Almanya'daki 16 bin yıllık çizimler, tarih öncesi Avrupa toplumuna ışık tutuyor

Üzerinde gravürler bulunan yüzlerce taş, Taş Devri'ndeki Magdaleniyenlerin faaliyetlerini açığa çıkarıyor

(Robitaille et al., 2024, PLOS ONE, CC-BY 4.0)
(Robitaille et al., 2024, PLOS ONE, CC-BY 4.0)
TT

Almanya'daki 16 bin yıllık çizimler, tarih öncesi Avrupa toplumuna ışık tutuyor

(Robitaille et al., 2024, PLOS ONE, CC-BY 4.0)
(Robitaille et al., 2024, PLOS ONE, CC-BY 4.0)

Araştırmacılar, binlerce yıl öncesinden kalma taşlar sayesinde kadim Orta Avrupa toplumuna dair daha fazla bilgi ediniyor.

Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekip, 15 bin 800 yıl öncesine ait 400 taş plakanın üzerindeki işaretleri inceleyerek Taş Devri'nin son dönemine dair daha önce bilinmeyen bir şey ortaya çıkardı. Üst Paleolitik dönemde kayda geçmemiş eski balıkçılık uygulamalarının taşlardaki tasviri, insanların o devirde balık yakalamak için ağ kullandığını ortaya çıkardı.

Tarih öncesi eserler, Batı Almanya'da, Orta Renanya'daki iki büyük Magdaleniyen yerleşiminden biri olan Almanya'nın Gönnersdorf kazı alanında keşfedildi. Magdaleniyenlerin avcılıkla ve sanatla uğraştığı biliniyordu ve bizonlu mağara resimleriyle kafasız kadın figürlerinin gravür ve oymalarını yapıyorlardı. Ren Nehri'nin kuzey kıyısında keşfedilen çizimler, volkanik kül sayesinde korunmuştu.

Balıkçılık büyük ihtimalle bu çağda pek çok toplumda rol oynamış olsa da faaliyetin doğrudan sanatsal tasvirlerine nadiren rastlanıyor. Balık kemikleri daha önce çeşitli konumlarda bulunmuştu, bu da balığın beslenmede önemli bir yer tuttuğuna işaret ediyor.

Dr. Jérôme Robitaille, salı günü The Independent'a "İlginç bir şekilde, bu keşfe kadar Paleolitik sanatta ağ balıkçılığının doğrudan tasviri hiç görülmemişti" dedi.

Bu tasvir, Gönnersdorf'un Avrupa'da ve belki de dünyada ağ balıkçılığı faaliyetlerinin görsel temsilinin yer aldığı tek Üst Paleolitik kazı alanı olduğuna işaret ediyor.

Robitaille'ın çalışması, çarşamba günü PLOS ONE adlı akademik dergide yayımlandı.
 

zxc
Görselde, balık ve ağ desenlerinin bulunduğu taşlardan biri olan 282. plaka yer alıyor. Bu plakalar insanlığın, Almanya'daki tarih öncesi uygulamaları daha iyi anlamasını sağlıyor (Robitaille et al., 2024, PLOS ONE, CC-BY 4.0)

Bu plakalardaki gravürlerin arasında balıklar saptanmıştı ama bilim insanları gelişmiş bir görüntüleme teknolojisi kullanarak balık veya limona benzeyen şekillere sahip 7 plaka daha keşfetti. Daha önce tespit edilmiş bir balığın yanı sıra 7 yeni balığın tamamı, ızgaraya benzeyen desenler oluşturan çizgilerle tasvir edilmişti.

Araştırmacılar plakaları incelemek üzere Yansıtma Dönüşümlü Görüntüleme denen bir yöntem kullandı, bu teknoloji araştırmacıların yüzey detaylarını hassas bir netlikle analiz etmesini ve geçmişte saptaması güç olan karmaşık çizgileri açığa çıkarmasını sağladı.

