Nörologlar "Beyin kendini yeniden yapılandırıyor" kabulüne karşı çıktı

"Biz bilim insanıyız, sihre inanmıyoruz"

Bilim insanları, beynin kendini yeniden yapılandırdığına dair yaygın kabullerin doğruluğunu kanıtlayan hiçbir sonuç bulamadıklarını ifade etti (Unsplash)
Bilim insanları, beynin kendini yeniden yapılandırdığına dair yaygın kabullerin doğruluğunu kanıtlayan hiçbir sonuç bulamadıklarını ifade etti (Unsplash)
TT

Nörologlar "Beyin kendini yeniden yapılandırıyor" kabulüne karşı çıktı

Bilim insanları, beynin kendini yeniden yapılandırdığına dair yaygın kabullerin doğruluğunu kanıtlayan hiçbir sonuç bulamadıklarını ifade etti (Unsplash)
Bilim insanları, beynin kendini yeniden yapılandırdığına dair yaygın kabullerin doğruluğunu kanıtlayan hiçbir sonuç bulamadıklarını ifade etti (Unsplash)

ABD'li ve Britanyalı bilim insanlarından oluşan uluslararası bir ekip, yaygın kanının aksine görme kaybı, ampütasyon ya da felç sonrasında beynin kendini yeniden yapılandırma yeteneğine sahip olmadığını öne sürdü.

Birleşik Krallık'taki Cambridge Üniversitesi'nden nörolog Prof. Tamar Makin ve ABD'de Johns Hopkins Üniversitesi'nden John Krakuer'in konuyla ilgili araştırmaları, 21 Kasım'da hakemli bilimsel dergi eLife'da yayımlandı.

Çalışmaya göre bilim insanları, beynin herhangi bir yaralanma ya da tıbbi duruma reaksiyon olarak kendini yeniden yapılandıracağına dair genel kabulün temelden kusurlu olduğunu savunuyor.

Bilim insanları, bunun yerine beynin halihazırda var olan ancak gizli olan yetenekleri ortaya çıkardığını öne sürüyor. 

Bilimsel yayınlarda sık sık dile getiriliyor

Bilimsel ders kitaplarında beynin bazı bölgelerinin yeni işlevler için kendini yeniden yapılandırdığı sık sık dile getirilir. 

Örneğin birçok kişi, bir kişi görme yeteneğini kaybettiğinde beynin, sesleri işleyecek şekilde görsel korteksi yeniden yapılandırabildiği ve bu sayede yön bulmayı kolaylaştırdığına inanıyor. 

Buna insanların cisimlerden gelen yankıları hissedip o cisimleri tespit etmesini sağlayan ekolokasyon kabiliyeti deniyor. 

Araştırmada bu duruma bir başka örnek olarak, felç geçiren bir kişinin başlangıçta uzuvlarını hareket ettiremediği zaman beynin bazı kısımlarının kendini düzenleyerek kontrolü yeniden kazandığı fikri gösteriliyor. 

Yeni yetenekler mucize değil, her zaman oradaydı

Krauker, insan beyninin kendini yeniden yapılandırma ve düzenleme konusunda müthiş bir yeteneğe sahip olduğu fikrinin çok çekici olduğunu dile getirdi ve ekledi: 

Özellikle de körlerin neredeyse insanüstü ekolokasyon yeteneği geliştirdiğine ya da felç geçirenlerin kaybettikleri motor becerilerini mucizevi bir şekilde geri kazandıklarına dair hikayeler umut veriyor.

Bu düşüncenin basit bir uyum sağlama ya da plastisitenin (beynin yapısal veya fizyolojik değişikliklere uğrama yeteneği) ötesine geçtiğini aktaran Krauker, "Bu, beyindeki bölgelerin komple yeniden tasarlanması anlamına geliyor. Bu hikayeler doğru olsa bile, aslında orada olan biten yanlış açıklanıyor" dedi. 

Daha önce yapılan çalışmalar, beynin uyum sağlama yeteneğine sahip olduğunu gösteriyor. 

Fakat Makin ve Krauker, beynin daha önce öne sürüldüğü gibi aktif olarak yeni işlevler yaratmadığını, kullanılan alanların aslında doğumdan beri var olduğunu söyledi. 

