Netflix'in rekortmen dizisinin yaratıcısı suçlamalara yanıt verdi

"Saçmalık"

İlk oyunculuk denemesinde kendine hayran bırakan 15 yaşındaki Owen Cooper, şu sıralar Margot Robbie'yle birlikte Emily Brontë klasiği Uğultulu Tepeler'in (Wuthering Heights) beyazperde uyarlamasını çekiyor (Netflix)
İlk oyunculuk denemesinde kendine hayran bırakan 15 yaşındaki Owen Cooper, şu sıralar Margot Robbie'yle birlikte Emily Brontë klasiği Uğultulu Tepeler'in (Wuthering Heights) beyazperde uyarlamasını çekiyor (Netflix)
TT

Netflix'in rekortmen dizisinin yaratıcısı suçlamalara yanıt verdi

İlk oyunculuk denemesinde kendine hayran bırakan 15 yaşındaki Owen Cooper, şu sıralar Margot Robbie'yle birlikte Emily Brontë klasiği Uğultulu Tepeler'in (Wuthering Heights) beyazperde uyarlamasını çekiyor (Netflix)
İlk oyunculuk denemesinde kendine hayran bırakan 15 yaşındaki Owen Cooper, şu sıralar Margot Robbie'yle birlikte Emily Brontë klasiği Uğultulu Tepeler'in (Wuthering Heights) beyazperde uyarlamasını çekiyor (Netflix)

Netflix'in hit dizisi Adolescence'ın ortak yaratıcısı, dizinin "beyaz karşıtı propaganda" olduğu yönündeki suçlamalara yanıt verdi.

Jack Thorne, The News Agents podcast'inde yaptığı açıklamada bu iddianın "saçmalık" olduğunu söyledi.

Suçlama, sağ görüşlü Malezyalı yorumcu ve gazeteci Ian Miles Cheong'un X'te yaptığı bir paylaşımla başladı. Cheong, dizinin "otobüste bir kızı bıçaklayarak öldüren Britanyalı bir katil hakkında olduğunu ve Southport katili gibi gerçek hayattaki vakalara dayandığını" öne sürdü.

Paylaşım şöyle devam etti: 

Tahmin edin ne oldu? Gerçek hayattaki katili, yani siyah bir göçmeni beyaz bir çocuğa dönüştürdüler ve hikayede onu internette 'red pill' (kırmızı hap) hareketi tarafından radikalleştirilmiş biri olarak gösterdiler. Beyaz karşıtı propagandanın geldiği son nokta.

Paylaşım daha da dikkat çektiğinde Elon Musk, "Vay be" diyerek yanıt verdi.

"Bundan daha yanlış bir şey olamaz"

The News Agents podcast'inde Jon Sopel, Thorne'a şu komplo teorisini sordu: 

Neden bıçaklı saldırıyı gerçekleştiren beyaz bir çocuk olarak gösterildi? Oysa ülkede bu tür suçları çoğunlukla siyah gençlerin işlediği söyleniyor.

Thorne, diziyi Stephen Graham'la birlikte yarattığını belirterek şu cevabı verdi:

Bize, bu hikayeyi şu olaydan ve başka bir olaydan esinlenerek yazdığımızı ve bu yüzden karakterin ırkını değiştirdiğimizi söylüyorlar. Bundan daha yanlış bir şey olamaz. Ben bugüne kadar birçok gerçek hayat hikayesini anlattım ve bir olayın gerçek unsurlarını alıp ekrana yansıtmanın, özellikle de insanlar bunu beklemiyorsa, nasıl zarar verebileceğini iyi bilirim. Bu dizide anlatılanların tek bir parçası bile gerçek bir hikayeye dayanmıyor.

Jon Sopel'in, eleştirilere nasıl tepki verdiğini sorması üzerine Thorne şu yanıtı verdi:

Bu siyah bir çocuk mu olmalıydı? Böyle bir suçu sadece siyah gençlerin işlediğini söylemek saçmalık. Bu doğru değil. Tarih boyunca her ırktan çocuğun benzer suçları işlediği pek çok örnek var. Biz burada ırk hakkında bir şey söylemiyoruz. Biz erkeklik kavramı üzerine bir noktaya değiniyoruz. Bir sorunun içine girmeye çalışıyoruz. 'Bu şunun ya da bununla ilgili' demiyoruz. Bu, erkek çocuklarıyla ilgili bir hikaye.

