Libya Savunma Bakanlığı: Trablus’un batısındaki operasyonlarımız hedeflerine ulaşana kadar devam edecek

Libya askerleri başkent Trablus’ta devriyelerini sürdürüyor. (Reuters-Arşiv)
Libya askerleri başkent Trablus’ta devriyelerini sürdürüyor. (Reuters-Arşiv)
TT

Libya Savunma Bakanlığı: Trablus’un batısındaki operasyonlarımız hedeflerine ulaşana kadar devam edecek

Libya askerleri başkent Trablus’ta devriyelerini sürdürüyor. (Reuters-Arşiv)
Libya askerleri başkent Trablus’ta devriyelerini sürdürüyor. (Reuters-Arşiv)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı Savunma Bakanlığı, akaryakıt, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan çetelerin sığınağı olarak nitelendirdiği Trablus’un batısında, geçtiğimiz perşembe günü başlayan güvenlik operasyonlarının etkinliğine övgüde bulundu.

Bakanlık bugün Facebook üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Operasyonların ilk aşaması, Hava Kuvvetleri unsurları ve istihbarat servislerinin yüksek yeterliliklerini kanıtladıkları, bir takım belirli noktaların hedef alınmasıyla başladı. Operasyonda, insan kaçakçılığında kullanılan yedi bot, uyuşturucu satıcılarına ait altı depo, suç çetelerinin kullandığı silah ve teçhizat ile yurt dışına akaryakıt kaçakçılığında kullanılan dokuz tank imha edildi.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre açıklamasında ayrıca sivilleri korumak için operasyonda tüm önlemleri aldığını bildiren Bakanlık, operasyonun başka bir aşamasının başladığını bildirdi.

Bakanlık, vatandaşların can ve mal güvenliğine yönelik koruma sağlanmasının amaçlandığını vurgulayarak, tüm vatandaşlara silahlı kuvvetlerle tam manada iş birliği yapma ve suç çetelerinin bulunduğu şüpheli yerlerden uzak durma çağrısını yineledi.

Savunma Bakanlığı, ilk aşamadaki hava saldırılarına ilişkin videoların uygun bir zamanda kamuoyuyla paylaşılacağını belirterek, güvenlik operasyonunun istenen hedeflere ulaşana kadar devam edeceğini vurguladı.

Savunma Bakanlığı, Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı ve aynı zamanda Savunma Bakanı olan Abdulhamid Dibeybe’nin doğrudan takibiyle, geçtiğimiz perşembe gününden bu yana silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) kullanıldığı askeri bir operasyon yürütüyor.

Libya’nın doğusundaki Tobruk kentindeki Temsilciler Meclisi, bu operasyonların ‘suçla mücadele bahanesiyle siyasi hesaplaşmayı amaçladığını’ iddia ederek, operasyona karşı çıktı.

ABD ise Libya’daki Büyükelçiliği aracılığıyla, sivil alanlarda silah kullanılması ve daha fazla şiddet olasılığı konusundaki endişelerini dile getirdi.

Ayrıca, Libyalı liderlerden durumu sakinleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları ve sivillerin hayatını korumak için gerekli tüm önlemleri almalarını talep etti.

Operasyonların yürütüldüğü şehirlerden olan Zaviye, Trablus’un 40 kilometre batısında yer alıyor.

Libya’nın en büyük petrol rafinerisinin bulunduğu şehir, 2011’den bu yana sübvansiyonlu akaryakıt kaçakçılığı, yasa dışı göçmenler ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan çete faaliyetlerine tanık oluyor.



