Ben bir psikoloğum: İşte suçlular ve akıl sağlığı hakkındaki gerçek

Hapishaneden kaçan terör şüphelisi Daniel Khalife'nin annesi, oğlunun akıl sağlığı desteğine ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ama bir psikolog olarak, insanların kötülük için delilik anlarını suçlamasına alışkınım… çünkü gerçek şu ki yüzleşmek çok acı verici

Daniel Khalife (Birleşik Krallık Metropoliten Polis Teşkilatı)
Daniel Khalife (Birleşik Krallık Metropoliten Polis Teşkilatı)
TT

Ben bir psikoloğum: İşte suçlular ve akıl sağlığı hakkındaki gerçek

Daniel Khalife (Birleşik Krallık Metropoliten Polis Teşkilatı)
Daniel Khalife (Birleşik Krallık Metropoliten Polis Teşkilatı)

Jessica Taylor

Daniel Khalife'nin annesi, oğlunun "gerçeklikte yaşamadığını" ve "akıl sağlığı desteği alması gerektiğini" söyledi. Khalife vakasında bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum ancak bir psikolog olarak, kişilerin suçu ve kötü davranışları akıl sağlığını ve teşhis edilmemiş psikiyatrik bozuklukları suçlayarak açıklamaya çalışmasına alışkınım.

"Onda yanlış bir şeyler olmalı" ya da "böyle olmaları onların suçu değil, akıl sağlıkları yüzünden" veya hatta "bu eylemleri gerçekleştirdiklerine göre akıl sağlıklarının yerinde olmadığı açık" ifadelerini sıklıkla duyuyorum.

Peki ama şiddet uygulayan herhangi bir kişiyi ya da suçluyu akıl hastası diye etiketlemeyi neden daha kolay buluyoruz? Bu kişilerin, bu seçimler ne kadar iğrenç ve tiksindirici görünse bile, aktif ve düşünülmüş seçimler yapıyor olabileceklerini kabul etmek neden bu kadar zor? Bu kadar çok faili "akli dengesi bozuk" ve "hasta" diye neden mazur görüyoruz?

Size söyleyeyim: Çünkü değer verdiğimiz kimseler bir yana, insanların böylesine bir şiddet ve yıkım gerçekleştirebileceğine inanmak istemiyoruz. Hele ki çocuklarımızın. Sevdiklerimizin cinayet, istismar, şiddet veya terörizm suçlarını işleyebileceğine kesinlikle inanmak istemiyoruz.

Bunun bir hastalık olmasını istiyoruz. Çözülebilecek bir sorun olmasını. Davranışlarını "tedavi edilebilir" ve "değiştirilebilir" kılacak bir sorun. Bu, kontrol edilebilecekleri ve diğer kişilerin de korunabileceği anlamına geliyor.

İnsanları "ötekileştirmek" için de haklarında bu şekilde konuşuyoruz. Onların topluluklarımızın bir parçası olmasını istemiyoruz. "Onlar gibi olmak" isteyeceğimiz son şey. Bu yüzden kasıtlı biçimde onlarla aramıza mesafe koyuyoruz. Araştırmalar da gösteriyor ki bunu yaptığımızda onlarla pek bir empati de kurmuyoruz. Kendimizi onlarla ilişkilendirmiyoruz, bunu yapamayız. Onlar "farklı". Asla onlar gibi olamayacağımıza (ya da onlarla aynı eylemleri gerçekleştiremeyeceğimize) kendimizi ikna ediyoruz.

Sorun şu ki, bu durum onları mazur kılıyor. Bir keresinde bir cinayet ekibinin baş dedektifiyle konuştuğumda, bana şimdiye kadar görüştüğü her katilin "açıkça şizofren" olduğunu söylemişti.

Ben de "Bu sonuca nasıl ulaşmış olabilirsin?" diye sordum.

"Çünkü aksi takdirde insanları öldürmezlerdi! Açıkça psikozlular" diye yanıtladı, sanki ben biraz aptalmışım gibi.

Şeytanın avukatlığını yapmak zorunda kaldım. "Peki ya değillerse?" diye sordum.

Belki de sadece buna inanmak istiyorsundur? Belki de öldürmek için başka güdüleri vardı? Belki de sadece birini öldürmek istediler ve suçlarının tadını çıkardılar? Belki de iyice düşünüp bilinçli bir karar vermişlerdi?

