Yapay zekayı günlük hayatımızda nasıl kullanıyoruz?

Yapay zekanın günlük yaşamdaki rolü, birçok yardımcı araç ve cihazın dahil olduğu iki kategoriye ayrılıyor

Yapay zeka hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi (Unsplash)
Yapay zeka hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi (Unsplash)
TT

Yapay zekayı günlük hayatımızda nasıl kullanıyoruz?

Yapay zeka hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi (Unsplash)
Yapay zeka hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi (Unsplash)

Nermin Ali 

Günlük ve mesleki hayatlarımızda güçlü bir şekilde yer edinen sohbet robotları, çoğu mesleği tamamıyla veya kısmen tehdit ediyor.

Bu, otomasyon ve teknolojik gelişmeyle ilgili yeni becerilere olan talebi yansıtıyor.

Yapay zeka uygulamalarının hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle birlikte insanların hayatlarını kolaylaştıran ve hızlandıran bir başka parlak yanı daha ortaya çıkıyor.

Günümüzde yapay zeka teknolojileri çok çeşitli günlük hizmetlerde kullanılıyor.

İnsan emeğinin miktarını azaltmak, iş ve işlem hızını arttırmak ve daha doğru sonuçlara ulaşmak amacıyla, tekrarlayan faaliyetleri ve görevleri gerçekleştirmek için otonom robotlar geliştiriliyor.

Günlük hayatta yapay zeka

Yapay zekanın günlük yaşamdaki rolü, birçok yardımcı araç ve cihazın dahil olduğu iki kategoriye ayrılıyor.

İlk kategori, sesli asistanlar, görüntü ve yüz tanıma teknolojisi, makine öğrenimine dayalı dolandırıcılık tespiti gibi yapay zekaya dayalı programlar tasarlamak ve bunları günlük hayatta kullanmak için yazılım geliştirme konusunda uzman sayılıyor.

İkinci kategori ise bu yazılımın fiziksel bir bedenle donatılıp gerçek dünyada çevre ortamla nasıl etkileşime girdiğinin izlenmesine dayalı somut yapay zekadır.

Ortamları yerinde algılayarak topladığı verileri derinlemesine analiz eden sistemlerin oluşturulmasına yardımcı olmayı amaçlıyor. İnsansız hava araçları, sürücüsüz araçlar, montaj hattı robotları gibi alanlarda kullanılıyor.

Yazılımda yapay zeka

İnsanların performansını taklit etmek için özel olarak tasarlanmış, günlük rutinleri çok daha basit hale getirmeye yardımcı olan bilgisayar yazılımlarıdır.

Bu programların önemi, yapay zeka platformlarına yerleştirilmiş algoritmalarda, sohbet robotlarının aktif konuşmalar yoluyla insan tepkisini simüle etmelerinde, derin öğrenme yazılımı aracılığıyla görüntülerin ve konuşmaların tanınmasında yatıyor. Bilgisayar verilerden birikim yaparak hareket ediyor. 

Yapay zeka, Google Home, Siri, Alexa ve Cortona gibi sesli asistanlara, kullanıcılarının sesli komutlarını çözme sürecinde destek veriyor.

Yapay zekanın günlük hayatımızda en yaygın kullanımlarından biri olan yüz tanıma teknolojisini de destekleyen bu teknoloji, gözler arasındaki mesafeyi, yüzün şeklini ve diğer bilgileri kullanarak görüntüleri işleyerek akıllı telefonların kilidini açma avantajı sağlıyor.

Bu yazılım, üretken rakip ağlarda hata payını azaltmak ve derin sahtekarlıkların hileli kullanımını tespit etmek için kullanılıyor. 

Yapay zeka, güvenlik alanında yüz tanıma yazılımının destekleyici bir uzantısı olarak video gözetim sistemleri geliştirmek için de kullanılıyor.

Zira bir kişinin video gözetim sistemlerinin ekranlarını aynı anda sürekli izlemesi ve sürekli incelemesi pratik olarak kolay değil.

Bu nedenle, insan gözünün gözden kaçırabileceği olağandışı etkinlikleri tespit etmek amacıyla sürekli algılama üzerinde çalışan izleme sistemleri üretmek için makine öğrenimi yöntemlerini kullanarak bu izleme süreçlerini otomatikleştirmek ve iyileştirmek önemli. 

Somutlaştırılmış yapay zeka

Somutlaştırılmış yapay zekayı temel alan teknoloji, insanın yaptığı gibi fiziksel ortamda hareket ederek ve eylemleriyle onu etkileyerek insan davranışlarını taklit eden yapay zeka yeteneklerine sahip donanım cihazlarının oluşturulmasına dayanıyor.

Otonom araçlar ve nesnelerin interneti gibi pek çok örnek bulunuyor. Günümüzde yapay zeka, araçlarda hızı kontrol etmek ve kör noktaları tespit etmek için tamamen otonom yetenekler sağlamak amacıyla kullanılıyor.

Derin takviyeli öğrenme kullanılarak araçlara otonom olarak nasıl hareket edecekleri ve deneme yanılma yoluyla nasıl karar verecekleri öğretiliyor.

Hem sabit hem de hareketli potansiyel engelleri dikkate alarak yolun güzergahı planlanıyor.

Eş zamanlı konumlandırma ve haritalama sistemi, gerçek zamanlı çevresel algılama tabanlı yönlendirme sayesinde aracın yakındaki araçlara ve beklenmedik durumlara uyumlu şekilde hareket etmesine olanak tanıyor.

Nesnelerin internetinin yapay zeka desteği, en az insan müdahalesiyle çalışan akıllı ev cihazlarının geliştirilmesi için geniş fırsatlar yaratıyor.

Nesnelerin interneti, internet ile etkileşime giren cihazlarla ilgilenirken yapay zeka ise bu cihazların verileri kullanarak öğrenmesine yardımcı oluyor.

