Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan’ın attığı adımların bir parçası olmak istiyoruz

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda Taliban'ın kadınlara yönelik politikasının çözüm çabalarını engellediğini vurguladı.

Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir. (Abdurrahman es-Sâlim)
Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir. (Abdurrahman es-Sâlim)
TT

Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan’ın attığı adımların bir parçası olmak istiyoruz

Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir. (Abdurrahman es-Sâlim)
Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir. (Abdurrahman es-Sâlim)

Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir, Kuala Lumpur'un Riyad ile stratejik koordinasyon ve savunma, teknolojik ve endüstriyel iş birliğini genişletmeye çalıştığı bir dönemde, Suudi Arabistan'ın ülkesi için çok önemli bir ortak olduğunu ve Suudi Arabistan’la çeşitli alanlarda yakından çalışmayı dört gözle beklediğini vurguladı.
Malezya Dışişleri Bakanı, Riyad'da Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda şunları söyledi:
“Ekonomik ve ticari ilişkilerimiz 2022 yılında yüzde 159 büyüdü. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin yanı sıra ekonomik bölge ile ilgili olarak daha fazlasına sahip olacağımıza inanıyorum. Mevkidaşım Prens Faysal bin Ferhan ile Malezya – Suudi Arabistan koordinasyon kurullarının çalışmalarını iki ülke için en büyük faydayı sağlayacak şekilde ilerletmenin yollarını ve bunun bir platform olarak nasıl kullanılacağını görüştüm. Koordinasyon kurulları, güvenlik, savunma, ekonomi, ticaret ve eğitim gibi çeşitli hayati alanlarda ortaklıklar için yeni alanların keşfedilmesi ve daha fazla iş birliği için iyi bir mekanizma. Malezya ve Suudi Arabistan'ın uzun vadeli bir güvenlik ve savunma stratejisi var. 2021 yılında milli savunmaya yönelik bilim, teknoloji ve sanayi alanında iş birliğine ilişkin mutabakat zaptı teklifi var. Bu nedenle, olası herhangi bir saldırıyla mücadelede Suudi Arabistan ile koordinasyonumuz açısından çok güçlüyüz.”

Abdulkadir, Rusya – Ukrayna savaşıyla ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Malezya'nın bağlantısız ülkeler ilkelerinden kaynaklanan diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesine bağlılığına rağmen, Ukrayna'da devam eden savaş konusundaki derin endişemizi ifade ediyoruz. Bu nedenle tüm tarafları durumu tırmandırmamak ve daha fazla can kaybını önlemek için acil tedbirler almaya çağırıyoruz.”
Malezya Dışişleri Bakanı Dr. Zambry Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda ayrıca Suudi Arabistan ile ilişkilerden uluslararası arenada yaşanan son gelişmelere kadar birçok başlıkta merak edilen soruları cevapladı:

-Şu an Riyad'dasınız. Ziyaretinizin amacı nedir ve hangi konular görüşüldü?
Amaç, iki ülke ilişkilerinin stratejisini ve önemini teyit etmek ve iki ülke arasında kapsamlı iş birliği için daha fazla fırsat keşfetmek. Bu bağlamda birçok yetkiliyle görüştüm ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah ile bir dizi konuyu ele aldık. Bu görüşme Malezya'nın yeni dışişleri bakanı sıfatıyla, kendisiyle ilk görüşmemdi. Suudi Arabistan, Ortadoğu ve Batı Asya'daki en önemli ülkelerden biridir. 2022 yılında ekonomik ve ticari ilişkilerimizin yüzde 159 artması etkileyici olduğundan, ekonomik ve ticari ortaklıkları keşfetmenin yollarını ve araçlarını tartıştık. Bu yüzden önümüzdeki yıllarda iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin yanı sıra ekonomik bölge ile ilgili olarak da daha fazlasına sahip olacağımızı düşünüyorum. Malezya – Suudi Arabistan koordinasyon kurullarının iki ülke için en büyük faydayı sağlamaya yönelik çalışmalarını,  bunun güvenlik, savunma, ekonomi, ticaret ve eğitim gibi çeşitli hayati alanlarda daha fazla iş birliği ve yeni ortaklık alanlarının keşfedilmesi için iyi bir platform ve mekanizma olarak nasıl kullanılacağını da ele aldık. Siyasi alanda ortak koordinasyonu yoğunlaştırmak ve ortak çıkarlara ulaşmak için ekonomik iş birliğini pekiştirmeye çalışırken mevkidaşım Prens Faysal bin Ferhan ile bölgesel ve uluslararası arenadaki en önemli gelişmeleri ve bu konuda gösterilen çabaları görüştüm.

