NASA'nın Webb teleskobu Plüton'un donmuş yüzeyindeki gizemleri açığa çıkardı

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
TT

NASA'nın Webb teleskobu Plüton'un donmuş yüzeyindeki gizemleri açığa çıkardı

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)

NASA'dan bilim insanları, ilk kez Plüton ve dış Güneş Sistemi'ndeki diğer küçük ve buzlu gök cisimlerinin yapısını gözlemledi.

"Neptün ötesi" cisimler diye bilinen bu yapıların yüzeyinde su, metan ve karbondioksit gibi, Dünya yüzeyinde gaz veya sıvı halde bulunan donmuş moleküllerin baskın olduğunu bulmayı bekliyorlardı. Güneş ve Güneş Sistemi'nden gelen radyasyonun bu kimyasal yapıyı değiştirerek metanol ve etan gibi, yeni ve daha karmaşık hidrokarbon moleküller yarattığını düşünüyorlardı.

NASA çarşamba günü paylaştığı blog yazısında James Webb Uzay Teleskobu'nun Yakın Kızılötesi Spektrograf (NIRSpec) cihazından elde edilen yeni verilerin, "bunu beklenmedik şekillerde ve benzeri görülmemiş ayrıntılarla doğruladığını" açıkladı.

Bulgular hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlandı.

Araştırmacılar, Webb teleskobundaki 4 bilim cihazından biri olan NIRSpec'ten elde edilen verileri kullanarak bu sonuçlara ulaştı.

Spektrograflar bir cisimden gelen ışığı spektruma dağıtıyor: Bir tablo veya grafikte, bir dizi enerji üzerinden yayılan ışığın yoğunluğu görülüyor. Bu tabloyu analiz ederek bir cismin sıcaklığı, kütlesi ve kimyasal bileşimi ortaya çıkarılabiliyor.

Bilim insanları, yakın kızılötesi ışık dalga boylarını algılayan ve aynı anda 100'den fazla cismi gözlemleyebilen NIRSpec'ten elde edilen verilerle, 75'ten fazla Neptün ötesi cismi inceledi.

Cisimlerin boyutları, çapının kilometre uzunluğu 10'larla ifade edilenlerden, yaklaşık 2 bin 500 kilometre çaplı cüce gezegenlere kadar değişiyor. Bu nesneler Neptün'ünkine benzer ya da ondan daha büyük yörüngelerde hareket ediyor. NASA, bu cisimlerin izlediği yolların, Güneş Sistemi'nin erken oluşum döneminde buz devleri Uranüs ve Neptün'ün göçünü yansıttığını belirtiyor.

Yaklaşık 60 Neptün ötesi cisimden elde edilen veriler, incelenen spektrumlara özgü üç "spektral sınıfın" belirlenmesini sağladı. Spektral sınıflar, gökbilimcilerin ışık spektrumlarına ve sıcaklıklarına göre yıldızları kategorize etme şeklini ifade ediyor.

sdvfgrthy
Bir zamanlar Güneş Sistemi'nin 9. gezegeni olan Plüton, cüce gezegen olarak yeniden sınıflandırıldı. Diğer Neptün ötesi cisimlerle birlikte Kuiper Kuşağı'nda yer alıyor (NASA/JHUAPL/SwRI)

Bu üç kategori renk ve şekil açısından birbirinden farklı. Özellikle biri, su, karbondioksit buzu ve silikat bakımından zengin toz içeren moleküller tarafından üretiliyor.

Uzay ajansı, kase şeklindekilerin Güneş'e daha yakın bir mesafede oluştuğunu ve daha yüksek sıcaklıklara maruz kaldığını ifade ediyor.

Veriler, bir grup uluslararası araştırmacıdan oluşan DiSCo-TNOs programından elde edildi.

Araştırmacılar gelecekte, bu cisimlerden ve uydularından birkaçının görüntüleme ve spektroskopisi üzerinde çalışacak.

Independent Türkçe



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy