Avustralya'da ilk kez başörtülü bir kadın Senatoya girdi

Fatima Payman (ABC News)
Fatima Payman (ABC News)
TT

Avustralya'da ilk kez başörtülü bir kadın Senatoya girdi

Fatima Payman (ABC News)
Fatima Payman (ABC News)

Avustralya'da İşçi Partisi'nden Senatoya seçilen Fatima Payman, parlamentoya giren ilk başörtülü kadın oldu.
Canberra Times'ın haberine göre, 8 yaşında annesi ve üç kardeşi ile Afganistan'dan mülteci olarak Avustralya'ya gelen Payman, Batı Avustralya'nın 6. Senato koltuğunu kazandı.
Avustralya Seçim Komisyonu, Batı Avustralya eyaleti için 27 yaşındaki Payman'ın galibiyetini doğruladı.
Parlamentoya giren ilk başörtülü kadın olan Payman, İşçi Partisi'nden Ed Husic ve Anne Aly ile Senatodaki üç Müslüman Avustralyalıdan biri olacak.
Seçim Komisyonu'nun sonuçları paylaşmasının ardından açıklama yapan Payman, yeni görevine seçilmekten "onur ve ayrıcalık" duyduğunu söyledi.
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ve Başbakan Yardımcısı Patrick Gorman, Twitter üzerinden, Payman'ı tebrik etti.
Yeşiller Partisi Senatörü ve aynı zamanda ilk Müslüman kadın senatör Mehreen Faruqi de "Senato'ya başka bir Müslüman kadının katılması harika" ifadesini kullanarak, Payman'ı kutladı.
 



Macron müzakere masasına oturmadan önce Yeni Kaledonya'da sükûnetin sağlanmasını istiyor

Fransız askerleri, limanları ve stratejik bölgeleri korumak için Noumea Havalimanı’na geldi. (AFP)
Fransız askerleri, limanları ve stratejik bölgeleri korumak için Noumea Havalimanı’na geldi. (AFP)
TT

Macron müzakere masasına oturmadan önce Yeni Kaledonya'da sükûnetin sağlanmasını istiyor

Fransız askerleri, limanları ve stratejik bölgeleri korumak için Noumea Havalimanı’na geldi. (AFP)
Fransız askerleri, limanları ve stratejik bölgeleri korumak için Noumea Havalimanı’na geldi. (AFP)

Dört gece boyunca şiddet ve ayaklanmaların yaşandığı Yeni Kaledonya'da durum normale dönmemiş olsa da işler iyiye doğru gidiyor. Perşembeyi cumaya bağlayan gece, son günlerde bölgeye hakim olan şiddet olaylarına tanık olunmaması bunun kanıtı. Bu ise ilk önceliğini kanun ve düzene dönüş olarak gören devlet tarafından benimsenen katılık ve sertlik politikasının bir meyvesi olarak görülebilir.

Paris sertliği seçti

Yetkililer, beş kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına ve 200 milyon euroluk maddi kayba yol açan şiddet olayları ve isyanlarla mücadele etmek amacıyla, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un talebi üzerine, ilk aşama olarak takımadalarda 12 gün süreyle olağanüstü hâl ilan etti.

Ancak Paris'ten gelen bilgiler, hükümetin parlamentodan olağanüstü hâlin bu yaz Fransa'nın ev sahipliği yapacağı Olimpiyat Oyunları sonrasına kadar üç ay süreyle uzatılmasını isteyeceğini gösteriyor.

Olağanüstü hâl, güvenlik güçlerinin başkentteki tüm mahallelerde terör estiren birkaç yüz kişiyi gözaltına almasını sağladı. Macron'un başkanlığında iki kez toplanan Güvenlik ve Savunma Konseyi, isyan karşıtı özel kuvvetlerden oluşan gruplar da dahil olmak üzere bin polis ve jandarma göndererek bölgedeki güvenlik varlığını güçlendirme kararı aldı.

Böylece takımadalardaki güvenlik personeli sayısı bin 700'den 2 bin 700'e yükselmiş oldu. Aynı bağlamda Savunma Bakanlığı da limanlar ve havaalanı gibi hassas merkezlerin korunması için silah ve teçhizatıyla birlikte askeri birlikleri hızla bölgeye gönderdi.

Yargı da mücadeleye dahil oldu. Fransa Adalet Bakanı Eric Dupond-Moretti dün (Cuma) yargı mensuplarına, özellikle de Adalet Bakanlığı'na bağlı savcı ve hakimlere yönelik bir genelge yayınlayarak, isyancılar tarafından işlenen ‘suç ve ihlallere karşı kesin ve sistematik bir tepki’ verilmesi çağrısında bulundu. Genelgede, “Yeni Kaledonya'da kişilere ve mallara karşı işlenen eylemler, kamu düzeninin ciddi şekilde ihlalini teşkil etmektedir. Bu nedenle işlenen suçlara ve olağanüstü hâl hükümlerinin ihlaline karşı kesin, hızlı ve sistematik bir yanıt verilmesi gerekmektedir” ifadeleri yer aldı.

