Fransız milletvekili, hükümeti "aşırı sağın şiddet olaylarına kayıtsız kalmakla" eleştirdi

Fransa'da sosyalist milletvekili Arthur Delaporte, Emmanuel Macron hükümetini, son günlerde aşırı sağcı gruplar tarafından çıkarılan şiddet olaylarına karşı "harekete geçmemekle" suçladı

(AA)
(AA)
TT

Fransız milletvekili, hükümeti "aşırı sağın şiddet olaylarına kayıtsız kalmakla" eleştirdi

(AA)
(AA)

Sosyalist Parti (PS) milletvekili Delaporte, 18 Kasım'da 16 yaşındaki Thomas'ın öldürülmesinin ardından Drome bölgesinde yaşanan şiddet olaylarına ve bunun ulusal basında nasıl ele alındığına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Delaporte, Fransa'nın uzun yıllardır aşırı sağcı hareketlere ev sahipliği yapmasına rağmen, ulusal basında son dönemlerde bu hareketlere karşı artan ilgiyi "ülkede aşırı sağın yeniden canlanması" ile açıkladı.

Aşırı sağcı grupların, yıllardır şiddet eylemlerine karışmalarına rağmen bir şekilde varlığını sürdürdüğüne işaret eden Delaporte, bu grupların hükümet tarafından "cezasız bırakıldığını" söyledi.

Delaporte, İçişleri Bakanı Gerald Darmanin'in, genç Thomas'ın öldürülmesinin ardından Drome bölgesindeki şiddet olaylarını körükleyen aşırı sağcı grupların feshedileceğini duyurmasına ilişkin, "Bugün, belki basının da etkisiyle hükümet bunun farkına vardı." dedi.

Ancak hükümetin bu önlemlerinin yetersiz kaldığını belirten Delaporte, Cumhuriyetçiler Partisi (LR) lideri Eric Ciotti'nin de aşırı sağcıların organize ettiği şiddet olaylarını kınamamasını eleştirdi.

Sosyalist milletvekili, bu tür nefret suçlarının önemsizleştirilmesine karşı çıkarak, siyasileri şiddet olaylarını kınamaya çağırdı.

Aşırı sağcılar farkı kentlerde sokaklara inmişti

Thomas'ın öldürüldüğü Drome bölgesine bağlı Romans-sur-Isere'de demir sopalar ve havai fişek taşıyan yaklaşık 60 kişilik aşırı sağcı grup, 26 Ekim'de "İslam Avrupa dışına" sloganları atarak yürüyüş yapmıştı. Bölgede bazı camilere de tehdit mesajları gönderilmişti.

Kentte yaşanan şiddet olaylarında rolü olan 6 kişi, 6 ila 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Romans-sur-Isere'in ardından Rennes kentinde de aşırı sağcılar "Fransa Fransızlarındır" sloganları atarak yürüyüş yapmıştı.

Lyon'un da 5'inci bölgesinde aşırı sağcılar gösteri yapmıştı. Sosyal medyada yayılan görüntülerde, "Göç öldürür" yazılı pankartlar taşıyanların, "İslam Avrupa dışına" ve "Thomas için" sloganları atması yer almıştı. Polisin müdahale ettiği gösterilerde 8 aşırı sağcı gözaltına alınmıştı.

Olay

Drome bölgesindeki Crepol köyü sakinleri 18 Kasım gecesi kış balosu için belediye binasında toplanmış, balo salonunda bilinmeyen nedenle çıkan kavgada 16 yaşındaki Thomas bıçaklanarak öldürülmüş, 18 kişi yaralanmıştı.

Yetkililer, 400'den fazla kişinin bulunduğu salonu basan ve çok sayıda kişiyi yaralayan saldırganların siyasi ya da dini bir gerekçeyle hareket etmediğinin değerlendirildiğini belirtmişti.

Valence Savcılığı olaya ilişkin soruşturma başlatmıştı. 9 şüpheli "cinayet" ve "toplu halde cinayete teşebbüs" suçlamasıyla gözaltına alınmış, bu kişilerden 6'sının tutuklu yargılanmasına karar verilmişti.

Savcılık, gözaltına alınanlar arasında 20 yaşındaki bir Fransız'ın, Thomas'ın ölümünde ana şüpheli olduğunu bildirmişti.

Gencin ölümünün ardından aşırı sağcılar, farkı kentlerde sokaklara inerek şiddet olayları başlatmıştı.



Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
TT

Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)

Tibet Budizmi'nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso cumartesi günü sürgündeki binlerce Tibetli'yle buluştu. 

Dünyanın dört bir köşesinden gelen takipçileri, 14. Dalay Lama'nın onlarca senedir yaşadığı Dharamshala yakınlarındaki büyük tapınakta bir tören düzenledi.  

6 Temmuz'da 90 yaşına girecek 14. Dalay Lama'nın çok uzun bir yaşam sürmesi için duacı oldular. 

Tenzin Gyatso törende yaptığı ve eş zamanlı olarak farklı dillere çevrilen konuşmasında Budistlerin ruhani koruyucularından birine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Şu ana kadar elimden gelenin en iyisini yaptım. Avalokiteśvara'nın da desteğiyle 30-40 yıl daha yaşayıp duyarlı varlıklara ve Budizm öğretilerine hizmetimi sürdürmeyi umut ediyorum.

14. Dalay Lama, aralıkta Reuters'a yaptığı açıklamada 110 yaşına kadar yaşayacağını öngörmüştü. 

Tenzin Gyatso, ölümünden sonra Tibet'teki Budizm geleneğinin süreceğini belirterek, bu unvanı taşıyan son kişi olmayacağını önceki günlerde söylemişti.

Ruhani lider, 1587'de oluşturulan Dalay Lama unvanının yeni bir reenkarnasyonla süreceğini ifade etmişti.

Halefinin belirlenmesinde tek yetkinin kendi kurduğu Gaden Phodrang Vakfı'na ait olacağını söyleyen Tenzin Gyatso, 15. Dalay Lama'nın Çin sınırları dışında "özgür dünyada" doğacağını da yinelemişti. 

Gyatso'nun "Çin dahil herhangi bir ülke tarafından siyasi amaçlarla seçilen bir adayın tanınmaması gerektiğini" vurgulamasına Pekin'den tepki gelmişti. 

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, yeni Dalay Lama'nın Pekin yönetimi tarafından onaylanması gerekeceğini savunmuştu.

Tibet Budizmi'ne göre Dalay Lama, reenkarne olacağı bedeni kendisi seçebiliyor. 

Tenzin Gyatso, 1940'ta Dalay Lama’nın 14. reenkarnasyonu olarak Tibet Budizmi'nin ruhani liderliğini yapmaya başlamıştı.

Gyatso, Çin birliklerinin Tibet'in başkenti Lhasa'da 1959'da patlak veren bağımsızlık yanlısı ayaklanmayı bastırmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamshala kentine yerleşmişti. Burada sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Himalaya Dağları'nın kuzeyinde yer alan 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" diye biliniyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" diye adlandırmıştı.

Independent Türkçe, AFP, Reuters