- Suudi Arabistan – Malezya ilişkilerinin şu anki seviyesini ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Suudi Arabistan, Malezya için çok önemli bir ortak. İki ülke onlarca yıldır yakın ilişkilere sahip olduğundan biz bu ilişkiyi daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Bu sebeple daha fazla alan keşfetmemiz gerekiyor. İnanıyorum ki iki ülkenin yöneticileri ve hükümetleri ile iki taraf arasında geleceğe doğru ilerlemek için daha fazla ivme kazanabiliriz. Malezya ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesini umuyoruz ve çeşitli alanlarda Suudi Arabistan ile yakın çalışmayı dört gözle bekliyoruz.

*Yeşil Ortadoğu ve Yeşil Suudi Arabistan girişimlerine katkınız ve iklim kaygınız olacak mı? Ve bu iki ülke arasındaki iş birliğini geliştirmek için ne ölçüde bir fırsat?
- Suudi Arabistan’ın gelecekteki gelişimini ve kalkınmasını güçlendirdiği ve ekonomik manzarayı değiştirmeye devam ettiği için 2030 Vizyonu ile aynı ölçüde bu girişimlerin bir parçası olmak istiyoruz. Suudi Arabistan’ın attığı adımların bir parçası olmak istiyoruz. Bu yüzden bunun bir parçası olmaktan heyecan duyuyoruz. Gelişmeler üzerinde daha fazla ortak olmak için iyi şirketleri, akıllı hükümet ortaklıklarını birlikte çalışmak için kullanabiliriz..

- Bölgede istikrarı desteklemek ve terörle mücadele etmekte bir Malezya – Suudi Arabistan koordinasyonu var mı?
Terör konusu önceliklerimizin başında geliyor. Bu konunun belirli bir bölge veya belirli bir ülke ile sınırlı olmaması nedeniyle ele alınması bizim için çok önemlidir. Terörizm sorunları gerçekten dünyanın dört bir yanındaki tüm insanlar için tehlike arz ediyor. Bu nedenle Malezya ve Suudi Arabistan'ın uzun vadeli bir güvenlik ve savunma stratejisi var. 2021 yılında milli savunmaya yönelik bilim, teknoloji ve sanayi iş birliğine ilişkin mutabakat zaptı teklifi bulunuyor. Ayrıca 2017 yılından itibaren burada Malezya Savunma Ataşeliği’ni kurduk. Eğitim faaliyetlerine Malezya Silahlı Kuvvetleri de davet edildi. Hükümetimiz, Suudi Arabistan'ın ortak terörle mücadele çabalarında istihbarat paylaşımı ve bilgi alışverişinde iş birliğini geliştirmek için çeşitli Müslüman ülkeler tarafından eğitilmiş hükümetler arası bir terörle mücadele organı olan Terörizmle Mücadele İslam Askeri Koalisyonu'na daveti üzerine iki askeri subayımızı görevlendirmeyi kabul etti. Malezya, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) aşırıcılığı ve şiddeti önlemeye yönelik terörle mücadele girişiminin sadık bir destekçisi olmuştur. Dolayısıyla olası bir saldırıya karşı Suudi Arabistan ile koordinasyonumuz açısından çok güçlüyüz. Terörizm sadece belirli bir bölgede değil, dünyanın her yerindedir. Dünya birbirine bağlı hale geldi. Dolayısıyla herhangi bir bölgede yaşananlar dünyanın farklı bölgelerini etkileyecek. Yani bu bölgede bir şey olursa bundan Güneydoğu Asya ve Malezya etkilenecek ki bu da özellikle Suudi Arabistan ile iyi koordine edilmiş çabaları gerektiriyor. Yıllardır yaptığımız bu ve terör tehdidine karşı bunu daha da ileriye taşıyacağız.

- Malezya hükümetinin yolsuzlukla ve bunun sonuçlarıyla mücadele politikası ne aşamada?
Malezya hükümetinin mevcut politikasında bu çok açıktır. Zira yolsuzlukla mücadelede kararlıyız. Malezya, yolsuzluk yasasıyla ilgili yasalar ve düzenlemeler açısından en katı ülkelerden biridir. Bu nedenle, ülkenin çöküşüne yol açacağından emin olduğumuzdan yolsuzluk yapmak için gücün herhangi bir şekilde kötüye kullanılmasına müsamaha göstermeyeceğiz. Dolayısıyla bu, yolsuzlukla mücadelede sadece daha güçlü bir ses değil aynı zamanda mevcut hükümetin yeni taahhüdünü de açıklıyor. Siz bunu zaman zaman başbakanın konuşmalarından öğreniyorsunuz. Yolsuzluktan arınmış, güçlü bir hükümet için neye ihtiyacımız olduğunu halka hatırlatmaya devam eden diğer günleri de takip edebilirsiniz. Bu yönde ilerlemeye çok kararlıyız ve her türlü yolsuzlukla mücadele edebiliriz.

