Ölümcül kan zehirlenmesine dair bilinmesi gereken her şey

Küresel çaptaki can kayıplarının yaklaşık yüzde 20'sine neden oluyor

Araştırmaya göre, tedaviye eşit şartlarda erişemeyen yoksulların bu hastalıktan 30 gün içinde ölme olasılıkları iki kat daha yüksek (Pixabay)
Araştırmaya göre, tedaviye eşit şartlarda erişemeyen yoksulların bu hastalıktan 30 gün içinde ölme olasılıkları iki kat daha yüksek (Pixabay)
TT

Ölümcül kan zehirlenmesine dair bilinmesi gereken her şey

Araştırmaya göre, tedaviye eşit şartlarda erişemeyen yoksulların bu hastalıktan 30 gün içinde ölme olasılıkları iki kat daha yüksek (Pixabay)
Araştırmaya göre, tedaviye eşit şartlarda erişemeyen yoksulların bu hastalıktan 30 gün içinde ölme olasılıkları iki kat daha yüksek (Pixabay)

Kan zehirlenmesi (Sepsis), hızlı bir şekilde tedavi edilmediği takdirde doku kaybı, organ yetmezliği hatta ölüme bile yol açabilir. 

Birleşik Krallık'taki Manchester Üniversitesi'nden bilim insanlarının kan zehirlenmesiyle ilgili makaleleri, 23 Kasım'da hakemli bilimsel dergi eClinical Medicine'da yayımlandı. 

Britanyalı bilim insanlarına göre, bazı rahatsızlıklara sahip kişilerin kan zehirlenmesine yakalanıp ölme olasılığı çok daha yüksek. 

Çalışmaya göre, öğrenme güçlüğü çeken kişilerin yüksek risk altında olduğu aktarıldı.

Kan zehirlenmesinin kronik karaciğer hastalığından mustarip kişilerde 3 kattan biraz daha fazla görüldüğü belirtildi.

Aynı araştırmada, 5. evredeki kronik böbrek hastalarında kan zehirlenmesine yakalanma olasılığının 6 kat daha fazla olduğu ortaya kondu.

Araştırmacılar, ocak 2019 ila haziran 2022'de Birleşik Krallık'taki 224 bin kan zehirlenmesi vakasından elde edilen verileri inceledi. 

Yaşamı tehdit eden bu hastalık, vücudun bağışıklık sisteminin bir enfeksiyona karşı aşırı tepki vermesiyle ortaya çıkıyor. 

Bu aşırı tepkinin sonucunda sistem, kendi doku ve organlarına saldırıyor. 

Erken tanı ve tedavi önemli 

Kan zehirlenmesi her yıl küresel ölümlerin büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre (DSÖ) kan zehirlenmesine bağlı ölümler, her yıl küresel çapta ölümlerin yaklaşık yüzde 20'sine denk düşüyor. 

Öte yandan kan zehirlenmesi her zaman ölümle sonuçlanmıyor. Uzmanlar, erken tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığının altını çiziyor. 

Kan zehirlenmesinin semptomları şöyle: 

Ciltte döküntüler, renk değişimleri görülebilir

Sepsis Research'ün direktörü Colin Graham, kan zehirlenmesi sırasında vücudun pıhtılaşma mekanizmasının normalden daha fazla çalıştığını söyledi. 

Kan zehirlenmesinde oksijen ve besinlerden alınan maddelerin vücuttaki dokulara ulaşamaması nedeniyle hücre ölümleri görülüyor. 

Ciltte döküntüler ve lekeler oluşabilir, ten mavimsi bir görüntü alabilir.

Öte yandan ölü derilerin olduğu bölge siyaha dönebilir, hastalığın ilerlemesi durumunda uzuvların kesilmesi gerekebilir.

Atardamarlar genişlemeye veya açılmaya başladığında nefes almada güçlükle birlikte kalp atışları hızlanabilir. 

Bu durum kan basıncında düşüşe yol açarak kalbi daha fazla çalışmaya zorluyor.

Kontrolsüz titreme

Sepsis hastalarının vücut sıcaklıklarının önemli ölçüde düştüğü görülüyor. 

Vücut enfeksiyonla savaşmaya ve kendini ısıtmaya çalıştığı için titremeye neden olabilir. 

Bazı durumlarda yüksek ateş görülürken bazı kişilerde hipotermi gelişir. 

Graham, "Kan zehirlenmesi sırasında hipotermi çok tehlikelidir. Hastanın ateşinin yükselmesine nazaran bu durumda ölüm riski daha yüksektir" dedi. 

Kan zehirlenmesinde akut iltihaplanma ve şişkinlik, nefes almayı zorlaştırıyor ve bu da alınan oksijen seviyesinde düşüşe neden oluyor. 

Graham, kandaki düşük oksijen seviyesinin zihinde bulanıklığa ve deliryuma neden olabileceğini belirtti. 

