Japon bilim insanları araştırdı: Nemo'lar yalnız kalmayı seviyor

Kendi türlerine katlanamıyorlar

Amphiprion ocellaris'in uzunluğu 110 milimetreye kadar varabiliyor (Unsplash)
Amphiprion ocellaris'in uzunluğu 110 milimetreye kadar varabiliyor (Unsplash)
TT

Japon bilim insanları araştırdı: Nemo'lar yalnız kalmayı seviyor

Amphiprion ocellaris'in uzunluğu 110 milimetreye kadar varabiliyor (Unsplash)
Amphiprion ocellaris'in uzunluğu 110 milimetreye kadar varabiliyor (Unsplash)

Japon bilim insanlarının yaptığı araştırmada, palyaço balıklarının kendi türlerine karşı saldırgan davrandığı ortaya çıktı.

Yaklaşık 30 türü bulunan palyaço balıkları, Pomacentridae familyasının bir parçası. 

Okinawa Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nden bilim insanlarının çalışmasında, Latince adı amphiprion ocellaris olan palyaço balığı türü incelendi. Bu balık, 2003 çıkışlı Kayıp Balık Nemo filmiyle de ünlenmişti. 

Araştırmada, daha önce palyaço balıklarının diğer türleriyle karşılaşmamış genç palyaço balıkları bir su tankına yerleştirildi. Tankın içine konan akvaryumda hem amphiprion ocellaris türü hem de diğer palyaço balığı türleri vardı. 

Üç beyaz dik çizgiye sahip palyaço balığının, kendi türünden balıklara karşı daha agresif davrandığı belirlendi. 

Çalışmayı yürüten bilim insanlarından Kina Hayaşi, amphiprion ocellaris'lerin diğer palyaço balıklarının üzerindeki çizgileri sayarak bunların aynı türden olup olmadığını anlayabildiğini söyledi. Amphiprion ocellaris, çizgisi olmayan ya da tek çizgiye sahip palyaço balıklarına karşı aynı saldırganlığı sergilemedi. 

Hayaşi, "Bu deney beyaz dikey çizgilerin sayısının aynı türü ayırt etmede ve saldırıp saldırmamaya karar vermede önemli rol oynadığını gösterdi" dedi.

Araştırmanın sonuçları, bilimsel dergi Journal of Experimental Biology'de 1 Şubat'ta yayımlandı. 

Independent Türkçe, Guardian, Phys.org



Dünyadaki yaşamın uzay kökenli olabileceğine dair yeni kanıtlar bulundu

(NASA)
(NASA)
TT

Dünyadaki yaşamın uzay kökenli olabileceğine dair yeni kanıtlar bulundu

(NASA)
(NASA)

Andrew Griffin 

Bilim insanları, Dünya'daki yaşamın tohumlarının uzaydan gelmiş ve evrenin geri kalanına yayılmış olabileceğini söylüyor.

Büyük bir atılıma imza atan araştırmacılar, bir "protostar"ın (önyıldız) etrafındaki diskte karmaşık organik moleküller buldu. Bu moleküller, yaşamın yapıtaşlarının öncüleri olarak görülüyor. Sonrasında bunlar şekerler ve aminoasitler haline gelip birleşerek bizi çevreleyen karmaşık flora ve faunaya dönüşüyor.

Araştırmacılar daha önce başka yerlerde de bu tür karmaşık organik moleküller bulmuştu. Ancak yeni bulgular gizemli bir eksik bağlantıyı tamamlıyor ki bu da yaşamın bilinenden daha bereketli olduğunu öne sürebilir.

Soğuk protostar, bir toz ve gaz diskiyle çevrili genç bir yıldız haline gelirken yoğun radyasyon ve gazın dışarı fırlamasını içeren şiddetli bir süreç yaşanır. Araştırmacılar, bu sürecin yoğun doğasının bir yıldızın etrafında bulunan kimyasal bileşikleri "sıfırlamasından" endişe ediyordu zira bu da bu bileşiklerin aynı zamanda gezegenleri oluşturan disklerde oluşmaları gerektiği anlamına gelir.

Ancak yeni bulgular, karmaşık moleküllerin bu süreç boyunca etrafta kalabileceğini, yani sonrasında oluşacak disklere miras bırakılabileceğini gösteriyor.

Bulgular, The Astrophysical Journal Letters adlı bilimsel dergide yayımlanan "V883 Ori'nin ön gezegen diskinde derin Kompleks Organik Molekül arayışı" başlıklı yeni bir makalede bildirildi.

Independent Türkçe, independent.co.uk/space