Körfez İşbirliği Konseyi'nin Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher, Şarku’l Avsat’a konuştu: Tek seçeneğimiz Yemen'de siyasi çözümü desteklemek

Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher (Şarku'l Avsat)
Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher (Şarku'l Avsat)
TT

Körfez İşbirliği Konseyi'nin Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher, Şarku’l Avsat’a konuştu: Tek seçeneğimiz Yemen'de siyasi çözümü desteklemek

Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher (Şarku'l Avsat)
Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher (Şarku'l Avsat)

Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher 2013 Yemen Ulusal Diyaloğu'nun ayrıntıları üzerinde yakından çalışma yürütmekle kalmadı, aynı zamanda Yemen’in dönüm noktalarına ve ülkede siyasi süreci aksatan siyasi olaylara da yakından tanık oldu. Suudi genç, Körfez İşbirliği Konseyi bünyesinde çalıştığı için Yemen'deki tüm değişikliklere ayak uydurdu. Konsey'in Yemen büyükelçisi olana kadar Yemen Ulusal Diyaloğu'nun gözlemcisi olarak görev yaptı.
Serhan el-Muniher'ın Şarku’l Avsat ile söyleşisi adeta darbe öncesi ve sonrası arasında bir köprü oluşturuyor.
Şarku’l Avsat, Yemen hayalleri ve vizyonları geleceği planlarken, darbenin Yemenlilerin geleceğini ve hayallerini gölgeleyen uzun bir kabus olarak geldiğini söyleyen Muniher ile Körfez'in Yemen'deki diplomatik yüzü olarak İsveç'te düzenlenen Yemen Uluslararası Forumu sırasında röportaj gerçekleştirdi. Röportajda Sana'yı unutmayan KİK Yemen Büyükelçisi şunları söyledi:
“Yemenlilerin kendi seçtikleri, iktidarın barışçıl bir şekilde devredildiği siyasi geçiş sürecinde sevinçlerini paylaşmalarından duyduğu mutluluğu halen hatırlıyorum. Mart 2013'te Körfez İşbirliği Konseyi'nin kapsamlı ulusal diyalog konferansında gözlemci olarak atandım.”
Serhan el-Muniher, “Darbe 21 Eylül 2014'te gerçekleştiğinde neredeydiniz?” sorusuna Serhan el-Muniher şu cevabı verdi:
“Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları kapsamında KİK Bakanlar Konseyi görüşmelerine katılmak üzere New York'taydık. Eylül 2014'ün ilk haftasında New York'taki Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere Sana'dan ayrıldım.”
Körfez Büyükelçisi, Yemen krizi ve son BM ateşkesinin yansımaları hakkında konuştuktan hemen sonra, KİK ülkelerinin tek seçeneğinin Yemen krizini sona erdirmek için siyasi bir çözümü desteklemek olduğunu söyledi. Muniher böylece Yemen'in, tarihindeki gibi mutlu olduğu günlere geri dönülebileceğini kaydetti. Büyükelçi konseyin kalıcı bir ateşkes desteğine yönelik de "Ateşkes olmadan siyasi müzakerelere başlamak mümkün değil" dedi.
Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Yemen Büyükelçisi Serhan el-Muniher, Şarku’l Avsat ile gerekleştirdiği röportajda başta Yemen’de yaşananlar olmak üzere gelişmelerin uluslararası alandaki yansımalarına kadar birçok başlıkta açıklamalarda bulundu:

Yemen krizinin sonu yakın mı?
Bence son çok uzak değil. Yemenli taraflar ülkenin çıkarlarını kişisel çıkarların önüne koyduğunda çok yakın. Bu düşünceye ulaştıklarında barış ellerinde olacaktır. Tüm Yemenli taraflar tarihi iyi biliyor. Yemen, Arap Yarımadası'nın bir parçasıdır ve doğal uzantısı Körfez İşbirliği Konseyi'dir. Bundan ayrılamaz ve Yemen, Arap Yarımadası'ndaki doğal komşusunun yanında, evlatları karar verme yetkisine sahip olan özgür bir Arap ülkesi olarak yaşamalıdır.