Daha az idrara çıkma

Kan zehirlenmesi vücutta ilerlemeye devam ettikçe kan basıncının büyük ölçüde düştüğü görülüyor. Bu da organlara yeterli kan ve oksijen ulaşamayacağı anlamına geliyor. 

Bu durum organ yetmezliğine yol açabilir ve böbrekler iflas etmeye başladığı zaman idrara çıkışta düşüş görülebilir. 

Independent Türkçe



İlaç kullanmadan kolesterolle başa çıkmanın iki yolu

Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
TT

İlaç kullanmadan kolesterolle başa çıkmanın iki yolu

Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)

Kolesterol seviyesi normalin üstünde olan bazı kişiler, yan etkilerinden dolayı ilaç kullanmak istemeyebiliyor. 

Doktorlar çok yüksek kolesterol seviyelerinde çoğunlukla ilaç kullanılması gerektiğini belirtirken, belirli bir düzeyin altındakiler için bunun zorunlu olmayabileceğini ekliyor. 

Kolesterol, kandaki düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ve yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) seviyelerini ifade ediyor. LDL genellikle kötü, HDL ise iyi kolesterol diye anılıyor. 

Kandaki kötü kolesterol oranının artması damarların tıkanmasına ve kalbin kan pompalarken zorlanmasına yol açabiliyor. 

20 yaş ve üzeri yetişkinlerin kanındaki LDL seviyesinin desilitre başına 100 miligram olması sağlıklı kabul ediliyor. 190 miligrama ulaştığında genellikle ilaç yazılırken, Amerikan Kalp Derneği, 189 ve altı için yaşam tarzı değişikliklerine gidilmesinin yetebileceğini belirtiyor. 

Düzenli ve iyi uyumak, sigarayı bırakmak ve stresi azaltmak kolesterol seviyesini düşürebilir. 

Diğer yandan Harvard Üniversitesi T.H. Chan Halk Sağlığı Fakültesi'nden Dr. Frank B. Hu yaşam tarzında yapılacak özellikle iki değişikliğin önemli fark yaratacağını söylüyor.

1) Egzersiz yapmak

Egzersiz yapınca iyi kolesterol kan dolaşımına salınarak damarlardaki yağlı plak birikintilerini topluyor ve vücuttan atılacakları karaciğere taşıyor.

Emory Üniversitesi'nden Dr. Felipe Lobelo, haftada 150 dakika normal veya 75 dakika ağır egzersiz yapmayı tavsiye ediyor.

Uzman, yürümekten yüzmeye kadar çeşitli şekillerde egzersiz yapılabileceğini söylüyor.

Özellikle hayatında spor olmayan kişilerin kolesterol seviyesinin bu sayede düşebileceğini belirten Dr. Lobelo, bazı kişilerin istenen sonuca ulaşmasının biraz vakit alabileceğini de ekliyor.

2) Beslenme biçimini değiştirmek

Vücudun enerjisini nereden aldığı pek çok şey gibi kolesterolü de etkiliyor. 

Kırmızı et ve işlenmiş gıdaların sağlığa çeşitli şekillerde zarar verebildiği pek çok çalışmada görülürken, kolesterolle mücadelede portfolyo diyeti öne çıkıyor. 

Dr. David J.A. Jenkins tarafından geliştirilen bu beslenme biçimi, çoğunlukla bitkisel gıdaları içeriyor. 

Örneğin soya, mercimek, nohut gibi protein kaynaklarının yanı sıra yulaf, arpa, badem ve fındık tüketilmesi tavsiye ediliyor.

Bu beslenme biçimi meyve-sebze sınıfında da patlıcan, brokoli, şalgam, elma, armut ve portakal gibi besinlere odaklanıyor. Ayrıca zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar içeriyor. 

2018'de yapılan bir araştırmada kolesterol seviyesi yüksek olsa da ilaca ihtiyaç duymayan 440 kişi bu diyeti uygulamıştı. Çalışmada kötü kolesterolün yüzde 30 oranında düştüğü kaydedilmişti. 

Yaklaşık 210 bin kişiyi 30 yıl boyunca takip eden başka bir çalışmada da bu diyeti uygulayan kişilerin kalp damar hastalığı riskinin yüzde 14 düştüğü gözlemlenmişti.

İkinci çalışmada yer alan, New York Üniversitesi'nden Dr. Andrea Glenn, bu diyetin sırrının kolesterolü düşüren farklı besinleri bir araya getirmesi olduğunu söylüyor. 

Dr. Glenn, kahvaltıya fındık eklemek ya da kırmızı et yerine nohut ve tofu tüketmek gibi küçük değişikliklerin bile kolesterolü normal seviyeye çekebileceğini belirtiyor.

Egzersiz yapmak ve beslenme biçimini değiştirmenin kolesterole iyi gelebileceğini söyleyen Dr. Hu, "Kesinlikle sihirli bir değnek yok" diye ekliyor: 

Meseleye bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşmalıyız.

Independent Türkçe, New York Times, Healthline, National Library of Medicine, Circulation