Macron'un destekçileri, özellikle Fransa'nın önümüzdeki ayın 9'unda Avrupa Parlamentosu seçimleriyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, hükümetin isyancılar karşısında zayıflık ve eylemsizlikle suçlanmamak için katılık ve sertlik politikasından başka bir politika benimseyemeyeceğine inanıyor. Hükümetin sorunu, Cumhurbaşkanı Macron'u destekleyen listenin, sık sık yapılan kamuoyu yoklamalarına göre aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi’nin listesinin 16 puan gerisinde olması. Dolayısıyla hükümetin sertlik dışında bir politika izlemesi, seçmenler nezdindeki konumunu zayıflatacak ve hem geleneksel hem de radikal sağ kanada, kendisini eylemsizlikle ve Yeni Kaledonya'daki Fransızları savunamamakla suçlamaları için daha fazla koz verecek.

Paris tarafından gönderilen 8. Deniz Piyade Taburu’na mensup Fransız askerleri Noumea'ya ulaştı. (AFP)

Paris tarafından gönderilen 8. Deniz Piyade Taburu’na mensup Fransız askerleri Noumea'ya ulaştı. (AFP)

Macron ve hükümeti her halükârda eleştiriliyor. Senato'daki Cumhuriyetçiler grubunun başkanı Bruno Retailleau, ‘Fransız devletinin şiddet ve güvensizlik içinde boğulduğunu’ belirtmekte gecikmedi. Ulusal Birlik Partisi lideri ve Avrupa Parlamentosu seçimleri için liste başı olan Jordan Bardella, hükümeti söz konusu sorunu yönetmede ‘sorumsuzlukla’ ve ‘devletin zayıflığını ve yetersizliğini’ göstermekle suçladı.

Hükümet, çok farklı nedenlerle olsa, Sol ve Yeşillerin de suçlamalarından kaçamadı. Muhalefet lideri Jean-Luc Melenchon, hükümeti Kaledonya'da ‘neo-kolonyal bir politika’ yürütmekle suçladı. La Republique Meydanı'nda perşembe akşamı, Kanaklara ve bağımsızlıklarına destek vermek ve hükümetin gerici politikasına karşı bir gösteri düzenlendi.

Fransa'da iki cephe karşı karşıya

Fransa’da şu anda iki cephe karşı karşıya. Birinci cephe, Yeni Kaledonya'yı cumhuriyet çerçevesinde tutmaya kararlı bir tavır sergiliyor. Beyazlar, Fransızlar, Avrupalılar ve bölgeye yeni gelenler zaten bunun uğruna savaşıyorlar. İkinci cephe ise demokratik bir sistem çerçevesinde beyazların hakları ve güvenliğine ilişkin verilen garantilerle, Kanakların bağımsızlıklarını kazanma isteklerine cevap verilmesi çağrısında bulunuyor.

Ortadaki bu sorun açık bir şekilde takımadaların jeo-stratejik ve ekonomik önemini etkiliyor. Dolayısıyla Fransa'ya Güney Pasifik'te siyasi, ekonomik ve askeri varlık sağlayan olgu etkilenmiş oluyor.

Avustralya hariç, bölgedeki küçük adalardan oluşan ülkeler grubu, bölgede olup bitenleri endişeyle izliyor ve tüm taraflar arasında yenilenmiş bir diyalog çağrısında bulunuyor. Paris, Macron ve hükümetine karşı ortaya çıkan ve parlamentonun iki kanadının ayrı ayrı oy kullanarak seçim listelerini, takımadalarda 10 yıldır yaşayanların yanı sıra, 1988 listelerinde isimleri yer almayanları da kapsayacak şekilde değiştirmesinin ardından meydana gelen içinden çıkılmaz krizi demir yumrukla çözemeyeceğini biliyor.

Takımadaların yerli halkı Kanaklar, henüz yürürlüğe girmemiş olan ve iki yasama meclisinin (Senato ve Temsilciler Meclisi) ortak toplantısını gerektiren anayasa değişikliğinin, sonraki seçimlerde seçmen listelerine yeni katılanların oyları nedeniyle siyasi ağırlıklarını zayıflatacağından korkuyor.

‘Bağımsızlık’ hayali

Sorunun temelinde, Kanakların bu değişikliğin bağımsızlık kazanma ve Fransa'dan ayrılma hayallerini öldüreceği korkusu yatıyor. Kanak partileri ayrıca Fransız devletinin Kaledonya dosyasını yönetirken tarafsız davranmadığını düşünmektedir ki bu da hükümetin anayasa değişikliğinin iki kez oylanması için bastırırken, Kanak partilerinin müzakerelere devam etmek için tasarıyı geri çekmesini talep etmesinden anlaşılmaktadır.

Hükümetin istediği, Noumea sokaklarına sükûnet ve düzenin gelmesi koşuluyla, Yeni Kaledonya'daki iki karşıt tarafı yeniden müzakere masasında karşı karşıya oturtmak. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre perşembe günü her iki taraftan da birer Kaledonya temsilcisi, Macron'un başkanlık edeceği uzaktan bir toplantıyı, henüz zamanı gelmediği gerekçesiyle reddetti. Elysee Sarayı'na göre Fransa Cumhurbaşkanı iki tarafla ‘ayrı ayrı’ istişarelerde bulunacak. Başbakan ise olası çıkışları görüşmek üzere, Kaledonya heyetlerini Paris'e davet etmeye çalışıyor.

Yeni Kaledonya'da Macron'un politikasına karşı gösteriler düzenlendi. (AP)

 Yeni Kaledonya'da Macron'un politikasına karşı gösteriler düzenlendi. (AP)

Kanaklar için net bir ufuk olmaksızın takımadaları mevcut durumda tutmak, Fransa tarafından tamamen terk edilmek gibi son derece zor olacak görüşünde. 1990'larda ülkedeki iç savaş görüntüsünü ortadan kaldırmayı başaran eski yetkililer, aklıselimin galip gelmesi ve Macron'un iki yasama meclisini ortak toplantıya çağırma tehdidini geri çekmesi çağrısında bulunuyor. Çünkü bu, Kanakların boynuna asılmış bir kılıçtır ve kabul edilmesi zor olacaktır.