Adolescence, bu ayın başında Britanya televizyon tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Dizi, bir dijital yayın platformu yapımı olarak Britanya'nın haftalık televizyon reytinglerinde zirveye yerleşti. 

Reyting ölçüm kuruluşu Barb'a göre dizinin ilk bölümü, yayımlandığı ilk hafta içinde 6,45 milyon kişi tarafından izlendi. Bu, bir diğer Netflix dizisi Beni Kandıramazsın'ın (Fool Me Once) 6,3 milyonluk izlenmesini geçerek Britanya'da bir haftada en çok izlenen dijital yayın içeriği oldu.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, The News Agents



"Artık sinemaya gitmiyorum" diyen Scorsese'ye büyük destek

Martin Scorsese (AP)
Martin Scorsese (AP)
TT

"Artık sinemaya gitmiyorum" diyen Scorsese'ye büyük destek

Martin Scorsese (AP)
Martin Scorsese (AP)

Greg Evans 

Tüm zamanların en beğenilen yönetmenlerinden Martin Scorsese, başkalarının davranışları yüzünden artık sinemada film izleyemediğini açıkladı ve hayranları da ona hak verdi.

Taksi Şoförü (Taxi Driver/1976), Sıkı Dostlar (Goodfellas/1990) ve Para Avcısı (The Wolf of Wall Street/2013) gibi klasiklerin arkasındaki 82 yaşındaki yönetmen, diğer izleyicilerin çıkardığı gürültüye ve telefon ekranlarının dikkat dağıtıcı parlaklığına artık tahammül edemediği için sinemaya gitmeyi bırakmış.

Film eleştirmeni Pete Travers'ın blogu The Travers Take'de Scorsese'ye sinema salonlarından neden hoşlanmadığı soruldu.

Travers, "Usta yönetmene neden artık sinemada film izlemediğini sordum ve o da film sırasında telefonda gevezelik eden, atıştırmalık ve şişe şişe gazlı içecek sipariş etmek için salondan çıkan ve oyuncuların sesini bastıracak kadar gürültü yapan izleyicilere verip veriştirdi" diye yazdı.

Ancak Scorsese'ye bu konuda itiraz eden Travers, insanların sinemada hep konuştuğunu ve kendisinin de gençken muhtemelen aynı şeyi yaptığını öne sürdü.

Travers "'Yapma be Marty' dedim, 'Çocukken çenemizi kapatmazdık'" diye ekledi.

Onun [Scorsese'nin] gözleri karardı. 'Evet, belki de' diye kabul etti. 'Ama biz hep film hakkında konuşurduk ve detaylarını tartışarak eğlenirdik' dedi.

Scorsese'nin yorumları o günden sonra viral oldu ve birçok hayranı onun şikayetine katılıyor.

Bir hayran "Haklı. Sinemada bir yerlerden bir telefon ışığı yanmadan 5 dakika bile geçirmek mümkün değil, çok sinir bozucu" dedi.

Başka biriyse şöyle ekledi:

Ne yazık ki yüzde 100 doğru, insanların 15 sterlin (yaklaşık 800 TL) ödeyip sonra da Snapchat/Instagram'da sessiz reels izlemeleri beni hep şaşırtmıştır. Tuhaf, sinir bozucu ve filmi resmen mahvediyor.

Üçüncü bir kişi de "Marty haklı. Sinema adabı tüm zamanların en düşük seviyesinde" dedi.

4. bir hayran espri yaptı:

Ne yaptığınıza bakın hayvanlar, filmlerin papasının film deneyimini mahvettiniz. Hepiniz kendinizden utanmalısınız.

Diğer yandan Scorsese, hayatını kaybeden Papa Francis ve kendisi arasındaki bir dizi sohbetin yanı sıra papanın kamera karşısındaki son röportajını içeren bir belgesel çekmeye hazırlanıyor.

Aldeas – A New Story (Aldeas: Yeni Bir Hikaye) adlı belgeselin yapımcılığını, Papa Francis'in 2013'te kurduğu kâr amacı gütmeyen uluslararası kuruluş Scholas Occurrentes'in film yapım şirketi üstleniyor.

Belgeselin konusu, papanın sinemayı, eğitimi ve topluluk oluşturmayı "sadece bir ifade aracı değil, umut ve dönüşümün yolu" olarak görmesine odaklanan Aldeas adlı sinema programı. Belgeselde, Endonezya, Gambiya ve İtalya'dan programa katılan gençlerin ve kısa film yapma yolculuklarının gösterileceği bildiriliyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/arts-entertainment