansiyelinin olduğu durumlarda, kullanımına ilişkin birtakım sorunlar olduğunu söyledi.

İki ülke arasındaki ilişkilerde hiçbir değişikliğin olmadığını bir kez daha vurgulayan Lew, “İlişkimizde köklü bir değişiklik olduğunu düşünmek yanlış olur” şeklinde konuştu.

Büyükelçi Lew, Biden'ın İsrail'in nüfusun olduğu yerlere girmesi halinde silah tedarikini kesme niyetiyle ilgili bir soruya “Başkan, yoğun nüfuslu bir bölgede geniş çaplı bir kara harekatının iyi bir fikir olmadığına inandığını söylüyor. Özellikle 900 kilogramlık bombaların bu ortamda kullanılmaması gerektiğini ifade etti” dedi.

Ancak Biden'ın İsrail'in şimdiye kadar Refah'ta ABD'nin karşı çıktığı türden büyük bir kara harekatı gerçekleştirmediğini açıkça belirttiğini de sözlerine ekleyen Lew, “Şimdiye kadar Refah’a kara saldırısı meselesi anlaşmazlık noktasına girmedi. Umarım bundan sonra da girmez” diye konuştu.



Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
TT

Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)

Kasım 2023'te başlayan dava nihayet sonuçlandı ve Estonya yargısı, aynı yılın mart ayında tutuklanan politikacılar hakkındaki kararını verdi. 

Harju Bölge Mahkemesi'nde geçen perşembe görülen davada muhafazakar Koos partisinin kurucularından Aivo Peterson vatana ihanetten 14 yıl, Dmitri Rootsi ve Andrei Andronov ise 11'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. 

Ekim 2022 - Mart 2023'te Estonya devleti ve toplumunun hilafına Rusya'nın politikalarını desteklemekle suçlanan üç siyasetçi bu iddiaları reddediyor. 

Moskova'dan aldıkları emirlerle hareket etme iddialarının hedefindeki üçlü, temyize başvuracaklarını açıkladı. 

Partiden yapılan açıklamada da savcıların Estonya'nın anayasal düzeni ve güvenliğine nasıl zarar verildiğine dair somut kanıt gösteremediği savunuldu.

Estonya'nın Ukrayna'ya yardımına karşı çıkan Koos partisi, bu yıl düzenlenen belediye seçimlerinde ülke genelindeki oyların yalnızca binde 8'ini alabilmişti. 

2022'de kurulan parti, Baltık ülkesinin NATO'dan çıkıp tarafsızlığını ilan etmesini ve yabancı askerlerin ülke topraklarından çekilmesini isterken, diğer ülkeler arasındaki askeri çatışmalara doğrudan ya da dolaylı olarak karışılmasına karşı çıkıyor. 

Öte yandan Aivo Peterson, Ukrayna'dan 2014'te tek taraflı bağımsızlığını ilan eden ve Eylül 2022'de Rusya'ya katılma kararı alan Donetsk Halk Cumhuriyeti'ni 2023'te ziyaret etmişti. 

55 yaşındaki siyasetçi, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşına dair bilgi almak için bölgeye gittiğini şu ifadelerle savunmuştu:

Estonya medyasından aldığımız bilgiler tek taraflı. Tüm gazetecilerimiz Kiev'i destekliyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova haziranda yaptığı açıklamada Estonya için "düşmanca davranan ülkeler arasında ilk sıralarda" ifadesini kullanmış, Tallin yönetiminin kendilerini yalanlarla bir tehdit gibi gösterdiğini öne sürmüştü. 

Independent Türkçe, ERR, RT


Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
TT

Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)

İsrail basınında yer alan haberlerde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ile pazartesi günü Kudüs’te yaptığı görüşmede, Trump yönetiminden “sert ve özel mesajlar” aldığı belirtildi. Görüşmenin, ay sonunda Florida’da yapılması planlanan ABD-İsrail zirvesi öncesinde gerçekleştiği aktarıldı. Barrack-Netanyahu görüşmesinin ana gündem maddelerinin Gazze, Suriye ve Trump’la yapılacak buluşma olduğu kaydedildi.

Gazze’de “kabul edilemez” açıklamalar

Gazze dosyasında, Ekim ayında başlayan kırılgan ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesi ele alınırken, Yedioth Ahronoth gazetesi Barrack’ın, Netanyahu’nun Türkiye’nin rolüne ilişkin kaygılarını gidermeye çalıştığını ve Türkiye’nin Gazze’de kurulması öngörülen uluslararası güce katılmasına ikna etmeye çalıştığını yazdı. Haberde, Barrack’ın Türkiye’nin Hamas üzerinde en fazla etkiye sahip ülke olduğunu ve silahsızlanma konusunda Hamas’ı ikna edebilecek en güçlü aktör konumunda bulunduğunu vurguladığı belirtildi.

frt
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şarm el-Şeyh Ortadoğu Barış Bildirgesi'ni imzalarken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığı habere göre Barrack, Türkiye’nin Trump planını imzaladığını ve Hamas adına silahların teslimini içeren maddeye taahhüt verdiğini Netanyahu’ya hatırlattı. Türkiye’nin katılımının, şu aşamada çekimser olan birçok ülkeyi de uluslararası güce katılmaya teşvik edeceğini savundu.

Haberde, Barrack’ın “Türkiye’nin dışlanmasının diğer ülkelerin de geri adım atmasına yol açtığını, Başkan Trump’ın bu planın başarısız olmasına izin vermeyeceğini” söylediği aktarıldı. Ayrıca Netanyahu’nun “Hamas’ın silah bırakacağına güvenmediği” yönündeki açıklamalarının ve İsrail’in bunu zorla sağlayabileceğine dair ifadelerinin “kabul edilemez” olduğu ve planı tehdit ettiği uyarısında bulunduğu kaydedildi.

Bu bilgiler, İsrail Kanal 12 televizyonunun aktardıklarıyla da örtüştü. Kanal 12, Beyaz Saray’ın Netanyahu’ya “özel ve sert” bir mesaj gönderdiğini ve Hamas’ın üst düzey askeri isimlerinden Raid Saad’ın öldürülmesinin, Trump arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının ihlali olarak görüldüğünü bildirdi.

Kanal ayrıca, Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan anlaşmanın ikinci aşamasına geçiş konusundaki görüş ayrılıkları ve İsrail’in bölgedeki genel politikaları nedeniyle Trump yönetimi ile Netanyahu hükümeti arasında artan bir gerilim yaşandığını aktardı.

ABD’li iki yetkili, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Başkan Trump’ın damadı Jared Kushner’in Netanyahu’nun tutumundan “son derece rahatsız” olduğunu söyledi. Üst düzey bir ABD’li yetkiliye göre Netanyahu’ya verilen net mesajda şu ifadelere yer verildi: “Eğer itibarını zedelemek ve anlaşmalara uymayan bir lider olarak görünmek istiyorsan bu senin tercihin. Ancak Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan Gazze anlaşmasının itibarını zedelemene izin vermeyiz.”

Batı Şeria ve bölgesel gerilim

Batı Şeria konusunda da Beyaz Saray’ın, Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddetinden ve “Arap dünyasında provokasyon olarak algılanan” İsrail adımlarından giderek daha fazla endişe duyduğu belirtildi. ABD’li bir yetkili, Washington’un Netanyahu’dan İsrail’in güvenliğini tehlikeye atmasını değil, İbrahim (Abraham) Anlaşmaları’nın genişletilmesine zarar verecek adımlardan kaçınmasını istediğini söyledi.

Aynı yetkili, Netanyahu’nun son iki yılda uluslararası alanda giderek yalnızlaştığını savunarak, “Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin neden onunla görüşmeyi reddettiğini ve Abraham Anlaşmaları’nın üzerinden beş yıl geçmesine rağmen neden BAE’ye davet edilmediğini kendisine sorması gerekir” dedi. Yetkili, Netanyahu’nun tansiyonu düşürmeye hazır olmaması halinde Washington’un Abraham Anlaşmaları’nı genişletme çabalarına zaman ayırmayacağını da ifade etti.

Beyaz Saray’da Netanyahu’ya öfke

Trump’ın, son dönemde Netanyahu’nun sert eleştirilerine maruz kalan Barrack’ı Kudüs’e göndermesi dikkat çekti. Netanyahu, Barrack için “Amerika’daki Türk büyükelçisi gibi davranıyor” ifadesini kullanmıştı. Barrack’ın İsrail demokrasisine ilişkin sözleri de Netanyahu’nun tepkisini çekmiş, Barrack bu açıklamalar için özür dilemişti.

Yedioth Ahronoth yazarı Nahum Barnea, ABD’li kaynaklara dayandırdığı yazısında, Washington’un Netanyahu’nun Trump’ın barış planını hayata geçirme konusunda samimi olmadığı ve İsrail’in sürekli savaş halinde kalması için çaba gösterdiği kanaatine vardığını yazdı. Barnea, Beyaz Saray’da Netanyahu’ya yönelik sert ve ağır ifadeler kullanıldığını, bunların bir kısmının doğrudan Netanyahu’ya da iletilmiş olabileceğini belirtti.

Suriye’de “kırmızı çizgiler”

İsrail basınına göre Barrack, Netanyahu’ya Suriye konusunda da “kırmızı çizgiler” iletti. Trump yönetiminin, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı Washington’un bir müttefiki olarak gördüğü ve ülkenin istikrarı için desteklenmesi gerektiği görüşünde olduğu aktarıldı. ABD’nin, İsrail’in yoğun askeri operasyonlarının Suriye’de yönetimin çökmesine yol açmasından endişe duyduğu ve güvenlik anlaşmasına varılmasını istediği belirtildi.

Lübnan konusunda ise Trump’ın, İsrail’in Hizbullah’a karşı sınırlı baskıyı sürdürmesini desteklediği, ancak geniş çaplı bir savaşa onay vermediği ifade edildi.

