İsrail ve İran arasındaki ‘gizli savaş’ kızışıyor… Tel Aviv, Tahran ile mücadelesinde strateji mi değiştirdi?

İsrailli analist, İran’daki operasyonlarda strateji değişikliğine gidildiği yorumunda bulundu  

İran Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, Hasan Seyyad Hüdayi’nin cenaze törenine katıldı. (Reuters)  
İran Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, Hasan Seyyad Hüdayi’nin cenaze törenine katıldı. (Reuters)  
TT

İsrail ve İran arasındaki ‘gizli savaş’ kızışıyor… Tel Aviv, Tahran ile mücadelesinde strateji mi değiştirdi?

İran Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, Hasan Seyyad Hüdayi’nin cenaze törenine katıldı. (Reuters)  
İran Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, Hasan Seyyad Hüdayi’nin cenaze törenine katıldı. (Reuters)  

İran ve İsrail arasındaki ‘gizli savaş’, her iki taraftaki üst düzey yetkililerin, ‘suikast ve bombalama siyasetini tırmandırma tehditleri’ savurmalarıyla daha da belirgin bir hal almaya başladı. İran'ın, suikasta aday İsrailli yetkililerin isim listesini yayınlamasının ardından, İsrailli yetkililerden, İran topraklarında faaliyet gösteren İsrail ‘askeri hücreleri’ tarafından son haftalarda İran’da gerçekleştirilen suikast ve bombalamalara dair üstü kapalı ifşalar geldi.
Tel Aviv’deki güvenlik kaynakları, İran’ın ‘intikam tehditlerinin’ son derece ciddiye alındığını aktarırken, İsrail hükümeti Türkiye ve İran’a komşu ülkelere seyahat konusunda vatandaşlarını uyardı. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki Terörle Mücadele Şubesi’nin açıklamasında, geçtiğimiz hafta Kudüs Gücü’nün üst düzey komutanlarından Albay Hasan Seyyad Hüdayi'nin öldürülmesi üzerine İran'ın İsrail vatandaşlarına yönelik ‘intikam saldırısı’ gerçekleştirmesi tehdidinin arttığı belirtildi. Açıklamada "Birkaç haftadır, özellikle de Devrim Muhafızları'nın bir komutanının öldürülmesinden Tahran'ın İsrail'i sorumlu tutmasından bu yana İran'ın dünya genelinde İsraillileri hedef alacağına dair endişeler arttı" denildi. Türkiye'ye seyahat uyarısını güncelleyen İsrail Milli Güvenlik Konseyi, İran'a komşu olan başka ülkelerin de ‘bugünlerde İsrail için artan bir risk oluşturduğu, dolayısıyla bu ülkelere seyahat edecek vatandaşların teyakkuzda olmaları gerektiği’ uyarısında bulundu. İsrailli güvenlik kaynakları, uyarıların Türkiye'deki İsrail vatandaşlarını hedef alan gerçek tehditlerin akabinde yapıldığını aktardı. İsrail Başbakanı Naftali Bennett önceki gün, İran’ın, İsraillilere yönelik saldırı çağrılarının ve kışkırtmalarının bedelini ödeyeceğini vurguladı.  

