Filistinlilerin Cenin'deki "kültürel kışlası" İsrail'i endişelendiriyor

The Freedom Theatre (Özgürlük Tiyatrosu), kar amacı gütmüyor ve herhangi bir ticari faaliyeti desteklemiyor (Independent Arabia)
The Freedom Theatre (Özgürlük Tiyatrosu), kar amacı gütmüyor ve herhangi bir ticari faaliyeti desteklemiyor (Independent Arabia)
TT

Filistinlilerin Cenin'deki "kültürel kışlası" İsrail'i endişelendiriyor

The Freedom Theatre (Özgürlük Tiyatrosu), kar amacı gütmüyor ve herhangi bir ticari faaliyeti desteklemiyor (Independent Arabia)
The Freedom Theatre (Özgürlük Tiyatrosu), kar amacı gütmüyor ve herhangi bir ticari faaliyeti desteklemiyor (Independent Arabia)

Rağde Atme 

Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin kampında Filistinli gençler ile İsrail ordusu arasındaki silahlı çatışmaların yaşandığı uzun ve zorlu bir gecenin ardından, Süha el-Cabir ara sokaklardan The Freedom Theatre'a (Özgürlük Tiyatrosu) giden çocuklara eşlik ediyor.

35 yaşındaki Cabir burada oyunculuk, drama ve müzik, tiyatro ve eğlence eğitimleri, kadınlara ve çocuklara yönelik eğitim atölyeleri veriyor. Tüm bunlar kamp sakinlerinin yaşadığı gerginlik ve panik halini azaltılıyor.

Burası, iki taraf arasında neredeyse her gün çatışmalara sahne olan Filistin bölgelerinden biri.

Temmuz ayı başlarında Cenin şehrini hedef alan İsrail saldırısı, tiyatronun girişini ve duvarlarını tahrip etti.

Altyapı, sokaklar, su ve elektrik ağlarında hasara yol açtı. Ancak insanların burada kendilerini özgürce ifade ettikleri etkinlikler son bulmadı. 

Filistin Merkez İstatistik Bürosu'na göre Filistin'de 14'ü Batı Şeria'da olmak üzere 17 tiyatro bulunuyor. 2022'de toplamda 346 oyun sahnelendi.

Gazze Şeridi'ndeki geri kalan üç tiyatroda ise aynı yıl içerisinde herhangi bir oyun gösterilmedi. 

Kültürel hedefleme

Özgürlük Tiyatrosu, 1990 yılında İsrailli barış aktivisti Arna Mer-Hamis tarafından kurulması ardından Filistinlilerin yerel çabalarıyla, ABD ve Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere birçok ülkede gösterilen 44'ten fazla tiyatro eseri sundu.

Bunlar arasında politik eserler de yer aldı. Bu çalışmalardan sorumlu olanlar, tiyatronun Filistin anlatısını küresel düzeylere ihraç eden ve Filistinlilerin mücadele hakkına odaklanan etkili bir yerel kültürel eylem olduğuna inanıyor.

2002 yılında Savunma Kalkanı Operasyonu ardından tiyatro İsrail uçakları tarafından hedef alınarak tamamen yıkılmıştı.

2006'da yeniden inşa edilmiş, ikinci kez ise geçtiğimiz Temmuz ayında yeniden inşa edilmişti.

Tiyatro yönetmeni Mustafa Şati, Independent Arabia'ya verdiği demeçte, "Cenin'in merkezindeki Özgürlük Tiyatrosu, yalnızca geleneksel bir sahne değil, aynı zamanda işgale karşı kültürel direniş sloganını yükselten ulusal bir kimlik inşa etmeyi amaçlayan kültürel, toplumsal ve politik bir hareket. Genç neslin tiyatro ve drama konusundaki farkındalığını arttırmayı, onlara günlük yaşamın zorluklarıyla baş etmelerinde önemli araçlar sağlamayı amaçlıyor. Tiyatronun konumundan kaynaklanan zorluklara ve zorluklara rağmen, kampın sakinlere ve çocuklara güvenli alanlar sağlamada oynadığı önemli rol nedeniyle kampın içinde kalacağız. İsrail'in saldırıları sırasında, insan hikayelerini belgelemek için kendimizi görgü tanığı olarak kullanıyoruz. Burası bir kültür merkezinden, İsrail'in kampa karşı işlediği tüm suçları tüm dünyaya yayınlayan İngilizce bir veri platformuna dönüşebiliyor" vurgusunda bulunuyor. 

İsrail Ordusu Sözcüsü Avichai Adraei ise İsrail güçlerinin temmuz ayında Cenin'deki kampta başlattığı askeri operasyon sırasında Özgürlük Tiyatrosu'nun hedef alındığı iddialarını yalanladı.

X platformu üzerinden açıklamada bulunan Adraei, "Filistin medyasında yer alan bazı yanlış haberlerin aksine Cenin'deki Özgürlük Tiyatrosu hedef alınmadı. Tiyatroya saldırı yapıldığı yönündeki haberlerin tamamı asılsızdır, bunlar terör örgütleri tarafından yayılmaktadır" ifadelerini kullandı. 

Zorlu koşullar

Terörle küresel mücadele politikasına yanıt olarak tiyatronun eserleri depolitize etmeyi reddetmesi nedeniyle Avrupa Birliği (AB) tiyatroya ayrılan fonu en az yüzde 50'de oranında azalttı.

Aynı zamanda finansmanın devam etmesi için İsrail'e karşı silahlı eylemin reddedilmesini talep etti.