Mısır Cumhurbaşkanı, Çinli heyetle ikili ve uluslararası meseleleri görüştü

Abdulfettah es-Sisi (AA)
Abdulfettah es-Sisi (AA)
TT

Mısır Cumhurbaşkanı, Çinli heyetle ikili ve uluslararası meseleleri görüştü

Abdulfettah es-Sisi (AA)
Abdulfettah es-Sisi (AA)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, ülkesini ziyaret eden Çinli heyetle iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirmenin yollarını ve uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını ele aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ahmed Fehmi, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro Daimi Komitesi Üyesi Li Şi başkanlığındaki Çinli heyetin Kahire'yi ziyaret ettiğini duyurdu.

Açıklamada, Çinli heyet ile Sisi’nin görüşmesine, Mısır Senato Başkanı Abdulvehhab Abdurrezzak ile Çin'in Kahire Büyükelçisi Liao Liqiang’ın da katıldığı belirtildi.

Tarafların, "iki ülke arasındaki kapsamlı stratejik ortaklık ışığında, ikili işbirliğinin geliştirilmesi arzusuna" vurgu yaptığı kaydedildi.

Açıklamada, tarafların ticari mübadele, sanayinin yerlileştirilmesi ile teknoloji ve enerji transferinin yanı sıra turizm ve uluslararası iklim eylemi gibi alanlarda işbirliğini geliştirmeyi görüştüğü aktarıldı.

Mısır ve Çin’in uluslararası barış ve güvenliği korumanın yolları konusunda fikir alışverişinde bulunduğu ifade edildi.

Görüşmede Orta Doğu'daki gelişmeler de ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, "ülkesinin uluslararası toplumun karşı karşıya kaldığı zorlukların çözümüne olumlu katkıda bulunma konusundaki istekliliğine" dikkati çekti.

Sisi'nin, barış ve istikrarın korunmasına ve uluslararası finansal yönetim sisteminde reform yapılmasına ilişkin uluslararası ortak çalışmanın önemini vurguladığı belirtildi.

Açıklamada, Orta Doğu'daki gelişmelerin de görüşmede ele alındığı duyuruldu.

Çinli heyet, Mısır'ın "terörle mücadele ve çeşitli krizlere siyasi çözüm bulma çabalarıyla" Orta Doğu'da "istikrar ve kalkınmayı yeniden tesis etme ve sağlamlaştırmadaki rolüne" övgüde bulundu.

Çinli heyetin başkanı Li Şi', "Mısır'ın son yıllardaki dikkat çekici gelişimine" değinerek, ülkenin kalkınma vizyonunun Çin'in öncülük ettiği Kuşak ve Yol Girişimi ile uyum içinde olduğunu söyledi.

Çin'in öncülüğünde başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi, tarihi İpek Yolu güzergahı üzerinde ulaştırma ve altyapı projeleriyle Doğu-Batı ticaretini yeniden canlandırmayı amaçlıyor.

Pekin yönetimi, bu çerçevede, Aralık 2022'ye kadar aralarında Mısır'ın da bulunduğu 21 Arap ülkesiyle işbirliği anlaşması imzaladı.


Libya Başkanlık Konseyi, ortak bir kriz yönetiminin olmamasının uluslararası yardımları aksattığını belirtti

(AA)
(AA)
TT

Libya Başkanlık Konseyi, ortak bir kriz yönetiminin olmamasının uluslararası yardımları aksattığını belirtti

(AA)
(AA)

Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, X hesabından yaptığı açıklamada, ülkenin doğusunu vuran sel felaketine yönelik uluslararası desteğin, afetzedelerin güvenini kazanmış, uzman ve ortak bir Libya kurumuna ihtiyaç duyduğunu aktardı.

Menfi, ayrıca "Kalıcı bir anayasaya göre seçilen otoriteler, dondurulan Libya fonları üzerinde kontrol sahibi olanlardır" ifadesini kullandı.

Libya Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi de Yunanistan'ın Libya'daki Maslahatgüzarı Agapios Kalognomis ile yaptığı görüşmede benzer açıklamalarda bulundu.