Daha önceki araştırmalar da incelendi

1980'lerde yapılan bir çalışmada, parmak ampütasyonun vücuda etkisi incelendi. 

Araştırmaya göre beynin daha önce parmağa verdiği uyarının parmak kesildikten sonra yeniden görüldüğünü belirtti. 

Ekip, bunun beynin değişime tepki olarak kendini nasıl yeniden yapılandırdığını gösterdiğini savundu.

Fakat Prof. Makin 2022'de yaptığı bir çalışmada bu durumun böyle olmayacağına dair kanıtlar ortaya koymuştu. 

İşaret parmağının kesilmesinin etkisini geçici olarak taklit etmek için sinir engelleyicileri kullandı.

Makin, ampütasyondan önce, diğer parmaklardan gelen sinyallerin beynin işaret parmağından sorumlu olduğu söylenen bölgesiyle eşleştiğini gördü. 

Buna göre beynin bu bölgesinin ilk olarak işaret parmağından gelen sinyalleri işlediği ancak bunu tek başına yapmadığı ortaya kondu. 

Çalışmada, simülasyonun ardından, diğer parmaklardan gelen mevcut sinyallerin de arttığı görüldü. 

Bu bölgelerde yeni bilgilerin baştan ortaya çıkmadığını belirten Makin, "Beynin incelenen bu bölgesinde diğer parmaklara ilişkin yetenekler ampütasyondan önce de vardı" dedi.

Bilim insanları makalelerinde, kendi araştırmalarının yanı sıra başka çalışmaları da inceleyerek yaygın kabullerin doğru olduğunu kanıtlayan hiçbir sonucun olmadığını belirtti. 

"Bizler bilim insanıyız, sihre inanmıyoruz" diyen Makin, beynin belli işlevleri yerine getirmek için temelden bu yeteneklere sahip olduğunu belirtiyor. 

Independent Türkçe



Gelecek nesiller, yapay zekanın yönlendirdiği bir iş piyasası bekliyor

Son yıllarda otomasyonun istihdam imkanları üzerinde önemli bir etkisi olurken bu etkilerin gelecekte daha da artması bekleniyor (Pixabay)
Son yıllarda otomasyonun istihdam imkanları üzerinde önemli bir etkisi olurken bu etkilerin gelecekte daha da artması bekleniyor (Pixabay)
TT

Gelecek nesiller, yapay zekanın yönlendirdiği bir iş piyasası bekliyor

Son yıllarda otomasyonun istihdam imkanları üzerinde önemli bir etkisi olurken bu etkilerin gelecekte daha da artması bekleniyor (Pixabay)
Son yıllarda otomasyonun istihdam imkanları üzerinde önemli bir etkisi olurken bu etkilerin gelecekte daha da artması bekleniyor (Pixabay)

Sami Halife

Teknoloji, dünya çapında çeşitli sektörlerde büyük bir dönüşüm yarattı ve gelişimi işgücü piyasasında bir değişime yol açtı. Eskiden insan zekası ve manuel müdahale gerektiren işler, giderek öğrenme, uyum sağlama ve hatta karar verme yeteneğine sahip makineler tarafından yönetilmeye başladı. Son tahminlere göre 2030 yılına kadar dünya çapındaki şirketlerin yüzde 86'sı yapay zeka (AI) teknolojileriyle yeniden şekillenecek. Yaşananlar, insan emeğinin değerini gerçek zamanlı olarak yeniden tanımlayan bir işgücü devrimi olarak görülüyor.

Mekanik otomasyondan bilişsel sistemlere geçiş süreci onlarca yıl önce başladı. 1960'lı yıllarda, ilk yapay robot olan Unimate, ABD’deki bir General Motors fabrikasında kullanıma sunuldu. Bu gelişme, üretim verimliliği ve iş yeniden yapılandırma alanında yeni bir çağın başlangıcını müjdeledi. Bu çığır açan gelişme, küresel üretim sistemlerine hızla yayılan endüstriyel otomasyonun önünü açtı. Robotik teknolojisinin gelişmesiyle makinelerin rolü artık manuel görevlerle sınırlı kalmadı, hız, tekrarlama ve dayanıklılık gerektiren görevleri de kapsar hale geldi.