Tiyatro yöneticileri bunu açıkça reddediyor. Bu durum birçok aktörün, oyun yazarının ve yönetmenin İsrail yetkilileri tarafından defalarca tutuklanmasına ve kovuşturulmasına neden oldu.

Mali krizin yoğunlaşması, bağışçılar ve gereksinimleri üzerindeki kısıtlamalar, Filistin Kültür Bakanlığı ve diğerlerinin desteğinin tamamen yok olması dolayısıyla tiyatro, çalışanlarının üçte ikisinin hizmetlerine son vermek zorunda kaldı.

12 çalışandan yalnızca üçünü çalıştıran, birçok tesisi elden çıkaran tiyatro, krizin yoğunlaşmasına rağmen 'devrim vaadi' projesi aracılığıyla yerel ve küresel düzeyde direniş sanatının rolünü öne çıkarmaya çalışıyor.

Böylece İsrail tacizine maruz kalan Filistinli sanatçıların acılarına odaklanıyor.

Tiyatronun sanat yönetmeni ve baş oyuncularından Ahmed et-Tubasi, "Tiyatronun üzerine düşen sosyal sorumluluk, sanatı İsrail işgaline karşı kültürel direniş aracı olarak kullanmayı gerektiriyor. Finansman koşullarını reddetmemiz ve direniş tiyatrosu fikrine bağlılığımız, bizi dünya çapında çağrılarda bulunmaya, gösterileri kurtarmak için bir bağış kampanyası başlatmaya yöneltti" ifadelerini kullanıyor. 

Filistinli karikatürist Muhammad Sabaine, İsrail'in savaş makinesi karşısında tiyatronun desteklenmesi, varlığının ve kararlılığının savunulması gerektiğini düşünüyor.

Zira buranın kampta yaşananların bir başka güzel yüzü olduğunu söyleyen Sabaine, "Tiyatro, tüm engellere rağmen Cenin'de ezilen ve kuşatılanlar için bir platform, yaşadıkları trajedinin sesini dünyaya açabilecekleri bir pencere, yetenekli herkes için bir kurtarma gemisi haline geldi. İşgal altındaki insanların acılarını aktarıyor. Bu nedenle direniş sanatları profesyonelce uygulanıyor, Filistin siyasi bağlamı haricinde çeşitli küresel düzeylerde üretiliyor. Dünya çapında şeytani bir Filistinli imajı oluşturmaya çalışan ve kendisini demokratik bir devlet olarak tanıtmaya çalışan İsrail propagandası reddediliyor" ifadelerini kullandı. 

Aynı durum

Pek çok Filistinli kültür kurumu aynı durumla karşı karşıya. 1984'de kurulan Kudüs'teki Filistin Ulusal Tiyatrosu (Al-Hakawati), Özgürlük Tiyatrosu'na benzer şekilde boğucu bir mali krizden mustarip.

Bu nedenle çocuk festivali ve diğer gösteriler iptal edildi, çalışanlarının maaşları ise ödenmedi.

Al-Hakawati'nin yönetmeni tiyatro oyuncusu Amir Halil Independent Arabia'ya verdiği demeçte, "Kudüs'teki tek tiyatro, sadece kendi geçimini sağlamak, işletme masraflarını karşılamak ve bazı eserler üretmek için tiyatro gösterilerine yalnızca ev sahipliği yapmaya yöneldi. Çalışmalarımız için her türlü İsrail fonunu reddediyoruz. Filistinli resmi organlar, tiyatroyu ve tiyatronun vizyonunu kısıtlayan şartlı finansmana ilişkin politikalarını değiştirmeleri için uluslararası taraflara baskı uygulamalı. Kudüs'te bir Filistin tiyatrosunun varlığı acil bir kültürel ve toplumsal ihtiyaçtır. İsrail hükümeti, seyirci, mekan, sanatsal çalışma ve sanatçı lisanslarıyla ilgili lisanslara katı kısıtlamalar getirmenin yanı sıra, ağır vergiler ve sıkı kontrol uygulayarak tiyatro faaliyetlerini engelliyor. Tiyatrodaki sanatsal ve teatral gösterileri sınırlıyor" ifadelerini kullandı. 

Devlet sembolleri

Finansman ve ruhsat verme, birçok Filistin tiyatrosunun çalışmaları için ana cankurtaran halatı olarak görülüyor.

İsrail hükümeti, Nakba olaylarını anlatan Ürdün filmi Farha'nın gösterimi için Yafa'daki Saraya Tiyatrosu'ndan sağlanan fonu geri çekmekle tehdit etmişti.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, filmin İsrail'e karşı kışkırtma olduğunu vurgulamıştı.

İsrailli milletvekili Hili Tropper, eserin yalan ve iftirayı tasvir ettiğini, bunu İsrail sahnesinde sergilemenin rezalet olduğunu söyledi. Knesset üyesi Avigdor Liberman ise "Netflix'in amacı yanlış bir anlatı yaratmak ve İsrail askerlerini kışkırtmak olan bir filmi yayınlamaya karar vermesi çılgınlık" vurgusunda bulundu.

Tiyatroyla dayanışma içinde olanlar ise devlet sembollerine zarar verme bahanesiyle şu ya da bu tiyatronun finansörlüğünü kesme tehdidinin ilk kez olmadığına dikkat çekti.

Bunun Hayfa'daki Khashabi Tiyatrosu ve Almidan Tiyatrosu'nda da gerçekleştiğini ifade etti.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.