Dolayısıyla Kaledonya sorunu, patlamaya hazır bir siyasi durum ve en belirgin özelliği iki karşıt grup arasındaki eşitsizlik olan sosyal durumun iç içe geçmiş unsurlarıyla karmaşık bir hal almakta. Paris, Yüksek Komiseri, ‘isyan hali’ olarak adlandırdığı bu durumu söndürmeyi ve her iki tarafı da tatmin edecek bir çıkış yolu bulmayı başarabilecek mi? Bu sorunun cevabı önümüzdeki haftalarda belli olacak.


Afganistan'daki sellerde 200'den fazla kişi hayatını kaybetti

Samangan ile Mezar-ı Şerif arasındaki bölgede çamurun içindeki Afganlar, (AFP)
Samangan ile Mezar-ı Şerif arasındaki bölgede çamurun içindeki Afganlar, (AFP)
TT

Afganistan'daki sellerde 200'den fazla kişi hayatını kaybetti

Samangan ile Mezar-ı Şerif arasındaki bölgede çamurun içindeki Afganlar, (AFP)
Samangan ile Mezar-ı Şerif arasındaki bölgede çamurun içindeki Afganlar, (AFP)

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) bugün (Cumartesi), Kuzey Afganistan'ı vuran sellerin yalnızca Baghlan eyaletinde 200'den fazla kişinin ölümüne yol açtığını duyurdu.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre bir BM yetkilisi, dün (Cuma) iki ilçede 2 binden fazla evin yıkılmasına yol açan sel sonucu, "Baghlan vilayetinde yüzden fazla kişi öldü", Baraka vilayetinde ise "yüz kişi hayatını kaybetti" dedi. Örgüt, Afgan Ulusal Doğal Afet Yönetimi Kurumu'nun rakamlarına göre altı ilde daha çok sayıda ölümün kaydedildiğine dikkat çekti. Yerel yetkililer cuma gecesi toplam ölü sayısının 62 kişi olduğunu bildirerek, bu sayının artabileceği uyarısında bulundu.

Görsel kaldırıldı.

Baghlan vilayetindeki evinden çıkarmayı başardığı bazı eşyalarını taşıyan bir Afgan, (AFP)

Bu yıl ortalamanın üzerinde gerçekleşen bahar yağmurlarının ardından meydana gelen seller, Ghor (batı) ve Badakhshan (kuzeydoğu) başta olmak üzere, iklim değişikliğine karşı oldukça hassas olan ülkenin diğer vilayetlerini de etkileyerek önemli maddi kayıplara yol açtı.

Taliban hükümet sözcüsü Zabihullah Mücahid, bu sabahı AFP'ye yaptığı açıklamada bazı vilayetlerde "düzinelerce ölüm" kaydedildiğini doğruladı.


Afganistan: Herat'ta bir camiye düzenlenen silahlı saldırıda 6 kişi öldü

Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)
Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)
TT

Afganistan: Herat'ta bir camiye düzenlenen silahlı saldırıda 6 kişi öldü

Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)
Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)

Afganistan'ın batısındaki Herat vilayetinde silahlı bir kişinin camiye düzenlediği saldırıda 6 kişi öldü, bir kişi de yaralandı.

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Abdul Mateen Kani, X platformundan dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Herat şehrinin batısında Gozara bölgesindeki bir camiye kimliği bilinmeyen silahlı bir kişinin ateş açtığını duyurdu. Kani, saldırıda altı sivil öldürüldüğünü belirtti.


Malezya: İsrailli bir casusun tutuklanmasının ardından kralın çevresindeki güvenlik önlemleri sıkılaştırıldı

 Malezya Polisi Genel Müfettişi Rizauddin Huseyin (Malezya Polisi Facebook sayfası)
Malezya Polisi Genel Müfettişi Rizauddin Huseyin (Malezya Polisi Facebook sayfası)
TT

Malezya: İsrailli bir casusun tutuklanmasının ardından kralın çevresindeki güvenlik önlemleri sıkılaştırıldı

 Malezya Polisi Genel Müfettişi Rizauddin Huseyin (Malezya Polisi Facebook sayfası)
Malezya Polisi Genel Müfettişi Rizauddin Huseyin (Malezya Polisi Facebook sayfası)

Malezya Polis Genel Müfettişi Rizauddin Hüseyin, Ampang şehrinde şüpheli bir İsrail casusunun gözaltına ardından polisin Başbakan Enver İbrahim ve Malezya Kralı Sultan İbrahim için güvenliği artıracağını söyledi.

Malezya’da yayınlanan The New Straits Times gazetesinde dün (Cuma) yer alan habere göre Hüseyin, İsrailli zanlının 6 ateşli silah ve 200 mermi ile yakalandığını belirtti.

Gazete, Hüseyin'in dün Kuala Lumpur'da düzenlenen iftarda "Filistin ve İsrail'de olup bitenler göz önüne alındığında, özellikle güvenlik açısından tetikte olduklarını" söylediğini, ülkenin hükümdarı Sultan İbrahim ve Başbakan Enver İbrahim'in güvenlik seviyesini artıracağız" sözlerini aktardı.

