Bilim insanları, Sahra'nın yemyeşilken nasıl çöle dönüştüğünü açıkladı

"Bir geçit görevi görüyor"

Sahra Çölü, Afrika kıtasının yaklaşık yüzde 30'unu kaplıyor (Unsplash)
Sahra Çölü, Afrika kıtasının yaklaşık yüzde 30'unu kaplıyor (Unsplash)
TT

Bilim insanları, Sahra'nın yemyeşilken nasıl çöle dönüştüğünü açıkladı

Sahra Çölü, Afrika kıtasının yaklaşık yüzde 30'unu kaplıyor (Unsplash)
Sahra Çölü, Afrika kıtasının yaklaşık yüzde 30'unu kaplıyor (Unsplash)

Bilim insanları, Sahra Çölü'nün eskiden tropikal yeşil bir savanken nasıl çöle dönüştüğünü açıkladı. 

Finlandiya'daki Helsinki Üniversitesi'nden Edward Armstrong'un liderliğindeki ekip, yeni bir iklim modeli geliştirerek, dünyanın en büyük sıcak çölü Sahra'nın dönüşümünü inceledi.

Araştırmada, Afrika'nın kuzeyinde yer alan Sahra Çölü'nün 8 milyon yıl içinde her 21 bin yılda bir yeşil ve sulak alana dönüştüğü hatırlatılarak, yeni modelin bunu doğruladığı ifade edildi. 

Bilim insanlarının modeline göre Sahra Çölü, bu dönüşümü Dünya'nın Güneş'in yörüngesinde dönüşü esnasında yaptığı "yalpalama hareketi" (presesyon) nedeniyle geçirdi. Bu hareket sonucunda yaz aylarında Kuzey Yarımküre, Güneş'e daha yakın oluyor.

Araştırmaya göre bu durum, Kuzey Yarımküre'de yazların daha sıcak geçmesine yol açtı. Hava ısındıkça daha fazla nem tutuğu için Batı Afrika Muson sisteminin gücü arttı ve Afrika yağmur kuşağı kuzeye doğru kaydı. 

Sahra'daki yağış miktarını artıran bu durum, savan ve ormanlık alanların tropik bölgelerden Akdeniz'e kadar çöl boyunca yayılmasına yol açarak bitki ve hayvanlar için geniş bir yaşam alanı sağladı.

Çalışmada ayrıca bu dönüşümlerin buzul çağlarında yaşanmadığına işaret edildi. Buz tabakasının atmosferi soğuttuğu ve Sahra'nın yeşillenmesini engellediği belirtildi. 

Araştırmada Sahra Çölü'nün, hem Kuzey Afrika'yla Sahra Altı Afrika arasında hem de kıta içinde ve dışında türlerin dağılımını etkileyen bir "geçit" görevi gördüğüne dikkat çekildi.

Bilim insanlarına göre Sahra yeşilken bu geçit açıktı ve türlerin farklı şekillerde yayılıp gelişmesini sağladı. Bölge çölleştiğindeyse bu geçit kapandı. 

Independent Türkçe



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science