Yüzlerce uzmandan açık mektup: "Yapay zeka bizi yok etmeyecek"

5 Temmuz'da İsviçre'de düzenlenen yapay zeka zirvesinde insansı robot Ameca da vardı (AP)
5 Temmuz'da İsviçre'de düzenlenen yapay zeka zirvesinde insansı robot Ameca da vardı (AP)
TT

Yüzlerce uzmandan açık mektup: "Yapay zeka bizi yok etmeyecek"

5 Temmuz'da İsviçre'de düzenlenen yapay zeka zirvesinde insansı robot Ameca da vardı (AP)
5 Temmuz'da İsviçre'de düzenlenen yapay zeka zirvesinde insansı robot Ameca da vardı (AP)

Yeni bir açık mektupta yüzlerce uzman, yapay zekanın "insanlık için varoluşsal bir tehdit" teşkil etmediğini savundu.

Bu, yapay zekanın geleceğine yönelik ilgi ve korku artarken mühendisler ve diğer akademisyenlerin yalnızca son girişimi.

Bu yeni mektup, martta insanlığın yapay zeka deneyleri nedeniyle tehlikede olduğunu söyleyen binden fazla uzmandan biri olan Elon Musk'ın da aralarında bulunduğu teknoloji uzmanlarının yakın zamandaki girişiminin ardından geldi. Bu girişim, şirketleri çalışmalarını duraklatmaya ve tehlikeleri göz önünde bulundurmaya çağırırken hükümetlerden, şirketlerin bunu yapmaması halinde müdahale etmelerini istemişti.

Yeni mektup bu çağrıya karşı çıkıyor. Mektupta yapay zekanın "geliştirilmesi ve kullanımıyla ilgili kritik kararları doğru alırsak, iyilik için dönüştürücü bir güç olacağı" belirtiliyor.

Mektup, Birleşik Krallık (BK) merkezli Britanya Bilgisayar Topluluğu Yetkili Bilişim Teknolojileri Enstitüsü (BCS, Chartered Institute for IT) tarafından hazırlandı. Kuruluş, mektubun "yapay zeka kıyametine" karşı çıkmak için yayımlandığını belirtti.

Mektupta, ülkenin "sağlam bir davranış kuralları, uluslararası işbirliği ve tam kaynaklara sahip bir düzenlemeyle destekleyerek, yapay zeka rollerinde profesyonel ve teknik standartların belirlenmesine öncülük edebileceği" belirtiliyor. Bu şekilde hem BK'nin bir yapay zeka merkezi olarak tanıtılmasına katkı sunulacağı hem de yapay zekanın iyilik için kullanılmasının sağlanacağı yine mektupta söyleniyor.

İmzacılar arasında, özellikle yapay zeka alanında değil ama düşünce kuruluşları ve kamu kurumlarında çalışanlar da dahil toplumun çeşitli kesimlerinden kişiler yer alıyor. Ama imzacılar, akademi ve iş dünyası bağlamında yapay zeka üzerine çalışmış bir dizi mühendisi ve başkalarını da içeriyor.

BCS, önceki aylarda Elon Musk tarafından imzalanan mektupta yer alan çağrıların kötü niyetli kişilerin ekmeğine yağ sürebileceğini belirtti.

BCS Yetkili Bilişim Teknolojileri Enstitüsü'nün CEO'su Rashik Parmar, "Açıklamamızı imzalayan teknoloji uzmanları ve liderler, yapay zekanın Terminatör gibi değil, eğitim, iş, sağlık ve eğlence alanlarında güvenilir bir yardımcı pilot olarak büyüyeceğine inanıyor" dedi.

Bunu başarmanın bir yolu, yapay zekanın uluslararası sınırlar arasında tanınan standartları karşılayan lisanslı ve etik değerlere saygılı profesyoneller tarafından oluşturulması ve yönetilmesidir. Halkın, uzmanların yalnızca yapay zekayı nasıl yaratacaklarını ve kullanacaklarını değil, onu nasıl sorumlu bir şekilde kullanacaklarını da bildiklerine dair güvene ihtiyacı var. Evet, yapay zeka dönüş bileti olmayan bir yolculuk fakat bu mektup teknoloji camiasının bu yolculuğun kötü robot efendiler kabusu senaryosuyla biteceğine inanmadığını gösteriyor.

Independent Türkçe



Yapay zeka uluslararası çatışmaların fitilini ateşledi

ABD ile Çin arasında yapay zeka alanındaki çekişme giderek kızışıyor (Reuters)
ABD ile Çin arasında yapay zeka alanındaki çekişme giderek kızışıyor (Reuters)
TT

Yapay zeka uluslararası çatışmaların fitilini ateşledi

ABD ile Çin arasında yapay zeka alanındaki çekişme giderek kızışıyor (Reuters)
ABD ile Çin arasında yapay zeka alanındaki çekişme giderek kızışıyor (Reuters)

Muhammed es-Sadık

Onlarca yıl önce uzaya gitme ve ayın yüzeyine ayak basma rekabeti, Soğuk Savaş döneminde ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki bilimsel rekabetin en önemli destanlarından biriydi. O dönemde rekabet halindeki bu iki ülke teknolojik olarak diğerine karşı üstünlük elde etmek için çok büyük paralar harcadı. Hatta bazıları bu harcamaları komplo teorilerine konu ederek ABD'yi Sovyetler Birliği'ni ‘mali ve insani açıdan maliyetli ve beyhude olan hayali bir yarışın içine çekmek için stratejik bir hile olarak aya gittiği iddiasında bulunmakla’ suçlayıp bunu gerçek dışı bir rekabet olarak tanımlıyor.

Ancak bugün, uluslararası aktörlerin en üst sırada yer almak için rekabet ettiği, teknolojiye bağlı farklı bir tablo var. Dünya son on yılda yapay zeka (AI) alanında muazzam bir gelişmeye tanık oldu. Yapay zeka teknolojisi, tıptan ekonomiye ve endüstriye kadar birçok alanda gelişmenin ve ilerlemenin temel itici gücü haline geldi.

Bu ilerlemeyle birlikte, yapay zekânın uluslararası dengeler ve ülkeler arasındaki jeopolitik güç üzerindeki etkileri konusunda endişeler de artıyor. Teknoloji uzmanları, çoğu konuda görüş ayrılığı yaşasalar da yapay zekanın kritik öneme sahip altyapı, ticaret, ulaşım, sağlık, eğitim, finans piyasaları, gıda üretimi ve çevresel sürdürülebilirlik alanlarında ilerlemeler kaydedildikçe dünyayı yeniden düzenleyeceğinde ve insanlık tarihinin gidişatını değiştireceğinde hemfikirler.

DARPA, yapay zekanın kontrolündeki bir savaş uçağının insan kontrolündeki bir savaş uçağına karşı yarıştığı her seferinde galip geldiğini tespit etti.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu ve CIA

Tartışmanın diğer tarafında, Reuters'in Özel Haberler Birimi tarafından geçtiğimiz yıl yayınlanan bir raporda ve The CroAsia Enstitüsü’nden (CAI) Araştırmacı Leonardo Đinić tarafından iki yıl önce yazılan bir başka raporda, ABD ve Çin ordularının yapay zekâ teknolojisine dayanan bazı çabalarına ve elde ettikleri başarılara değinildi. Söz konusu raporlara göre hem Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) hem de ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA) gelecekte insan askerlerden daha etkili olması planlanan ‘robot askerlerden’ oluşan ordular yaratmak için yapay zeka sistemleri geliştirmek üzere çalışıyor.

ABD'deki Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), yapay zekanın kontrolündeki bir savaş uçağının insan kontrolündeki bir savaş uçağına karşı yarıştığı her seferinde galip geldiğini tespit etti.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre ABD Savunma Bakanlığı'ndaki bir dizi üst düzey liderle birlikte yapay zeka uzmanları, yapay zeka teknolojisindeki ilerlemelerin devlet yönetimini, ekonomik güvenliği, sosyal istikrarı ve küresel yönetimi tamamen dönüştüreceğini kabul ediyorlar.