Bu çığır açıcı gelişme, küresel üretim sistemlerine hızla yayılan endüstriyel otomasyonun önünü açtı. Robotik teknolojisinin gelişmesiyle makinelerin rolü artık manuel görevlerle sınırlı kalmayıp, hız, tekrarlama ve dayanıklılık gerektiren görevleri de kapsar hale geldi.

Endüstriyel robotlar 20. yüzyılın ikinci yarısına hakim olurken, 21. yüzyılın başlarında yapay zekanın yükselişi yeni bir tür radikal değişim getirdi ve yapay zeka hızla temel iş fonksiyonlarına girdi. Müşteri profilleri oluşturma, dolandırıcılığı tespit etme, belgeleri analiz etme ve gerçek zamanlı tahminlerde bulunma gibi görevleri yerine getirdi. Bu sistemler sadece işlerin nasıl yapıldığını etkilemekle kalmadı, aynı zamanda bu işleri yapmak için insanlara ihtiyaç olup olmadığını da etkiledi.

fgtyh
Otomasyon, son yıllarda istihdam üzerinde önemli bir etki oluştururken bu etkilerin gelecekte daha da artması bekleniyor (Pixabay)

Basitçe söylemek gerekirse, iş piyasası son çeyrek yüzyılda dramatik bir şekilde değişti. Otomasyon milyonlarca fabrika işçisinin yerini aldığı için geleneksel işler azaldı. Peki, bu gelişme sadece iş kayıplarıyla mı sınırlı, yoksa yeni işlerin yaratılmasını da teşvik ediyor mu? Toplumlar bu hızlı değişime nasıl ayak uyduruyor? Eğitim sistemleri, gelecek nesilleri sürekli gelişen işgücü piyasasına hazırlayabilir mi?

Otomasyonun istihdam üzerindeki etkisi

Otomasyon, son yıllarda istihdam üzerinde önemli bir etki oluştururken bu etkilerin gelecekte daha da artması bekleniyor. Otomasyon, bazı sektörlerde iş kayıplarına yol açabilir. Buna karşın diğer alanlarda yeni fırsatlar da yaratabilir. Bu yüzden otomasyonun işgücü piyasasını nasıl etkilediğini ve bu değişikliklere nasıl uyum sağlayabileceğimizi düşünmemiz önem arz ediyor. Örneğin, Uber gibi şirketler, rota belirleme ve dinamik fiyatlandırmayı iyileştirmek için yapay zekayı giderek daha fazla kullanırken, nihayetinde insan sürücülere olan bağımlılığı azaltabilecek otonom araç teknolojilerini aktif olarak takip ediyor.

Ancak, sağlık sektöründe Da Vinci robotik cerrahi 3D görüntüleme sistemi tarafından gerçekleştirilenler gibi robot destekli ameliyatlar, yapay zeka ve robotik teknolojisinin insan cerrahların yerini tamamen almadan, aksine onların yeteneklerini artırarak hassasiyet ve verimliliği nasıl artırabileceğini gösteriyor.

dfrgty6
Son tahminlere göre 2030 yılına kadar dünya genelindeki şirketlerin yüzde 86'sı yapay zeka teknolojileriyle yeniden şekillenecek (Pixabay)

Birçok akademisyen, zaman içinde otomasyonun net kazançlar sağladığını savunuyor. Dolayısıyla otomasyonun özellikle imalat sektöründeki iş alanları üzerindeki etkisine ilişkin birçok akademik çalışma bulunuyor. İngiltere merkezli Ekonomi Politikası Araştırma Merkezi'nin (CEPR) kısa bir süre önce yaptığı bir çalışma, daha fazla robotun iş kayıplarına yol açtığı fikrini çürütüyor. CEPR, araç üretiminde her bin işçi başına ilave bir robotun, son birkaç yılda toplam istihdamı yüzde 1,3 artırdığını tahmin ediyor.

Bazı çevreler artık ‘net kazanç’ politikasından bahsediyor ve bu politika, tüm otomasyon biçimleri gibi yapay zekanın da yeni fırsatlar yarattığı için genel refahın kaynağı olabileceğini savunuyor. Sıkıcı görevleri makinelere devrederek, kendimizi daha karmaşık sorunlara odaklanmak, bilgi ve yaratıcılığı paylaşmak için serbest bırakıyoruz ve genel olarak, bu teori otomasyon teknolojisindeki her ilerlemenin kısa vadeli kayıplara ve uzun vadeli kazançlara yol açtığı konusunda uyarıyor.

