Japonya nihayet diskete veda etti

3,5 inçlik disketler yaklaşık 1,44 MB veri taşıyabiliyordu (Unsplash)
3,5 inçlik disketler yaklaşık 1,44 MB veri taşıyabiliyordu (Unsplash)
TT

Japonya nihayet diskete veda etti

3,5 inçlik disketler yaklaşık 1,44 MB veri taşıyabiliyordu (Unsplash)
3,5 inçlik disketler yaklaşık 1,44 MB veri taşıyabiliyordu (Unsplash)

Japonya'da disket kullanımı nihayet sona erdi. Artık devlet işlerinde verilerin diskete kaydedilmesi istenmeyecek.

Dijital ve İdari İşler Bakanı Taro Kono, Twitter hesabından dün yaptığı açıklamada "Disketlere karşı savaşı kazandık!" dedi.

Kono, bürokratik işlemlerde disket kullanımını zorunlu kılan 1034 yönetmeliğin yürürlükten kaldırıldığını bildirdi. 

Pandemide test ve aşılama işlemlerinin dijitalleştirilmesi amacıyla 2021'de kurulan bakanlık, aynı yıl "disketlere karşı savaş başlatıldığını" duyurmuştu. 

Bürokratik yapıyı çağdaşlaştırmayı ve eski teknolojilerden kurtulmayı hedeflediklerini belirten Kono, faks makinelerini kaldırmayı planladıklarını da söyledi.

Faks makinelerinin kaldırılmasına yönelik geçen yıl yapılan girişim, tepkilerin ardından iptal edilmişti. Birçok kuruluş e-posta sistemi yerine faks makinesini tercih etmişti.

Disketlerin kaldırılması sosyal medyada da yankı buldu. 

Bir Twitter kullanıcısı "Hükümet hâlâ disket mi kullanıyor? Bu çok demode. Sanırım sadece yaşlılar çalışıyor" diye yazarken, bir başkası da "Acaba disketler açık artırma sitelerine düşer mi?" ifadelerini kullandı.

1960'larda üretilen disketler, 1990'larda daha verimli depolama çözümlerinin geliştirilmesiyle kullanışlılığını kaybetmişti. Sony de 2011'de disket üretimine son vermişti.

Independent Türkçe, BBC, Reuters



Yapay zeka Boş Çeyrek'in altındaki gizli yapıları işaret etti

Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)
Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)
TT

Yapay zeka Boş Çeyrek'in altındaki gizli yapıları işaret etti

Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)
Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)

Yapay zeka alanındaki gelişmeler merakla takip edilirken bu teknolojinin arkeolojideki kullanımı Rubülhali Çölü'nün kuzey kısmında henüz keşfedilmemiş alanları gösterdi. 

Rubülhali, Türkçe'de "boş çeyrek" anlamına geliyor. Arap Yarımadası'nın dörtte birini kapladığı ve ıssızlığı düşünülerek bu ad verilmiş. 

Abu Dabi'deki Halife Üniversitesi'nden bilim insanları Suudi Arabistan, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman topraklarında yer alan çölün kuzey kısmını yapay zekayla inceledi. 

Devasa ve kurak arazilerde arkeolojik saha bulmaya yönelik bir teknoloji geliştirerek, çöllerde pek de fayda sağlamayan standart zemin etüdü yöntemlerinin dışına çıktılar.

Bilim insanları, bir makine öğrenmesi algoritması yaratıp Sentetik Açıklıklı Radar'ın (SAR) topladığı görüntüleri analiz etti. SAR, radyo dalgalarıyla kum, bitki örtüsü, toprak ve buzun altındaki nesneleri tespite yarayan bir uydu görüntüleme tekniği. Ancak maliyetinden dolayı arkeolojide yaygın kullanılmıyor.

Araştırmanın başındaki bilim insanlarından Diana Francis hem makine öğrenmesi hem de SAR'ın aslında çok da yeni teknikler olmadığını ancak arkeolojide ikisinin birlikte kullanılmasının bir ilk olduğunu öne sürerek şöyle diyor:

Bizi yönlendirip araştırmamız için bir odak noktası bulmamızı sağlayacak bir şeye ihtiyacımız vardı.

Francis, arkeologların halihazırda üzerinde çalıştığı, Dubai'nin dışındaki Saruq Al-Hadid adlı 5 bin yıllık yerleşimin verileriyle algoritmayı eğitmiş. Eğitilen algoritma da henüz kazı yapılmamış ve arkeolojik saha olma ihtimali yaşayan yerleri işaret etmiş. 

dergr
Uydu görüntüsünde sarı çembere alınan alanlar, kazı yapılmış bölgeleri; kırmızı çemberdeki alansa yapay zekanın kazılmasını tavsiye ettiği yeri gösteriyor (Halife Üniversitesi)

Diana Francis, teknolojinin 50 santimetrelik sapma oranının olduğunu ve toprak altındaki yapılara dair üç boyutlu modeller çıkarabildiğini söylüyor. Bir sahada zemin etüdü gerçekleştirerek uzaydan yapılan ölçümü doğruladıklarını da sözlerine ekliyor.

Henüz yüzde 10'u gün yüzüne çıkarıldığı düşünülen Saruq Al-Hadid'de artık yeni kazılar yapılarak sahadaki duruma doğrudan bakılacak. 

Eğer arkeologlar algoritmanın tahminini doğrulayacak keşifler yaparlarsa bu teknoloji başka sahalarda da kullanılacak. Francis şöyle diyor:

Bu teknolojiyi diğer sahalarda da uygulamak istiyoruz. Suudi Arabistan, Mısır ve belki de Afrika çöllerine uzanılabilir.

Halife Üniversitesi dışında da SAR teknolojisini kullananlar var. Örneğin Max Planck Enstitüsü'nde doktora yapan Amina Jambajanstsan, Moğolistan'daki antik mezarlıkları inceliyor. Jambajanstsan ve ekibi, başka türlü asla bulamayacakları bine yakın muhtemel sahayı SAR'la tespit ettiklerini söylüyor. 

Yine aynı okulda doktora yapan Amy Hatton da Suudi Arabistan'ın kuzeybatısında benzer bir çalışma gerçekleştiriyor. 

Independent Türkçe, CNN, The National News