Başkanlık Konseyinden yapılan açıklamaya göre Lafi, "Felaketin boyutu çok büyük ve bu durum, özellikle krizin ortak yönetiminin olmayışı göz önüne alındığında, yerel ve uluslararası kurtarma ekiplerinin çabalarını zorlaştırıyor" dedi.

Menfi, 16 Eylül'de başkent Trablus'ta Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve diğer yetkililerle görüşmüş ve Libya'da kurumlar arası bölünmüşlüğün sel felaketi sonrası müdahale çabalarını engellediğini belirtmişti.

Daha önce, Libya'da sel felaketinden etkilenenlere yönelik uluslararası yardımları hangi tarafın organize edileceği tartışma konusu olmuştu.

Libya'nın başkenti Trablus'ta Ulusal Birlik Hükümeti faaliyetlerine devam ederken ülkenin doğusundaki Tobruk şehrinde bulunan Temsilciler Meclisinin hükümet ataması ülkede kurumlar arası ikiliğe sebep oldu.

Ulusal Birlik Hükümeti, iktidarı Libya'da seçimler yapıldıktan sonra yeni kurulacak hükumete devretmeyi şart koşuyor.


Libya Başbakanı, UNICEF yetkilileriyle selden zarar gören bölgelerin desteklenmesini görüştü

Abdulhamid Dibeybe (AA)
Abdulhamid Dibeybe (AA)
TT

Libya Başbakanı, UNICEF yetkilileriyle selden zarar gören bölgelerin desteklenmesini görüştü

Abdulhamid Dibeybe (AA)
Abdulhamid Dibeybe (AA)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Adele Khader ile Libya'da selin vurduğu bölgelerin desteklenmesi konusunu değerlendirdi.

UBH tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Dibeybe ile Khader'in başkent Trablus'ta gerçekleştirdiği görüşmede, Libya Hastalıklarla Mücadele Merkezi Müdürü Haydar es-Sayih ve UNICEF'in Libya Temsilcisi Michele Servadei de hazır bulundu.

Görüşmede, selin vurduğu bölgelerin desteklenmesi ve yürütülen çalışmaların koordine edilmesi ve UNICEF'in Derne'de temel sağlık sisteminin desteklenmesine dair yürüttüğü çalışmalar ele alındı.

Dibeybe görüşmede, temel sağlık sisteminin desteklenmesi konusunda UNICEF ile Hastalıklarla Mücadele Merkezi arasında işbirliğinin artırılmasının önemine işaret etti.

Görüşmede ayrıca, UNICEF İstatistik Ofisi ve Libya Planlama Bakanlığı kanalıyla çocuklara yönelik istatiksel araştırma sisteminin etkinleştirilmesi konusu değerlendirildi.

UNICEF, daha önce yaptığı açıklamada, Libya'da selden etkilenen çocuklarının sayısının yaklaşık 300 bin olduğunu belirtmişti.

(AA)

Libya'daki sel felaketi

Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül'de Libya'nın doğusunu vuran "Daniel Fırtınası", Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu.

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle 11 Eylül'de ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara selden zarar gören bölgeler için yardım çağrısında bulunmuştu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Tarik Jasarevic, 19 Eylül'de yaptığı açıklamada, Libya'daki selde 3 bin 998 kişinin yaşamını yitirdiğini, 8 ila 9 bin kişinin hala kayıp olduğunu söylemişti.

 


Mescid-i Aksa'ya fanatik Yahudilerin baskınları, Arap ülkeleri tarafından kınandı

(AA)
(AA)
TT

Mescid-i Aksa'ya fanatik Yahudilerin baskınları, Arap ülkeleri tarafından kınandı

(AA)
(AA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "İsrail işgal güçlerinin himayesi altında Mescid-i Aksa'ya aşırı grupların düzenlediği kışkırtıcı eylemlerin tekrarı kınanmaktadır" ifadesi yer aldı.