Bunun yanında yapay zeka alanında gerekli yatırımların yapılmaması nedeniyle Çin'in bu alanındaki hızlı ilerlemesini yakalayamamaktan korktuklarını ifade ederek ABD’nin karar alma merkezlerindeki bürokrasiden şikâyet ediyorlar.

Eski ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bilgisayar yazılım sistemlerinden sorumlu yetkilisi Nicolas Chaillan, önümüzdeki on yıllarda yapay zeka alanında çığır açacak bir noktaya ulaşan bir ülkenin küresel siyasete ve ticarete hakim olabileceğini söyledi. ‘ABD ordusundaki teknolojik dönüşümün yavaş ilerlemesini ve Çin'in ABD'yi geçmesine seyirci kalmayı protesto etmek için’ görevinden istifa eden Chaillan, teknoloji alanındaki rekabete olan bakışını “Bu gelişmekte olan teknolojiler ABD’nin geleceği için pahalı savaş uçakları gibi donanımlardan çok daha önemli” sözleriyle özetledi. Chaillan’a göre ABD'nin bazı devlet dairelerindeki siber savunma sistemleri anaokulu seviyesinde.

Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi bu konuda da Savunma Bakanlığı’ndaki ve ABD’nin diğer güvenlik kurumlarındaki üst düzey yetkililerin, cömert denebilecek destekler alan kuruluşlara karşı almayan kuruluşlar olduğu yönündeki itirazlarda bulunduklarını belirtmekte fayda var. Bu durumdan duydukları memnuniyetsizlik, bazı eski yöneticilerin açıklamalarında da belirttikleri üzere federal hükümetin her yıl harcadığı büyük bütçelere ve paralara rağmen büyük bir kısmının yanlış yerlere harcanmasından kaynaklanıyor. En göze çarpan örnekler arasında, geleneksel silah şirketlerinin bazı yasa koyucular üzerindeki güçlü etkileri nedeniyle aldıkları destek yer alıyor.

Aralarında Nicolas Chaillan'ın da bulunduğu çok sayıda ABD'li yetkili, ABD'nin Çin'e karşı bu yarışı kaybedeceğinden korkuyor. Çünkü onlara göre Washington finansman konusunda yeterince agresif değil ve yapay zeka projelerine yeterli desteği sağlamıyor.

ABD-Çin rekabetinin stratejileri

Çinli yetkililer, 2017 yılında iddialı bir hedef belirlediler. Bu hedefe göre 2030 yılına kadar yapay zeka alanında küresel üstünlüğe ulaşılması planlanıyor. Hedef, Çin'deki şirketlere, mahkemelere ve çeşitli devlet dairelerine, konuyla en yüksek düzeyde ilgilenmeleri yönünde baskı uygulayan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından onaylandı. Çünkü rekabet, kendi küresel standartlarını ve yasamaları belirleyecek teknolojiye sahip olmanın ötesinde bir durum.

Araştırılan yasamalar arasında, sisteme kaynaklardan beslenen ve daha sonra kendi metinlerini üretmesi için ham veriler sunan üretken ve öğrenme verileri olarak bilinen yapay zeka programlarına insan unsurunun girmesine ilişkin telif hakkı konusu da yer alıyor. Ancak bu metinler temelde insan üretimi olduğundan fikri mülkiyet ve telif haklarına sahipler. Öyle ki Avrupa Birliği (AB), yapay zeka şirketlerinin zararına olacak şekilde yazarların ve yayıncıların haklarından yana tavır almıştır.

Yapay zeka alanında ABD ile Çin arasındaki rekabet konusuna dönecek olursak, aralarında Nicolas Chaillan'ın da bulunduğu çok sayıda ABD'li yetkili, ABD'nin Çin'e karşı bu yarışı kaybedeceğinden korkuyor. Çünkü onlara göre Washington finansman konusunda yeterince agresif değil ve yapay zeka projelerine yeterli desteği sağlamıyor.

Çin’in yapay zeka alanını güçlendirmek için özel sektörle ortak ya da onun denetimi altında çalışması modern teknolojilerin arzu edilen stratejik hedeflere ulaşmasını kolaylaştırıyor.