Peki, son tahminler ne diyor?

Dünya Ekonomik Forumu'nun (World Economic Forum/WEF) son raporuna göre yapay zeka ve otomasyonun 2028 yılına kadar dünya genelinde 69 milyon yeni iş imkanı yaratılmasına katkıda bulunması bekleniyor. Bu yeni roller genellikle yaratıcı düşünme, veri analizi, makine öğrenimi ve yapay zeka geliştirme gibi alanlarda beceriler gerektiriyor ve bu da beceri geliştirme ve yeniden eğitim programlarının önemini vurguluyor.

Yapay zekanın işyerinde üretkenliği ve verimliliği önemli ölçüde artırma potansiyeli olduğu göz önüne alındığında, Amerikan şirketi Nielsen tarafından yapılan bir araştırma, üretken yapay zeka araçlarının benimsenmesiyle çalışan verimliliğinde yüzde 66'lık dikkate değer bir artış olduğunu ortaya koydu.

ABD merkezli uluslararası yönetim danışmanlık firması McKinsey & Company, yapay zekanın 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 13 trilyon dolar katkı sağlayabileceğini tahmin ediyor. Bu ekonomik artışın, işgücü ikamesi, ürün ve hizmetlerdeki yeniliklerin artması ve yapay zeka ile ilgili işler için yeni talep oluşturulmasının birleşiminden kaynaklanması bekleniyor.

frgt
Bu becerileri öğretmeye uyum sağlamak ve bunlara yoğunlaşmak, ilkokul ve ortaokulların, üniversitelerin ve enstitülerin sorumluluğundadır (Pixabay)

ABD merkezli büyük şirketlerin tahminlerine göre 2030 yılına kadar ABD ekonomisindeki toplam çalışma saatlerinin yaklaşık üçte biri otomatikleştirilebilir. Bu oran, iş rollerinin, zaman dağılımının ve insan katkısının radikal bir şekilde yeniden düzenlenmesini temsil ediyor ve otomasyon nedeniyle 85 milyon iş kaybedilebilirken, çoğunluğu yüksek teknik ve uyum becerilerine sahip bireyler için 97 milyon yeni iş imkanları ortaya çıkabilir.

Dijital devrim öncesinde yapılan bazı tahminlerde gelecekte hayal bile edilemeyecek yeni mesleklerin ortaya çıkacağı iddia edilirken, ABD’li fizikçi Max Tegmark, Life 3.0: Being Human in the Age of Artificial Intelligence (Yaşam 3.0 & Yapay Zeka Çağında İnsan Olmak) adlı kitabında, mevcut mesleklerin büyük çoğunluğunun zaten bir asırdır var olduğunu belirterek, bu tahminin tamamen yanlış olduğunu savunuyor. Tegmark, ana eğilimin yeni meslekler ortaya çıkmayacağını, aksine ‘teknolojinin yükseliş dalgasının henüz ulaşmadığı alanlara yöneleceğimizi’ gösterdiğini vurguluyor.

Otomasyonun gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi

Otomasyonun etkisi hiçbir şekilde tek tip olmadı. Güçlü eğitim altyapısı ve proaktif işgücü politikalarına sahip gelişmiş ülkelerde, yapay zeka üretkenliği artırabilir ve yeni istihdam biçimleri yaratabilir. Buna karşın birçok gelişmekte olan ekonomi, dijital araçlara ve eğitime sınırlı erişim nedeniyle işgücünün yerinden edilme riskiyle karşı karşıya.

Stratejik hazırlığın olmaması, otomasyonu ilerleme yerine dışlanmanın bir nedeni haline getirebilir. Örneğin, Portekiz'de yapılan araştırmalar yapay zekanın beceri geliştirmeye yönelik destekleyici çerçevelerle birlikte kullanılmadığı takdirde, yapısal işsizliği daha da kötüleştirebileceğini gösterdi. Portekiz'deki çalışanlar, ulaşım ve perakendecilikten finans ve sağlık hizmetlerine kadar çeşitli sektörlerde, hızla dijitalleşen ortamda rollerinin uygunluğu konusunda artan endişelerini dile getirerek, giderek artan bir belirsizlik hissi yaşadıklarını söylüyor.