Cihazlar, sensör sistemleri yardımıyla veri topluyor. Yapay zeka, veri tekrarı ve deneyimlerden öğrenme avantajından yararlanarak bu cihazların insan gereksinimlerine cevap verme yeteneğini geliştiriyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Fizikte büyük atılım: "Dolaşık" moleküller kuantum hesaplamaya yaradı

(Reuters)
(Reuters)
TT

Fizikte büyük atılım: "Dolaşık" moleküller kuantum hesaplamaya yaradı

(Reuters)
(Reuters)

Bilim insanları, molekülleri birbirlerinden kilometrelerce uzakta olsalar bile birbirleriyle eşzamanlı olarak etkileşime girmelerini sağlayan tuhaf ve özel duruma bağlayarak kuantum hesaplamayı ilerletebilecek bir buluşa imza attı.

Kuantum bilgisayarlar bazı problemleri geleneksel bilgisayarlardan çok daha hızlı çözebilir çünkü aynı anda çok sayıda paralel hesaplamayı büyük bir hızla gerçekleştirebiliyor.

Klasik bir bilgisayar biti 0 veya 1 değerini alırken, kuantum bitleri yani kübitler aynı anda 0 ve 1'in süperpozisyonunda olabilir ve bu da aynı anda çok çeşitli hesaplamaların yapılmasına olanak tanır.

Bu bilgisayarlar, evrenin zıt uçlarında yer alsalar bile parçacıkların eşzamanlı olarak etkileşime girdikleri kuantum fiziği olgusu "dolanıklık"tan yararlanıyor. Fizikçi Albert Einstein bu özel durumu "uzak mesafedeki ürkütücü eylem" diye tanımlamıştı. 

Dolanıklık, iki parçacığın birbiriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı hale gelmesiyle gerçekleşir, böylece bir parçacık diğer parçacıktan ışık yılı uzakta olsa bile bu bağlantı devam eder.

Kuantum dolanıklığındaki ilerlemeler, davranışlarının simüle edilmesi zor olan karmaşık sistemlerin bilgisayar modellerinin geliştirilmesini ve geleneksel muadillerinden daha hızlı ölçüm yapan kuantum sensörlerinin yapılmasını sağlayabilir.

Ancak kontrol edilebilir kuantum dolanıklığı elde etmek hâlâ bir zorluk olmaya devam ediyor.

Bu, araştırmacıların kübit oluşturmak için hangi platformun (birkaç örnek vermek gerekirse iyonlar, fotonlar veya atomlar) en iyisi olduğuna dair hâlâ emin olmamalarından kaynaklanıyor.

Science adlı bilimsel dergide yayımlanan yeni çalışma, ilk kez tek moleküllerin dikkatlice manipüle edilerek, birbirine bağlanmış kuantum durumlarına dönüştürülebileceğini gösterdi.

ABD'deki Princeton Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Yukai Lu, "Yani pratik anlamda bu, kuantum bilgisini depolamanın ve işlemenin yeni yolları olduğu anlamına geliyor" dedi.

Moleküller atomlardan daha fazla şekilde etkileşime girebildiğinden, araştırmacılar dolaşıklıklarının karmaşık sistemlerin simülasyonu gibi bazı uygulamalar için çok uygun olabileceğini söylüyor.

Örneğin, bir molekül birden fazla modda titreşebilir ve dönebilir; bu modların ikisi bir kübiti kodlamak için kullanılabilir.

Ancak molekülleri kuantum hesaplama için cazip kılan serbestlik dereceleri, laboratuvar ortamlarında kontrol edilmelerini zorlaştırıyor.

Son çalışmada bilim insanları, ultra soğuk derecelere kadar molekülleri soğutmak için lazer kullanımı da dahil kuantum mekaniğinin ön plana çıktığı birkaç dikkatli yaklaşım kullanarak bu zorlukların üstesinden geldi.

Daha sonra araştırmacılar, ultra küçük molekülleri manipüle etmek için kullanılan mikrodalga atışları ve "optik cımbızlar" yardımıyla, tek moleküllerin birbirleriyle uyumlu bir şekilde etkileşime girmesini ve dolaşık hale gelmesini sağlayabildi.

Araştırmacılar böyle bir dolaşıklığın hem kuantum hesaplama hem de karmaşık sistemlerin simülasyonu için yapıtaşı olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Lawrence Cheuk, "Kuantum bilimi için molekülleri kullanmak yeni bir sınır ve isteğe bağlı dolaşıklığı kanıtlamamız, moleküllerin kuantum bilimi için uygun bir araç olarak kullanılabileceğini göstermede önemli bir adım" dedi.

Independent Türkçe 


X CEO'su Yaccarino: Aralıkta şu ana kadar 10 milyondan fazla kişi X'e kaydoldu

(AA)
(AA)
TT

X CEO'su Yaccarino: Aralıkta şu ana kadar 10 milyondan fazla kişi X'e kaydoldu

(AA)
(AA)

Yaccarino, yöneticisi olduğu X sosyal medya platformundan (eski adıyla Twitter) yaptığı açıklamada, aralık ayında şu ana kadar 10 milyondan fazla kişinin X'e kaydolduğunu bildirdi.

Yaccarino açıklaması, aralarında Apple, Warner Bros, Disney, IBM, Paramount Global, Lions Gate Entertainment, NBCUniversal, Discovery ve Comcast gibi şirketlerin de bulunduğu birçok kuruluşun "Tesla, SpaceX ve sosyal medya platformu X'in sahibi Elon Musk'un Yahudi karşıtı gibi algılanan tweeti nedeniyle" X'teki reklamlarını iptal etmesinden sonra gelmesi dikkati çekti.

New York Times gazetesine göre, X, reklamların iptali nedeniyle yıl sonuna kadar 75 milyon dolar kadar reklam geliri kaybetme riskiyle karşı karşıya bulunuyor.

Antisemitik olduğu iddialarını reddeden Elon Musk, bir kullanıcının X'te yaptığı, "Yahudiler, insanlardan kendilerine karşı kullanmayı bırakmalarını istedikleri nefreti tam da beyazlara karşı kullanıyor." paylaşımına "Gerçekleri söyledin." yorumunu yapmıştı.

Konuya ilişkin Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada Musk, "Yahudi karşıtlığını teşvik etmekle" suçlanmış, "Yahudi karşıtı ve ırkçı nefretin iğrenç şekilde teşvik edilmesini en güçlü ifadelerle kınıyoruz." değerlendirmesinde bulunulmuştu.

