Azerbaycan rüzgârı ve İran (7)

İsrail'in Orta Asya hamlesi, bu adımların bir ‘Avrasya domino taşına’ dönüşmesinden korkan İran rejimi için gerçek bir endişe kaynağı oluşturuyor

Rejim, İran'ın Avrasya bölgesi ile Körfez suları arasındaki ulaşım ve transit hatlar için stratejik geçiş noktası olacağına bahse giriyor (AFP)
Rejim, İran'ın Avrasya bölgesi ile Körfez suları arasındaki ulaşım ve transit hatlar için stratejik geçiş noktası olacağına bahse giriyor (AFP)
TT

Azerbaycan rüzgârı ve İran (7)

Rejim, İran'ın Avrasya bölgesi ile Körfez suları arasındaki ulaşım ve transit hatlar için stratejik geçiş noktası olacağına bahse giriyor (AFP)
Rejim, İran'ın Avrasya bölgesi ile Körfez suları arasındaki ulaşım ve transit hatlar için stratejik geçiş noktası olacağına bahse giriyor (AFP)

Hasan Fahs

İsrail'in Azerbaycan topraklarındaki sınırlarına yakın bir hava üssü ve İran sınırından sadece 17 kilometre uzaklıkta olan Türkmenistan'daki İsrail Büyükelçiliği, Kafkasya ve Orta Asya'nın İsrail'in, İran'ı kuşatma ve karşılarında yeni bir cephe açma çabasının etkisi altına girdiği anlamına gelir. Bu, İran'ın Lübnan, Suriye, Irak, Yemen, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki İsrail kuşatma hattında kurduğu cepheye paralel bir cephe oluşturuyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen'in Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye yaptığı ziyaret, İran'daki rejim liderliği ve stratejik karar alma organı için endişe yaratabilir. Ziyaret ayrıca, Tahran ile Bakü arasındaki ilişkilerin en kötü dönemini yaşadığı bir zamanda geldiği için Azerbaycan’ın Tel Aviv'de büyükelçilik açma kararına ek olarak bir sürpriz olmuş olabilir. Nitekim iki ülke arasındaki gerilim her iki tarafı da silaha sarılacak boyutlara ulaştı.

 

Bakü ve Tel Aviv arasındaki ilişkilerin gelişmesi karşısında İran’ın uğradığı şok, Tahran’ın iki taraf arasındaki ilişkilerde siyasi ve stratejik düzeyde meydana gelen gelişmeleri ve değişiklikleri okumadaki ihmalinin boyutunu ortaya koyuyor. Bu durum, stratejik ortaklık olarak sınıflandırılabilecek bir boyut kazanan bu ilişkinin geleceğine ve boyutlarına ilişkin vizyonlarındaki tam netliğin bir özetidir.

Cohen’in İsrail'in Azerbaycan topraklarından İran'a ve emellerine karşı hareket etme özgürlüğü anlamına gelen iki taraf arasındaki istihbarat iş birliğini geliştirmek amacıyla gerçekleştirdiği Bakü ziyaretinde beraberindeki heyette, başta askeri ve siber güvenlik sektörleri olmak üzere ‘Pegasus’ adlı dinleme ve casusluk programının pazarlamasından sorumlu şirket ve iç güvenlik kurumunun temsilcileri, güvenlik ve istihbarat uzmanları yer aldı. Ayrıca ilişkilerdeki bu gelişme Tel Aviv'in Azerbaycan'ın coğrafi konumundan da yararlanarak Orta Asya bölgesindeki nüfuzunu ve rolünü artırması için bir fırsat sunuyor.

Bakü ile Tel Aviv arasında erken dönemde başlayan ilişkinin büyükelçi mübadelesi düzeyine taşınması, Orta Asya bölgesindeki diğer ülkelerin Tel Aviv ile ilişkilerini ortaya koymalarına kapı açtı. Bunun ilk örneği, Türkmenistan'ın İran sınırından en fazla 17 kilometre uzakta olan başkent Aşkabat'ta (İran'ın kuzeydoğusunda) bir İsrail büyükelçiliği açmaya karar vermesi ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile imzaladığı stratejik, askeri, güvenlik ve ekonomik anlaşmalar oldu.

Şüphe yok ki Tel Aviv'in Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirme ve genişletme stratejik hamlesi, İran rejiminin İbrahim Reisi'nin başkanlığı döneminde komşu ülkelerle yakınlaşma politikasını benimseyerek son birkaç yılda yaptığı tüm çabaları baltalıyor. Bu hamle, İran'ın Amerikan yaptırımlarının etkisini azaltmaya yardımcı olacak bölgesel ittifaklar veya koalisyonlar kurma ve iç ekonomik baskıları hafifletme konusunda yardımcı olabilecek bir koz oluşturma çabalarını boşa çıkarıyor. Ayrıca bu, nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için ABD ile gerçekleşebilecek herhangi bir müzakerede iç ekonomik baskıları hafifletmesine yardımcı olacak bir kart olacak.

İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin, Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde ifade ettiği İran'ın hedefleri, rejimin Avrasya bölgesindeki ülkelerle işbirliğini genişletme üzerine yaptığı büyük bahisleri ve İran'ın, bu ilişkilerin Batı Asya ve Avrasya bölgesindeki bölgesel denklemlerde kendisine verdiği konum ve role ek olarak, bu bölge ile Körfez'deki ılık sular arasındaki ulaşım ve transit hatlar için stratejik geçiş noktası haline gelmesini doğruluyor.

Ancak Tel Aviv'in Tahran'ın, Rusya'nın bu ülkelerle olan ilişkilerine benzer şekilde, kendisini bu ülkelerin halklarıyla ilişkilendiren kültürel ve tarihi mirasa dayanarak, uluslararası ekonomik baskıları atlatmasına yardımcı olan bir arka bahçe olarak ilgilendiği bu hayati alana girmesi, İsrail'in söz konusu ülkelerle olan ilişkilerdeki zayıf noktaları belirlemesine yol açabilir. Hiç şüphe yok ki, sadece bu bölgede değil, aynı zamanda hayati önem taşıyan Ortadoğu bölgesinde ve stratejik hedefinde de Tahran ve onun projeleri ve emelleri için sürekli bir tehdit ve endişe kaynağı oluşturacaktır.

Türkmenistan'da İran sınırına yakın bir yerde İsrail büyükelçiliği açılması, Aşkabat'ın İran ile ilişkilerindeki tüm engeller ve geçtiğimiz on yılda Aşkabat'ın Tel Aviv ile ilişkilerini ticari ofisler düzeyinde sürdürmesini sağlayan faktörlerin artık ortadan kalktığı anlamına gelir. Bu adım, güvenlik işbirliği, siber güvenlik ve casusluk için ekonomik ve ticari düzeylerde aralarındaki ilişkilerin geliştirilmesi ile aynı zamana denk geldi. Bu, Tahran'ın Orta Asya'da yeni bir cepheyle karşı karşıya olduğu anlamına gelir ve Aşkabat'ın İsrail'in güncel gelişmeleri ve stratejik çıkarları doğrultusunda İran ile olan işbirliği ve ilişkilerini azaltması muhtemeldir. İsrail, enerji pazarlarına güçlü bir şekilde girmek için Afganistan-Pakistan-Hindistan üzerinden gaz boru hattı inşa etme çalışmalarıyla birlikte bu ülkelerle ilişkilerini güçlendirerek yeni bir enerji kaynağı ve yatırım imkanı elde etme çabasındadır. Bu durum, İsrail'in Azerbaycan örneğinde olduğu gibi enerji ve yatırım açısından yeni fırsatlar sunuyor.

İsrail'in Orta Asya'daki faaliyetleri ve bu ülkelerle stratejik ilişkiler ve ortaklıklar kurma çabaları, İran için gerçek bir endişe kaynağıdır. İran liderliği, bu adımların bir domino etkisiyle tüm Orta Asya ülkelerini kapsayacak bir dönüşüme yol açabileceğinden endişe ediyor. Bu durum, İran'ın bu kez Orta Asya ülkelerine yönelik farklı baskılar uygulama eğiliminde olabileceği anlamına gelir. İran, özellikle de bu ülkelerin dış dünya ile deniz ve su yolları bağlantıları bulunmaması nedeniyle bu ülkelerin dünya ile iletişim kurmak ve uluslararası sularda seyretmek için İran'ın coğrafi konumuna ihtiyaç duyduklarını ima ederek baskı yapabilir.

İran rejimiyle yakın ilişkisi olan karar mekanizmaları, İsrail'in kuzey ve kuzeydoğusundaki kuşatma halkasının gerçeklik kazandığı konusunda artık emin. İsrail'in İran'la olan çatışmasında hedeflerinin bir parçası olduğu düşünülen bu gelişmelere ve değişimlere, tepkisizlikten uzak, dikkatli ve hassas bir şekilde yaklaşılması gerekiyor. Çünkü İran'ın Orta Asya ve Kafkasya'daki rolünü ve etkisini kaybetmesi, İsrail'in nüfuzunun kaçınılmaz olarak artması anlamına gelir. Yakın gelecekte bu bölgelerin güvenlik tehditleri merkezleri haline dönüşmesi ihtimali de göz ardı edilmemelidir.

*Independent Arabia’da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat tarafından yapılmıştır.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.