"İsrail işgalci makamlarının yapmış olduğu uygulamaların esefle karşılandığı" belirtilen açıklamada, söz konusu eylemlerin uluslararası barışı baltaladığı ve dini kutsallara saygı konusunda uluslararası örf ve ilkelerle çeliştiği vurgulandı.

Katar Dışişleri Bakanlığı açıklamasında da İsrail işgal güçlerinin himayesinde yüzlerce yerleşimci tarafından yapılan baskınının uluslararası hukuku ve meşruiyeti alçakça ihlal ettiği kaydedildi.

Açıklamada, uluslararası topluma, söz konusu saldırıların durdurulması için acil harekete geçme çağrısı yapıldı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı, İsrail makamlarından, işgalci güç olma sıfatıyla yükümlülükleri yerine getirmesini ve tırmandırıcı eylemleri durdurmasını istedi.

Açıklamada, etkili uluslararası taraflardan "Filistin halkının mukaddesatının" himayesi ve meşru haklarının savunulması konusundaki sorumluğu yeniden gözden geçirmesi talep edildi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sinan el-Mecali, yazılı açıklamasında, Mescid-i Aksa'ya yönelik artan provokatif eylemlerin uluslararası hukukun açık bir şekilde ihlali olduğunu ve bunların asla kabul edilemeyeceğini belirtti.

Mecali, "İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarına ve kutsal mekanlara yönelik ihlal ve saldırıları gerginliğin daha da tırmanacağının habercisidir ve derhal durdurulması gereken tehlikeli bir eğilimdir" ifadelerini kullandı.

Fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskını

İsrail polisi korumasındaki 317 fanatik Yahudi, dün sabah "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti.

Yahudi yerleşimciler dini bayramlarının olduğu dönemlerde Mescid-i Aksa'ya baskınlarını artırıyor.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.


Hızlı Destek Kuvvetleri: Hartum’da orduya ait bir savaş uçağı düşürdük

Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)
Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri: Hartum’da orduya ait bir savaş uçağı düşürdük

Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)
Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)

Sudan’da ordu ile çatışan Hızlı Destek Kuvvetleri, dün başkent Hartum’da MIG tipi bir savaş uçağını düşürdüklerini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alemu'l-Arabi Haber Ajansı’ndan (AWP) aktardığı habere göre, Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından yapılan açıklamada, söz konusu savaş uçağının, Hartum’daki yerleşim bölgelerini varil bombalarıyla hedef aldığı ifade edildi.

Ordudan, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin bu ifadelerine ilişkin henüz bir açıklama gelmedi.

Sudan’da, iki taraf arasında haftalarca süren gerilimin ardından, 15 Nisan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çatışma patlak verdi.


Gazze'de sınır boyunda İsrail güçlerinin ateşi sonucu yaralanan Filistinli sayısı 6'ya çıktı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Gazze'de sınır boyunda İsrail güçlerinin ateşi sonucu yaralanan Filistinli sayısı 6'ya çıktı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail kurşunuyla yaralananların sayısının 3'ten 6'ya çıktığı belirtildi.

Açıklamada, yaralananların durumuna ilişkin bilgi verilmedi.

Fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınını protesto amacıyla tel örgüler bölgesinde toplanan Filistinliler düzenledikleri gösterilerde, lastikler yaktı, İsrail tarafına ses bombası attı. İsrail güçleri, göstericileri gerçek ve plastik mermilerle hedef aldı, dağılmaları için göz yaşartıcı gaz bombası kullandı.

Gazze'nin doğusunda gösterilerin başladığı günden bu yana İsrail ordusu, protestoculara müdahale için sınıra ağır silahlı birlikler ile keskin nişancılar konuşlandırdı.

Gazze'deki gösterilerin 3. gününde bir Filistinli İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti.

Sağlık Bakanlığı daha önce yaptığı açıklamada, pazar günkü gösteriler sırasında açılan ateş sonucu 3 Filistinlinin yaralandığını belirtmişti.