Alman Haber Ajansı’nın (DPA) haberine göre Hüseyin, İsrail'in Filistinlilere uyguladığı şiddete karşı Malezya'nın güçlü duruşunun ardından yetkililerin yüksek alarma geçirildiğini söyledi.


Dünyanın en kirli ülkesi ve başkenti hangisi?

Yeni Delhi’de bir adam kirliliğe bağlı sisle kaplı bir sokakta yürüyor (Reuters)
Yeni Delhi’de bir adam kirliliğe bağlı sisle kaplı bir sokakta yürüyor (Reuters)
TT

Dünyanın en kirli ülkesi ve başkenti hangisi?

Yeni Delhi’de bir adam kirliliğe bağlı sisle kaplı bir sokakta yürüyor (Reuters)
Yeni Delhi’de bir adam kirliliğe bağlı sisle kaplı bir sokakta yürüyor (Reuters)

Hindistan ve tüm Güney Asya sis ve zehirli havayla boğuşmaya devam ederken, Yeni Delhi 2023 yılı için dünyanın en kirli başkenti seçildi.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığı habere göre İsviçre merkezli hava kalitesi izleme grubu IQAir’in dünya çapında en kirli şehirlerle ilgili hazırladığı raporda, ilk 10 şehirden dokuzunun Hindistan’da olduğu ortaya çıktı.

Yeni Delhi, metreküp başına 102,1 mikrogram (μg/m³) yıllık ortalama ince parçacık madde konsantrasyonu (PM2,5) ile genel olarak en kirli üçüncü şehir ve en kirli başkent olarak sınıflandırıldı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ülkelerin ortalama 5μg/m³ PM2.5 konsantrasyonunu hedeflemesi gerektiğini söylüyor.

Parçacık kirliliğine maruz kalmanın astım, kanser, akciğer hastalığı, felç ve diğer hastalıklarla bağlantılı olduğu belirtiliyor. 

Ayrıca PM2.5’in akciğerleri daha kolay kaplayabildiği ve hatta kan dolaşımına bile girebildiği ifade ediliyor.

Yeni Delhi yıl boyunca kötü hava kalitesiyle karşı karşıya, ancak kış genellikle en kötü dönem oluyor.

dsve
Yeni Delhi’de arabalar sisle kaplanmış bir otoyolda ilerliyor (Reuters)

Okullar ve kolejler, geçen yılın sonlarında zehirli hava nedeniyle birkaç gün kapatıldı.

Kasım ayında Yeni Delhi, hava kirliliğini azaltmak için yollardaki araç sayısına kısıtlamalar getirdi. 

Ancak günler sonra Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’teki şehirler yoğun sisten etkilendi ve bazı bölgelerde işletmeler ve okullar kapanmaya zorlandı.

Salgın gibi

Yeni Delhi’den aktaran, Sky News’tan Neville Lazarus yaptığı açıklamada, bu durumun ‘bir salgın gibi’ olduğunu söyledi.

Lazarus açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;

Aktivistler kirliliğin Hindistan’daki beşinci en büyük ölüm nedeni olduğunu söylüyor. Rakamlar çok büyük. Yılda neredeyse 30 bin ölüm oluyor. Yeni Delhi’de her gün 80 kişi hava kirliliği nedeniyle ölüyor. Bu çok endişe verici ve ekonomi üzerinde zararlı bir etkisi var. Gayri safi yurt içi hasılanın neredeyse yüzde 4’ü, aileler için doğrudan hava kirliliğiyle bağlantılı sağlık hizmetlerine harcanıyor. Bu durum onları yoksulluğa itiyor.

IQAir’in raporuna değinen Lazarus, “Bu raporla ilgili endişe verici olan şey, kuzey eyaletindeki Begusarai gibi daha küçük şehirler olan ikinci seviye şehirlerde hava kirliliği görmemizdir” diye ekledi.

sdcer
Tayland’da hava kirliliğinin yüksek olduğu bir dönemde Chiang Mai Uluslararası Havalimanı’ndan kalkan bir uçak şehrin üzerinde uçuyor (AFP)

IQAir’in söz konusu raporu, Hindistan’ın Bihar eyaletindeki Begusarai’nin, yıllık ortalama PM2,5 konsantrasyonu 118,9 μg/m³ ile dünyanın en kirli şehri olduğunu ortaya koydu.

Komşu Pakistan’daki Lahor, ortalama 99,5 μg/m³ ile beşinci sırada yer aldı.

En kirli ülke Bangladeş

Rapor ayrıca Bangladeş’in yıllık 79,9μg/m³ PM2,5 konsantrasyonuyla dünyanın en kirli ülkesi olduğunu da ortaya çıkardı.

Rapora göre, Pakistan 73,7μg/m³ ile ikinci, Hindistan 54,4μg/m³ ile üçüncü, Tacikistan ise 49μg/m³ ile dördüncü sırada yer alıyor.

Bu sonuçlar, Güney Asya bölgesini dünyanın en kirli bölgesi haline getiriyor.

IQAir, WHO’nun yıllık PM2,5 kılavuzunu yalnızca yedi ülkenin, yani Avustralya, Yeni Zelanda, Estonya, İzlanda, Grenada, Mauritius ve Finlandiya’nın karşıladığını belirtti.

Rapor verileri 134 ülke ve bölgede bulunan 30 binden fazla hava kalitesi izleme istasyonundan toplandı.


Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin balistik füze fırlattığını duyurdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin balistik füze fırlattığını duyurdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin Japon Denizi (Doğu Denizi) yönüne üç balistik füze fırlattığını bildirdi.