Uyum sağlamak için gerekli yapısal değişiklikler

Daha sofistike robotlar ve yapay zeka ile önümüzdeki birkaç on yıl içinde gerçekleşecek ‘yeni otomasyon’, makinelerin gerçekleştirebileceği görev ve işlevlerin yelpazesini genişleteceğine şüphe yok. Bu durum, işçilerin yerinden edilmesine ve onları önceki otomasyon nesillerine göre çok daha büyük bir eşitsizlikle karşı karşıya getirirken, üniversite mezunları ve profesyonelleri geçmişte olduğundan çok daha fazla etkileyebilir.

Dolayısıyla en önemli zorluk olarak eğitim ve öğretimin kapsamını ve kalitesini iyileştirmekle karşı karşıyayız. Daha fazla işçinin yapay zekayı tamamlayabilmesi için araştırmacıların 21. yüzyıl becerileri olarak adlandırdığı becerilere ihtiyaçları olacaktır. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu beceriler arasında, genellikle birçok faktörü dikkatli bir şekilde değerlendirmeyi gerektiren iletişim ve karmaşık analitik becerilerle yaratıcılık yer alıyor. Bu becerileri öğretmeye uyum sağlamak ve buna yoğunlaşmak, ilk ve ortaokulların, üniversitelerin ve enstitülerin sorumluluğundadır.

sdfvg
Bazı hükümetler, toplum genelinde yapay zeka, veri analizi ve dijital okuryazarlık ile ilgili becerilere odaklanan eğitim girişimlerine yatırım yapıyor (pixabay)

Aynı zamanda, daha düşük ücretlerle karşı karşıya kalan işten çıkarılan çalışanlar, yeni veya değişen işlerde yeni görevleri yerine getirmek için yeniden eğitim almaları gerekecek ve daha fazla çalışan, iş yerinde veya yükseköğretim kurumlarında (kamu ve özel) yeniden beceri kazanma veya beceri geliştirme ihtiyacı duyacak. Topluluklar, sağlık hizmetleri, ileri imalat ve perakende lojistik hizmetleri gibi yüksek talep gören ekonomik sektörlerde yüksek kaliteli eğitimler sunarak, daha az eğitimli veya işten çıkarılan işçilerin gelirlerinin artırılması gerekiyor.

Bazı hükümetler, toplum genelinde yapay zeka, veri analizi ve dijital okuryazarlık ile ilgili becerilere odaklanan eğitim girişimlerine yatırım yapıyor. Bu hükümetler, işçileri tamamen değiştirmek yerine, insanlarla birlikte çalışan, üretkenliği ve karar vermeyi artıran yapay zeka araçlarının geliştirilmesini teşvik ediyor.

Yapay zeka temelli iş alanlarının geleceğine hazırlanmada eğitimin rolü

Okullar, öğrencilere gelecekteki kariyerleri için ihtiyaç duydukları becerileri kazandırmak amacıyla temel bir altyapı oluşturur. Geleneksel öğretim yöntemleri, ortaya çıkan teknik yetenekleri ve yenilikleri etkili bir şekilde entegre edemediğinde zorluk yaşar. Bu yüzden yapay zeka temelli bir ekonominin ihtiyaçlarını karşılamak için eğitim sistemlerinde acil ve köklü bir değişim yapılması gerekiyor.

Eğitim reformu, yapay zekayı programlama ve veri bilimi ile birlikte standart müfredata dahil etmek ve yapay zeka ile yönetilen eğitim programlarının öğrencilere esnek hız seçenekleri ile kişiselleştirilmiş öğrenme sunmasını sağlamak gibi çeşitli yaklaşımlara ihtiyaç duyar. Öğretmenler, araçların otomasyonu sayesinde ileri düzey sınıf öğretimine ayırabilecekleri daha fazla ve değerli bir zaman kazanır.

Bazı gelişmiş ülkeler, toplumun sürekli beceri geliştirme programları talep etmesi nedeniyle, geleneksel erken çocukluk eğitimi yöntemlerini terk etmek için şimdiden çalışmalara başladılar. Mevcut öğrencilerin ve profesyonel çalışanların öğrenme tercihlerini karşılamak amacıyla dijital sınıflar ve özel beceri geliştirme programlarının yanı sıra mini akreditasyon programları oluşturmak için çalışmalar yapılıyor.