"Hiçbir şey gerçeklerden daha fazlası olamaz." ifadesiyle hakkındaki iddialara cevap veren Musk, 27 Kasım'da İsrail'in Gazze Şeridi sınırında yer alan Kfar Aza beldesini ziyaret etmiş, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Başbakan Binyamin Netanyahu ile görüşmüştü.

Musk, ayrıca İsrail'e gerçekleştirdiği ziyaretin söz konusu tweetlerden önce planlandığını, bunun "bir özür turu" olmadığını dile getirmişti. Musk, temmuz ayında sitenin aylık 540 milyon kullanıcıya sahip olduğunu açıklamıştı.


Şubat 2024'ten itibaren Facebook şifreli e-postayı desteklemeyecek

Gizli görüşmeleri durdurma kararı düşük kullanım ve odağın "Messenger" uygulamasına kaydırılmasından kaynaklanıyor (AP)
Gizli görüşmeleri durdurma kararı düşük kullanım ve odağın "Messenger" uygulamasına kaydırılmasından kaynaklanıyor (AP)
TT

Şubat 2024'ten itibaren Facebook şifreli e-postayı desteklemeyecek

Gizli görüşmeleri durdurma kararı düşük kullanım ve odağın "Messenger" uygulamasına kaydırılmasından kaynaklanıyor (AP)
Gizli görüşmeleri durdurma kararı düşük kullanım ve odağın "Messenger" uygulamasına kaydırılmasından kaynaklanıyor (AP)

Sosyal paylaşım sitesi Facebook, Şubat 2024'ten itibaren şifreli e-posta hizmetinin desteklenmeyeceğini ve gizli konuşmalarda taslakları veya arşivlenmiş mesajları olan kullanıcıların bunları bu tarihten önce kaydetmeleri gerektiğini duyurdu.

Facebook'un sahibi olan Meta şirketi, gizli sohbetleri durdurma kararının düşük kullanım ve Messenger uygulamasına odaklanma nedeniyle alındığını açıkladı. Gizli Sohbetler ilk olarak 2015 yılında, insanların Facebook'ta birbirlerine şifreli mesajlar göndermesinin bir yolu olarak tanıtıldı. Ancak bu özellik hiçbir zaman yaygın bir şekilde benimsenmedi ve Meta son birkaç yıldır bu özelliği aşamalı olarak kaldırıyor.

(Fotoğraf) Şu anda Gizli Sohbetler kullanıyorsanız, taslakları ve arşivlenmiş mesajları Şubat 2024'ten önce kaydetmelisiniz (Reuters)
Şu anda Gizli Sohbetler kullanıyorsanız, taslakları ve arşivlenmiş mesajları Şubat 2024'ten önce kaydetmelisiniz (Reuters)

Kullanım eksikliğinin yanı sıra, şifreleme teknolojisi olarak "PGP" seçimi de bu özelliğin yok olmasında rol oynadı. İlk olarak ünlü kriptograf Phil Zimmerman tarafından geliştirilen PGP, son yıllarda modası geçmiş bir teknoloji haline geldi. Hatta Zimmerman 2015 yılında MacBook'uyla uyumluluk sorunları ve iOS cihaz desteğinin olmaması nedeniyle artık PGP kullanmadığını itiraf etti.

Meta: “Bazıları bu haberden dolayı hayal kırıklığına uğrayabilecek ancak Messenger, insanların özel ve güvenli konuşmalar yapabileceği en iyi yerdir" açıklamasını yaptı.

Messenger'ın özel iletişim için bazı özellikleri:

Uçtan uca şifreleme, mesajları yalnızca gönderenin ve alıcının okuyabileceği anlamına geliyor.

- Belirli bir süre sonra kaybolan soluk mesajlar.

- Belirli kişilerle şifrelenmiş ve ele geçirilemeyen gizli konuşmalar.

- Mesajları belirli bir süre sonra kaybolacak şekilde ayarlama.

Şu anda Gizli Sohbetler kullanıyorsanız, Şubat 2024'ten önce taslakları ve arşivlenmiş mesajları kaydetmelisiniz. Bunu mesajlarınızı bir dosyaya aktararak yapabilirsiniz. Mesajlarınızı kaydettikten sonra, kendi konuşmalarınızı yapmak için Messenger'a geçebilirsiniz.


Kaspersky: 2023 yılında günlük 411 bin zararlı dosya tespit edildi

Microsoft Office belge türlerindeki kötü amaçlı belgeleri içeren saldırıların sayısında yüzde 53 oranında önemli bir artış oldu. (Shutterstock)
Microsoft Office belge türlerindeki kötü amaçlı belgeleri içeren saldırıların sayısında yüzde 53 oranında önemli bir artış oldu. (Shutterstock)
TT

Kaspersky: 2023 yılında günlük 411 bin zararlı dosya tespit edildi

Microsoft Office belge türlerindeki kötü amaçlı belgeleri içeren saldırıların sayısında yüzde 53 oranında önemli bir artış oldu. (Shutterstock)
Microsoft Office belge türlerindeki kötü amaçlı belgeleri içeren saldırıların sayısında yüzde 53 oranında önemli bir artış oldu. (Shutterstock)

Kaspersky sistemleri bu yıl günde yaklaşık 411 bini kötü amaçlı olmak üzere yaklaşık 125 milyon dosya tespit etti. Bu durum, 2023 yılı boyunca siber tehditlerin geçen yıla oranla yüzde 3 artış gösterdiğine işaret ediyor.

Uzmanlar, Microsoft Office belge türleri veya PDF dosyaları gibi kötü amaçlı belgeleri içeren saldırıların sayısında yüzde 53'lük önemli bir artış olduğunu kaydetti. Saldırganlar, tespit edilmeden sistemlere sızmak için ‘arka kapılar’ kullanmak gibi daha riskli eylemler gerçekleştirdi.