Yemen Körfez'e güveniyor
Muniher, tartışma salonlarının dışında basına yönelik olarak 29 Mart-7 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen Riyad müzakerelerini özetleyen medya yüzü oldu. Bu müzakerelerdeki rolü basitti; KİK Genel Sekreteri, Bakan Yardımcısı ve Konsey'in tüm ilgilileri liderliğinde başarılı olmak için çalışmak.

Görüşmeler nasıl başarılı oldu?
Yemenlilerin KİK'teki komşularına olan güveni başta olmak üzere birkaç ana nedenden dolayı başarılı oldu. Bu, başarının en önemli bileşenidir. Yemen halkının tüm dönüm noktalarındaki deneyimlerinden yola çıkarak komşularına diğer dost ülkelerden daha fazla güvendiklerini görüyoruz. Yemenlilerin Körfez'deki komşularına çok güvendiğine inanıyoruz.

- Ateşkes olumlu müzakerelerin atmosferinden mi ilham aldı, yoksa müzakerelerin sonuçları ateşkesten mi yararlandı?
İkisi de diyebiliriz. Suudi Arabistan liderliğindeki Yemen koalisyonun yanı sıra Umman Sultanlığı da büyük çaba sarf etti. Yemenlilerin kendilerini siyasi bir yol haritası çizmeye adamaları Yemen eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansour Hadi'nin tüm yetkilerini Başkanlık Konseyi'ne devrettiği duyurusu ve beraberindeki diğer kararlarla sona erdi.
İşbirliği Konseyi'nin Yemenliler arasında herhangi bir toplantıya tam olarak hazır olduğunu belirten Muniher, bununla Başkanlık Konseyi'nden çıkan organları kastettiğini söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Riyad'daki İşbirliği Konseyi Genel Sekreterliği merkezinde düzenlenen Yemen-Yemen müzakerelerinde anlaşmaya varılan önerilerin uygulanmasını takip için bu organlar ve komiteler tarafından talep edilen her türlü toplantıyı memnuniyetle karşılıyoruz. Konsey, Başkanlık Konseyi'nin başarılı olması için gereken her şeyi yapmaktan çekinmeyecektir. KİK devletleri, Yemenli taraflar arasında Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen herhangi bir siyasi müzakereyi destekliyor. 2016'da 110 günden fazla siyasi müzakerelere ev sahipliği yapan Kuveyt Devleti'nin cömert sponsorluğunu hatırlıyoruz.”

Ekonomiyi entegre etmek
Körfez Büyükelçisi geçtiğimiz günlerde İsveç'te Yemen ekonomisini Körfez ekonomileriyle entegre etme dosyası hakkında bir konuşma yaptı. Bu, birçok soruyu gündeme getirdi. En önemlisi de buna ne zaman karar verildiğiydi. Muniher bu soruyu şöyle cevapladı:
“Bu dosya Körfez İşbirliği Konseyi'nin Aralık 2015'te Riyad'da düzenlenen 36. Zirvesi tarafından yayınlanan bir karara dayanıyor. Bu iki durumla ilgili. Bunlardan ilki uluslararası toplumun katılacağı Yemen'in yeniden inşası için uluslararası bir konferansa hazırlık. İkincisi istenilen barışa ulaşıldığında Yemen ekonomisinin İşbirliği Konseyi ekonomileri ile entegrasyonunun kolaylaştırılması.

- Bu konunun Yemen halkı üzerindeki etkisi nasıl olacak? Ne elde edilecek?
Dosyanın birçok yönü var. Mesela gümrük duvarının kaldırılması. Buna göre, Yemen'de Körfez fabrikaları inşa etmek ve bu fabrikalarda Yemen vatandaşlarını istihdam etmek hedefleniyor. Böylece Yemen’deki ürünler Körfez ülkelerine gümrük muafiyeti ile ihraç edilecek. Bu, ekonomik entegrasyonun meyveleri olacak pek çok örnekten sadece biri.

Gelişimsel zorluklar
Körfez entegrasyonu konusu ile 2021'de yapılan El-Ula Zirvesi’nden ve bunun Yemen dosyasına etkisi de büyük öneme sahip.
Büyükelçi konuya dair şunları söyledi:
“El-Ula Zirvesi, Yemen'in ekonomisi ve kalkınması konusunda İşbirliği Konseyi komiteleri tarafından düzenlenen toplantılarının yeniden başlatılmasıyla sonuçlandı. Yemen'in kalkınma ihtiyaçlarını belirlemek için Ortak Teknik Komite toplantıları bunlardan birisi. Bunun yanı sıra Yemen'deki BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) toplantıları da tekrar start verdi.