Lübnan Ketaib Partisi yerinden edilmiş Suriyelilerin kamplara yerleştirilmesini talep ediyor

Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)
Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)
TT

Lübnan Ketaib Partisi yerinden edilmiş Suriyelilerin kamplara yerleştirilmesini talep ediyor

Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)
Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)

Lübnan'da Suriyelilerin yerinden edilmesi krizine son verilmesi yönünde çağrılar devam ederken, ordu ve güvenlik güçleri Suriye sınırında her gün yaşa dışı göç dalgaları ile karşı karşıya kalıyor

Bu bağlamda Lübnan Ketaib Partisi, Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Selim es-Sayig aracılığıyla “mültecilerin devlet kurumlarının gözetimindeki kamplara yerleştirilmesi” çağrısında bulundu.

Sayig, “Suriye'de yerinden edilme sorununun çözümü öncelikle ‘sürü bağışıklığı’ ile başlıyor ki her Lübnanlı bu durumun kendisi için oluşturduğu tehlikenin farkına varmalı. Öte yandan belediyelerin ve belediye başkanlarının iş kanunu ve Lübnan'daki kanunları uygulama konusunda katı olmaları gerekiyor. Bugün kendimizi Temsilciler Meclisi'nin tavsiyelerini ve Lübnan yasalarını uygulamaya karar verecek olan belediyelerin hizmetine sunuyoruz.” dedi.

Lübnan Ketaib Partisi Genel Başkan Yardımcısı Saig sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriyelilerin geri gönderilmesinden, mevduatların iadesine kadar ülkemizin yaşadığı krizlerin çözümü için kurumların düzenini yeniden tesis edecek cumhurbaşkanının bir an önce seçilmesi gerekiyor. Suriyelilerin topraklarına geri dönmesi konusunda Lübnan'da ortak bir irade var. Suriye'de pek çok güvenli bölge var ve Lübnan'a gelmek isteyenin kanunlara göre çalışması gerekir. Çünkü Lübnan sığınma ülkesi değil. Bizim derdimiz Suriyelilerin geri dönüş dosyasını yeniden imar dosyasından ayırmaktır; çünkü Suriyelilerin dönebileceği güvenli alanlar var. Avrupa yeni bir Suriyeli yerinden edilme dalgasını kabul etmiyor, ülkelerimizin bu dalgaya karşı bir engel olduğuna inanıyor.”

Geçici hükümet, Suriye'deki yerinden edilme kriziyle yüzleşmek için bir dizi önlem aldı. Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib başkanlığında, yerinden edilenlerin dosyasını takip etmek üzere Suriye'yi ziyaret edecek bir bakanlar heyeti oluşturulmasına karar verildi.

Bu kararlar arasında kara ve deniz sınırlarının kontrol edilmesi, belediye sınırları içinde yaşayan yerinden edilmiş Suriyeliler hakkında acil bir araştırma yapılması, veri tabanı oluşturulması ve yerinden edilmişlerin ikamet ettiği yerlerdeki mevcut altyapıya yönelik tüm ihlallerin ortadan kaldırılması yer aldı.

Lübnan Güçleri Partisi Milletvekili George Akis ise Suriye'den göçü bir “işgal” olarak nitelendirdi. Akis bir radyo röportajında şunları söyledi: "Lübnan'daki Suriye varlığı artık Suriyelilerin yerinden edilmesi değil, daha ziyade bir işgaldir. İlk kez kuruluşlar, BM ve uluslararası örgütler bir ülkenin başka bir ülke tarafından işgaline destek oluyor. Mültecilere maddi yardım kesilmeli. O zaman ülkelerine nasıl döneceklerini göreceğiz.”


Rapor: Arap aşiretleri ayaklanmasının sona ermesi bölgede farklı senaryolara yol açabilir

(AA)
(AA)
TT

Rapor: Arap aşiretleri ayaklanmasının sona ermesi bölgede farklı senaryolara yol açabilir

(AA)
(AA)

Ümran Derneği, PKK/YPG'ye karşı yapılan Arap aşiretlerinin ayaklanması ile ilgili Ömer Özkizilcik'in kaleme aldığı raporu yayımladı.