Buna karşın ABD federal hükümeti, özellikle Google ve diğer büyük teknoloji şirketlerinin yapay zeka alanında Pentagon ile iş birliği yapmayı reddetmesinin ardından, teknoloji alanlarında özel ve kamu sektörleri arasında ortak çalışmalar yapmakta zorlanıyor.

Ancak ABD, rakibi Çin’in yapay zeka sektörünü geliştirmek için gerekli teknolojiye sahip olmasını engelleme stratejisi çerçevesinde Çin'in, ABD'dekilerle rekabet edebilecek büyük dil modelleri gibi gelişmiş yapay zeka teknolojilerini geliştirmek için ihtiyaç duyduğu çiplere ulaşmasını zorlaştırdı. Dahası, Amerikan şirketleri Çinli geliştiricilerin ve programcıların bazı modern programlara erişmesini de engelledi.

Çinli bir bilgisayar korsanının OpenAI şirketinde yapay zeka teknolojisine ilişkin çalışanların tartışmalarına ilişkin sırları çaldığı suçlamasının ardından ABD merkezli yapay zeka kuruluşları İran, Kuzey Kore, Rusya ve Çin'in de aralarında bulunduğu bir grup ülkeye kapatıldı.

Çin, otomatik sistemlerin kontrol edilebilirliği konusunda bir çalışma grubuna liderlik etmek de dahil olmak üzere yapay zeka standartlarını belirlemeye yönelik uluslararası çabalara aktif olarak katılıyor.

Endişe ve yardımlaşma

Yıllar önce yapay zeka konusu bugün olduğu gibi birçok insan için hayatlarını doğrudan etkileyen temel bir konu değildi, ancak tablo hızla değişti. Yapay zeka, insan hayatını pek çok açıdan etkileyen bir teknoloji haline geldi. Bu önemli teknoloji, bir ülkenin geleceği, statüsü ve refahı açısından taşıdığı önem nedeniyle birçok ülkenin özel ilgisini cezbetti.

Hem Çinli hem de Batılı aktörler, yapay zekanın gelişmesiyle ilgili risklerle ve endişelerle boğuşuyorlar.

Bu ortak çıkar, sürekli iş birliği için fırsatlar yaratsa da ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin çoğu zaman gergin olması birbirlerine yardım etmelerini engelliyor.

Ancak bu rekabete rağmen Çin, otomatik sistemlerin kontrol edilebilirliği konusunda bir çalışma grubuna liderlik etmek de dahil olmak üzere yapay zeka standartlarını belirlemeye yönelik uluslararası çabalara aktif olarak katılıyor. Bu da Soğuk Savaş sırasında ABD ile Sovyetler Birliği arasında nükleer silahların korunmasına ilişkin yapılan iş birliği gibi eski dönemlerde zaman zaman ortaya çıkan yardımlaşma ruhunu yansıtıyor.

Bununla birlikte ABD ve Çin gibi ülkeler için yapay zekanın devlet ve onun ekonomik, askeri ve dolayısıyla jeopolitik güç unsurları üzerindeki etkisinin boyutu da herkes tarafından biliniyor. Bu yüzden iki ülkenin de yapay zekaya yatırım yapmak için kesenin ağzını açtığını görüyoruz. Hatta karar vericilerin zihinlerine korku o kadar yerleşmiş ki, şu ya da bu ülkeye teknoloji transferini engellemek için alınacak önlemleri düşünmeleri ve cezai tedbirler uygulamaları zorunlu hale gelmiş durumda. Konu, çip gibi etkili ekipmanların aktarımının engellenmesi meselesinden, karşı tarafın yapay zeka uygulamalarına erişiminin engellenmesi meselesine kadar ilerledi. Tüm bu tedbirler en nihayetinde rekabet edemememiz için alınıyor.

Artık dünya, yapay zekanın günlük yaşamlarımız üzerinde yaratacağı devasa etkiyi ortaya çıkarmak üzere. Fakat burada ‘Yapay zeka teknolojisinde lider ülke kim? Liderliğe nasıl yatırım yapacak? Bu sayede sayısız ekonomik ve politik kazanç elde edebilecek mi?’ sorularını sormamız gerekiyor.