Esrarın ana bileşenlerinden CBD, ilk kez kenevir dışındaki bir bitkide keşfedildi

Kannabidiol, kenevir özütünün yüzde 40'ını oluşturuyor

Trema micranthum sıcak bölgelere özgü bir bitki türü (Wikimedia Commons)
Trema micranthum sıcak bölgelere özgü bir bitki türü (Wikimedia Commons)
TT

Esrarın ana bileşenlerinden CBD, ilk kez kenevir dışındaki bir bitkide keşfedildi

Trema micranthum sıcak bölgelere özgü bir bitki türü (Wikimedia Commons)
Trema micranthum sıcak bölgelere özgü bir bitki türü (Wikimedia Commons)

Bilim insanları, esrar üretiminde kullanılan kenevirle aynı aileye ait olan bir bitkide kannabidiol (CBD) keşfettiklerini duyurdu.

Henüz hakem incelemesinden geçmeyen keşif doğrulanırsa, kenevirdeki iki ana aktif maddeden biri olan kannabidiol, başka bir bitkide ilk kez bulunmuş olacak.

Bazı uzmanlar, kannabidiolün epilepsi, kronik ağrı ve anksiyete gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabileceğine inanıyor. Bu yüzden bazı ülkelerde CBD kullanımı serbest.

1940'da keşfedilen kannabidiol, kenevir özütünün yüzde 40'ını oluşturuyor.

Brezilyalı araştırmacıların son keşfindeyse kannabidiol, Kuzey ve Güney Amerika'nın tropikal ve subtropikal bölgelerine özgü Jamaika ısırgan ağacının meyvelerinde ve çiçeklerinde bulundu.

Latince adı Trema micranthum olan bu bitki, yıl boyu yaprak dökmüyor.

T. micranthum, 11 cins ve 170 tür içeren Cannabaceae bitki familyasına ait. Bu cinslerden biri, esrar yapımında kullanılan Cannabis sativa gibi kenevir bitkilerini içeriyor.

Kenevir bitkilerinde CBD'nin yanı sıra tetrahidrokanabinol (THC) adı verilen bir bileşik daha mevcut. Bu madde aslında esrara psikoaktif özelliğini kazandıran temel bileşen.

T. micranthum bitkisiyse THC içermiyor. Bu da bitkinin yasal engeller olmadan yetiştirilmesini sağlayabilir.

Birleşik Krallık'ta medikal amaçlı kenevir üzerine çalışan Sapphire Medical Clinics'in yöneticisi Dr. Simon Erridge, "Birleşik Krallık'ta ve uluslararası alanda daha fazla hastanın kronik sağlık sorunları için tıbbi kenevir reçete ettiğini görmeye devam ederken, kannabidiol ve diğer kannabinoidlerin üretimine yönelik yeni yaklaşımlar görmek umut verici" dedi.

Livescience'a açıklamada bulunan Erridge, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak araştırmacılar Trema micranthum'dan elde edebildikleri kannabidiol miktarlarına ilişkin verileri henüz yayınlamadıkları için bu haberden temkinli bir heyecan duymalıyız.

Independent Türkçe



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news