Güney Kore Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Kuzey Kore'nin yerel saatle 07.44-08.22 arasında Japon Denizi yönüne üç balistik füze fırlattığı belirtildi.

Açıklamada, başkent Pyongyang yakınlarından fırlatılan füzelerin yaklaşık 300 kilometre mesafe katederek Japon Denizi'ne düştüğü bildirildi.

Denemelerin şiddetle kınandığı açıklamada, "açık bir provokasyon" olarak nitelendirilen füzelerin "Kore Yarımadası'nda barışı ve istikrarı ciddi şekilde tehdit ettiği" kaydedildi.

Japonya Savunma Bakanlığı, Kuzey Kore'nin füzelerinin azami 50 kilometre irtifaya ulaşabildiği ve Japon ulusal münhasır bölgesi dışına düştüğünü açıkladı.

- Deniz ve hava unsurlarında hasar tespit edilmedi

Japonya Başbakanı Kişida Fumio, meclis oturumundaki konuşmasında sert tepki gösterdiği füze denemelerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiğini söyledi.

Denemeleri "kabul edilemez" şeklinde niteleyen Başbakan Kişida, "Şiddetle kınıyoruz. Kuzey Kore'nin bir dizi eylemi ülkemizin, bölgemizin ve uluslararası toplumun barış ve güvenliğini tehdit ediyor" dedi.

Füzelerin düştüğü bölgede seyreden deniz ve hava unsurlarında hasar tespit edilmediği bildirildi.

Denemelerin, Seul'de 18-20 Mart'ta düzenlenecek ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın da katılacağı "Gelecek Nesiller için Demokrasi" zirvesi öncesi gerçekleşmesi dikkati çekti.

Kuzey Kore, en son 14 Şubat'ta, ülkenin doğu kıyısından yeni tip "Padasuri-6" karadan denize seyir füzesini fırlatmıştı


İsrail Başbakanı Netanyahu "Almanya ile Hamas'ın yok edilmesi için anlaştıklarını" söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail Başbakanı Netanyahu "Almanya ile Hamas'ın yok edilmesi için anlaştıklarını" söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Gazze'nin güneyindeki Refah'a saldırmadan önce "sivillerin buradan gitmesini sağlayacaklarını" savundu.

İsrail'i ziyaret eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Netanyahu ile yaptıkları görüşmelerin ardından Batı Kudüs'te ortak basın toplantısı düzenledi.

Netanyahu, Scholz ile görüşmesine atfen, “dostlar arasında çok ciddi, önemli bir görüşme” yaptıklarını ifade ederek, “Hamas'ın ortadan kaldırılması gerektiği konusunda da anlaştık.” dedi.

Hamas’ın Gazze'de kalmasına izin verilmesi halinde yeniden toplanıp Gazze’yi ele geçireceğini dile getiren Netanyahu, Alman mevkidaşının kendisinden Gazze'deki sivilleri korumak için daha fazlasının yapılmasını ve Filistinliler için Gazze Şeridi’ne daha fazla insani yardım girmesine izin verilmesini istediğini aktardı.

Netanyahu, "İsrail'in sivilleri korumaya çabaladığını ve meskun mahal muharebesinde Gazze Şeridi'nde yardım dağıtmanın zor olduğunu" iddia etti.

Netanyahu, ordunun Refah’a saldırı başlattığında sivilleri bölgede tutmayacaklarını söyleyerek, “Refah'ta kalan Hamas taburlarını ortadan kaldırma hedefimiz, sivil halkın Refah'ı terk etmesini sağlamakla birlikte ilerliyor. Bu, nüfusu yerinde sıkışmış biçimde tutarken yapacağımız bir şey değil. Hatta tam tersini yapacağız, onların gitmesini sağlayacağız.” dedi.

İsrail Başbakanı, İsrail ordusunun sivil ölümlerin az olması için elinden geleni yaptığını iddia etti.

-"Kenarda bekleyip Filistinlilerin kıtlık çekmesini bekleyemeyiz"

Almanya Başbakanı Olaf Scholz da İsrail'de yaptığı görüşmelerin ardından Gazze'ye "daha fazla insani yardımın sürekli biçimde akması gerektiğini" söyledi.

Alman Başbakan Scholz, İsrail'in kendisini savunma hakkına vurgu yaparak Gazze'deki "can kayıplarının çok yüksek, kimilerine göre de çok çok yüksek olduğunu" belirtti.

İsrail'in Gazze'nin güneyinde 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'a saldırı planının askeri yönünün yanı sıra insani yönünün de değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Scholz, "İsrail Başbakanı'yla Gazze'ye insani yardımların artırılması konusunu bugün görüştüm. Kenarda bekleyip Filistinlilerin kıtlık çekmesini izleyemeyiz. Biz bu değiliz. Daha fazla yardım sürekli biçimde sağlanmalı. Başbakan'a yardımların ulaştırılmasının hızlandırılması gerektiğini ilettim." diye konuştu.

Gazze'de "uzun süreli bir ateşkes ve esirlerin getirilmesi için kapsamlı bir anlaşmaya varılması gerektiğinin" altını çizen Scholz, bölgesel bir çatışmanın sonuçlarının ağır olacağını bundan kaçınmak için Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyindeki bölgeden çekilmesi gerektiğini, bunun için çalıştıklarını belirtti.