Robitaille "Bu çizimlerde balıkçılık ağlarına ve balıklara yer verilse de çizimlerin detaylı gerçekçilik yerine temel geometrik şekilleri vurgulayan minimal ve soyut tarzı, balıkçılıkta odağın yalnızca geçinmek olmadığı ihtimaline işaret ediyor" diye açıkladı.

Çizimler balıkçılığın Magdaleniyen toplumundaki kültürel veya sembolik önemini temsil ediyor olabilir.

Ağ balıkçılığının bu grupta, toplumsal veya ayinsel bir rolü olabilir. Ağların kurulması ve kullanılması için genelde daha fazla kişiye ihtiyaç duyuluyor. Ağların kullanımı, Magdaleniyenlerde ortak değer, inanç ve deneyimleri temsil ediyor olabilir.

Robitaille "Ağ balıkçılığının, balıkların mevsimsel göçleri veya belirli çevresel koşullara göre planlanarak, grup üyeleri arasında ortak sorumluluk ve kaynak dağılımını teşvik eden koordineli bir çabayı içermesi de mümkün" dedi.
Independent Türkçe



Çığır açıcı üç boyutlu biyoyazıcı, ses dalgaları kullanıyor

Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
TT

Çığır açıcı üç boyutlu biyoyazıcı, ses dalgaları kullanıyor

Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)
Yeni cihaz, laboratuvarda üretilen insan dokularındaki hata riskini kayda değer derecede düşürüyor (Melbourne Üniversitesi)

Bilim insanları ses dalgaları kullanarak laboratuvarda insan dokusu üreten bir biyoyazıcı tasarladı.

Halihazırda kullanılan üç boyutlu biyoyazıcılar, hücrelerin kat kat yerleştirilmesiyle laboratuvar ortamında insan dokuları geliştiriyor. 

Ancak çok karmaşık ve yavaş olan bu süreç, hataya da epey yatkın. Mevcut teknolojiler hücreleri yönlendirmeden geliştirdiği için yapılara zarar verebiliyor. 

Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'ne bağlı Collins BioMicrosystems Laboratuvarı Başkanı David Collins, "Hücrelerin yanlış konumlandırması, çoğu üç boyutlu biyoyazıcının insan dokusunu doğru bir şekilde temsil eden yapılar üretememesinin en büyük nedeni" diyor.

Collins ve ekip arkadaşları bu sorunun üstesinden gelmek adına yeni bir biyoyazıcı geliştirdi. 

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 30 Ekim'de yayımlanan makaleye göre yeni cihaz, ses dalgalarını kullanarak mikroskobik baloncukları istenen yönlerde titreştiriyor ve bu şekilde belirli hücreleri düzenliyor. Araştırmacılar, daha sonra bu temel yapıları büyüterek daha karmaşık insan dokularına dönüştürebiliyor.

Bilim insanları hücreleri kat kat yerleştirme ihtiyacını ortadan kaldıran biyoyazıcının birkaç saniye içinde görevini tamamladığını ve muadillerinden 350 kat daha hızlı olduğunu söylüyor.

Yeni üç boyutlu biyoyazıcı ayrıca dokuyu doğrudan laboratuvar plakasına bırakıyor. Diğer cihazlarda araştırmacıların çıktıyı alıp plakaya taşıması gerekiyordu. Bu da dokunun gelişim sürecine zarar verme riski taşıyordu.

Ancak yeni yöntem daha steril ve güvenli bir yol sunuyor. 

Yeni biyoyazıcı hem yumuşak beyin dokusu hem de kıkırdak ve kemik gibi daha sert dokuları üretebiliyor.

Araştırmacılar cihazın biraz daha test edilip iyileştirildikten sonra sadece birkaç dakika içinde belirli hastalıkların minyatür modellerini üretebileceğini söylüyor.

Bu teknoloji, kanser gibi hastalıklara karşı yeni ilaçlar geliştirilmesini veya kişinin genetiğine göre ona uygun tedaviler uygulanmasının önünü açabilir.

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Nature