Fotoğraf Altı: Kaspersky, 2019'dan 2023'e kadar güvenlik çözümleri tarafından günlük tespit edilen ortalama zararlı dosya sayısını açıkladı. (Kaspersky)
Kaspersky, 2019'dan 2023'e kadar güvenlik çözümleri tarafından günlük tespit edilen ortalama zararlı dosya sayısını açıkladı. (Kaspersky)

Saldırılara karşı en savunmasız cihazlar

Kaspersky sistemleri tarafından günlük olarak tespit edilen tüm kötü amaçlı yazılım dolu verilerin yüzde 88'inin Windows cihazlarda bulunması nedeniyle Windows cihazlar siber saldırıların ana hedefi oldu. Farklı komut dosyaları ve çeşitli formatlardaki belgeler aracılığıyla yayılan kötü amaçlı yazılımlar da günlük olarak tespit edilen tüm kötü amaçlı dosyaların yüzde 10'unu temsil ederek yılın ilk üç siber tehdidi arasında yer aldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre en yaygın kötü amaçlı yazılım türünde ‘Truva atı’ yazılımı halen ilk sırada. 2023 yılı, ‘arka kapı’ kullanımında 2022'de günlük olarak keşfedilen 15 bin dosyadan 2023'te 40 bin dosyalık bir artışa tanık oldu. Bu veriler, ‘arka kapı’ çabalarının arasında en tehlikelisinin ‘Truva atı’ yazılımı olduğunu gözler önüne serdi. Yazılım, saldırganlara, gizli verileri toplamanın ve kurbanın bilgisayar etkinliklerini kaydetmenin yanı sıra, dosya gönderme, alma, çalıştırma ve silme gibi görevleri gerçekleştirmek için kurbanın sistemini uzaktan kontrol etme yeteneği de sağlıyor.

Fotoğraf Altı: Kaspersky tarafından günlük olarak tespit edilen kötü amaçlı yazılım dolu verilerin yüzde 88'i Windows çalıştıran cihazlarda bulunuyor. (Kaspersky)
Kaspersky tarafından günlük olarak tespit edilen kötü amaçlı yazılım dolu verilerin yüzde 88'i Windows çalıştıran cihazlarda bulunuyor. (Kaspersky)

Kullanıcılara tavsiyeler

Kaspersky uzmanları bireysel kullanıcılara, güvenilmeyen kaynaklardan uygulama indirmemelerini ve yüklememelerini, bilinmeyen kaynaklardan gelen bağlantılara veya internetteki şüpheli reklamlara tıklamamalarını tavsiye ediyor.

Buna ek olarak, küçük ve büyük İngilizce harfler, sayılar ve noktalama işaretlerinin bir karışımını içeren güçlü, benzersiz parolalar oluşturmayı ve iki faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirmeyi öneriyor.

Kullanıcılar için ipuçları

- Bazıları belirli güvenlik sorunları için önemli düzeltmeler içerebileceğinden, güncellemeleri her zaman yükleyin.

- Ofis güvenlik sistemlerini veya siber güvenlik yazılımlarını devre dışı bırakmanızı isteyen mesajları dikkate almayın.

- ‘Kaspersky Premium’ gibi sisteminize ve cihaz türünüze uygun güçlü bir güvenlik çözümü kullanın.

Şirketler için tavsiyeler

Kaspersky uzmanları, saldırganların güvenlik açıklarından yararlanarak ağınıza sızmasını önlemek için şirketler tarafından kullanılan tüm cihazlara periyodik olarak en son yazılım güncellemelerinin yüklendiğinden emin olunması gerektiği görüşünde. Uzmanlara göre şirket hizmetlerine erişmek için güçlü parolalar kullanma ilkesini yerleştirmek ve hizmetlere uzaktan erişmek için çok faktörlü kimlik doğrulama kullanmak da büyük önem taşıyor.


Google'ın OpenAI'a karşı en büyük kozu: GeminiAI'la ilgili bilinenler

OpenAI'ın GPT-3,5'i piyasaya sürmesinden sadece bir yıl sonra GeminiAI'ın gelmesi analistlere bunun aceleci bir iş olduğunu düşündürdü (Google)
OpenAI'ın GPT-3,5'i piyasaya sürmesinden sadece bir yıl sonra GeminiAI'ın gelmesi analistlere bunun aceleci bir iş olduğunu düşündürdü (Google)
TT

Google'ın OpenAI'a karşı en büyük kozu: GeminiAI'la ilgili bilinenler

OpenAI'ın GPT-3,5'i piyasaya sürmesinden sadece bir yıl sonra GeminiAI'ın gelmesi analistlere bunun aceleci bir iş olduğunu düşündürdü (Google)
OpenAI'ın GPT-3,5'i piyasaya sürmesinden sadece bir yıl sonra GeminiAI'ın gelmesi analistlere bunun aceleci bir iş olduğunu düşündürdü (Google)

Google, bugüne kadar ürettiği en yetenekli yapay zeka modelini duyurdu.

GeminiAI adlı model, Google'ın ABD'li yapay zeka firması OpenAI'ın geliştirdiği ChatGPT'ye karşı en büyük kozu olarak görülüyor.

Gemini; Ultra, Pro ve Nano olmak üzere üç farklı optimizasyona sahip. Böylece veri merkezlerinden mobil cihazlara kadar pek çok farklı seviyede ihtiyacı karşılayabilmesi için tasarlandı.

Çok daha karmaşık görevler için en büyük model olan Gemini Ultra kullanılabilir. Çeşitli görevlerde Gemini Pro'nun kullanılması öngörülürken, mobil cihazlarda en verimli model de Gemini Nano olarak görülüyor.

Kurumsal müşteriler için Gemini Pro

Dün çevrimiçi basın toplantısı düzenleyen Google araştırmacıları, Gemini 1.0 diye anılan sürümün kapasitesine dair genel bir özet sundu.

Buna göre Gemini Ultra, Gemini'ın amiral gemisi modeli. Pro ise daha "hafif" bir model.

Gemini Pro'yu denemek için en kolay yer Google'ın ChatGPT'ye rakip olan sohbet botu Bard. Sohbet botu dün itibarıyla Gemini Pro'nun ince ayarlı bir sürümüyle desteklenmeye başladı.