İsrail'in güvenliği için kalıcı bir çözüme ihtiyaç duyduğunu, sürdürülebilir güvenliğin "yüksek duvarlar ve derin hendeklerle" gelmeyeceğini aktaran Scholz, bunun için de İsrailliler ve Filistinlilerin ortak bir geleceğe ilişkin ümit taşıması gerektiğini söyledi.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin idaresinin Filistin yönetiminde olması gerektiğinin altını çizen Scholz, Filistin yönetiminin hem personel hem de yapı olarak yeniden düzenlenmesinin önemine değindi.

Scholz, "İsrail'in güvenliği Filistinlilere karşı değil Filistinlilerle bir anlaşmaya bağlı. Bu da müzakere edilerek varılan iki devletli bir çözüme işaret ediyor." dedi.


Pakistan başbakanları... Darbeler, hapisler ve suikastlarla dolu bir tarih

İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)
İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)
TT

Pakistan başbakanları... Darbeler, hapisler ve suikastlarla dolu bir tarih

İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)
İmran Han’ın destekçileri cumartesi günü Peşaver’de gösteri yaptı (AFP)

Pakistan aylardır derin siyasi bölünmelerin gölgesinde yaşıyor, birçok kişi önümüzdeki saatlerde genel seçimlerin nihai sonuçlarının açıklanmasıyla bu durumun patlama noktasında gelmesinden endişe ediyor. Söz konusu durumun sebebi ise, nükleer güce sahip ülkenin 1947’de İngiliz yönetiminden bağımsızlığını kazanmasından bu yana onlarca yıldır Pakistan başbakanlarını etkisi altına alan bir lanete dayanıyor.

Eski Başbakan İmran Han’ın yolsuzluk, terörizm ve yasa dışı evlilik suçlamalarıyla seçim yarışından çıkarılıp hapse atılmasının ardından, Han’ın partisine sadık bağımsız adaylar, rakibi eski Başbakan Navaz Şerif’in öngöremediği bir sürprizle parlamentodaki sandalyelerin çoğunluğunu ele geçirmeyi başardı. Buna rağmen, yeni yolsuzluk rejiminden kaçmak için yıllarca kendi isteğiyle ülke dışında kaldıktan sonra siyasi arenaya geri dönen Navaz Şerif, partisinin sandalyelerin çoğunluğunu kazandığını açıkladı ve bir hükümet koalisyonu kurmayı düşündüğünü belirtti. Bu gelişme gerilimleri artırma tehlikesini de beraberinde getirdi.

Böylece İmran Han ve Navaz Şerif, Pakistan’da görev sürelerini tamamlamayan, hapse atılan veya suikasta uğrayan bir dizi başbakandan oluşan uzun siyasi tarihi sürdüren kişiler oldu.

Tarih tekerrür ediyor

1947’den günümüze kadar generaller birçok kez ülke yönetimine geçti ve yönetim art arda gelen 20 başbakan aracılığıyla yürütüldü. Bunların büyük bir kısmı, iktidar grupları içindeki iç anlaşmazlıklar sonucunda yolsuzluk, darbe, zorla ihraç gibi çeşitli sebeplerle görev süreleri dolmadan görevden alındı. Geri kalanlar sınırlı süreler boyunca geçici hükümetler kurarak veya yeni seçimleri denetleme görevini yerine getirdiler.

dcf db
İmran Han’ın destekçileri cuma günü Peşaver’de gösteri yaptı (EPA)

1993 yılında, art arda 5 değişiklik (Navaz Şerif, Balah Şir Mezari, yine Navaz Şerif, Muinuddin Ahed Kureşi, Benazir Butto) nedeniyle başbakanlık koltuğu değişimi açısından rekor kaydedildi. Pakistan hükümetinde en kısa başkanlık süresi 1971 yılında 13 gün olarak kaydedilirken, en uzun süre ise 4 yıl 53 gün üst üste iktidarda kalan Navaz Şerif döneminde kaydedildi.

Aşağıda bu ‘siyasi lanetin’ kurbanı olan ve en önde gelen Pakistanlı politikacılara yer verdik.

Hüseyin Şehid Sühreverdi

svdf
Hüseyin Şehid Sühreverdi (Arşiv)

Başbakanların yaşadığı lanet, 60 yılı aşkın bir süre önce Hüseyin Şehid Sühreverdi’nin 1962’de ‘devlete karşı faaliyetlerde bulunma’ suçlamasıyla tutuklanıp Karaçi’de Merkez Hapishanesine atılmasıyla başladı. Sühreverdi, 1956’da Pakistan’ın beşinci Başbakanı olarak görev yaptı. 1958’de General Eyyüb Han’ın darbesiyle sona eren siyasi açıdan çalkantı dönemde yalnızca bir yıl görev yaptı ve sonrasında istifa etti. 1971 yılında Bangladeş’e gitti.

Zulfikar Ali Butto

Pakistan’ın hapse atılan ikinci başbakanı Zülfikar Ali Butto, 1974-1977 yılları arasında görev yaptı. Temmuz 1977’de General Ziyaülhak, Butto hükümetine darbe yapıp, hükümet üyeleriyle birlikte onu bir ay alıkoydu.

vdvre
Zulfikar Ali Butto (Arşiv)

Hapisten çıktıktan sonra Ziyaülhak’a karşı protestolarını durdurmadı ve aynı yılın Eylül ayında ‘1974’te bir siyasi rakibini öldürmek için komplo kurma’ suçlamasıyla yeniden hapsedildi. Lahor Yüksek Mahkemesi’nin ‘tutukluluğunun hukuka aykırı olması nedeniyle’ tahliye edilmesi yönünde karar vermesinin ardından, ‘ülkenin güvenliğini tehdit ettiği’ iddiasıyla tekrar hapse atıldı ve Nisan 1979’da ölüm cezasına çarptırıldı.