Olabilecek en öngörülebilir argümanla cevap verdi:

Hayatta olmaz, bunu yapan insanlar normal değil! Onlarda bir sorun olmalı!

Peki gerçekten öyle mi? Suç işleyen herkesin akıl sağlığı bakımından iyi olmadığına gerçekten inanıyor muyuz?

Ben bunun mümkün olduğunu sanmıyorum, peki ya siz? Eğer ikna edilmeye ihtiyacınız varsa, o zaman cinayet, savaş, cinsel şiddet, güç ve kontrolle dolu büyük ölçüde şiddete boğulmuş bir toplumda yaşadığımız gerçeğine bakın.

Eğlenmek için de zarar vermenin peşine düşüyoruz. Yoksa neden en sevdiğimiz filmlerde yüzlerce cinayet, tecavüz ve kavga olsun ki? En sevdiğimiz video oyunları şiddetli cinayetler işlememizi sağlıyor, en sevdiğimiz kitaplar genelde bir kişinin kahraman olmak için başka biriyle savaştığı veya onu öldürdüğü güç mücadelelerini anlatıyor.

Küçük çocuklara oyuncak tabancalar ve silahlar satıyoruz, en sevdiğimiz sanatçılar insanları öldürme ve istismar etme hakkında şarkı söylüyor ve rap yapıyor. Tecavüzcülerin ve istismarcıların sıklıkla paçayı kurtardığı bozuk bir adalet sistemimiz var. Dünya liderlerimizin savaşı ve çatışmayı bilfiil teşvik ettiğini, diğer ülkelerdeki masum sivilleri bombaladığını ve öldürdüğünü görüyoruz.

Suçluların "hasta" olduğu ve onları yeniden "doğru" kılmak için "tedaviye ihtiyaç duydukları" varsayımındaki sorun, bu düşüncenin çevremizdeki şiddetin kökünü kazımaya odaklanmamızı engellemesidir. Arkamıza yaslanıp sorumluluk almayı bırakmamıza katkı sağlar.

Çoğu zaman uygun psikiyatrik testler, kanıtlar ya da taramalar olmaksızın mahkumlara akıl sağlığı sorunları "teşhisi" konuyor. Bazen bu, bir anketle donanmış birinin öznel görüşünden pek de fazla bir şey ifade etmiyor.

Belki de bu yüzden, söz konusu suçluların gerçek anlamda "rehabilite" edildiğini nadiren görüyoruz. Başkalarına zarar verme kararlarına yol açan düşünce, deneyim ve etkilere dikkat etmek yerine bu kimselerin akıl sağlıklarının kötü olduğunu iddia etmekle bu kadar çok meşgul olursak, doğru müdahaleler yapamayız.

Eğer bu yazıyı okuyorsanız ve suçluların "mutlaka bir akıl sağlığı sorunu olması gerektiğine" inanıyorsanız, benim için önce şu iki soruya cevap verin:

1. Eğer bu kadar çok şiddet suçunun sorumlusu psikiyatrik bozukluklarsa, neden aynı tanılara sahip milyonlarca insan hayatları boyunca tek bir suç bile işlemiyor?

2. Kadınlarda psikiyatrik bozukluk teşhis edilme olasılığı erkeklerden daha yüksek. Öyleyse neden kadınlar daha fazla şiddet suçu işlemiyor?

Konforumuzu bir kenara bırakıp konu hakkında daha eleştirel düşünmenin zamanı geldi... Evet, bu durum bize kabuslar gördürse bile.

Dr. Jessica Taylor, Sunday Times Çok Satanlar listesinde yer alan bir yazar, tescilli bir psikolog ve VictimFocus'un CEO'sudur

Independent Türkçe



"Tüm zamanların en kötü dizisi" eleştirilere rağmen rekor kırdı

All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
TT

"Tüm zamanların en kötü dizisi" eleştirilere rağmen rekor kırdı

All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)

Kim Kardashian'ın başrolünde yer aldığı, Ryan Murphy imzalı yeni hukuk draması All's Fair, rekor kırdı.

