Paskalya Adası toplumunun çöküşüne dair yeni teori

Ekokırım yüzünden yıkıma uğradıkları düşünülüyordu

MS 12. yüzyıldan 17. yüzyılın ikinci yarısına kadar yapılan moai heykellerinin, Paskalya Adası'nın ilk sakinlerinin atalarını temsil ettiği düşünülüyor (AP)
MS 12. yüzyıldan 17. yüzyılın ikinci yarısına kadar yapılan moai heykellerinin, Paskalya Adası'nın ilk sakinlerinin atalarını temsil ettiği düşünülüyor (AP)
TT

Paskalya Adası toplumunun çöküşüne dair yeni teori

MS 12. yüzyıldan 17. yüzyılın ikinci yarısına kadar yapılan moai heykellerinin, Paskalya Adası'nın ilk sakinlerinin atalarını temsil ettiği düşünülüyor (AP)
MS 12. yüzyıldan 17. yüzyılın ikinci yarısına kadar yapılan moai heykellerinin, Paskalya Adası'nın ilk sakinlerinin atalarını temsil ettiği düşünülüyor (AP)

Paskalya Adası halkının çöküşüne ekokırımın yol açmadığı ve topluluğun hiçbir zaman sanıldığı kadar büyümediği öne sürüldü. 

Büyük Okyanus'un güneydoğusunda yer alan adadaki ilk yerleşimin MS 1000 civarında başladığı düşünülüyor. 

Rapa Nui diye bilinen bölgenin Polinezya kökenli yerli halkının palmiye ağaçlarını kesip çevreye zarar vermesiyle çöktüğü kabul ediliyor. 18. yüzyılda adaya gelen Avrupalıların yıkıma uğramış bir toplumla karşılaştığı iddia ediliyor.

Öte yandan 2020'de yayımlanan bir araştırmada moai adlı devasa taş heykelleriyle tanınan Rapa Nui halkının, Avrupalılar bölgeye geldiğinde faaliyetlerine, özellikle de heykel yapımına devam ettiği bulunmuştu.

Cuma günü Science Advances adlı hakemli dergide yayımlanan araştırma da Paskalya Adası halkının çöküşüne dair genel kabule meydan okuyor. Araştırmacılar, Avrupalıların karşılaştığı manzaranın çökmüş bir toplumun kalıntısı değil, ada sakinlerinin normal popülasyonu olduğunu öne sürüyor.

Bilim insanları kızılötesi uydu görüntüleri ve yapay zekaya başvurarak yerli halkın yaptığı kayalık bahçeleri tespit etti. Paskalya Adası'nın yüzlerce yıl önceki sakinleri toprağın verimini artırmak için bu bahçeleri yapıyordu. 

Araştırmacılar kayalık bahçelerin daha önce düşünülenden çok daha az olduğunu tespit etti. 164 kilometre karelik alanın sadece binde 76'sının kayalık bahçelere ayrıldığını bulan ekip, bu yolla en fazla 4 bin kişilik bir halkın var olabileceğini düşünüyor. 

Daha önceki tahminlerse, Rapa Nui halkının zirve yaptığı 15. yüzyılda 16 bin kişinin burada yaşadığı yönündeydi. 

Makalenin ortak yazarı Dr. Dylan Davis "Ekokırımla ilgili en önemli argümanlardan biri, bütün bu moai heykellerini inşa etmek için çok büyük bir nüfus olması gerektiğiydi" diyor:

Ancak büyük bir nüfusu destekleyen arkeolojik kanıtlar yok ve moai'ler üzerinde yapılan çalışmalar, küçük bir nüfusun onları inşa edip taşıyabileceğini gösteriyor. Sadece işbirliği gerekiyordu.

Öte yandan bazı uzmanlar bu çalışmanın yeterince güçlü bir kanıt sunmadığı görüşünde. Paskalya Adası Heykel Projesi Direktörü Jo Anne Van Tilburg, Live Science'a yaptığı açıklamada yeni çalışmanın tek bir veriye dayanmasını eleştiriyor:

Rapa Nui halkının geçim modellerinin tüm bileşenlerini hesaba katmadan (kronolojiden bahsetmiyorum bile) sistemin sürdürülebilir olduğu ya da olmadığı sonucuna varmak nasıl mümkün olabilir? 

University College London'dan Rapa Nui uzmanı Prof. Sue Hamilton da çalışmadaki bu sınırlamaya değiniyor. Yine de ekokırım teorisini boşa düşüren çalışmalar olduğunu belirten Prof. Hamilton şöyle diyor:

Rapa Nui'de nüfus artışı ve peyzajın kötü yönetimi yoluyla ekokırım yapıldığı fikri, en az 10 yıldır giderek daha ikna edici bir şekilde sorgulanıyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science Advances, Arkeofili



Yeni batarya elektrikli arabaları birkaç dakikada şarj edebilir

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yeni batarya elektrikli arabaları birkaç dakikada şarj edebilir

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, elektrikli arabalardan akıllı telefonlara kadar her şeyde bulunan lityum-iyon pillerin ultra hızlı şarjında yeni rekor kırdı.

Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (USTC) ve Kaliforniya Üniversitesi'nden çok uluslu bir ekip, elektrikli araçlarda bulunanlara benzer enerji yoğunluğuna sahip bir pilin yeniden şarj süresini hızlandıran yeni bir yöntem geliştirdi.

302 Wh kg'lık batarya, enerjisinin yüzde 80'ini sadece 9 dakikada şarj ederek daha önce bildirilen ticari lityum-iyon bataryaları geride bıraktı.

Şarj yöntemi bataryanın stabilitesini de etkilemedi. Batarya, 300'den fazla şarj-deşarj döngüsünden sonra kararlı kaldı.

Araştırmacılar yeni yaklaşımı bir "paradigma değiştirme stratejisi" diye tanımladı. Bu yaklaşım şarj hızlarını radikal biçimde iyileştirmek için elektrokataliz diye bilinen bir süreçten yararlanıyor.

Bu araştırma, temiz enerji taşımacılığına geçişi hızlandırabilecek yüksek enerjili, hızlı şarj olan bataryaların geliştirilmesine yönelik önemli bir adıma işaret ediyor.

Görsel kaldırıldı.

Uluslararası Enerji Ajansı'nın hazırladığı raporda batarya şarj sürelerinin uzunluğu, elektrikli araçların benimsenmesinin önündeki en önemli 5 engelden biri olarak gösterilmişti.

Bu son araştırma, Journal of the American Chemical Society'de yayımlanan "Solid-State Electrocatalysis in Heteroatom-Doped Alloy Anode Enables Ultrafast Charge Lithium-Ion Batteries" (Heteroatom Katkılı Alaşım Anotta Katı Hal Elektrokatalizi Ultra Hızlı Şarjlı Lityum-İyon Pillere Olanak Sağlıyor) başlıklı çalışmada detaylandırıldı.

ABD'deki Georgia Tech'ten araştırmacıların lityum-iyon piller için katot araştırmaları sırasında bir atılım bildirdikleri hafta geldi.

Ekip, "devrim niteliğinde bir malzeme" kullanarak, geleneksel lityum-iyon pillerin maliyetinin çok altında bir maliyetle elektrikli araçlarda kullanıma uygun bir pil üretmeyi başardı.

Georgia Tech Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Okulu'nda doçent olan Hailong Chen, yeni katodu "ezber bozan" diye niteleyerek, geniş ölçekte uygulanması halinde "elektrikli araç ve tüm lityum-iyon pil pazarını büyük ölçüde geliştirebileceğini" sözlerine ekledi.

Independent Türkçe