- Komite toplantılarının Yemenlilere faydası nedir?
Ortak teknik komite, 2006 yılında ortak bir Körfez-Yemen bakanlık kararıyla kuruldu. KİK ülkelerinin bölgesel fonlarına ek olarak tüm Körfez ülkelerinin kalkınma fonları bu komiteye iştirak ediyor. Kuveyt merkezli İslam Bankası, Arap Kalkınma Fonu, OPEC Uluslararası Kalkınma Fonu ve Yemen Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı, petrol, elektrik ve sağlık gibi hizmet bakanlıklarıyla birlikte komiteye katılıyor. Söz konusu komite periyodik ve sürekli olarak veya Yemen veya Körfez tarafının talebi üzerine toplanır. Yemen tarafının tüm kalkınma ihtiyaçları tespit edilir ve bu dönemde özellikle darbe sonrası en yüksek öncelikli projeler tartışılır. Daha sonra KİK ülkeleri ve ona bağlı fonlar, finansman ve uygulama tekrarı olmaması için çalışır ve projeler KİK ülkeleri arasında dağıtılır. Ayrıca İşbirliği Konseyi'ndeki birden fazla fon veya kuruluş, bazı projelerin finansmanına ve uygulanmasına katılmaktadır.

- Yemenli örgütlerden eleştiriler gelirken ve faydaların somut olmadığını savunan aktivistler varken İşbirliği Konseyi'nin katkıları Yemen ekonomisine nasıl yansıyor?
Bazı kalkınma projeleri, doğası gereği aşamalar halinde uygulanıyor. Bu nedenle, bazıları bu projelerin duyurusu ile aynı zamanda sonuçların da görülmesi gerektiğine inanıyor Diğer yandan örneğin hastaneler açısından ele alırsak; Yemen'de Yemen vatandaşına hizmet veren tüm hastaneler, İşbirliği Konseyi ülkeleri tarafından sübvanse edilen elektrik enerjisiyle işletiliyor. Bir diğer örnek, Suudi Arabistan'ın yakın zamanda Yemen için Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı aracılığıyla sağladığı elektrik santrallerine tahsis edilen 424 milyon dolar değerinde petrol türevleri hibesi. Suudi Arabistan'ın petrol türevlerini desteklemek için ek 200 milyon dolar tahsis ettiğini ve bunun yanı sıra 400 milyon dolar değerinde başka geliştirme projeleri paketini duyurması ise dikkat çekici. Petrol Türevleri Satın Alma Fonunu desteklemek için Suudi Arabistan-BAE mevduatından 900 milyon dolar tahsis edilmesi de bir başka dikkat çekici nokta. Tüm bu petrol türevleri, Yemen vatandaşının faydalandığı ve doğrudan dokunduğu hastaneleri, okulları, havaalanlarını ve tüm devlet kurumlarını işletmek için enerji sağlıyor.



Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
TT

Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, iç ve dış politikadaki sorumlulukları veya pozisyonları hakkında yorum yaparken devrik lider Beşşar Esed'i çevreleyen tüm duvarları yıkıyor. Şera doğrudan konuşuyor; İsrail ile ilişkiler ve Suriye topraklarının işgali gibi daha önce çifte dille konuşulan, bazıları sloganlarla kamuoyuna duyurulan ancak gerçeklerin masanın altında olduğu ‘tabu konular’ hakkında açıkça konuşmaktan çekinmiyor. Şera, 6 aydan kısa bir süre önce iktidara gelmesinden bu yana ilk kez  bir Yahudi medya kuruluşuna konuştu. Şera, The Jewish Journal’a röportaj verdi.

Esed rejiminin mirası

28 Mayıs'ta yayınlanan röportaj, Jonathon Bass'ın şu sözleriyle başlıyor: “Pek çok Suriyeli, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'da bir devrimci değil; savaş yorgunu, kimliği yıpranmış bir ulusu yeniden inşa edebilecek, yenilenmiş bir lider görüyor. Tarihin her duvarından fısıldadığı, yaşayan en eski şehir olan Şam, iktidarla değil, yeniden inşa, uzlaşma ve uzun süredir parçalanmış bir ulusa liderlik etme yüküyle ilgili bir diyalog için uygun bir yer.”

Bass, Suriye Cumhurbaşkanı hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Sessiz biri ama söylediği her kelimeyi düşünerek söylüyor. Sesinde zafer tonu yok, sadece kastettiği ve vurguladığı kelimeler var.”

Şera röportajın başında, “Bize enkazdan daha fazlası miras kaldı. Travma, güvensizlik ve yorgunluk miras aldık. Ama aynı zamanda umudu da miras aldık. Kırılgan bir umut” ifadelerini kullandı.

fgthyj
Sednaya Hapishanesi’ndeki tutukluların ailelerinden oluşan bir kalabalık, hayatta kalanları arama çalışmalarının sürdüğü binanın dışında bekliyor. (Suriye Sivil Savunma Müdürlüğü)

Suriye on yıllar boyunca sadakat ve sessizliği, bir arada yaşama ve nefreti, istikrar ve baskıyı birbirine karıştıran bir sistemle yönetildi. Esed hanedanı, Hafız ve ardından Beşşar, ülke üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmak için korku ve infazları kullanarak demir yumrukla yönetirken, ülkenin kurumları soldu ve muhalefet ölümcül bir ayaklanmaya dönüştü.

Gazeteci Jonathon Bass, Şera'nın aldığı miras konusunda açık görüşlü olduğunu düşünüyor. Zira Şera şöyle diyor: “Temiz bir sayfadan bahsetmek sahtekârlık olur. Geçmiş, her insanın gözünde, her sokakta, her ailede mevcuttur. Şimdi görevimiz bunu tekrarlamamak. Daha hafif versiyonu yok. Tamamen yeni bir şey yaratmalıyız.”

Suriyelilerin güveni

Eş-Şera'nın iktidara geldiğinden beri attığı ilk adımlar, röportajı yapan kişinin de belirttiği gibi, temkinli ama son derece sembolik oldu. Siyasi tutukluların serbest bırakılmasını emretti, sürgün edilen ya da susturulan muhalif gruplarla diyalog başlattı ve kötü şöhretli Suriye güvenlik aygıtında reform yapma sözü verdi. Ayrıca, kayıp ve ölülerin akıbetini ele almak üzere bir bakanlık kurulmasını önerdi.

Suriye'deki toplu mezarların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için Şera, DNA veri tabanları oluşturmaktan geçmişteki zulümlerden sorumlu olanların iş birliğini sağlamaya kadar adli tıp teknikleri ve ekipmanları sağlamak için ABD ile bir ortaklığa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Şera, “Eğer konuşan tek kişi bensem, Suriye hiçbir şey öğrenmemiştir. Tüm sesleri diyalog masasına davet ediyoruz. Devlet artık başkalarına dikte ettiğinden daha fazla dinlemelidir” dedi.

‘Ama insanlar bir kez daha güvenecek mi? Diktatörlüğün küllerinden doğan bir hükümetin vaatlerine inanacaklar mı?’ sorusuna Şera şöyle cevap verdi: “Ben güven istemiyorum, sabır ve inceleme istiyorum. Beni sorumlu tutun. Güven bu şekilde sağlanır.”

Suriyelilerin evlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor

Şera, Suriyelilerin şu anda en çok neye ihtiyacı olduğu sorusuna tereddüt etmeden cevap verdi: “Eylem yoluyla haysiyet. Amaç yoluyla barış.”

Savaşın boşalttığı şehirlerde ve çatışmanın etkilerinden halen mustarip olan köylerde kimse siyaset istemiyor, normale dönüş istiyor; evlerini yeniden inşa etme, çocuklarını büyütme ve barış içinde hayatlarını kazanmak istiyorlar.

dfgthy
Halep'te yıkılan evlerin yeniden inşası bazı bölge sakinlerinin kişisel inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. (Reuters)

Şera bunun gayet farkında. Tarım, sanayi, inşaat ve kamu hizmetlerinde istihdam yaratmaya odaklanan acil ekonomik programlar için bastırıyor. Şera, “Artık mesele ideoloji değil, mesele insanlara kalmak için bir neden, yaşamak için bir neden, inanmak için bir neden vermek. Bir işi olan her gencin radikalleşme riski daha az olacak. Okuldaki her çocuk gelecek için bir ses” dedi.