İsrailli analistler, Netanyahu’nun Barrack’ın tüm taleplerini reddetmeyeceğini, ancak kesin taahhütlerden kaçınarak Trump’la 29 Aralık’ta Florida’da yapacağı görüşmenin önünü açmaya çalıştığını öne sürdü. Buna karşın Netanyahu’nun, Barrack’ın ofisine ulaşmasından hemen önce Suriye’ye hava saldırısı düzenlenmesi talimatı vererek bağımsız hareket ettiği mesajını da vermekten geri durmadığı kaydedildi.

vgt
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Pazartesi günü bir araya geldi (İsrail hükümeti)

Türkiye’ye mesaj olarak yorumlanan bir adımda ise Netanyahu’nun, Yunanistan Başbakanı ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideriyle üçlü bir zirve düzenleme kararı aldığı belirtildi. İsrail’de bu toplantı, Türkiye’ye yönelik doğrudan siyasi mesaj olarak değerlendirildi. Barrack ise görüşme sonrasında, temasların “bölgesel barış ve istikrarı hedefleyen yapıcı bir diyalog” olduğunu söyledi.


Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

TT

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı’ndaki saldırganlardan birini etkisiz hâle getirerek silahını alan manav Ahmed el-Ahmed’in, saldırı sırasında yaralanmasının ardından ameliyata alındığı bildirildi. El-Ahmed’in ailesi, oğullarını “kahraman” olarak nitelendirirken, hastanedeki tedavisi sürerken kendisi için başlatılan bağış kampanyasına yoğun destek geldi.

El-Ahmed’in, Avustralya yayın kuruluşu ABC’ye konuşan anne ve babası, oğullarının omzundan dört ila beş kurşunla vurulduğunu, vücudunda hâlâ çıkarılmamış mermiler bulunduğunu söyledi. Ailesi, Ahmed el-Ahmed’in 2006 yılında Avustralya’ya geldiğini, kendilerinin ise Suriye’den Sidney’e yalnızca birkaç ay önce ulaştıklarını ve uzun süredir oğullarından ayrı olduklarını belirtti.

Kuzeni Hozay el-Kenc, pazartesi günü basına yaptığı açıklamada, Ahmed el-Ahmed’in ilk ameliyatının başarıyla tamamlandığını söyledi. El-Kenc, “İlk ameliyatını geçirdi. Durumuna bağlı olarak iki ya da üç ameliyat daha gerekebilir” dedi.

Aileden hükümete çağrı

El-Ahmed’in anne ve babası, yaşlarının ilerlemesi nedeniyle oğullarının iyileşme sürecinde yeterli destek verememekten endişe duyduklarını ifade ederek, Başbakan Anthony Albanese hükümetinden yardım talep etti. Aile, Almanya’da ve Rusya’da yaşayan iki kardeşin Avustralya’ya gelerek destek olabilmesi için vize kolaylığı istediklerini belirtti.

sdfg
Ahmed Al-Ahmed'in babası Muhammed Fateh Al-Ahmed (Videodan alınan ekran görüntüsü).

Anne, “Şu anda yardıma ihtiyacı var çünkü engelli kaldı. Diğer çocuklarımızın buraya gelmesini istiyoruz” dedi. Ahmed el-Ahmed’in, saldırganın mermileri bittiğinde silahını elinden aldığı sırada vurulduğunu da aktardı.

Başbakan Albanese, Ahmed el-Ahmed’in cesaretinin hayatlar kurtardığını söyledi. ABD Başkanı Donald Trump da el-Ahmed’i “çok, çok cesur bir kişi” olarak nitelendirdi.

Bağışlar 750 bin dolara yaklaştı

Reuters’ın aktardığına göre, 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed için başlatılan bağış kampanyasında toplanan miktar yaklaşık 750 bin ABD dolarına ulaştı. GoFundMe üzerinden başlatılan kampanya, bir gün içinde 1,1 milyon Avustralya dolarını (yaklaşık 744 bin ABD doları) aştı.

Ailesinin anlattığına göre el-Ahmed, Bondi’de bir arkadaşıyla kahve içerken silah seslerini duydu. Ağaç arkasına saklanan silahlı kişiyi fark eden el-Ahmed, saldırganın cephanesi tükendiğinde arkadan yaklaşarak silahını almayı başardı.

Hanuka Bayramı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte gerçekleşen silahlı saldırıda en az 15 kişi hayatını kaybederken, 42 kişi yaralandı. Saldırının Navid Akram (24) ile babası Sajid Akram (50) tarafından gerçekleştirildiği açıklandı.

Başbakan Chris Minns, hastane ziyaretinin ardından yaptığı paylaşımda, “Ahmed’in gösterdiği cesaret olağanüstüydü. Hayatını büyük bir riske atarak saldırganı etkisiz hâle getirdi” dedi.

El-Ahmed’in, silahlı saldırgana arkadan koşarak uzun namlulu tüfeğini aldığı anlara ait görüntüler dünya genelinde medya kuruluşları tarafından yayımlandı ve sosyal medyada 22 milyondan fazla kez izlendi.