Selami: Hüdayi Siyonistler tarafından şehit edildi
İran Devrim Muhafızları Genel Komutanı Hüseyin Selami, Kudüs Gücü subayı Seyyad Hüdayi suikastından 'İsrail ve Siyonistleri' sorumlu tuttu ve intikam vaadinde bulundu. İran basınında yer alan haberlere göre Selami, ‘’Hüdayi kötünün kötüsü insanlar tarafından, yani Siyonistler tarafından şehit edildi. İntikamını alacağız’’ dedi. Fransız haber ajansı AFP, Selami’nin ‘’Düşman Beyaz Saray ve Tel Aviv’in içinden Hüdayi’yi sokaktan sokağa, evden eve aylarca yıllarca izledi ve sonunda onu öldürdü’’ ifadesini aktardı. ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times, Hüdayi suikastının İsrail tarafından gerçekleştirildiğini ve İsrailli yetkililerin konu hakkında ABD'ye bilgi verdiğini yazmıştı. Gazetenin İsrailli istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberinde, suikastın İran’a bir mesaj verme amacı taşıdığı belirtildi. İran resmi televizyon kanalı, Hasan Seyyad Hüdayi’nin 1972 Doğu Azerbaycan Eyaleti doğumlu olduğunu, uzun süredir Kudüs Gücü içinde yer aldığını ve bir ‘kutsal türbe savunucusu’ olarak Suriye’de iyi tanındığını aktardı. Hüdayi suikastı, İran'ın nükleer silah programı üzerine çalışan bilim adamı Muhsin Fahrizade'nin Kasım 2020'de öldürülmesinden bu yana ülke içinde işlenen en üst seviyedeki siyasi suikast olarak dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de, Hüdayi’nin intikamının alınacağını vurgulamıştı.
İsrail basınında yer alan haberlerde Hüdayi’nin yurt dışındaki İsraillilerin kaçırılmasını organize eden bir birimin başında olduğu iddia edildi. Hüdayi suikastından günler sonra, İran Savunma Bakanlığı, Tahran yakınlarındaki Parçin Askeri Tesisleri’nde çıkan ‘endüstriyel kaza’ sonucu bir mühendisin hayatını kaybettiğini duyurdu. New York Times gazetesi ise İranlı ve ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde, tesislerin ‘kamikaze tipi bir insansız hava aracı’ tarafından hedef alındığını ve ‘İran’a bir mesaj’ taşıdığını iddia etti. Saldırıyı henüz üstlenen olmadı, ancak benzer bir saldırı geçtiğimiz yıl Haziran ayında Kerec'deki santrifüj yedek parçalarının üretildiği Tissa Kompleksi'nde meydana gelmişti.  

İsrail’den saldırılara ilişkin değerlendirme
Güvenlik kaynaklarıyla derin bağlarıyla tanınan Yedioth Ahronoth gazetesindeki istihbarat analisti Ronen Bergman, "Geçen Çarşamba günü Tahran yakınlarındaki Parçin Askeri Tesislerinde meydana gelen olay, Hüdayi suikastı ve Tahran’ın kalbinde yapılan operasyonlar, kısmen İran’a karşı daha şiddetli bir savaş konseptini yansıtıyor. Böylesi bir politika değişikliği ancak Başbakan Naftali Bennett tarafından kararlaştırılabilir’’ yorumunda bulundu. Bergman, İsrail'in söz konusu stratejik değişikliğini, İran'ın Şubat ayında İsrail'e iki insansız hava aracıyla saldırı başlatma girişiminin ardından yürürlüğe koyduğunu ifade etti. Bergman, ‘’İsrail genellikle böyle bir olaya Suriye'deki İran hedeflerine yönelik saldırılarla karşılık verirdi. Ancak İHA saldırı girişiminden 24 saat sonra Kirmanşah’taki İHA üssü hedef alındı ve yüzlerce İHA imha edildi. İsrail eğer Hüdayi suikastının arkasındaysa, o zaman bu tepki, yoğunluğu ve boyutlarıyla farklı türden bir şey olarak değerlendirilir” diye konuştu.  
İran'ın yarı resmi Fars Haber Ajansı, önceki gün, ülkede gerçekleştirilen suikastlara karıştıklarını ileri sürdüğü 5 İsrailli istihbarat ve teknoloji uzmanının isim ve bilgilerini yayınladı. 
Söz konusu kişilerin ‘gece gündüz takip edildiği’ vurgulanan haberde, başka kişilerin de takip edildiği ve onlara ait bilgilerin de paylaşılabileceği belirtildi. ‘Gizli Yaşaması Gereken Siyonistler’ başlığıyla yayınlanan haberde, 5 İsraillinin isim ve görevlerine dair şu bilgiler paylaşıldı:
"İsrail Savunma Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü eski başkanı Amos Malka, Silos şirketinin kurucusu, siber güvenlik uzmanı Amir Levental, istihbarat biriminde eski bir kıdemli subay olan Gal Ganot, bir teknoloji yöneticisi olan Inbal Arieli ile başka bir siber uzman olan Amit Meltzer."
Haberde bu kişilerin fotoğrafları, ikamet adresleri ve ailelerinin nerede yaşadığı gibi bilgilere de ayrıntılarıyla yer verildi.  