Benazir Butto

Babası Zülfikar Ali Butto’nun başına gelenlerden doğan Benazir Butto, Ziyaülhak yönetiminin en büyük rakibi oldu. Eski Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’nin eşi olan Butto, biri 1988-1990 ve diğeri 1993-1996 yıllarında olmak üzere iki kez başbakanlık yaptı.

everv
Benazir Butto (Arşivler-Siteler)

Butto o dönemde liderliğini yaptığı Pakistan Halk Partisi adına, Navaz Şerif liderliğindeki Pakistan Müslüman Birliği Partisi’ne karşı birçok siyasi mücadelede yer aldı. Hapsolma durumunu ilk kez 1985’te üç ay ev hapsinde tutulduğu zaman tecrübe etti.  1999 yılında ‘yabancı bir şirketten rüşvet alma’ suçlamasıyla hakkında 5 yıl hapis cezası aldı, ancak bu hüküm daha sonra iptal edildi. Benzer durumlardan sonra 2007 yılında, o dönemde General Perviz Müşerref’e karşı protesto faaliyetlerini kısıtlamak için yine bir haftalık ev hapsine mahkum edildi. Sonrasında Ravalpindi şehrinde kendisini hedef alan bir suikastta hayatını kaybetti.

Navaz Şerif

Pakistan Müslüman Birliği Partisi’nin lideri Navaz Şerif, siyasi hayatının uzun yıllarını hapishane ve sürgün arasında geçirdi.

rnty
Navaz Şerif, kardeşi Şahbaz ve kızı Meryem ile cuma günü Lahor’da (AFP)

İlk kez 1990 ile 1993 yılları arasında, ikinci kez ise 1997 ile 1999 yılları arasında başbakanlık görevini yerine getiren Şerif, General Perviz Müşerref’in darbesiyle devrildi ve on yıl boyunca yurtdışında sürgünde kaldı. 2013 yılında tekrar başbakan oldu ancak 2017 yılında yolsuzluk suçlamaları üzerine Temmuz 2018’de hapse atıldı. Kızı Meryem ile birlikte on yıl hapis cezasına çarptırılan Şerif, iki ay sonra serbest bırakıldı. 2019 yılında yine yolsuzluk suçlamasıyla yargılandı ve hapis cezası aldı.  Daha sonra Londra’ya gitmesine izin verildi.

Şerif, Ekim ayında siyasi arenaya geri döndü. Genel seçimlerde, Pakistan Adalet Hareketi partisinin sandık başına gitmesi yasaklanan ve destekçilerinin bağımsız olarak yarıştığı İmran Han’a karşı yarıştı.

Şahid Hakan Abbasi

sde
Şahid Hakan Abbasi (Arşiv- Siteler)

Şahid Hakan Abbasi, 1 Ağustos 2017 ile 31 Mayıs 2018 tarihleri ​​arasında Navaz Şerif’in ardından başbakanlık yaptı sonrasında Ulusal Sorumluluk Komisyonu tarafından ‘yolsuzluk’ suçlamasıyla tutuklandı ve 2020’de kefaletle serbest bırakıldı.

İmran Han

Eski kriket oyuncusu İmran Han 18 Ağustos 2018’de ülkenin yönetimine geldi. Pakistan parlamentosunun, siyasi sahnede etkili bir oyuncu olan orduyla yaşadığı bir anlaşmazlığın ardından Nisan 2022’de hükümetinden güven oyunun çekilmesinin ardından görevini kaybetti.

evde
Şu anda tutuklu olan Eski Pakistan Başbakanı İmran Han (Reuters)

Hapis cezası verilene kadar Pakistan Adalet Hareketi Partisi Başkanı olan İmran Han, halk arasındaki destekçilerinin desteğiyle söylemini güçlendirdi. Bu duruma eşlik eden şiddetin ardından güçlü rakipleri siyasi arenada Han’ın ‘etkisiz hale getirilmesinin’ gerekli olduğunu hissederek, Han’dan önce iktidardan hapishane hücrelerine gidenler için izlenen yolları takip etmeye başladı.  

Bir dizi suçlama ve birkaç yıl hapis cezasının ardından Han, düzen karşıtı duruşu nedeniyle hâlâ popülerliğini koruyor. Eski Başbakan, 2018’de kendisine verdiği desteğe rağmen orduya doğrudan meydan okumuş ve 2022’deki çöküşünün ve yargı sorunlarının arkasında olduğu öne sürdüğü bir suçlamada bulunmuştu.  

Eyaletlerdeki Sonuçlar

Pencap Eyalet Meclisi'nde PTI 138, PML-N 137, PPP ise 10 sandalye elde etti.

Hayber Pahtunhva'da Eyalet Meclisi için açıklanan sonuçlara göre, PTI 90 sandalye kazandı, PML-N 5, PPP ise 4 sandalye elde etti. PTI, Hayber Pahtunhva eyaletinde seçimleri açık ara önde tamamladı.

Belucistan Eyalet Meclisi'nde PPP 11, PML-N 10 ve PTI 6 sandalye kazandı.