Kardashian'ın yanı sıra Sarah Paulson, Glenn Close, Naomi Watts, Niecy Nash-Betts ve Teyana Taylor'ın rol aldığı dizi, bol entrikalı, yüksek profilli boşanma davalarını üstlenen kadın avukatların hem iş hem özel hayatlarındaki çatışmalarını konu alıyor.

Üç günde 3,2 milyon izlenme

All's Fair, 4 Kasım'daki prömiyerinin ardından eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'da yüzde 0'lık beğeni puanıyla açılmıştı. Dizinin puanı kısa süre içinde yüzde 5'e yükseldi. 

İzlenme rakamlarına bakıldığında ise tablo tamamen değişiyor: All's Fair, ilk üç günde 3,2 milyon küresel izlenme elde ederek Hulu'nun son üç yıldaki en büyük açılışını yaptı.

Sert tepkiler göz önünde bulundurulduğunda dizinin bu performansı daha da dikkat çekici. Bazı eleştirmenler All's Fair'ı "tüm zamanların en kötü dizisi" diye nitelerken, bazıları da oyunculukları yerden yere vurdu. Ancak rakamlar izleyicinin, ünlü isimlerle dolu kadro, gösterişli atmosfer ve Ryan Murphy'nin melodram dozu yüksek hikayesine fazlasıyla ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor.

Karşılaştırmak gerekirse All's Fair, Hulu'nun son dönemdeki birçok yeni dizisini geride bırakarak sadece Only Murders in the Building ve The Handmaid's Tale'in ardında yer aldı. Üç günde 3 milyon izlenmeyi aşarak, 2022 Haziran'da yayımlanan The Bear'dan bu yana platformun en güçlü açılışlarından birine imza attı.

Öte yandan eleştirilerin ardından Kardashian, sosyal medyada dolaylı bir yanıt verdi. Dizinin prömiyerinden fotoğraflar paylaştığı gönderiye şu notu düştü:

Yılın en çok övülen dizisini izlediniz mi? All's Fair şimdi Hulu ve Disney+'ta.

Murphy ve oyuncu ekibi de röportajlarda benzer bir tavır takındı. Dizinin baştan beri "bilinçli olarak abartılı ve kendinin farkında" bir üsluba sahip olduğunu savundular. 

Sert eleştiriler, ironiye dönüşerek diziye sosyal medyada daha da fazla görünürlük kazandırdı. TikTok ve X'te paylaşılan sahneler viral olmaya devam ediyor.

Yine de dizinin kaderi şimdilik belirsiz. Eleştirmenler tepkilerini sürdürürken, açılış başarısının kalıcı bir seyirci kitlesine dönüşüp dönüşmeyeceği gelecek hafta netleşecek. 

Hulu'da güçlü açılış yapan Tell Me Lies ve Dokuz Kusursuz Yabancı (Nine Perfect Strangers) gibi diziler, ilerleyen haftalarda izlenme rakamlarında ciddi düşüşler yaşamıştı. Ancak All's Fair'ın tartışmalı yapısı ve yıldız kadrosu, bu durumu tersine çevirebilir.

Independent Türkçe, ScreenRant, Deadline, TV Insider


Güney Kore yapımı gerilim dizisi merak uyandırdı: Ödülleri toplar

Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)
Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)
TT

Güney Kore yapımı gerilim dizisi merak uyandırdı: Ödülleri toplar

Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)
Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)

Netflix, sanat öğretmeni An Yun Su'nun hikayesini anlatan Güney Kore yapımı yeni gerilim dizisi The Price of Confession (Jabaekui Daega) için ürpertici bir fragman yayımladı.

An Yun Su'nun hayatı, eşinin öldürülmesinin ardından cinayetle suçlanmasıyla altüst oluyor.

Masumiyetini kanıtlamak için mücadele eden An Yun Su, sonunda cezaevine giriyor ve burada gizemli bir kadınla tanışıyor: Mo Eun.

Diğer mahkumlar tarafından "cadı" diye bilinen Mo Eun, insanların ne düşündüğünü ve hissettiğini görebiliyor. İkili arasında tehlikeli bir anlaşma yapılıyor.

Netflix, The Price of Confession'ın yeni fragmanını paylaştı.

Fragmanda, An Yun Su'nun cinayet mahallindeki görüntüleri ekrana yansırken, soruşturmayı yürüten polislerin davranışlarından şüphelendiği görülüyor.