Bunun en iyi örneği, öğrencilerin dijital becerilerini ve yapay zeka yeteneklerini geliştirmek amacıyla tüm öğrenim aşamaları için bir yapay zeka müfredatı oluşturan Finlandiya'nın ‘Eğitimde Yapay Zeka’ programı olarak karşımıza çıkıyor. Eğitimdeki bu yaklaşım sayesinde öğrenciler pratik beceriler öğreniyor ve yapay zeka teknolojisine ilişkin etik bir anlayış geliştirerek, bu teknolojinin araçlarını kullanmaya ve sosyal etkilerini anlamaya hazırlanıyorlar.

Georgia Devlet Üniversitesi, ABD’deki diğer eğitim kurumlarıyla birlikte, öğrenci katılımını artırmak ve okul terk oranlarını azaltmak üzere yapay zeka destekli sohbet robotlarını kullanıyor. Sohbet robotları, öğrencilere idari prosedürlerde yol göstererek ve akademik yardım sunarak hızlı destek sağlıyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir


İngiltere, suçluları takip etmek için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artırıyor

Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
TT

İngiltere, suçluları takip etmek için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artırıyor

Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)

İngiltere hükümeti tarafından bugün yapılan bir açıklamada, polislerin suçluları yakalamak için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artıracağını duyururken bu teknolojinin kullanımını denetlemek üzere yeni bir kurum kurulmasını önerdi.

Bu teknoloji, son iki yılda yüz tanıma teknolojisini kullanarak tecavüz, aile içi şiddet ve şiddet suçları dahil olmak üzere bin 300 tutuklama gerçekleştiren Metropolitan Polisi tarafından halihazırda kullanılıyor.

Ancak, İngiltere merkezli sivil özgürlükler örgütü Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasının ciddi bir mahremiyet ihlali olduğunu belirtti.

Avrupa'daki yasaların halkı toplu yüz tanıma gözetiminden koruduğunu söyleyen Big Brother Watch’a göre ancak İngiltere, demokratik dünyadan ayrı bir ülke ve burada halk artık bu kameralar tarafından izleniyor ve neredeyse her gün şüpheli muamelesi görüyor.

Metropolitan Polisi, futbol maçları gibi büyük etkinliklerde, izleme listesindeki kişileri tespit etmek için canlı yüz tanıma teknolojisini halihazırda kullanıyor.

Polis Bakanı Sarah Jones yaptığı açıklamada, yüz tanıma teknolojisinin DNA eşleştirmesinden bu yana suçluları yakalamaya yardımcı olan en büyük atılım olduğunu söyledi.

Jones, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu teknoloji, sokaklarımızdan binlerce tehlikeli suçluyu uzaklaştırmaya yardımcı oldu ve polisin güvenliğimizi sağlamasına destek olmak için muazzam bir potansiyele sahip.”

Hükümet, teknolojinin faydalarını ve gizlilik koruması da dahil olmak üzere halkın güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri incelemek üzere on haftalık bir danışma süreci başlatacağını açıklarken polisin yüz tanıma ve benzeri teknolojileri kullanımını denetlemek ve düzenlemek için tek bir kurum oluşturulmasını önerdi.


SpaceX daha fazla fırlatma için gereken izinleri aldı

Uluslararası Uzay İstasyonu'na malzeme taşıma görevini üstlenen bir SpaceX Falcon 9 roketi, 14 Eylül'de Florida'nın Cape Canaveral bölgesindeki Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü'nün 40 numaralı kompleksinden fırlatılıyor (AP)
Uluslararası Uzay İstasyonu'na malzeme taşıma görevini üstlenen bir SpaceX Falcon 9 roketi, 14 Eylül'de Florida'nın Cape Canaveral bölgesindeki Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü'nün 40 numaralı kompleksinden fırlatılıyor (AP)
TT