Google Asistan ve Bard Genel Müdürü Sissie Hsiao, ince ayarlı Gemini Pro'nun, Bard'ın ardındaki önceki modele kıyasla daha gelişmiş muhakeme, planlama ve anlama yetenekleri sunduğunu söyledi.

Öte yandan bu iyileştirmelerin hiçbiri bağımsız gazeteciler tarafından doğrulanamadı. Zira Google, muhabirlerin modelleri tanıtılmadan önce test etmelerine izin vermedi ve basın toplantısı sırasında canlı demolar da göstermedi.

Gemini Pro ayrıca Google'ın makine öğrenimi platformu Vertex AI'ı kullanan kurumsal müşteriler için de 13 Aralık'ta piyasaya sürülecek.

Mobil cihazlar için Gemini Nano

Nano modeliyse mobil cihazlarda çalışacak şekilde saflaştırılmış.

Gemini Nano, şimdilik Android 14'e özel olarak, Google'ın kısa süre önce yayınladığı AI Core uygulaması aracılığıyla kullanıcıya sunulacak.

Modeli uygulamalarına dahil etmek isteyen Android geliştiricileri, programa erkenden kısa bir göz atmak için kaydolabiliyor.

Model, ilk olarak Google'ın Pixel 8 Pro'sunda ve gelecekte diğer Android cihazlarda kullanılabilecek. Modelin özetleme ve mesajlaşma uygulamalarında yanıtlar oluşturmak üzere kullanılabileceği düşünülüyor.

ChatGPT'den daha mı yetenekli?

Hsiao'nun sunumunda Gemini Pro'nun içeriği özetleme, beyin fırtınası yapma ve yazma gibi görevlerde OpenAI'ın GPT-3,5 modelinden daha yetenekli olduğu savunuldu.

Ayrıca ilkokul seviyesinde matematik yeteneğinin de daha iyi olduğu iddia edildi.

OpenAI, GPT-3,5 modelini geçen yıl piyasaya sürmüştü.

Bu noktada Gemini Ultra modeli de OpenAI'ın dil modelinin son sürümü GPT-4'le kıyaslanıyor.

Google'ın yapay zeka yan şirketi DeepMind'ın ürün başkan yardımcısı Eli Collins, Gemini Ultra'nın metin, görsel, ses ve kodlardaki "incelikli" bilgileri kavrayabildiğini söyledi.

Collins modelin özellikle de matematik ve fizik gibi "karmaşık" konularla ilgili soruları yanıtlayabildiğini iddia ediyor.

Buna göre Gemini Ultra, konuşmaları da yazıya dökebiliyor ve ses ya da videolarla ilgili soruları (örneğin "Bu videoda neler söyleniyor?") yanıtlayabiliyor.

Google, Gemini Pro'nun halka sunulmadan önce bir dizi standart için karşılaştırma testinden geçirildiğini ve bu testlerin 8'inden 6'sında GPT-3,5'ten daha iyi performans gösterdiğini söylüyor.

Öte yandan Google, Gemini modelini eğitmede kullanılan verilerin nasıl toplandığı ve nereden geldiği gibi soruları yanıtlamayı defalarca reddetti.

Collins, verilerin en azından bir kısmının halka açık internet kaynaklarından geldiğini ve Google'ın bunları inceleyerek kaliteli verileri ayrıştırdığını, uygunsuz olanlarınsa filtrelendiğini dile getirdi.

Gemini'ın eğitim verilerine farkında olmadan katkıda bulunmuş olabilecek içerik üreticilerinin telif isteyip istemeyeceğiyse bilinmiyor.

Şirketin en verimli üretken yapay zeka modeli

Dün yayımlanan teknik incelemeye göre Gemini Pro'nun eğitimi "birkaç hafta" sürdü. Gemini Ultra'nın eğitimiyse muhtemelen çok daha fazla vakit aldı.

Collins, Gemini'ın Google'ın bugüne kadarki "en verimli" büyük üretken yapay zeka modeli olduğunu söyledi. Metin, görüntü ve ses gibi çeşitli içerik türleri üretebilen yapay zeka sistemlerin tümüne üretken yapay zeka (generative AI) adı veriliyor. Bu teknoloji ilk kez 1960'larda sohbet botlarıyla tanıtılmıştı.

Collins ayrıca modelin maliyetinin de öncüllerine göre daha az olduğunu vurguladı.

Öte yandan onu eğitmek için kaç tane çip kullanıldığı ve tam olarak ne kadara mal olduğu açıklanmadı. Eğitim sürecinin çevresel etkisine de değinilmedi.

Daha önce araştırmacılar, GPT-4 boyutunda bir modelin eğitiminin 15 tondan fazla karbondioksit yaydığını ortaya çıkarmıştı. Bu yaklaşık bin Amerikalının yıllık emisyonuna eşdeğer.

Google'ın konuyla ilgili soruları yanıtlamayı reddetmesiyse merakı kamçılıyor.

Bard'ı nasıl güçlendirecek?

Gemini'ın Bard'a entegrasyonu iki aşamada gerçekleşecek. İlk etapta Bard, Gemini Pro'nun özel olarak ayarlanmış bir sürümüyle yükseltilecek.

Şirket 2024'te, Gemini Ultra'dan başlayarak kullanıcıların en iyi yapay zeka modeline erişmesini sağlayacak Bard Advanced'i tanıtacak.

Bard'ın Gemini Pro'lu sürümü ilk olarak dünya çapında 170'den fazla ülke ve bölgede İngilizce olarak kullanıma sunulacak. Yakın zamanda daha fazla dil desteği eklenmesi bekleniyor.

Yukarıda bahsi geçen basın toplantısında Hsiao, "Bu, Bard'ın lansmanından bu yana kalite alanında yaptığımız en büyük iyileştirme" dedi.

Hsiao, Gemini Pro'nun ilk olarak Bard'daki metin tabanlı istemleri güçlendireceğini, ancak gelecek aylarda çok modlu desteğe (metinler, görseller veya diğer yöntemler) erişebileceğini söyledi.

İnsanlardan iyi kod yazabilen AlphaCode

Google, Gemini üretken yapay zeka modelinin yanı sıra kod yazma aracının yeni sürümü AlphaCode 2'yi de duyurdu.