Şera, bölgesel yatırımcılarla ortaklıkların, geri dönenlere yönelik küçük işletme hibelerinin ve ‘gençler için mesleki eğitimin’ önemini vurguladı. Şera, “İstikrarlı bir Suriye nutuklarla ya da sloganlarla değil, eylemlerle inşa edilecek; pazarlarda, sınıflarda, çiftliklerde, atölyelerde... Tedarik zincirlerini yeniden inşa edeceğiz. Suriye bir ticaret merkezi olarak geri dönecek” şeklinde konuştu.

İsrail ile ilişkiler

Bu ekonomik vizyonun ardında daha derin bir vizyon var. Bir neslin kaybından sonra Suriyeliler çatışmadan yoruldu. Barışa, sadece savaşın yokluğuna değil, fırsatların varlığına da hasretler. Bass şöyle diyor: “Sohbetimizin en hassas bölümlerinden birinde Şera, Suriye'nin İsrail ile gelecekteki ilişkisine değindi. 1948'den bu yana bölgeyi rahatsız eden bu konu, her hava saldırısı, gizli operasyon ve vekalet savaşı suçlamasıyla daha da şiddetleniyor.”

ı89o
Golan'daki tampon bölge sınırında duran bir İsrail askeri (AFP)

Şera, “Açık konuşmak istiyorum. Sonsuz karşılıklı bombardıman dönemi sona ermeli. Hiçbir ülke korku ile doluyken gelişemez. Gerçek şu ki ortak düşmanlarımız var ve bölgesel güvenlikte kilit bir rol oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.

dwert5y6
İsrail saldırılarına tepki olarak 25 Şubat'ta Suriyeli Dürziler tarafından açılan bir pankart: ‘Suveyda, Suriye'nin sırtındaki zehirli hançer olmayacak.’ (AP)

Şera, sadece bir ateşkes hattı olarak değil, karşılıklı itidal ve sivillerin, özellikle de güney Suriye ve Golan Tepeleri’ndeki Dürzilerin korunması için bir temel olarak 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ruhuna geri dönme arzusunu dile getirdi. Şera, “Suriye'nin Dürzileri piyon değildir. Onlar vatandaştır, köklüdür, tarihsel olarak sadıktır ve yasalar çerçevesinde her türlü korumayı hak etmektedir. Onların güvenliği müzakere edilemez” dedi.

Derhal normalleşme önermekten kaçınan Şera, uluslararası hukuk ve egemenlik temelinde gelecekteki görüşmelere açık olduğunu belirtti.

Trump bir barış adamı

Belki de Trump'ın yaptığı en önemli diplomatik jest, doğrudan masaya oturma isteğiydi. Şera şunları söyledi: “Medya onun hakkında ne imaj çizerse çizsin, ben onu bir barış adamı olarak görüyorum. İkimiz de aynı düşman tarafından saldırıya uğradık. Trump nüfuzun, gücün ve sonuçların ne anlama geldiğini biliyor. Suriye'nin diyaloğu yeniden başlatabilecek dürüst bir arabulucuya ihtiyacı var. Eğer bölgede istikrara ve ABD ile müttefiklerinin güvenliğine katkıda bulunacak bir uzlaşma ihtimali varsa, ben bu diyaloğu kurmaya hazırım. Bu bölgeyi onarabilecek ve bizi adım adım bir araya getirebilecek tek kişi o.”

ferty6
ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da bir araya geldi. (AP)

Bass şu yorumu yaptı: “Bu sadece açık sözlülüğü açısından değil, aynı zamanda içerdiği anlamlar açısından da dikkate değer bir açıklamaydı. Yeni Suriye, barış ve tanınma arayışında alışılmadık adımlar atmaktan korkmuyor. Şera Suriye'nin sorunlarını (toplu mezarlarda bir milyondan fazla ölü, 12 milyon yerinden edilmiş insan, yaşam destek ünitesine bağlı bir ekonomi, halen yürürlükte olan yaptırımlar ve kuzeyde saklanan milisler) yumuşatarak anlatmıyor. ‘Bu bir peri masalı değil. Bu bir iyileşme ve iyileşme sancılıdır’ diyor.”