Sind Eyalet Meclisi'nde PPP, seçimi önde tamamladı. Eyalet Meclisinde PTI 13, MQM-P 28 ve PPP 84 sandalye kazandı.

İmran Han'ın Aldığı Hapis Cezaları

Ağustos 2018'den, parlamentoda güven oylamasını kaybettiği Nisan 2022'ye kadar Pakistan'ın başbakanlık koltuğunda oturan 71 yaşındaki İmran Han, yargılandığı 3 farklı davada seçime 1 hafta kala hapis cezasına çarptırılmıştı.

Han, 30 Ocak’ta devlet sırlarını ifşa etmekten yargılandığı davada 10 yıl hapse mahkum edilmiş, 31 Ocak'ta ise başbakanlığı döneminde aldığı hediyelerinin ayrıntılarını açıklamadığı ve hediyeleri sattığı gerekçesiyle yargılandığı yolsuzluk davasında eşi Büşra Han ile 14'er yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Han ve eşi ayrıca yasa dışı evlilik yaptıkları gerekçesiyle yargılandıkları davada 3 Şubat'ta 7'şer yıl hapse mahkum edilmişti.

Han, hakkında açılan davaların ardından mahkemenin verdiği tutuklama kararı üzerine 5 Ağustos 2023'te cezaevine gönderilmişti.


İran Dışişleri Bakanı, iki ülke arasındaki gerilimi yatıştırmak için Pakistan’a gitti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)
TT

İran Dışişleri Bakanı, iki ülke arasındaki gerilimi yatıştırmak için Pakistan’a gitti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (ortada), İslamabad’a vardığında Pakistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle el sıkışırken (AP)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, iki ülke arasındaki sınıra yapılan son saldırılardan kaynaklanan gerilimi yatıştırmak amacıyla görüşmelerde bulunmak üzere Pakistan’ı ziyaret etti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Pakistan Dışişleri Bakanlığı, Abdullahiyan’ın pazar günü geç saatlerde İslamabad’a gittiğine dair fotoğraf ve videolar paylaştı.

Bakanlık, Abdullahiyan’ın bugün Dışişleri Bakanı Celil Abbas Cilani ve geçici Başbakan Enver El-Hak Kakar ile görüşeceği bilgisini verdi.

İki komşu ülke arasındaki ilişkiler, İran’ın 16 Ocak’ta Pakistan’da ‘terörist’ olarak tanımlanan hedeflere düzenlenen füze ve drone saldırısının ardından kötüleşti.

Pakistan da bundan iki gün sonra İran topraklarındaki ‘terörist’ hedefleri vurarak karşılık verdi.

Yetkililere göre, iki ülke arasında paylaşılan ve huzursuzlukların yaşandığı Belucistan eyaletinde meydana gelen iki saldırıda çoğu kadın ve çocuk 11 kişi hayatını kaybetti.

Bu durum diplomatik gerginliğe yol açtı ve Pakistan, Tahran’daki büyükelçisini geri çağırdı.

Ayrıca, ülkesini ziyaret eden İran büyükelçisinin İslamabad’a dönmesine izin verilmeyeceğini açıkladı.

Pakistan, 22 Ocak’ta ise İran Dışişleri Bakanı’nın İslamabad’ı ziyaretiyle iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin normale döndüğünü duyurdu.

Ancak cumartesi günü silahlı kişiler, İran’ın güneydoğusundaki Sistan-Belucistan eyaletindeki bir eve düzenlenen saldırıda dokuz Pakistanlıyı öldürdü.

İran ve Pakistan, isyancı grupların topraklarında faaliyet göstererek, kendisine saldırı düzenlemesine izin verdiği yönünde suçlamalarda bulunuyor.


Çin'in güneybatısındaki toprak kaymasında onlarca kişi kayıp

Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü
Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü
TT

Çin'in güneybatısındaki toprak kaymasında onlarca kişi kayıp

Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü
Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaletindeki Liangshui Köyünde meydana gelen toprak kaymasının ardından enkaz altında arama yapan kurtarma görevlilerinin Çin kanalı CCTV tarafından yayınlanan bir videodan alınan görüntü

Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaleti'nde günün erken saatlerinde meydana gelen toprak kayması, 18 aileden en az 47 kişinin kaybolmasına yol açarken, kar ve sıfırın altındaki sıcaklıklarda kurtarma çalışmaları sürüyor.

Şarku’l Avsat’ın Çin TV kanalı CCTV’den aktardığı habere göre, Zhaotong kentinin iki köyünde saat 05:51'de toprak kayması meydana geldi.

Haberde, bu sabah hafif kar yağışı sırasında itfaiye ekiplerinin yıkılan evlerin enkazı arasında hayatta kalanları aramak için .alışmalarını sürdürdüğü kaydedildi.

Çin'in olay yerine yaklaşık 1000 kurtarma görevlisinin yanı sıra 200'e yakın kurtarma aracı gönderdiği belirtildi. Çin Başbakan Yardımcısı Zhang Guoqing, kurtarma çalışmalarına rehberlik etmek üzere bölgedeki bir çalışma grubuna başkanlık ediyor.

500’ü aşkın kişi tahliye edildi. Heyelanın nedeni henüz belirlenemedi.

Ulusal Meteoroloji Merkezi'ne göre, Çin'in güneybatısındaki Yunnan Eyaleti, ülkenin güney bölgesindeki birçok eyalet arasında soğuk hava dalgasına ve sıfıra yaklaşan veya sıfırın altına düşen ve donma noktasının altındaki sıcaklıklara tanık oluyor.