Hamas iktidardan “onurlu bir çıkış yolu” mu arıyor?

İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)
İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)
TT

Hamas iktidardan “onurlu bir çıkış yolu” mu arıyor?

İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)
İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)

Salim er-Reyyis

Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, geçtiğimiz ocak ayı sonlarında sözcüsü Ebu Ubeyde aracılığıyla, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik 470 gün süren imha savaşı sırasında, 2024 yılının temmuz ayında İsrail ordusu tarafından düzenlenen bir hava saldırısında Kassam Tugayları Genel Komutanı Muhammed ed-Dayf'ın öldüğünü duyurdu. Oysa Hamas, bundan önce yaptığı birkaç açıklamada Dayf’ın öldüğü iddiaları yalanlanmıştı. Dayf’ın öldüğü, Hamas ile İsrail arasında ateşkes ve esir takası anlaşmasına varıldığının duyurulmasının üzerinden yaklaşık iki hafta geçtikten sonra açıklandı.

İzzettin el-Kassam Tugayları, İsrail'in Hamas'ın ikinci adamı olarak gördüğü Dayf'ın yanı sıra, aralarında Genel Komutan Yardımcısı Mervan İsa'nın da bulunduğu bazı askeri konsey liderlerinin, Kassam Tugaylarının Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerinden sorumlu üç komutanının ve İsrail ordusunun savaş sırasında öldürüldüklerini açıkladığı, ancak Hamas ya da Kassam Tugayları tarafından doğrulanmayan başka komutanlarını da yitirdi.

Kassam Tugayları, Hamas Hareketi’nin 1987 yılında kurulmasından beri yaklaşık kırk yıldır İsrail ordusuyla girdiği tüm askeri çatışmalarda güvendiği askeri gücün kaynağı olduğu için hareket tarafından güvenliğinin garantörü olarak görülüyor. Hamas, geçtiğimiz yılın temmuz ayı sonlarında İsrail tarafından İran'da öldürülen eski Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin başkanlığında ulusal birlik hükümeti kurduktan sonra, Filistin Yasama Meclisi (PLC) seçimlerine katılmasından bir yıl sonra 2007 yılında Gazze Şeridi'nin askeri kontrolünde en önemli rolü oynayan bu askeri kanadına güveniyordu.

Hamas liderlerinin 2007'den önce Fetih Hareketi (El Fetih) tarafından yönetilen Filistin Ulusal Yönetimi (PNA) liderleriyle çatışmasının ardından Hamas, Kassam Tugayları'nı kullanarak PNA’nın güvenlik güçleriyle çatıştı. Bunun sonucunda PNA geri çekildi ve Hamas, iktidarı ele geçirerek Gazze'de silah zoruyla kendini kabul ettirdi. Hamas, Gazze Şeridi'ni yönetmek için polis ve güvenlik teşkilatları kurmanın yanı sıra, özellikle varlığını etkileyebilecek ve bugüne kadar iktidarını ve kontrolünü sürdürmesini sağlayacak güvenlik sorunlarının takibini tamamen Kassam Tugayları üyelerinin ve komutanlarının uzmanlığına ve yeteneklerine bıraktı.

Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki 17 yıllık iktidarı, çatışmaları ve savaşları sırasında Kassam Tugayları'nın önde gelen birçok komutanı, İsrail ordusu tarafından suikasta uğradı. Bunlardan bazıları hedefine ulaşırken, özellikle geçtiğimiz yıllarda Dayf’a yönelik birçok suikast girişimi başarısız oldu. Ancak İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü son imha savaşı, Kassam Tugaylarının en fazla ve en önde gelen komutanlarının öldürüldüğü en uzun süreli ve en şiddetli savaş oldu. Bu da Kassam Tugayları içinde çok sayıda üst düzey makam ve mevkiin bir sonraki aşamada boş kalacağı anlamına geliyor.

Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki 17 yıllık iktidarı, çatışmaları ve savaşları sırasında Kassam Tugayları'nın önde gelen birçok komutanı İsrail ordusu tarafından suikasta uğradı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Filistinli yazar ve siyasi analist Aziz el-Masri değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana Hamas ve askeri taburları, savaş sırasında, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ni bölmesi ve kara işgalleri sırasında geniş alanları ele geçirmesi ve kontrol etmesi sonucunda birçoğuyla iletişimin kesildiği kayıp komutanlarını ve savaşçılarını arıyor. Öyle ki sadece askeri komutanlar için değil, aynı zamanda Hamas'ın daha sonra suikast düzenlendiğini açıkladığı bazı siyasi liderler ve Siyasi Büro üyeleri için de yer altında tünellerde ve yer üstünde aramaların yoğunlaştırılması gerekti.”

Hamas'ın aralarında Dayf ve İsa'nın da bulunduğu çok sayıda askeri liderinin savaş sırasında İsrail'in tarafından düzenlenen suikastlar sonucunda öldürüldüğünü kesin olarak bildiğini belirten Masri’ye göre Hamas, bu bilgiye sahip olmasına rağmen güvenlik kaygıları nedeniyle o dönemde bunu resmi olarak açıklayamadı. Bu durum İsrail'in ve ordusunun, suikast operasyonlarının gerçekleştirildiği dönemdeki başarısının belirsizliği karşısında şaşkınlığa düşmesine yol açtı.

Bunun yanında ateşkes yürürlüğe girdikten sonra Hamas ve Kassam Tugayları savaşın fiilen bittiğini düşündü. Bu yüzden resmi yas ilanın yanı sıra, fedakarlıklarını ve son yıllarda İsrail'e karşı gerçekleştirdikleri askeri eylemleri onurlandırmak ve en önemlisi de Hamas'ta Şura Konseyi, Siyasi Büro, Askeri Konsey ve diğer kurumlarda iç seçimlere hazırlık için suikasta kurban giden liderlerin isimlerinin açıklanması gerekiyordu.

Masri’nin edindiği bilgilere göre Hamas iç seçimlerini, en geç bu yılın ilk yarısında Cezayir'de yapmayı planlıyor. Bu da İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü son savaş sırasında Gazze’de ve Gazze dışında Hamas’ın çeşitli liderlik kademelerindeki 30'dan fazla liderini öldürmesinin ardından Şura Konseyi, Siyasi Büro ve Askeri Konsey'de boş kalan çok sayıda makama yeni isimler getirmek için yaptığı düzenlemelere uygun.

Başta Muhammed ed-Dayf olmak üzere, Askeri Konseyin üst düzey komutanlarının suikasta uğraması sonucunda meydana gelebilecek değişikliklerle birlikte, Dayf Gazzeliler arasında tanınmadığı ve İsrail ordusu ile istihbarat servisleri onun kişiliği ve geçmişi hakkında son yıllarda spekülasyonlar yaptığı için geriye “Hamas'ın askeri kanadı olarak Kassam Tugayları'nı ne bekliyor? Önceki yıllarda olduğu gibi varlığını ve askeri çalışmalarını sürdürebilecek mi?” gibi sorular kalıyor.

Hamas'ın Askeri Konseyi feshetme ya da çalışmalarını ve rolünü sınırlama niyetinde olduğuna dair herhangi bir işaret bulunmadığını, özellikle son yıllarda sadece savaşla ilgili kararlarda değil, İsrail ile müzakerelerde ve Gazze Şeridi'ndeki 17 yıllık iktidar sırasındaki kararların alınmasında da önemli bir söz sahibi olduğunu düşünen Masri, “Bazen askeri kanat tarafından alınan kararlar siyasi kanadın elini kolunu bağladı” değerlendirmesinde bulundu.