Söz konusu raporda, ayaklanmanın başlangıcı, seyri, nedenleri ve gelecekte yaşanabilecek olası senaryolarla ilgili değerlendirmelere yer verildi.

Ayaklanmanın 28 Ağustos 2023'te, Deyrizor Askeri Meclis Başkanı Ahmed Hbeyil'in, (Ebu Havle) PKK/YPG tarafından gözaltına alınıp hapsedilmesi ile başladığı belirtilen raporda, Hbeyil’in hapsedilmesinin ardından Deyrizor’daki iki büyük aşiret olan "Akaydat ve Bekkara"nın, PKK/YPG’ye karşı ayaklanma çağrısında bulunduğu ifade edildi.

Arap aşiretlerinin, terör örgütü PKK/YPG’ye karşı gerçekleştirdiği ayaklanmada, yaşanan çatışmalar sonucu bölgenin çoğunluğunda "geçici olarak kontrol sağladığı" ve bölgeden PKK/YPG unsurlarını çıkarmayı başardığı belirtilen raporda, ilerleyen süreçte ise ayaklanmada aşiretlerin kazanımlarını kısa sürede kaybettiği ifade edildi.

Raporda, 5 Eylül'de PKK/YPG’nin karşı saldırısının başarılı olması ve Arap aşireti ayaklanmasının lideri Akaydat aşireti lideri İbrahim El Hafel’in evinin PKK/YPG’li unsurlarca çevrilmesinin ardından Deyrizor’daki El Ömer Petrol Tesisi'nde Amerikan askerleri arabuluculuğunda PKK/YPG ile aşiret güçleri arasındaki görüşmeler sonucunda ayaklanmanın son bulduğu kaydedildi.

Arap aşiretlerinin, ayaklanmalarının iki temel amacının olduğunu açıkladığına işaret edilen raporda, birinci taleplerinin, YPG’nin kendi bölgelerinden çıkıp ABD’nin, PKK/YPG yerine doğrudan Arap aşiretleri ile çalışmaya başlaması, ikinci taleplerinin ise Fırat’ın batısında kalan Arap aşiret bölgelerinin İran ve Şam yönetimi işgalinden kurtarılması ve bunun için ABD desteğiyle Arap aşiret ordusunun operasyon başlatması olduğu aktarıldı.

Raporda, Arap aşiretlerin terör örgütü PKK/YPG karşısındaki ayaklanmasının altında üç temel dinamik bulunduğuna işaret edilerek, bunların demografik yapı ve PKK/YPG yönetim anlayışı, medya algısı, söylentiler ve PKK/YPG’nin "alternatifleri engelleme" stratejisi olduğu tespitine yer verildi.

Olası gelecek senaryoları

Ayaklanmanın sona ermesinin ardından bölgedeki olası senaryoların da yer aldığı raporda, bölgede, PKK/YPG’nin tüm bu gelişmelerden daha güçlü bir şekilde çıkması ihtimali olduğu belirtildi.

Arap aşiretlerinin en güçlü olduğu "Deyrizor bölgesinde bile PKK/YPG karşısında bir başarı elde edilemediyse", Rakka ve Menbiç gibi bölgelerde yaşayan Arapların daha çekingen ve çekimser olabileceği kaydedilen raporda, Arap aşiretlerinin PKK/YPG karşısında askeri yöntemlerle siyasi bir başarı elde edilemiyorlarsa PKK/YPG ile iyi geçinerek ve PKK/YPG’ye daha fazla alan açarak siyasi ve ekonomik kazanımlar elde etmeyi tercih edebileceği belirtildi.

Olası senaryolarından bir diğerinin ise bölgede istikrarsızlığın artması ihtimali olduğu belirtilen raporda, YPG’nin Arap aşireti ayaklanmasını askeri yöntemlerle bastırmış olması nedeniyle durumun Arap aşiretleri nezdinde bir öfke birikimine yol açması ve buna ilaveten sosyolojik olarak da önemli bir kırılmaya bağlı olarak PKK/YPG’ye karşı "intikam" kültürünün devreye girmesi olasılığına işaret edildi.

Raporda, "Bu bağlamda Arap aşiretleri askeri olarak YPG’ye karşı mağlup olsalar da YPG’ye karşı asimetrik savaş yöntemlerini kullanarak bölgeyi istikrarsızlaştırma imkanına sahiptir" ifadesine yer verildi.

Terör örgütü DEAŞ'ın güçlenmesinin de ihtimal dahilinde olabileceği kaydedilen raporda, Arap aşiretlerinin PKK/YPG’ye karşı "intikam" kültürünü devreye sokmaları ve PKK/YPG’nin askeri olarak üstün olduğunun anlaşılmasının DEAŞ'a Deyrizor’da alan açabileceği belirtildi.

Arap aşiretlerinin yaşadığı hayal kırıklığı ve intikam kültüründen gelen öfkelerinin, Arap aşiretlerinin veya Arap aşiretleri içerisinden münferit kişilerin DEAŞ ile işbirliği yapmasının önünü açabileceği ifade edilen raporda, aynı zamanda, Arap aşiretleri ile DEAŞ arasında da ciddi bir husumet bulunduğunun da altı çizildi.

Alternatif senaryolardan birinin de ABD'nin Suriye'deki politikasının değişmesi olduğu belirtilen raporda, şu an bu yönde emareler görülmese de ABD'nin Suriye politikasının "sürdürülebilir" olmadığı vurgulandı.

Raporda, "ABD’ye ciddi bir teklifin gitmesi durumunda Suriye’de alternatif yaklaşımları değerlendirme imkanı bulunmaktadır. Nitekim Arap aşireti ayaklanması ABD’li yetkililere Suriye’deki politikanın sürdürülebilir olmadığını ve ABD’nin yaklaşımının sadece günü kurtarmak üzerine kurguladığını hatırlatmıştır" değerlendirmesi yapıldı.


Darfur'da çatışmalar yeniden başlarken Hartum'da topçu bombardımanları ve hava saldırıları düzenlendi

Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)
TT

Darfur'da çatışmalar yeniden başlarken Hartum'da topçu bombardımanları ve hava saldırıları düzenlendi

Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Hartum'da orduya ait MIG savaş uçağının düşürüldüğü bildirildi. Açıklamada, uçağın başkentteki yerleşim bölgelerini varil bombalarıyla ‘bombaladığı’ belirtildi. Sudan ordusundan olayla ilgili henüz bir açıklama yapılmadı. Sudan, HDK ile ordu arasında haftalarca süren gerilimin ardından 15 Nisan'da iki taraf arasındaki çatışmaya sürüklendi.

Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar dün (Pazar), Sudan'ın ikinci büyük şehri olan Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala kentinde yeniden başladı.

Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı’na (AWP) konuşan görgü tanıkları, ordu ile HDK arasındaki çatışmaların Nahda bölgesinde yaşandığını ve insansız hava araçlarının (İHA) kullanıldığını söylediler.

Darfur Barosu'ndan dün yapılan açıklamada, Güney Darfur’un Kubum bölgesinde HDK’yı destekleyen iki Arap kabilesi arasında son günlerde yaşanan çatışmalarda toplam 18 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

Açıklamada ayrıca HDK’ya Kubum’da kanlı çatışmaların yaşandığı noktalarda üniformalı ve araçlı silahlı unsurların faaliyetlerini durdurması için çağrıda bulunuldu.

