Sivilceye neden olan bakterilerin şaşırtıcı yararı keşfedildi

"Cilt rahatsızlıkları için yeni tedavilerin geliştirilmesini sağlayabilir"

İnsan derisi binlerce bakteri türü tarafından kolonize edilmiş durumda (Pixabay)
İnsan derisi binlerce bakteri türü tarafından kolonize edilmiş durumda (Pixabay)
TT

Sivilceye neden olan bakterilerin şaşırtıcı yararı keşfedildi

İnsan derisi binlerce bakteri türü tarafından kolonize edilmiş durumda (Pixabay)
İnsan derisi binlerce bakteri türü tarafından kolonize edilmiş durumda (Pixabay)

ABD'li bilim insanları, ciltteki en yaygın bakterilerden birinin şaşırtıcı yararlarına ışık tuttu.

Latince adı Cutibacterium acnes olan bu bakterinin sivilcelere neden olduğu biliniyor. Ancak cilt sağlığına yönelik yararları yeni anlaşılıyor.

Kaliforniya Üniversitesi Gallo Laboratuvarı'ndan dermatoloji araştırmacıları, C.acnes'in belirli hücreleri tetikleyerek cilt bariyerini korumak için önemli olan lipitlerin üretimini önemli ölçüde artırdığını keşfetti.

Ekip, bakterilerin lipit üretiminde oynadığı rolü belirlemek için, keratinosit hücrelerini ciltte doğal olarak bulunan farklı bakterilere maruz bıraktı.

Test edilen cilt bakterilerinden yalnızca C. aknes'in, bu hücrelerdeki lipit üretiminde artışı tetiklediği görüldü.

Araştırma ekibinden Samia Almoughrabie, The Conversation'da kaleme aldığı yazıda, çalışmadan elde ettikleri bulguları özetledi.

Bilim insanı, "Seramidler, kolesterol, serbest yağ asitleri ve özellikle trigliseritler dahil olmak üzere tüm lipitlerde üç kat artış gördük" diye yazdı.

"Bu lipit türlerinin her biri cilt bariyerini korumak, nemi hapsetmek ve deriyi hasara karşı korumak için gereklidir" diyen Almoughrabie, sözlerini şöyle sürdürdü:

C. aknes'in lipit üretimindeki bu artışı propiyonik asit adı verilen bir tür kısa zincirli yağ asidini üreterek tetiklediğini bulduk.

Almoughrabie, "Deri ve mikrobiyal sakinleri arasındaki karmaşık etkileşimde, her yerde rastlanan C.acnes önemli bir oyuncu olarak öne çıkıyor" ifadelerini kullandı:

Cilt mikrobiyomunu daha iyi anlamak için yapılacak daha fazla araştırma, cilt rahatsızlıkları için yeni tedavilerin geliştirilmesini sağlayabilir.

Independent Türkçe



Bunamanın 6 önemli nedeni: Bunları engellemek için ne yapılmalı?

Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)
Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)
TT

Bunamanın 6 önemli nedeni: Bunları engellemek için ne yapılmalı?

Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)
Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)

Bilim insanları demans veya bunama vakalarının yarısının önlenebileceğini söylüyor. 

Alzheimer'ın da içinde yer aldığı nörodejeneratif hastalıklar grubunu ifade eden bunama; hafıza, dil ve düşünce becerilerinde gerilemeyle kendini gösteriyor. 

Bu rahatsızlıklar genellikle yaşlanmayla ortaya çıksa da uzmanlar pek çok vakanın engellenebileceğini görüşünde. 

Oxford Üniversitesi'nde demans üzerine çalışan Prof. David Smith'in yer aldığı bir çalışmada, 344 binden fazla kişinin verisi 15 yıl boyunca takip edilerek bunamaya yol açan 6 temel risk faktörü belirlendi. 

Araştırmacılar bunamayı engellemek için yaşam tarzı, sağlık geçmişi, fiziksel göstergeler, sosyoekonomik durum, sosyal-psikolojik faktörler ve yaşanılan çevreye odaklanılması gerektiği sonucuna vardı. 

Bu faktörlerin orta seviyeye çekilmesinin bunama vakalarının yüzde 43'ünü, iyi seviyede olmasının da yüzde 73'ünü engelleyebileceği tespit edildi. 

Uzmanlar özellikle sağlıksız bir yaşam tarzının, bunamanın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynadığının altını çiziyor. 

Dünyanın önde gelen bunama uzmanlarının yürüttüğü başka bir araştırmada da benzer faktörler öne çıkıyor.

Depresyon, diyabet ve yüksek seviye kötü kolesterol gibi sağlık etkenlerinin yanı sıra eğitim durumu, hava kirliliğine maruz kalma ve sosyal izolasyon temel risk faktörleri arasında görülüyor.

Araştırmacılar çocukluktan itibaren bu etmenlere dikkat edilmesinin, vakaların yüzde 45'inin önüne geçebileceği sonucuna vardı. 

Diğer yandan hayatın ileri dönemlerinde de gerekli adımları atmanın fayda sağladığı tahmin ediliyor.

University College London'dan çalışmanın yazarlarından Prof. Gill Livingston "Dünya genelinde pek çok kişi bunamanın kaçınılmaz olduğuna inanıyor ancak durum öyle değil" diyerek ekliyor:

Riske daha uzun süre maruz kalmanın daha büyük bir etkiye sahip olduğuna dair artık daha güçlü kanıtlara sahip olsak da harekete geçmek için asla çok erken ya da çok geç olmadığını da vurgulamak gerekiyor.

Uzmanlar yaşam tarzında yapılacak değişikliklerin bunamayı engelleyebileceğini veya geciktirebileceğini belirtiyor. 

Prof. Livingston şu tavsiyede bulunuyor:

Düzenli egzersiz, sigara içmeme, orta yaşta (örgün eğitim dışında) bilişsel aktiviteyi canlı tutma ve aşırı alkolden kaçınmak gibi sağlıklı bir yaşam tarzı sadece bunama riskini azaltmaz, aynı zamanda bunama başlangıcını da geciktirebilir.

Prof. Livingston özellikle pek hareket etmeyenlerin, en azından yürüyüş yapmaya başlayarak egzersizi hayatlarının parçası haline getirmesini öneriyor.

Yapılan başka çalışmalarda da Akdeniz diyetinin bunama riskini azaltabildiğine dair bulgular ediniliyor.

Bitki ağırlıklı Akdeniz diyeti kabuklu yemişler, kepekli tahıllar ve balık da içeriyor. Özellikle kırmızı et çok az tüketilirken, yağ kaynağı olarak zeytinyağı tercih ediliyor.

Bilim insanları, meyve ve sebzelerdeki antioksidan sayesinde bu beslenme biçiminin bunama riskini azalttığını düşünüyor.

Uzmanlar ayrıca görme ve duyma becerilerindeki gerileme de bunamayla ilişkilendirildiği için işitme cihazları gibi aygıtlara kolay ulaşılabilmesi gerektiğini vurguluyor. 

Birleşik Krallık merkezli Alzheimer Derneği'nden Fiona Carragher, alkol ve egzersiz gibi faktörlerin kişinin kontrolünde olduğunu ancak eğitim eşitsizliği ve hava kirliliği gibi sorunların toplumsal ölçekte çözülmesi gerektiğini söylüyor.

Independent Türkçe, Jerusalem Post, Guardian, Nature Human Behavior, The Lancet, Alzheimer Derneği