Masri, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hamas'ın önümüzdeki dönemde askeri adımlardan çok siyasi adımlar atmasını gerektiren bir sonraki aşamaya hazırlık olarak, geçmişe kıyasla daha düşük düzeyde askeri eyleme başvurabileceğine inanıyorum.

İsrail sadece siyasi ve askeri düzeyde değil, hükümet düzeyinde de Hamas liderlerine suikastlar düzenledi. Örneğin, savaşın ilk aylarında Hamas hükümetinin Çalışma Takip Komitesi Başkanı İsam ed-Dalis ve Hamas'a bağlı çeşitli bakanlıkların yetkililerinin öldürülmesi hükümette boşluklara neden oldu.

Hamas, önümüzdeki dönemde askeri adımlardan çok siyasi adımlar gerektiren yeni bir aşamaya hazırlık anlamında, geçmişe kıyasla daha düşük düzeyde askeri eylemlere başvurabilir.

İsrail, Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaş sırasında tekrarladığı gibi Hamas'ı ortadan kaldırmayı başaramamış olabilir. Oysa bu, daha savaşın ilk günlerinden beri İsrailli yetkililerin, özellikle de savaşı hedeflerine ulaştıracağını ve Hamas'ın Gazze'deki varlığını ortadan kaldıracağını defalarca kez tekrarlayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ana hedeflerinden biriydi. Ancak Hamas’ın tüm kademelerini etkileyen suikastlar, mevcut liderlerini düşünmeye ve iktidardan çıkmanın bir yolunu aramaya itti. Masri'ye göre Hamas, Filistin siyaset sahnesindeki varlığını sürdürmeye çalışırken onurlu bir şekilde, en azından parçaları toplayana kadar önümüzdeki birkaç yıl boyunca iktidardan uzak duracak.

XCDVFGBR
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki yıkımın boyutlarını gösteren bir fotoğraf, 20 Ocak 2025 (Reuters)

Hamas’ın eski Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin, üst düzey yetkililerinden Salih Aruri’nin, Heniyye'nin yerine geçtikten sonra Siyasi Büro Başkanı olan ve İsrail tarafından 7 Ekim 2023 saldırısını planlamakla suçlanan Yahya Sinvar'ın ve tüm bu suikastlara kurban giden diğer üst düzey liderlerin öldürülmesi gibi savaş sırasında başına gelenlerden sonra Hamas, iktidardaki ve siyaset sahnesindeki varlığını nasıl devam ettirecek?

Filistinli yazar ve siyasi analist Masri, bu noktada şu değerlendirmelerde bulundu:

“Birinci yol olarak Gazze Şeridi'ndeki güvenlik ve idari unsurlarını, Gazze Şeridi'nde yönetimi yeniden tesis edebilecek Filistin Yönetimi kurumları ve bakanlıkları içine entegre edebilir.  İkinci yol ise Filistin hükümetinde çeşitli görevler üstlenebilecek Hamas ile bağlantılı kişiler aracılığıyla, dolaylı olarak Filistinlilerin siyasi ortaklığına yönelik bir girişimde bulunabilir.”

Masri, hedefine ulaşmasını sağlamak amacıyla ve geçtiğimiz aylarda Arap ülkeleri ve uluslararası toplumun arabuluculuk çabalarıyla İsrail ile yapılan müzakerelere paralel olarak, Hamas'ın iktidardan çıkmanın bir yolunu bulmak ve kalan üyelerinin ve liderlerinin zarar görmeyeceğine dair güvence almak için Arap ülkeleri ve ABD yönetimine yakın isimler ve hükümetler de dahil olmak üzere, Batılı taraflarla istişareler yürüttüğüne ve yürütmekte olduğuna dikkat çekti.