Bu modeli yaklaşık bir yıl önce Google'ın DeepMind laboratuvarı tanıtmıştı.

Programın daha önce katıldığı yarışmalarda insanlardan daha iyi kod yazabildiği görülmüştü. 

Nitekim AlphaCode 2'nin de Python, Java, C++ ve Go'nun da aralarında yer aldığı dillerde kodlama yapabildiği ve rakiplerin yüzden 85'inden daha iyi performans gösterdiği belirtildi.

Yeni sürümün Gemini modeliyle güçlendirildiği söyleniyor.

Independent Türkçe


‘ChatGPT’ ilaçlarla ilgili soruların yüzde 75'ini yanıtlayamıyor

Yapay zekaya dayanan sohbet robotu ChatGPT’nin logosu (Reuters)
Yapay zekaya dayanan sohbet robotu ChatGPT’nin logosu (Reuters)
TT

‘ChatGPT’ ilaçlarla ilgili soruların yüzde 75'ini yanıtlayamıyor

Yapay zekaya dayanan sohbet robotu ChatGPT’nin logosu (Reuters)
Yapay zekaya dayanan sohbet robotu ChatGPT’nin logosu (Reuters)

Yeni bir çalışma, popüler yapay zeka aracı ChatGPT’nin tıbbi ilaçların kullanımıyla ilgili soruların yaklaşık yüzde 75'ini doğru yanıtlayamadığını ortaya koyarken, araştırmacılar bazı yanıtların hastalara zarar verebileceğini doğruladı.

Amerikan CNBC kanalına göre, Long Island Üniversitesi'ndeki eczacılar ChatGPT'de ilaçlarla ilgili 39 soru sordular ancak yanıtların yalnızca 10'unun tatmin edici olarak değerlendirilebileceğini gördüler.

Araştırmaya göre, diğer 29 soruda ise cevaplar ya yanlış ya da eksikti.

Çalışma ekibine liderlik eden Long Island Üniversitesi'nde eczacılık profesörü olan Sarah Grossman, "Sağlık çalışanları ve hastalar ChatGPT'yi ilaçlarla ilgili güvenilir bir bilgi kaynağı olarak kullanma konusunda dikkatli olmalıdır" dedi.

Grossman ve ekibi, ChatGPT’nin bu konuda doğru yanıtlar vermediğine dair bir örnek olarak, ChatGPT’ye yöneltilen, anti-koronavirüs ilacı Baxlovid'in tansiyon düşürücü ilaç Verapamil ile birlikte alınma olasılığına ilişkin bir soruya, ChatGPT’nin ‘bu ilaç kombinasyonunun birlikte alınmasından kaynaklanabilecek herhangi bir advers reaksiyon bildirilmemiştir’ şeklinde yanıt vermesini gösterdi.

Grossman, "Aslında, bu ilaçların birbirleriyle etkileşime girme potansiyeli vardır ve birlikte kullanımları kan basıncında aşırı düşüşe yol açabilir. Bu etkileşimi bilmeden, hasta istenmeyen ve önlenebilir yan etkilere maruz kalabilir” dedi.

ChatGPT’yi geliştiren Amerikan yapay zeka şirketi OpenAI’nin sözcüsü bu konuda yaptığı açıklamada, sistemin tıbbi bilgi sağlamak üzere dikkatlice ayarlanmadığını belirtti.

Sözcü, kullanıcıların ChatGPT’ye uzman tıbbi tavsiye veya geleneksel bakıma alternatif olarak güvenmemeleri gerektiğini vurguladı.


Bilim insanları mükemmel espresso yapmanın yöntemini buldu

Mükemmel bir espresso yapmanın anahtarı nesillerdir kahve meraklıları arasında tartışılıyor (Pixabay)
Mükemmel bir espresso yapmanın anahtarı nesillerdir kahve meraklıları arasında tartışılıyor (Pixabay)
TT

Bilim insanları mükemmel espresso yapmanın yöntemini buldu

Mükemmel bir espresso yapmanın anahtarı nesillerdir kahve meraklıları arasında tartışılıyor (Pixabay)
Mükemmel bir espresso yapmanın anahtarı nesillerdir kahve meraklıları arasında tartışılıyor (Pixabay)

Bir grup bilim insanı, mükemmel espresso yapmayı sağlayacak tarife sahip olduklarını söylüyor.

ABD'deki Oregon Üniversitesi liderliğindeki araştırmacılar, öğütme işleminden önce kahve çekirdeklerine bir miktar su eklemenin espressoyu daha lezzetli hale getirdiğini keşfetti.

Bulgular, baristalara ve endüstriyel kahve üreticilerine büyük bir fırsat sunabilir.

Kahve öğütüldüğünde, çekirdekler arasındaki sürtünme elektrik üreterek parçacıkların öğütücüde bir araya toplanmasına neden oluyor.

Araştırmacılar bu işleme su eklemenin üretilen elektriği azalttığını, bunun sonucunda daha az kahve atığı ortaya çıkarken, daha güçlü tatlar elde edildiğini ortaya koydu.

Oregon Üniversitesi'nde kimya doçenti Christopher Hendon, "Su, yalnızca statik elektriği azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda öğütme sırasında oluşan pisliği de azaltıyor" diye konuştu:

Ayrıca içeceğin yoğunluğu üzerinde de büyük etki yaratabilir ve daha iyi tatlara erişme yeteneği kazandırabilir.

Matter adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırma makalesinde elektriğin kahve tadını nasıl etkilediği de incelendi.

Böylelikle öğütücüdeki elektriksel aktivitenin volkanların patlama esnasında sürtünmeyle ürettiğine benzediği sonucuna varıldı.

Portland Eyalet Üniversitesi'nde elektrik ve bilgisayar mühendisliği akademisyeni Joshua Méndez Harper, "Bir patlama sırasında magma, yanardağdan çıkan büyük bulutta küçük parçacıklara ayrılıyor. Bu parçacıklar birbirine sürtünüyor ve yıldırım üretecek noktaya kadar elektrik yükleniyor" dedi:

Basitleştirirsek bu süreç, çekirdekleri alıp ince toz haline getirdiğiniz kahve öğütme işlemine benziyor.

Independent Türkçe


Gizemli mağarada tarih öncesi "zaman kapsülü" keşfedildi

Arkeologlar, 16 bin 800 yıl önce inşa edildiği düşünülen tarihöncesi bir mağara yerleşimi keşfetti (Kantabria Üniversitesi)
Arkeologlar, 16 bin 800 yıl önce inşa edildiği düşünülen tarihöncesi bir mağara yerleşimi keşfetti (Kantabria Üniversitesi)
TT

Gizemli mağarada tarih öncesi "zaman kapsülü" keşfedildi

Arkeologlar, 16 bin 800 yıl önce inşa edildiği düşünülen tarihöncesi bir mağara yerleşimi keşfetti (Kantabria Üniversitesi)
Arkeologlar, 16 bin 800 yıl önce inşa edildiği düşünülen tarihöncesi bir mağara yerleşimi keşfetti (Kantabria Üniversitesi)

Arkeologlar, 16 bin 800 yıl önce inşa edildiği düşünülen tarih öncesi bir mağara yerleşimi buldu.

Keşif İspanya'nın, daha önce duvarlarında bulunan sanat eserleriyle ünlenen Kantabria bölgesindeki La Garma mağaralarında yapıldı.

Projeye öncülük eden Kantabria Üniversitesi'nden tarih öncesi araştırma ekibi, bunun "dünyadaki en iyi korunmuş Paleolitik yerleşim alanlarından biri" olduğunu söyledi.

Ev, taş bloklarla birlikte "çubuk ve derilerden" oluşan yapılar bulunan yaklaşık 5 metrekarelik oval alan diye tanımlanıyor.

Araştırmacılar, mekanın ortasında küçük bir kamp ateşi olduğunu ve bu ateşte pek çok günlük işin yapıldığını düşünüyor.

Keşif sırasında yerleşim alanı (Kantabria Hükümeti)
Keşif sırasında yerleşim alanı (Kantabria Hükümeti)

Alanı bir grup Magdalenian avcı ve toplayıcının paylaştığına inanan araştırmacılar, yerleşim alanında geyik, at ve bizon kemiklerinin yanı sıra 600 parça çakmaktaşı, iğne ve deniz yumuşakçalarının kabukları da dahil 6 bin 614 nesneyi belgeledi.

Keşfedilenler arasında araştırmacıların, yerleşim sakinlerinin takı olarak kullandığını düşündükleri süslü bir kemik ve birkaç kolye de vardı.

Disiplinlerarası ekip 3D haritalama, toprak analizi ve radyokarbon tarihlendirme gibi invazif olmayan teknikler de dahil yenilikçi metodolojiler kullandı ve araştırma iki yıl boyunca aralıksız sürdürüldü.

Yaşam alanının belgelenmesi iki yıllık aralıksız bir çalışma gerektirdi ve yakında yapının bir kopyası Puente Viesgo civarındaki Kaya Sanatı Merkezi'nde sergilenecek.

La Garma mağaraları uzun zamandır arkeolojik ilgi odağı olmuştu. Şimdiye kadar mağara kompleksinin 5 katı keşfedildi ve insan faaliyetlerinin 300 bin yılı aşkın bir süreye uzandığına dair kanıtlarını korumakta.

Yerel yönetim, mağaranın esas girişinin yaklaşık 16 bin yıl önce heyelanla kapanmasıyla içindeki kalıntıları koruduğu için burayı "zaman kapsülü" diye tanımlıyor.

UNESCO dünya mirası alanı olan bu yer ayrıca binlerce fosile ve 35 bin yıl öncesine kadar uzanan bir kaya sanatı koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.

Independent Türkçe


Enceladus deneyi yeni görevlerin önünü açıyor: "Yaşam tespit edilebilir"

Enceladus, Satürn'ün 82 uydusu içinden en büyük 6'ıncısı (NASA)
Enceladus, Satürn'ün 82 uydusu içinden en büyük 6'ıncısı (NASA)
TT

Enceladus deneyi yeni görevlerin önünü açıyor: "Yaşam tespit edilebilir"

Enceladus, Satürn'ün 82 uydusu içinden en büyük 6'ıncısı (NASA)
Enceladus, Satürn'ün 82 uydusu içinden en büyük 6'ıncısı (NASA)

Astrofizik araştırmaları ilerlerken, gökbilimcilerin aklındaki soru daha da güçleniyor: Evrenin başka yerlerinde yaşam var mı? 

Yalnızca Samanyolu Galaksisi'nde milyarlarca gök cismi var. Ancak gökbilimciler konuyla ilgili araştırmalarında genellikle üç önemli unsua bakıyor: Su, enerji ve organik madde.

Veriler, Satürn'ün buzlu uydusu Enceladus'un bu üçünü de içeren bir "okyanus dünyası" olduğunu gösteriyor. Bu durum, onu yaşam arayışında birincil hedef haline getiriyor.

NASA'nın Cassini uzay aracı, 20 yıllık görevi sırasında Enceladus'un yüzeyinden saatte yaklaşık 400 metre hızla buz bulutlarının fışkırdığını keşfetmişti. Bu bulutlar, örnek toplamak, Enceladus okyanuslarının bileşimini ve yaşanabilirliğini incelemek için mükemmel bir fırsat sunuyor.

Ancak şimdiye kadar, bu bulutların fışkırma hızının buz taneleri içindeki herhangi bir organik bileşiği parçalayıp parçalayamayacağı ve dolayısıyla örnekleri bozup bozmayacağı bilinmiyordu.

ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi San Diego Kampüsü'nden araştırmacılar, yeni çalışmalarında bu sorunun cevabını buldu.

Laboratuvar ortamında yapılan simülasyonlar, buz bulutlarında taşınan amino asitlerin saatte 4,2 kilometreye varan çarpma hızlarında bile bozulmadan kalabildiğini gösterdi.

Bu da Enceladus'a yapılacak bir örnek toplama seferinde olası yaşam formlarının tespit edilebileceği anlamına geliyor.