- Rusya – Ukrayna savaşında Malezya'nın konumu nedir? Ekonomik ve güvenlik açsından savaşının etkileri nelerdir?
Malezya'nın konumu gücünü bağlantısız ülkeler ilkelerinden almasından kaynaklanıyor. Bu da bazı insanların Malezya'nın diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ilkelerine bağlılığını merak etmesine neden oluyor. Malezya elbette Ukrayna'da devam eden savaştan derinden endişe duyuyor. Bu nedenle, tüm tarafları durumu yatıştırmak ve daha fazla can kaybını önlemek için derhal harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu Malezya için çok önemli bir adım. Bu açıdan Malezya, barış ve uzlaşma çağrısı yapan Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması'na uygun olarak uluslararası hukuka dayalı diyalog ve müzakere çağrısında bulunuyoruz. Bu bizim pozisyonumuz. Bu konuyu ele alıp masum insanlara zarar vermemek de bizim için çok önemli. Bu da başka bir konu. Uluslararası insan hakları gruplarının buna erişmesine izin vermeliyiz. Dünyanın bu bölgesindeki insanlara daha fazla acı çektirmeye yönelik her türlü girişimi reddediyoruz. Bu nedenle kısacası, tüm tarafları devam eden çatışmayı çözmek için diyaloglarımızı sürdürmeye çağırıyor ve masum insanların daha fazla acı çekmesini önlemek için bunun hızla yapılmasını umuyoruz.

- Malezya'nın Taliban ile müzakerelerde arabuluculuk çabalarındaki gelişmeler nelerdir?
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Genel Sekreteri ile yaptığım görüşmelerde Afganistan'daki durumu görüşmek üzere bu konuyu ele aldık. Çünkü en azından savaş sonrası yeniden yapılanma ve insani çabanın güçlendirilmesi gibi mevcut sorunlara en iyi çözümlerin bulunması konuları tüm taraflarca memnuniyetle karşılanması ve onaylanması gereken konulardır. Ancak mevcut tutumlarda yeni bir sorun ortaya çıktı. Bu da hükümetin kadınlara yönelik politikası. Taliban’ın söz konusu politikası çok ayrımcı. Bu yüzden bunun olmasına izin vermemeliyiz. Çünkü bunu yaparsak kadınlar zarar görür. Kadınlara eğitime erişim hakkının tanınması zorunludur. Umarız Taliban bu durumu yeniden düşünür ve uluslararası toplumla müzakerelere açık bir yüreklilikle geri döner. Kadınlara yönelik kötü muamele ve benzeri vakalardan izole edilemeyecek olan Afganistan'ın yeniden inşasına izin vermek, ABD'deki süper güçlerin uyguladığı yaptırımlar vb. nedeniyle bazen insani yardım çalışanının oraya gelmesinin çok zor olduğunu bize gösteriyor. Bu nedenle, en iyiyi nasıl tespit edeceğimizi bulmak için İİT çabalarıyla yeniden bir araya gelmeliyiz. Malezya arabuluculuk yapmak istese de bu onların hükümet politikalarına tabidir. Onların şu an herhangi bir toplum veya hükümet için çok zor olan ulusal kabule ve uluslararası tanınmaya ihtiyaçları var. Bu yüzden, hepimizin yolunda ilerlediğimiz şeyi tartışmak için geri döneceklerini umuyoruz.



Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
TT

Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, iç ve dış politikadaki sorumlulukları veya pozisyonları hakkında yorum yaparken devrik lider Beşşar Esed'i çevreleyen tüm duvarları yıkıyor. Şera doğrudan konuşuyor; İsrail ile ilişkiler ve Suriye topraklarının işgali gibi daha önce çifte dille konuşulan, bazıları sloganlarla kamuoyuna duyurulan ancak gerçeklerin masanın altında olduğu ‘tabu konular’ hakkında açıkça konuşmaktan çekinmiyor. Şera, 6 aydan kısa bir süre önce iktidara gelmesinden bu yana ilk kez  bir Yahudi medya kuruluşuna konuştu. Şera, The Jewish Journal’a röportaj verdi.

Esed rejiminin mirası

28 Mayıs'ta yayınlanan röportaj, Jonathon Bass'ın şu sözleriyle başlıyor: “Pek çok Suriyeli, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'da bir devrimci değil; savaş yorgunu, kimliği yıpranmış bir ulusu yeniden inşa edebilecek, yenilenmiş bir lider görüyor. Tarihin her duvarından fısıldadığı, yaşayan en eski şehir olan Şam, iktidarla değil, yeniden inşa, uzlaşma ve uzun süredir parçalanmış bir ulusa liderlik etme yüküyle ilgili bir diyalog için uygun bir yer.”

Bass, Suriye Cumhurbaşkanı hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Sessiz biri ama söylediği her kelimeyi düşünerek söylüyor. Sesinde zafer tonu yok, sadece kastettiği ve vurguladığı kelimeler var.”

Şera röportajın başında, “Bize enkazdan daha fazlası miras kaldı. Travma, güvensizlik ve yorgunluk miras aldık. Ama aynı zamanda umudu da miras aldık. Kırılgan bir umut” ifadelerini kullandı.

fgthyj
Sednaya Hapishanesi’ndeki tutukluların ailelerinden oluşan bir kalabalık, hayatta kalanları arama çalışmalarının sürdüğü binanın dışında bekliyor. (Suriye Sivil Savunma Müdürlüğü)

Suriye on yıllar boyunca sadakat ve sessizliği, bir arada yaşama ve nefreti, istikrar ve baskıyı birbirine karıştıran bir sistemle yönetildi. Esed hanedanı, Hafız ve ardından Beşşar, ülke üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmak için korku ve infazları kullanarak demir yumrukla yönetirken, ülkenin kurumları soldu ve muhalefet ölümcül bir ayaklanmaya dönüştü.

Gazeteci Jonathon Bass, Şera'nın aldığı miras konusunda açık görüşlü olduğunu düşünüyor. Zira Şera şöyle diyor: “Temiz bir sayfadan bahsetmek sahtekârlık olur. Geçmiş, her insanın gözünde, her sokakta, her ailede mevcuttur. Şimdi görevimiz bunu tekrarlamamak. Daha hafif versiyonu yok. Tamamen yeni bir şey yaratmalıyız.”

Suriyelilerin güveni

Eş-Şera'nın iktidara geldiğinden beri attığı ilk adımlar, röportajı yapan kişinin de belirttiği gibi, temkinli ama son derece sembolik oldu. Siyasi tutukluların serbest bırakılmasını emretti, sürgün edilen ya da susturulan muhalif gruplarla diyalog başlattı ve kötü şöhretli Suriye güvenlik aygıtında reform yapma sözü verdi. Ayrıca, kayıp ve ölülerin akıbetini ele almak üzere bir bakanlık kurulmasını önerdi.

Suriye'deki toplu mezarların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için Şera, DNA veri tabanları oluşturmaktan geçmişteki zulümlerden sorumlu olanların iş birliğini sağlamaya kadar adli tıp teknikleri ve ekipmanları sağlamak için ABD ile bir ortaklığa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Şera, “Eğer konuşan tek kişi bensem, Suriye hiçbir şey öğrenmemiştir. Tüm sesleri diyalog masasına davet ediyoruz. Devlet artık başkalarına dikte ettiğinden daha fazla dinlemelidir” dedi.

‘Ama insanlar bir kez daha güvenecek mi? Diktatörlüğün küllerinden doğan bir hükümetin vaatlerine inanacaklar mı?’ sorusuna Şera şöyle cevap verdi: “Ben güven istemiyorum, sabır ve inceleme istiyorum. Beni sorumlu tutun. Güven bu şekilde sağlanır.”

Suriyelilerin evlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor

Şera, Suriyelilerin şu anda en çok neye ihtiyacı olduğu sorusuna tereddüt etmeden cevap verdi: “Eylem yoluyla haysiyet. Amaç yoluyla barış.”

Savaşın boşalttığı şehirlerde ve çatışmanın etkilerinden halen mustarip olan köylerde kimse siyaset istemiyor, normale dönüş istiyor; evlerini yeniden inşa etme, çocuklarını büyütme ve barış içinde hayatlarını kazanmak istiyorlar.

dfgthy
Halep'te yıkılan evlerin yeniden inşası bazı bölge sakinlerinin kişisel inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. (Reuters)

Şera bunun gayet farkında. Tarım, sanayi, inşaat ve kamu hizmetlerinde istihdam yaratmaya odaklanan acil ekonomik programlar için bastırıyor. Şera, “Artık mesele ideoloji değil, mesele insanlara kalmak için bir neden, yaşamak için bir neden, inanmak için bir neden vermek. Bir işi olan her gencin radikalleşme riski daha az olacak. Okuldaki her çocuk gelecek için bir ses” dedi.

Şera, bölgesel yatırımcılarla ortaklıkların, geri dönenlere yönelik küçük işletme hibelerinin ve ‘gençler için mesleki eğitimin’ önemini vurguladı. Şera, “İstikrarlı bir Suriye nutuklarla ya da sloganlarla değil, eylemlerle inşa edilecek; pazarlarda, sınıflarda, çiftliklerde, atölyelerde... Tedarik zincirlerini yeniden inşa edeceğiz. Suriye bir ticaret merkezi olarak geri dönecek” şeklinde konuştu.

İsrail ile ilişkiler

Bu ekonomik vizyonun ardında daha derin bir vizyon var. Bir neslin kaybından sonra Suriyeliler çatışmadan yoruldu. Barışa, sadece savaşın yokluğuna değil, fırsatların varlığına da hasretler. Bass şöyle diyor: “Sohbetimizin en hassas bölümlerinden birinde Şera, Suriye'nin İsrail ile gelecekteki ilişkisine değindi. 1948'den bu yana bölgeyi rahatsız eden bu konu, her hava saldırısı, gizli operasyon ve vekalet savaşı suçlamasıyla daha da şiddetleniyor.”

ı89o
Golan'daki tampon bölge sınırında duran bir İsrail askeri (AFP)

Şera, “Açık konuşmak istiyorum. Sonsuz karşılıklı bombardıman dönemi sona ermeli. Hiçbir ülke korku ile doluyken gelişemez. Gerçek şu ki ortak düşmanlarımız var ve bölgesel güvenlikte kilit bir rol oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.

dwert5y6
İsrail saldırılarına tepki olarak 25 Şubat'ta Suriyeli Dürziler tarafından açılan bir pankart: ‘Suveyda, Suriye'nin sırtındaki zehirli hançer olmayacak.’ (AP)

Şera, sadece bir ateşkes hattı olarak değil, karşılıklı itidal ve sivillerin, özellikle de güney Suriye ve Golan Tepeleri’ndeki Dürzilerin korunması için bir temel olarak 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ruhuna geri dönme arzusunu dile getirdi. Şera, “Suriye'nin Dürzileri piyon değildir. Onlar vatandaştır, köklüdür, tarihsel olarak sadıktır ve yasalar çerçevesinde her türlü korumayı hak etmektedir. Onların güvenliği müzakere edilemez” dedi.

Derhal normalleşme önermekten kaçınan Şera, uluslararası hukuk ve egemenlik temelinde gelecekteki görüşmelere açık olduğunu belirtti.

Trump bir barış adamı

Belki de Trump'ın yaptığı en önemli diplomatik jest, doğrudan masaya oturma isteğiydi. Şera şunları söyledi: “Medya onun hakkında ne imaj çizerse çizsin, ben onu bir barış adamı olarak görüyorum. İkimiz de aynı düşman tarafından saldırıya uğradık. Trump nüfuzun, gücün ve sonuçların ne anlama geldiğini biliyor. Suriye'nin diyaloğu yeniden başlatabilecek dürüst bir arabulucuya ihtiyacı var. Eğer bölgede istikrara ve ABD ile müttefiklerinin güvenliğine katkıda bulunacak bir uzlaşma ihtimali varsa, ben bu diyaloğu kurmaya hazırım. Bu bölgeyi onarabilecek ve bizi adım adım bir araya getirebilecek tek kişi o.”

ferty6
ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da bir araya geldi. (AP)

Bass şu yorumu yaptı: “Bu sadece açık sözlülüğü açısından değil, aynı zamanda içerdiği anlamlar açısından da dikkate değer bir açıklamaydı. Yeni Suriye, barış ve tanınma arayışında alışılmadık adımlar atmaktan korkmuyor. Şera Suriye'nin sorunlarını (toplu mezarlarda bir milyondan fazla ölü, 12 milyon yerinden edilmiş insan, yaşam destek ünitesine bağlı bir ekonomi, halen yürürlükte olan yaptırımlar ve kuzeyde saklanan milisler) yumuşatarak anlatmıyor. ‘Bu bir peri masalı değil. Bu bir iyileşme ve iyileşme sancılıdır’ diyor.”