Uzayda miso yapan bilim insanları, ilginç bir tatla karşılaştı

Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)
Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)
TT

Uzayda miso yapan bilim insanları, ilginç bir tatla karşılaştı

Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)
Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)

Uzayda miso yapan bilim insanları, bu yiyeceğin tadının Dünya'dakinden farklı olduğunu keşfetti. Yeni çalışma, astronotların yemek seçeneklerini genişletmenin yanı sıra uzayda yaşam ihtimaline de ışık tutuyor.

Japon mutfağının vazgeçilmezlerinden miso; haşlanmış soya fasulyesi, tuz, pirinç veya arpa gibi tahıllar ve koji mantarıyla yapılıyor. Koji, misonun fermantasyonunu sağlıyor. 

ABD ve Danimarka'dan araştırmacılar, ilk kez yapıldığı tahmin edilen bir deneyle bu yiyecek uzayda hazırlanınca neler olduğunu analiz etti. 

Bilim insanları üç ayrı miso karışımı hazırlayarak birini Massachusetts eyaletinin Cambridge kentine, diğerini Danimarka'nın başkenti Kopenhag'a ve sonuncuyu da alçak Dünya yörüngesindeki Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) gönderdi.

UUİ ve Cambridge'deki karışımlar sıcaklık, nem, basınç, ışık ve radyasyonu takip eden özel bir kapta 30 gün boyunca fermantasyona bırakıldı. Kopenhag'taki fermantasyon ise sıradan bir kapta gerçekleşti.

30 günün ardından "uzay misosu" Dünya'ya gönderildi ve bilim insanları üç yiyeceği test etti.

Bulguları hakemli dergi iScience'ta 2 Nisan'da yayımlanan çalışmaya göre uzayda yapılan miso daha cevizimsi ve kavruk bir tada sahipti. Bu yiyecekte ayrıca bazı bakteri türleri daha fazlaydı ve bir bakteri sadece bu misoda saptandı.

Bilim insanları uzaydaki mikro yerçekimi ve yüksek radyasyon gibi koşulların, mikroorganizmaların büyümesini, metabolizmasını ve böylece fermantasyon sürecini etkileyebileceğini söylüyor.

Tat farklılığının da muhtemelen UUİ'deki yüksek sıcaklıklar sonucu ortaya çıkan ve fermantasyon sürecini hızlandıran pirazin bileşikleriyle ilişkili olduğu tahmin ediliyor.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) Maggie Coblentz, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında "UUİ'deki fermantasyon, mikrobiyal ölçekte yaşayan bir sistemin mikrobiyal topluluğunun çeşitliliği sayesinde nasıl gelişebileceğini gösteriyor ve uzayda yaşamın var olma potansiyelini vurguluyor" diyor:

UUİ genellikle steril bir ortam olarak görülse de araştırmamız, mikropların ve insan dışı yaşamın uzayda da var olabileceğini göstererek bitkileri ve mikropları kendi gezegenlerinden çıkarıp dünya dışı ortamlara taşımakla ilgili önemli biyoetik soruları gündeme getiriyor.

Çalışma, organizmaların uzayın farklı yerlerinde nasıl değişebileceğini göstermenin yanı sıra astronotların menüsünü zenginleştirme imkanı sunuyor.

Danimarka Teknik Üniversitesi'nden makalenin bir diğer yazarı Joshua Evans "Özellikle gelecekteki uzun süreli uzay görevlerinde astronotların refahını ve performansını artırabilir" diye açıklıyor:

Daha geniş anlamda, yeni aşçılık biçimlerini teşvik edebilir ve alan büyüdükçe uzay araştırmalarında aşçılık ve kültürel temsili genişletip çeşitlendirebilir.

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, iScience



Gene Hackman ve eşinin mülkü, hantavirüs yuvası ilan edildi

Gene Hackman ve eşi Betsy Arakawa şubatta Santa Fe'deki evlerinde ölü bulunmuştu (AP)
Gene Hackman ve eşi Betsy Arakawa şubatta Santa Fe'deki evlerinde ölü bulunmuştu (AP)
TT

Gene Hackman ve eşinin mülkü, hantavirüs yuvası ilan edildi

Gene Hackman ve eşi Betsy Arakawa şubatta Santa Fe'deki evlerinde ölü bulunmuştu (AP)
Gene Hackman ve eşi Betsy Arakawa şubatta Santa Fe'deki evlerinde ölü bulunmuştu (AP)

Bir halk sağlığı raporuna göre Gene Hackman'ın mülkü hantavirüs için olası üreme alanıydı.

Oscar ödüllü 95 yaşındaki aktör ve 30 yıllık eşi 65 yaşındaki Betsy Arakawa'nın cesetleri 27 Şubat'ta köpekleriyle birlikte bulunmuştu. Bakım görevlisi cesetleri çift öldükten bir süre sonra bulmuştu.

Kanunun Kuvveti (The French Connection), Affedilmeyen (Unforgiven) ve Tenenbaum Ailesi (The Royal Tenenbaums) gibi filmlerde rol alan Hackman, 1991'de klasik piyanist Arakawa'yla evlenmişti.

İlk incelemelerde ölüm sebebi olarak karbonmonoksit zehirlenmesi ihtimal dışı bırakıldı. Daha sonra hazırlanan otopsi raporu Arakawa'nın kemirgen kaynaklı nadir görülen hastalık hantavirüs pulmoner sendromundan öldüğünü doğruladı. Hackman, Alzheimer'la komplike olan kalp hastalığından öldü ve eşinin yaşamını yitirdiğinden haberdar olmayabilir.

TMZ'nin ulaştığı belgelere göre, New Mexico Halk Sağlığı Departmanı'nın daha sonra yaptığı çevresel risk değerlendirmesinde, çiftin arazisindeki birden fazla binada kemirgen izlerine rastlandı.

Hantavirüs hastalığı enfekte kemirgenlerin idrarı, dışkısı ve tükürüğü yoluyla yayılıyor ve ABD'de en çok zararsız görünen geyik faresi tarafından bulaştırılıyor. Ölümcül olabilen ciddi hastalık akciğerleri etkiliyor ve ilerlemeden önce grip benzeri semptomlar gösteriyor.

Çiftin arazisindeki üç garaj, iki casita (misafir evi) ve üç barakada kemirgen dışkıları bulundu. Üç müstakil garajda iki kemirgen (biri ölü) ve bir kemirgen yuvası tespit edildi. Mülkte bulunan iki araçta da kemirgen yuvaları, dışkıları ve bu hayvanlara rastlandı.

Rapora göre, ek binalara canlı tuzaklar kurulduğu için istila sürüyor gibi görünüyordu.

Bununla birlikte ana konutun düşük riskli olduğu ve çiftin evinin içinde kemirgen faaliyetine dair herhangi bir işaret bulunmadığı belirtildi. Soruşturma, ölümlerin ardından evi ziyaret eden ilk müdahale ekiplerine ve aile üyelerine yönelik riski belirlemek amacıyla yürütüldü.

Ayrıca yayılma riskini belirlemek için de gerekliydi. Arakawa'nın ölümüyle ilgisi olmayan küçük bir Kaliforniya kasabasında üç kişi daha virüs nedeniyle hayatını kaybetti.

Hantavirüs akciğer hastalığı, enfekte olan her 10 kişiden yaklaşık 4'ünü öldürüyor. ABD'de 1993'le 2017 arasında 730'dan az vaka tespit edildi. Vakaların neredeyse tamamı Mississippi Nehri'nin batısında görüldü.

Independent Türkçe