Nitekim uzay araçlarının toplayıp Dünya'ya getireceği buz taneciklerinde yüzey altı okyanuslarında yaşamın var olup olmadığına dair ipucu verebilecek moleküllerin tespit edilmesi gerekiyor.

Ancak bunun için, söz konusu moleküllerin hızlı fışkırmalardan "sağ çıkması" gerek.

Hakemli bilimsel dergi PNAS'ta yayımlanan araştırmanın ortak yazarı Robert Continetti, "Güneş Sistemi'nde ne tür bir yaşamın mümkün olabileceğine dair fikir edinmek için örneklenen buz tanelerinde çok fazla moleküler parçalanma olmaması gerek" diye konuştu:

Böylece yaşamı oluşturan şeyin parmak izini alabilirsiniz. Çalışmamız bunun Enceladus'un buz bacalarında mümkün olduğunu gösteriyor.

2024'te NASA, Jüpiter'e gidecek olan Europa Clipper'ı fırlatacak. 

üpiter'in en büyük uydularından biri olan Europa, tıpkı Enceladus gibi bir okyanus gezegeni.

Clipper'ın veya gelecekte Satürn'e gönderilecek herhangi bir uzay aracının, buz taneciklerinde yaşama dair iz bulabileceği umuluyor.

Independent Türkçe


Yıldızlararası seyahat: "Yıllar sürecek iletişim kesintilerine hazır olmak gerek"

Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)
Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)
TT

Yıldızlararası seyahat: "Yıllar sürecek iletişim kesintilerine hazır olmak gerek"

Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)
Zaman genişlemesi, Cristopher Nolan'ın bilimkurgu filmi Yıldızlararası'nda (Interstellar) teorik fizikteki tasvirlerine çok yakın biçimde işlenmişti (IMDb)

Yıldızlararası yolculuğu başarmak insanlık için henüz imkansız görünüyor. Zira Güneş Sistemi'nin dışına çıkıp farklı yıldızlar arasında dolaşmak için olağanüstü bir hıza ulaşmak gerek.

Üstelik yeni bir araştırma, yolculuğa çıkacak astronotların yoğun bir iletişim kesintisine maruz kalacağına da işaret ediyor.

Hakem onayından geçmeyi bekleyen ve bilimsel makale arşivi arXiv'de erişime açılan araştırma makalesinde iletişim kesintilerinin yıllar sürebileceği ifade edildi.

Buradaki ilk sorun, ışığın kendisinin sınırlı bir hızda hareket etmesi. Örneğin mesajların Mars'a ulaşması birkaç dakika, ötegezegenlere ulaşması ise saatler sürüyor.

Daha uzun mesafeli iletişim söz konusu olduğunda Dünya'dan gönderilecek herhangi bir mesajın uzay aracına ulaşması yıllar alabilir.

Nitekim bizimkine en yakın yıldız sistemi Alpha Centauri, 4 ışık yılından daha uzakta.

Öte yandan iletişimin önündeki tek engel bu değil.

Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın Özel Görelilik Teorisi'ne göre evrende zaman senkronize değil. Bu da uzay aracındaki yolcuların, zamanın Dünya'daki insanlara göre daha yavaş aktığı bir "zaman genişlemesi" yaşayacağı anlamına geliyor.

Bu etki halihazırda ölçülebilir nitelikte. Örneğin GPS uydularından gelen sinyallerin senkronizasyonunda bile bu etki dikkate alınıyor.

Ancak dikkate alınması gereken önemli bir sorun daha var.

Yıldızlararası ortamda seyahat edebilecek, hatta Samanyolu Galaksisi'nden çıkabilecek bir uzay aracı, zorunlu olarak ışık hızına yakın hareket etse bile iletişimin kesildiği dönemler geçirecek.

İki senaryo

Araştırmacılar makalelerinde iki varsayımsal yıldızlararası seyahat senaryosunu masaya yatırdı.

İlkinde, gezginler uzay araçlarını sabit 1 g'lik (Dünya üzerindeki ortalama yerçekimi ivmesi) bir ivmeyle hızlandırmaya devam etti. Bu sayede uzay aracını ışık hızına daha da yaklaştırdılar.

Ancak bu tür bir sabit ivme, bir çeşit olay ufku yaratıyor. Yani eğer Dünya'dan uzay aracına bir mesaj gönderilirse, bu mesaj da ışık hızıyla sınırlı olacaktı. Mesaj uzay aracına doğru hızla ilerleyecekti ama bu arada gemi de sinyalden uzaklaşacaktı.

Hesaplamalara göre mesaj yeterince erken gönderilirse, önemli bir gecikmenin ardından sonunda gemiye ulaşıyor. Ancak uzun süre beklerlerse asla ulaşmıyor çünkü uzay aracı her zaman mesajın bir adım ilerisinde oluyor.

İkinci senaryo da farklı zorluklar sundu. Bu senaryoda uzay aracı ilk başta sürekli hızlandu. Ancak yolculuğunun ortasında kendi etrafında dönerek yavaşladı. Böylece hedefini kaçırma ihtimali elenmiş oldu.

Ancak bu da iletişim zorluklarını beraberinde getirdi.

Hesaplamalar, uzay aracının belirli bir süre sonra Dünya'dan mesaj almayı bıraktığını gösterdi. Bu mesajlar ancak aracın hedefine ulaşıp hareket etmeyi bıraktığında varsayımsal astronotlara ulaştı.

Öte yandan uzay aracının Dünya'ya sinyal gönderebileceği ve bu sinyallerin her zaman hedeflerine ulaşabileceği görüldü.

Ayrıca hedeften gönderilen sinyaller (örneğin uzak bir gezegende halihazırda kurulmuş bir koloni), o yöne doğru seyreden uzay araçlarına her zaman ulaşabildi.

Bu hesaplamalar, ışık hızına yakın hareket eden uzay araçlarıyla iletişimin çok zor olacağı anlamına geliyor.

Diğer bir deyişle tüm yıldızlararası araçların kendi kendine yetebilmesi ve Dünya'daki kontrolörlere ihtiyaç duymadan çalışabilmesi gerekiyor.

Zira bir sorun çıkarsa, bunu Dünya'daki insanlara anlatmak ve yanıt almak mümkün olmayacak.

Independent Türkçe