SpaceX daha fazla fırlatma için gereken izinleri aldı

Uluslararası Uzay İstasyonu'na malzeme taşıma görevini üstlenen bir SpaceX Falcon 9 roketi, 14 Eylül'de Florida'nın Cape Canaveral bölgesindeki Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü'nün 40 numaralı kompleksinden fırlatılıyor (AP)
Uluslararası Uzay İstasyonu'na malzeme taşıma görevini üstlenen bir SpaceX Falcon 9 roketi, 14 Eylül'de Florida'nın Cape Canaveral bölgesindeki Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü'nün 40 numaralı kompleksinden fırlatılıyor (AP)

SpaceX, sahada yapılan çevresel incelemenin ardından, şirketin gelecekteki operasyonlarında kullanılmak üzere tarihi Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü (CCSFS) fırlatma rampasını yeniden geliştirmek için ABD Hava Kuvvetleri Bakanlığı'ndan onay aldı.

Askeri yetkililer 20 Kasım'da SpaceX'e, şirketin Starship uzay aracının inşası, fırlatma öncesi faaliyetleri ve uçuşları için Uzay Fırlatma Kompleksi 37'yi kullanma yetkisi verdi. Florida Today'in haberine göre Federal Havacılık İdaresi (FAA) sahanın analizini ve anlaşmayı tamamladıktan sonra bu karar, yılda 76 fırlatma ve 152 inişe olanak sağlayacak.

SpaceX Fırlatma Başkan Yardımcısı Kiko Dontchev pazartesi günü yaptığı sosyal medya paylaşımında, "SLC-37'yi Starship'le hayata döndürmekten dolayı çok heyecanlıyız!!! Hadi gidelimmmmmmm" dedi.

SpaceX, Starship fırlatmaları için "Uzay Fırlatma Kompleksi 37'yi geliştirme" planları kapsamında inşaatın halihazırda başladığını sosyal medyadan bildirdi. 

Şirket, "Dünyanın önde gelen uzay limanı gelişmeyi sürdürerek havalimanı benzeri operasyonlara olanak sağlarken, Florida'daki üç fırlatma rampasıyla Starship, Amerika'nın ulusal güvenliğini ve Artemis hedeflerini desteklemeye hazır olacak" ifadelerini kullandı.

ABD Hava Kuvvetleri'ne (USAF) göre SpaceX'in kompleksteki faaliyetleri ulusal güvenlik ihtiyaçlarına ve hedeflerine odaklanacak.

USAF kararıyla ilgili kayıtlarda şu ifadelere yer verildi:

 CCSFS'deki Starship-Super Heavy Operasyonları; [Savaş Bakanlığı] için görev açısından temel işlevleri temin edecek, Uzay Kuvvetleri'nin mevcut ve gelecek görevlerindeki ihtiyaçlarını karşılamasını sağlayacak ve fırlatma gereksinimlerindeki öngörülen hızlı artışı karşılamak için gereken sivil fırlatma kabiliyetlerini destekleyecek.

FAA'in yakın tarihli bir tahminine göre gelecek 10 yıl içinde uzay fırlatmalarında önemli bir artış yaşanacak.. 2025'te 183 operasyon gerçekleşti. Kurum, 2034'te yaklaşık 566 operasyon olacağını tahmin ediyor. Rapora göre bu operasyonlar uydu montaj ve bakım görevlerini, Mars keşiflerini ve uzay turizmini içerecek.

thy
SpaceX'in Teksas'taki Starbase tesisinde Starship fırlatmaya hazırlanıyor (SpaceX)

SpaceX, 2025'teki 103. yörünge roket fırlatışını salı günü Cape Canaveral'dan gerçekleştirdi. Bu operasyonda, yeni Starlink uydularını konuşlandırmak üzere yörüngeye bir Falcon 9 roketi gönderildi. Fırlatma bugün TSİ 01.18'de gerçekleşti.

Cape Canaveral'a gelen değişikliklere ek olarak yakındaki Kennedy Uzay Merkezi de SpaceX'in yeniden kullanılabilir, ağır yük uzay aracı Starship için bir fırlatma kompleksi inşa ediyor.

Space Launch Delta 45 komutanı Albay Brian Chatman, Florida Today'e yaptığı açıklamada, "Starship'in gelecek yılın başlarında veya ortalarında [Kennedy Uzay Merkezi'ne] fırlatma için varmasını bekliyoruz. Ve o zaman aracı destekleyecek menzile sahip olacağız" dedi.

Independent Türkçe