Cezaevinde Mo Eun, suçu üstlenmeyi teklif ediyor fakat bu, An Yun Su için çok ağır bir bedel anlamına geliyor.

Hayranlar sosyal medyaya akın ederek fragman hakkındaki görüşlerini paylaştı.

Bir izleyici, "Şimdiden hazır bekliyorum! İkisi de yılın en iyi kadın oyuncu ödüllerini toplar" yorumunu yaptı.

Bir başka Netflix abonesi, "Fazlasıyla iyi görünüyor, kesinlikle izleyeceğim" derken, diğer bir kullanıcı "Kim Go-eun'in bir başyapıtı daha, izlemek için sabırsızlanıyorum" ifadelerini kullandı.

Dizide An Yun Su'yu Jeon Do-yeon, Mo Eun'u ise Kim Go-eun canlandırıyor.

Bir başka izleyici, "Harika bir oyuncu kadrosu! Konusu çok ilgi çekici ve gerilim dolu" yorumunu yaptı. Başka biriyse ekledi: 

İkisi de favori Koreli oyuncularım.

Güçlü oyuncu kadrosunda ayrıca Squid Game yıldızı Park Hae-soo, savcı Baek Dong-hun rolünde yer alıyor. Kadroyu, avukat Jang Jeong-gu karakteriyle Jin Sun-kyu tamamlıyor.

The Price of Confession, 5 Aralık'ta platforma eklenecek.

Independent Türkçe, Express, Mirror


Eleştirmenlerden tam not, seyirciden 5 yıldız: Yeni bilimkurgu rekora koşuyor

Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
TT

Eleştirmenlerden tam not, seyirciden 5 yıldız: Yeni bilimkurgu rekora koşuyor

Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)

Amerikalı yönetmen Dan Trachtenberg, yeni filmi Predator: Vahşi Topraklar'la (Predator: Badlands) gişedeki durgunluğu sona erdirdi. 

Bilimkurgu, cuma günü ABD gişesinde 15,6 milyon dolarlık güçlü bir açılışla zirveye oturdu. Vahşi Topraklar, hafta sonunda 36–38,5 milyon dolarlık bir hasılata doğru hız kesmeden ilerliyor. Tahminler, filmin hafta sonunda 25 milyon dolar açılış yapacağını öngörüyordu.

Bu performansla Vahşi Topraklar, bağımsız Predator filmleri arasında şimdiye kadarki en iyi açılışı garantiledi. Film ayrıca, 2004'te 38,4 milyon dolarla açılan Alien Predator'e Karşı'yı (AVP: Alien vs. Predator) geçerek serinin en yüksek açılışına imza atma şansına sahip.

20th Century ve Disney ortak yapımı film, beklentilerin çok üzerinde performans sergiliyor. Bunun en büyük sebebi eleştirmenlerden gelen olumlu yorumlar ve seyirciden alınan yüksek puanlar. Vahşi Topraklar, Predator filmleri arasında izleyici anket şirketi CinemaScore'da "A-" alan tek yapım olurken, PostTrak verilerinde de izleyicilerden 5 yıldız aldı.

Trachtenberg'ün Prey senaristi Patrick Aison'la birlikte geliştirdiği Vahşi Topraklar, 1987'de John McTiernan imzalı Av'la (Predator) başlayan 9 filmlik seriye yeni bir yön veriyor. 

44 yaşındaki Trachtenberg kariyeri boyunca sürpriz başarılara ulaşan işlere imza attı: 2016 yapımı Cloverfield Yolu No: 10 (10 Cloverfield Lane), ardından Disney+'ta gösterime giren 2021 tarihli Prey ve haziranda yayımlanan animasyon antolojisi Predator: Killer of Killers. 

Predator: Vahşi Topraklar'da, Dimitrius Schuster-Koloamatangi tarafından canlandırılan yırtıcı Predator Dek, başrolde yer alıyor ve Elle Fanning'in hayat verdiği android Thia'yla bir araya geliyor. 

Film, klanı tarafından dışlanan genç Predator Dek'in, Thia'yla beklenmedik bir ittifak kurarak en büyük rakibinin karşısına çıkmasını konu alıyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety