Hz. Süleyman'ın mührünü Siyonizm'e nasıl kaptırdık?

(AA)
(AA)
TT

Hz. Süleyman'ın mührünü Siyonizm'e nasıl kaptırdık?

(AA)
(AA)

Mehmed Mazlum Çelik 

İslam inancında son peygamber Hz. Muhammet'tir; ama kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de İslam peygamberinden önce gelen Hz. Süleyman, Hz. Musa ve Hz. İsa gibi nebiler de birer İslam peygamberi kabul edilir.

Dolayısıyla önceki peygamberlere karşı büyük bir hürmet söz konusu.

"Davut Yıldızı" olarak bilinen "Hz. Süleyman Mührü" ise İslam Medeniyeti içerisinde saygı duyulan imgelerden biri. 

Hz. Süleyman Mührü
Hz. Süleyman Mührü

Bugün Hz. Süleyman Mührü, "Siyon Yıldızı" olarak İsrail bayrağında bulunması hasebiyle bazı Müslümanlar tarafından kötü anılıyor.

Oysa bu simge en az "Filistin davası" kadar değerlidir ve nasıl ki Filistin'in tek bir taşı Siyonizm'e terk edilemeyecekse bu imge de karanlığın simgesi olarak görülmemeli.

Hz. Süleyman'ın mührünü Siyonizm'in bir parçası olarak gören vicdanlar, zaman içerisinde Filistin'i de İsrail'in toprağı olarak görmekten çekinmeyecektir.

Hz. Süleyman'ın mührü
Hz. Süleyman'ın mührü

Siyonistler mührü 1882'de sahiplendi

Tarihi kaynaklar incelendiğinde Hz. Süleyman Mührü, kutsal kitapların hiçbirinde yer bulmaz; ama İslam Peygamberi Hazreti Muhammet bu mühre büyük bir önem atfeder.

Tirmizi, bir hadisinde mührü şu sözleri aktarır:

(Kıyametten önce yer altından) elinde Süleyman mührü ve Musa'nın asası olduğu halde bir dabbe (dört ayaklı hayvan) çıkacak ve asasıyla Müslümanların yüzünü aydınlatacak, mührüyle kafirlerin yüzünü mühürleyecektir.

Bu sözlerden de anlaşılabileceği üzere Hz. Süleyman'ın mührüne esasen politik bir anlam atfeden ilk kişi Hz. Muhammet'tir.

İslam peygamberi, mührü Müslümanlar için bir siyasi imge ve özgürlük nişanesi olarak ele alıyor. 

Mühr-i Süleyman'ın ilk defa İslam aleminde kullanılmasına ise 691 yılında Emevi halifesi Abdülmelik döneminde şahit oluyoruz.

Kudüs Kubbetüs'ahra mabedinde Hz. Süleyman Mührü'nün en önemli İslam simgelerinden birisi olarak bu dönemde karşımıza çıkar.

(Independent Türkçe)

Yine Kasru'l-Hayrü'l - Garbi'nin motifleri bu mühürle süslüdür.

Fatimiler'in önemli hükümdarlarından Mustansır Kahire'deki Hâkim Camisine ve devletin resmi parasına da bu mührü yerleştirir.

Yine Mısır'da kurulan bir Türk devleti olan Tolonoğulları bu yıldızı türbelerin her tarafına işlemiştir.

Büyük Türk Sultanı Gazneli Mahmut ile özdeşleşen simge Hz. Süleyman mührü olarak bilinen aynı yıldızdır.

Tahtına çıkan ahşap kapının önündeki altı köşeli süsleme hükümranlığının en önemli motiftir.

Batılılar daha çok "Davut Kalkanı" bizim ise "Hz. Süleyman mührü" dediğimiz yıldız, Müslümanlar için siyasi gücün simgesiydi.

Ne Yahudilik kültüründe ne de Hıristiyanlıkta 1882 yılına kadar bu yıldıza atfedilmiş politik bir anlam bulunmuyordu.

Para en önemli siyasi figürdür ve Türk-İslam devletlerinin çoğunda basılan paralarda Hz. Süleyman mührünün izlerini görüyoruz. 

Mesela Selçuklu Devletinde Tuğrul Bey, bağımsızlık nişanesi olan parasının bir yüzüne tamamen bu mührü koyduracaktı.

Asıl önemlisi Hz. Süleyman Mührü, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi ile özdeşleşmişti.

Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü özgürleştirdikten sonra bastırdığı gümüş paralara Hz. Süleyman'ın mührünü basacaktı.

Diyarbakır Ulu Cami'nin revakında bağımsızlığın nişanesi olarak Hz. Süleyman'ın mührünü görüyoruz.

İslam dünyası için "Kelime-i Tevhit" bayrağından sonra en önemli simgenin açıkça Hz. Süleyman mührü olduğunu görüyoruz. 

Malatya Ulu Cami'nin çinilerinde "bağımsızlığın simgesi" olarak karşımıza Hz. Süleyman'ın mührü çıkıyor.

Artukluların neredeyse yaptığı her mimari eserin siyasi bağımsızlık simgesi olarak yine karşımıza Hz. Süleyman mührü çıkıyor.

Endülüslerin yaptığı meşhur "Katalan Haritası" (Dünya Haritası) üzerinde anavatan olarak görülen Cezayir'de karşımıza Hz. Süleyman mührü çıkıyor. 

Katalan Haritası
Katalan Haritası

Osmanlı'ya gelecek olursak karşımıza neredeyse her taşın altından Hz. Süleyman mührü çıkıyor. 

Hamamlar, kubbeler, vakıflar, saraylar her yerde bizleri bu mühür karşılıyor. 

Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra bastırdığı paraya bu mührü koyacaktı.

Fatih Sultan Mehmet
Fatih Sultan Mehmet

Fatih'in dışında Çelebi Mehmed, II. Beyazit ve Osmanlı'nın en kudretli padişahlarından Yavuz Sultan Selim bastırdığı paralara bu mührü koyacaktı. 

Barbaros Hayrettin Paşa, Akdeniz'e açıldığında gemilerinde dalgalanan sancakların içinde en önemlilerinden birisi Hz. Süleyman mührüydü. 

Osmanlı padişahlarının kendilerini her türlü kötülüklerden koruyacağına inanarak giydikleri gömlekteki en önemli simge Hz. Süleyman mührüdür. 

Tılsımlı gömlek
Tılsımlı gömlek

Liste o kadar uzun ki burada durmak zorundayız.

Gelelim bu mührü nasıl yitirdik, onu inceleyelim;

Bu mühür, ilk defa 18'inci yüzyılda Batılılar Yahudileri tanımlamak için kullandı.

19'uncu yüzyılda ise kimlik arayışları artan Yahudiler bu simgeyi yavaş yavaş benimsemeye başlayacaktı.

Theodor Herzl, 1882 yılında Siyonizmin resmi propaganda gazetesi olan Die Welt'in simgesi yapmasıyla bu figür zamanla Yahudilerin politik argümanı haline dönüşecekti. 

Yahudilik dini İslamiyet'ten eski olsa da altı köşeli yıldız, Davut Kalkanı veya Siyon Yıldızı olarak bilinen Hz. Süleyman mührünü bir simge olarak Müslümanlar daha önce ve daha çok benimsemiş; bayraklarında, paralarında, mimari eserlerinde ve kişisel kıyafetlerinde kullanmıştı.

Müslüman kalkanlarındaki mühür
Müslüman kalkanlarındaki mühür

Bu simge 18 ve 19'uncu yüzyıllardan itibaren Siyonistler tarafından sahiplenilmiş ve kullanılmaya başlandı.

Bugün sırf Siyonist İsrail bayrağında "Hz. Süleyman Mührü" kullanılıyor diye bu mühre düşmanlık yapmak ile "Kelime-i Tevhit" bayrağını görünce düşmanlık yapan zihniyetin ortak noktası tamamen cehalet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Independent Türkçe



Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
TT

Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)

Britanya çevresindeki kritik sualtı altyapısını haritalayan casus geminin yanında bir Rus denizaltının görevlendirildiği ortaya çıktı.

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı (MoD), olayın fotoğrafını kamuoyuyla paylaştı. Fotoğrafta, resmi olarak Rus araştırma gemisi diye tanımlanan ve Britanya'yla İrlanda arasındaki doğalgaz boru hattını incelediği bildirilen Yantar'ı bir denizaltının takip ettiği görülüyor. Eşlik eden denizaltının Rusya tarafından özellikle sabotaj için inşa edilmiş denizaltılardan biri olup olmadığı net değil.

Geçen yıl kasımda İrlanda Denizi'nde Yantar'ı takip eden bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopteri ve yakınlarda yüzeye çıkmış bir Britanya denizaltısı da fotoğrafta görülebiliyor.

Sunday Times'a göre, bunun Rus denizaltılarının Yantar'a Britanya Adaları'na yakın sularda eşlik ettiği birkaç operasyondan biri olduğuna inanılıyor.

Kraliyet Donanması Komutanı General Sör Gwyn Jenkins bu ay, son iki yılda "Britanya sularındaki Rus ihlallerinde yüzde 30'luk artış" olduğunu söylemişti.

Bu faaliyetin en belirgin şekilde Birleşik Krallık (BK) sularının yakınında faaliyet gösteren Yantar gibi casus gemilerinin varlığında görüldüğünü belirten yetkili, "Beni en çok endişelendiren şey, dalgaların altında olup bitenler" uyarısında bulundu.

Geçen hafta Sör Gwyn, Rusya'nın GUGI diye bilinen seçkin derin denizaltı birimine yaptığı yatırımı yenilediği konusunda uyarıda bulunmuştu. BK, Rusya'nın sualtı istihbarat toplama operasyonlarının geliştirilmesine öncülük eden Rus askeri teşkilatına bu yıl haziranda yaptırım uygulamıştı.

Savunma Bakanlığı Sözcüsü şunları söyledi:

Savunma Bakanı'nın da söylediği gibi, Başkan Putin'e mesajımız açık: Sizi görüyoruz, ne yaptığınızı biliyoruz ve bu ülkeyi korumak için güçlü bir şekilde harekete geçmekten çekinmeyeceğiz. Rusya'nın hem BK'ye hem de müttefiklerimize ait denizaltı kablolarını, ağlarını ve boru hatlarını haritalama girişimlerini de içeren tehdidinin son derece farkındayız ve bu tehditlerle doğrudan mücadele ediyoruz. Bu nedenle başbakan, Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük sürekli savunma harcaması artışını açıkladı; bu artış, Nisan 2027'den itibaren GSYİH'nin yüzde 2,5'ine kadar harcama taahhüdünü ve ekonomik ve mali koşullar elverdiği takdirde bir sonraki parlamentoda GSYİH'nin yüzde 3'üne kadar harcama yapma hedefini içeriyor. Ayrıca, Rusya rejimi altındaki bireylere, kuruluşlara ve gemilere karşı 900 yeni yaptırım uyguladık ve ileri seviye denizaltısavar teknolojisinin geliştirilmesini ve konuşlandırılmasını hızlandırdık.

BK hükümeti, otonom gemileri, yapay zeka destekli sensörleri, savaş gemilerini ve uçakları entegre ederek kritik denizaltı altyapısını gelişen zorluklara karşı korumayı amaçlayan Atlantik Kalesi programının, BK ve NATO için Kuzey Atlantik'i güvence altına alarak Rusya'nın gelişen denizaltı gücünün tehdidine karşı koymaya katkı sunacağına inanıyor.

Independent Türkçe


Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran Var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
TT

Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran Var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)

Miami’deki Mar-a-Lago’da pazartesi günü yapılması planlanan Donald Trump– Binyamin Netanyahu görüşmesi öncesi İsrail’de kulisler hareketlenirken, siyasi kaynaklar bu zirveyi Netanyahu’nun siyasi kaderini şekillendirecek bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. Ancak görüşmenin, Netanyahu’nun Beyaz Saray’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki ivmesini frenleme çabalarını da gündeme taşıması bekleniyor.

Taraflar arasında öncelikler konusunda ciddi bir görüş ayrılığı olduğu belirtiliyor. İsrailli siyasi kaynaklar, “Walla” sitesine yaptıkları değerlendirmede, “ABD yönetimi Netanyahu’dan rahatsız ve onu Trump’ın planını engellemekle suçluyor. Buna karşın Trump, Netanyahu’ya olan güvenini koruyor, onu kolluyor ve azarlamak yerine uzlaşma arayışında olacak. Trump, görüşmenin merkezine Gazze’yi koyarken, Netanyahu öncelikleri değiştirerek gündemi İran’la başlatmak istiyor” ifadelerini kullandı.

İsrailli yetkililer, Netanyahu’nun “İran’a yönelik, özellikle İsrail-ABD ortak bir saldırısının, gelecekteki nükleer anlaşma açısından daha iyi sonuçlar doğuracağı ve hatta Tahran’daki rejimi sarsabileceği” görüşünü savunduğunu aktarıyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot gazetesinden aktardığı habere göre İran, Trump’ın girişimlerini boşa çıkarmak amacıyla Hizbullah ve Hamas’a büyük yatırımlar yapıyor. Gazete, bu örgütlerin silahsızlanmayı reddetmesinin Devrim Muhafızları’nın teşvikiyle gerçekleştiğini ileri sürüyor.

Gazze planında değişiklik arayışı

Aynı kaynaklara göre Netanyahu, Gazze dosyasını soğutmayı hedefleyen bir yol haritası önermeye hazırlanıyor. Bu planın, Trump’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki “görünen aceleciliğini” durdurmayı, süreci yavaşlatmayı ve hatta Beyaz Saray’da çizilen yol haritasının yerine İsrail önceliklerini esas alan yeni bir plan koymayı amaçladığı belirtiliyor.

“Maariv” gazetesine göre Trump’a sunulması planlanan İsrail önerisi, Hamas’ın fiilen silahsızlanmasına kadar Gazze Şeridi’nin yüzde 75’ine varan bir alan üzerinde İsrail kontrolü öngörüyor. İsrail’in mevcut anlaşmalar kapsamında şu anda Gazze’nin yüzde 53’ünü kontrol ettiği, son bir ayda bu oranı yüzde 58’e çıkardığı ifade ediliyor.

h
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Trump ise Gazze konusunda farklı bir yaklaşım benimsiyor. ABD Başkanı, Gazze’de ilerleme sağlanmasının İran’ı izole edeceğini ve diplomatik sürece yönelteceğini düşünüyor. İsrail değerlendirmelerine göre Trump, silahsızlanma sürecini zamana yayılan bir aşama olarak görüyor ve derhal ikinci aşamaya geçilmesini, yeniden imar sürecine odaklanılmasını istiyor. Bu çerçevede İsrail’den engel çıkarmamasını ve Gazze’de yeni bir çekilmeye hazırlanmasını talep ediyor.

Bu nedenle, Yediot Ahronot Netanyahu’nun, Trump’ın taleplerinin savaşta elde edilen kazanımları aşındıracağı endişesini taşıyan İsrail ordusunu da sürece dâhil ettiğini yazıyor. Netanyahu’nun, “ileri ve önleyici savunmayı da içeren yeni bir güvenlik doktrininin” merkezde yer almasını isteyeceği ve bu yaklaşım için ABD’den siyasi ve askeri destek talep edeceği belirtiliyor. Gazeteye göre Netanyahu ayrıca, Trump çevresinde etkili olan Türkiye ve Katar’ın nüfuzunu dengelemeye çalışacak.

Çatışma endişesi ve temkinli yaklaşım

Netanyahu, bu önerilerin Trump ve ekibiyle ciddi tartışmalara, hatta bir krize yol açabileceğinin farkında. Gazetenin stratejik işler muhabiri Ron Ben-Yişay, İsrail liderliğinin Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında Beyaz Saray’da yaşanan “küçük düşürücü” karşılaşmayı hatırladığını ve Trump’ın Netanyahu’ya karşı da ani bir tutum değişikliğine giderek İsrail’i “nankörlükle” suçlayabileceğinden endişe duyduğunu yazıyor.

csdfvgh
Trump ve Netanyahu, 29 Eylül 2025’te Beyaz Saray’daki basın toplantısının sonunda tokalaşırken (AFP)

Haberde, İsrail tarafının son derece temkinli davranmak zorunda olduğunun farkında olduğu vurgulanırken, Netanyahu’nun ikili ilişkiler kapsamında birçok talebi bulunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında, önümüzdeki yılları kapsayan çok yıllı güvenlik yardımı planı çerçevesinde İsrail’in niteliksel askeri üstünlüğünün korunması ve bölge ülkelerine gelişmiş silah satışlarına kısıtlamalar getirilmesi de yer alıyor.

Bölgesel başlıklarda ise Türk meselesinin de Mar-a-Lago’daki görüşmede gündeme gelmesi bekleniyor. Netanyahu’nun, Gazze’de ve Suriye’nin orta ve güney kesimlerinde Türkiye’nin askeri varlığına İsrail’de geniş bir karşıtlık bulunduğunu savunacağı, bu varlığın İsrail’in güvenlik tehditlerini bertaraf etme kabiliyetini sınırladığını ileri süreceği belirtiliyor. Ancak Trump’ın bu konuda farklı bir tutum sergileyebileceği ve Netanyahu’nun muhalefetini yumuşatmak zorunda kalabileceği değerlendiriliyor.

İsrailli yorumculara göre Trump, Mar-a-Lago zirvesinde Netanyahu’dan, seçim yılı olması nedeniyle İsrail’deki sağ tabanı rahatsız edebilecek tavizler isteyebilir. Bu nedenle Netanyahu’nun her başlıkta sert bir pazarlık yürütmesi bekleniyor. İsrail basınına göre bu görüşme, Netanyahu için Florida sahillerinde “rahat bir gezinti” olmayacak.


Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.