Fizikçilerden "9. Gezegen"e dair yeni teori: "Bambaşka bir şey olabilir"

Araştırmacılar gezegenin bilinmeyen cisimlerden ziyade olağandışı kütleçekim dinamikleri sonucu meydana gelmiş bir fenomen olabileceğini söylüyor

(NASA)
(NASA)
TT

Fizikçilerden "9. Gezegen"e dair yeni teori: "Bambaşka bir şey olabilir"

(NASA)
(NASA)

Bilim insanlarına göre Güneş sistemimizin ucunda saklanan ve "9. Gezegen" diye adlandırılan cisim aslında bambaşka bir şey olabilir.

Güneş sistemimizin ucundaki cisimlerin açıklanamayan hareketleri bazı kişilerin, gezegen bölgemizin uzağındaki karanlık kısımlarda saklanan ve 9. Gezegen diye adlandırdıkları başka bir dünyanın bu cisimleri etkilediğini iddia etmesine yol açtı. Güneş Sistemi'nin uzak noktalarındaki cisimlerin, muhtemelen başka bir gezegen olan göremediğimiz bir cisim tarafından çekiliyormuş gibi davrandığı öne sürülüyor.

Ancak Case Western Reserve Üniversitesi'nde fizik alanında öğretim üyesi olan Harsh Mathur ve Hamilton College'da fizik doçenti olan Katherine Brown'ın yaptığı yeni çalışmada, bu hareketlerin değiştirilmiş bir kütleçekim yasası sonucu ortaya çıktığı belirtiliyor.

Bilim insanları bu cisimler Değiştirilmiş Newton Dinamiği (Modified Newtonian Dynamics) veya kısaca MOND diye bilinen teori tarafından yönetilseydi ne olacağını hesapladı. Bu teori Newton'ın olağan kütleçekiminin sadece bir noktaya kadar çalıştığını ve örneğin galaksilerin dış bölgelerinde kütleçekimin alışılmadık şekillerde davrandığını gösteriyor.

Araştırmacılar verilerin birbiriyle örtüştüğünü ve MOND teorisinin mevcut gözlemlere uygulanmasıyla bunların birebir öngörüldüğünü tespit etti. Öğretim üyesi Mathur şöyle diyor: 

Çarpıcı bir uyum vardı.

Bilim insanları bulguların, 9. Gezegen'i ya da neler olup bittiğine dair başka bir açıklamayı tamamen elemediğini ifade ediyor. Örneğin bazı araştırmacılar cisimlerin ne olabileceğine dair başka açıklamalar öne sürerken, diğerleri de uzaktaki cisimlerin sadece gözlemlendiğinde böyle davranma eğiliminde olabileceğini ve iddia edilen etkinin bundan kaynaklanabileceğini belirtiyor.

Profesör Brown şöyle diyor: 

Sonuç ne olursa olsun bu çalışma Güneş Sistemi'nin dış kısmının, kütleçekimi test etme ve fiziğin temel problemlerini incelemede laboratuvar görevi görme potansiyelinin altını çiziyor.

Bulgular, The Astronomical Journal'da yayımlanan "Modified Newtonian Dynamics as an Alternative to the Planet Nine Hypothesis" (Değiştirilmiş Newton Dinamiği, 9. Gezegen Hipotezine Alternatif Sunuyor) başlıklı makalede aktarıldı.

Independent Türkçe



"Bizim mahallemizdeki" gaz devine dair güçlü kanıtlar bulundu

 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)
 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)
TT

"Bizim mahallemizdeki" gaz devine dair güçlü kanıtlar bulundu

 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)
 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)

Bryony Gooch 

Gökbilimciler Güneş'e yakın bir yıldız sistemindeki bir yıldızın yörüngesinde dönen dev bir gaz gezegenine dair güçlü kanıtlar buldu.

Dünya'dan 4 ışık yılı uzaklıktaki üçlü yıldız sistemi Alpha Centauri, bilim insanlarının Güneş Sistemi dışındaki dünyalara yönelik araştırmalarında uzun zamandır cazip bir hedef oldu. Bilim insanları astronomik açıdan Dünya'ya yakın bir komşu olabilecek ve hatta yaşamı destekleyen uydulara sahip olabilecek, yaşam barındırmayan bir gezegen buldu.

Geçen yıl tespit edilen bu potansiyel gezegen, daha sonraki gözlemlerde ortadan kaybolmuştu. Ancak gökbilimciler NASA'nın güçlü James Webb Uzay Teleskobu'nu kullanarak yeni işaretler saptadı.

Eğer varlığı doğrulanırsa bu cisim, Güneş benzeri bir yıldızın yaşanabilir bölgesinde dönen, Dünya'ya en yakın gezegen olacak.

Oxford Üniversitesi'nde uzay araçları alanında öğretim üyesi olan Dr. Carly Howett, BBC'ye yaptığı açıklamada, "4 yıl uzun bir yol ama galaktik açıdan çok yakın; bu cisim bizim mahallemizde" diyor.

Güneş'e benzeyen, yaklaşık aynı sıcaklık ve parlaklıkta bir yıldızın etrafında dönüyor. Yaşanabilir dünyaları düşünmek istiyorsak bu gerçekten çok önemli.

Öte yandan bilim insanları, gezegen adayı bir gaz devi olduğu için bildiğimiz anlamda yaşamı desteklemeyeceğini söylüyor.

NASA'nın Jet İtki Laboratuvarı ve Caltech'in IPAC astronomi merkezindeki NASA Ötegezegen Bilimleri Enstitüsü'nden Charles Beichman "Bu sistemin bize bu kadar yakın olması nedeniyle, keşfedilen herhangi bir ötegezegen, bizimki dışındaki gezegen sistemleri hakkında veri toplamada en iyi fırsatı sunacak" diyor.

Beichman "Ancak bu yıldızlar çok parlak, yakın ve gökyüzünde hızla hareket ettiğinden dünyanın en güçlü uzay teleskobuyla bile bu gözlemleri yapmak son derece zor" diye ekliyor.

Yıldızlar muazzam miktarda parlak ışık üreterek yakındaki nesneleri örtebilir ve bu da potansiyel gezegenin neden kaybolmuş gibi göründüğünü açıklayabilir.

Beichman "Webb evrendeki en uzak galaksileri bulmak üzere tasarlandı ve optimize edildi. Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü'ndeki operasyon ekibinin sadece bu hedefe özel bir gözlem dizisi oluşturması gerekti ve ekstra çabaları olağanüstü bir şekilde sonuç verdi" diye ekliyor.

Bu cisim şimdiye kadar görülenler arasında yıldızına en yakın gezegen olacağı için potansiyel gezegenin doğrulanması, ötegezegen görüntüleme çalışmalarında yeni bir dönüm noktası anlamına gelecek.

Ekibin araştırmasını ele alan iki makalenin ortak başyazarı olan, Caltech'ten doktora öğrencisi Aniket Sanghi, "Aynı zamanda sıcaklık ve yaş bakımından Güneş Sistemi'ndeki dev gezegenlere en çok benzeyen ve evimiz Dünya'ya en yakın olanı" diyor.

Birbirine yakın iki yıldız içeren bir sistemde bulunması, gezegenlerin kaotik ortamlarda nasıl oluştuğu, hayatta kaldığı ve geliştiğiyle ilgili anlayışımıza meydan okuyacak.

Gökbilimciler yeni teknolojileri test etmek için özel ekipmanlarla donatılan ve Mayıs 2027'de fırlatılması beklenen NASA'nın Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu adlı yeni teleskobunu yeni yaşam arayışında kullanmayı umuyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news