Öte yandan AWP’ye konuşan Hartumlular, ordu ile HDK arasında çıkan çatışma sonucunda Hartum’un doğusunda bulunan Genelkurmay Başkanlığı karargâhı, Cumhuriyet Sarayı ve şehir merkezindeki Arap Pazarı çevresinde dumanların yükseldiğine tanık olduklarını söylediler. Ayrıca çatışmaların sonucunda Hartum’un güneyinde yer alan Cabra ve es-Sahafa ilçelerindeki bazı noktalardan da dumanların yükseldiği bildirildi.

Bölge sakinleri, ordunun, Omdurman'ın kuzeyindeki Vadi Seyyidna Askeri Üssü’nden HDK’nın şehrin güneyindeki ve batısındaki mevzilerine ve Omdurman'ın kuzeyindeki es-Sevra banliyösünün batı mahallelerine topçu bombardımanları düzenlendiğini aktardılar.

Bölge sakinlerine göre Hartum'un güneydoğu mahallelerinde, Bahri şehrinin kuzeyinde ve Nil Nehri’nin doğusunda HDK mevzilerini hedef alan topçu bombardımanları düzenlendi.

Görgü tanıklarının aktardığı bilgilere göre Sevra banliyösünün batı mahallelerinde ordu ile HDK arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Omdurman, Bahri ve Hartum, Nil Nehri'nin her iki yakasına yayılan Sudan’ın başkentini oluşturuyorlar.

Omdurman’ın kuzeyinde yaşayan Velid Fethi adlı bölge sakini, AWP’ye bölgede ordu ile HDK arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını söyledi.

Ordunun yaklaşık 3 haftadır HDK’nın konuşlandığı Omdurman’ın kuzeyine yoğun topçu bombardımanları düzenlediğini aktaran Fethi, bu saldırıların siviller arasında can kayıplarına yol açtığını ve bazı evlerin yıkıldığını belirtti.

Fethi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Her gün rastgele ateş ediliyor ve bombalar düşüyor.  Son olarak cumartesi günü gerçekleşen bombardımanda 2'si çocuk 4 sivil öldü ve evlerin büyük bir kısmı yıkıldı.

Bölgede sakinlerinin temel hizmetlere ulaşma konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Fethi, “Çatışmaların devam etmesi ve bölgeye giden yolların çatışan taraflarca bariyerler ve toprak setlerle kapatılmasından ötürü çok sayıda dükkân ve fırın kepenklerini kapattı” şeklinde konuştu. Fethi, çatışmalar ve yakıt kıtlığı nedeniyle ulaşımın olmamasından dolayı bölgeyi terk etmek isteyenlerin ancak at arabası bulabildiklerini belirtti.

Görgü tanıkları, ordunun, Omdurman'ın merkezindeki HDK mevzilerine İHA’larla hava saldırıları düzenlediğini söylediler.

Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar, iki taraf arasında haftalarca süren gerilimin ardından geçtiğimiz nisan ayının ortalarında patlak verdi. Öte yandan askeri ve sivil taraflar uluslararası düzeyde desteklenen bir siyasi sürecin son rötuşlarını yapıyorlar.


Yemen'de mayın patlaması sonucu 4 asker öldü, 3'ü de yaralandı

Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)
Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)
TT

Yemen'de mayın patlaması sonucu 4 asker öldü, 3'ü de yaralandı

Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)
Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, Şebve ilinin batısındaki Musaynia bölgesinde yola döşenen mayın, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli Güney Geçiş Konseyine (GGK) bağlı Şebve Savunma Güçleri'nin bulunduğu bir askeri aracın geçişi sırasında infilak etti.

Olayda 4 asker yaşamını yitirdi, 3 asker de yaralandı.

Saldırının sorumluluğunu üstlenen olmazken, Şebve'deki yerel yönetimden de henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

GGK'nın kontrolündeki Şebve, askeri araçlar ve kontrol noktalarını hedef alan bombalı saldırılar ile terör eylemlerine tanık oluyor.