Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı
TT

Filistin – İsrail ilişkilerinde yeni yol

Kriz şiddetlendi. Bu kritik tarihsel dönemde Arap – İsrail çatışmasının gerçeği bu olabilir. Büyük Filistin halkının bugün tüm düşmanlığını ve zorbalığını aşırı sağcı hükümetleri aracılığıyla gösteren İsrail'e karşı bir üstünlük elde edemediğini düşünenler yanılgı içindeler. Tüm bunlara rağmen İsrailliler, tarihin bu çatışmayla ilgili hareketinin Filistinliler lehine söylendiği gibi ‘vahşi’ hale geldiğini ve sömürgecilerin hastalıklı bir tarihsel an olarak dokudukları tarihsel bir aşamada, Filistin halkının anavatanına zorla yerleştirildikleri için artık eskisi gibi davranmamaları gerektiğini anlamalı.
Görünüşe göre İsrailliler veya en azından onların aşırılık yanlısı ve yerleşimci olan önemli bir kısmı, sahada değişen gerçeklerin farkında değil. Batı Şeria'daki değişken durumu yatıştırmak ve Binyamin Netanyahu hükümeti ve onun aşırı sağcı ortakları tarafından yürütülen İsraillilerin dışlayıcı yerleşim programını uygulama acelesini durdurmak için İsrail ve Filistin taraflarını ABD, Ürdün ve Mısır'ın katılımıyla bir araya getiren Akabe Zirvesi henüz bitmedi. İşgal altındaki Batı Şeria’yı bombalayan, Filistinlilerin kasaba ve köylerini, evlerini ve arabalarını yakan, barışçıl olana saldıran ve bölgeyi ateşe veren yerleşimcilerin vahşi saldırıları son bulana kadar da devam edecek.
Hastalıklı bir tarihi dönemde sömürgeci güçler tarafından Filistin halkının anavatanına dikilen İsraillilerin, bugünün gerçeğinin dünün gerçeklerinden farklı olduğunu, tüm bu tarihsel gelişmelere uyum sağlamaları gerektiğini ve bugünün dünyasının Batılı sömürgecilerin Siyonist hareketin boyutuna göre ördüğü dünün dünyasından farklı olduğunu anladıkları biliniyor.
İsrail'deki aşırı sağa ve kemikleşmiş dini partilerin seçimlerde ve yönetimde ilerlemesine yönelik bu önyargı, tarihe ve çoğu İsraillinin ve onların seçkinlerinin Filistin halkıyla bir arada yaşamanın gerekli olduğu gerçeğine varmalarına meydan okuma girişiminden başka bir şey değildir. Bugünün dünyası dünün dünyasından farklı. Dünya, çatışmanın sürmesi ve Filistin halkının kendi topraklarında ve vatanında haklarının çiğnenmesi gerçeğine razı olmayacak ve bunu kabul etmeyecek. İsrail hukukun ve mantığın üzerinde haydut bir devlet olarak kalacak.
İsrail'in eski emellerinden bu kadar kolay sıyrılıp Filistin halkıyla tarihi bir uzlaşmaya elini uzatması ne mümkündü ne de bekleniyordu. Bu aslında onlar için çok önemli gelişmelere yol açacak tarihi bir adım.
İsrail toplumundaki bölünmenin açık ve bariz hale geldiği biliniyor, hatta kesin. Tel Aviv ve diğer şehirlerin sokakları, tarihin ve gerçekliğin dışında yaşayarak İsrail toplumunu diktatörlüğün dibine sürükleyen aşırı sağcı hükümete karşı neredeyse her gün on binlerce İsrailli göstericiden geçilmiyor. Analistlerin ve gözlemcilerin hiçbiri bu hasta hükümetin uzun ömürlü olmasını beklemiyor.
Binyamin Netanyahu'nun dinci partilerin ittifakına dayanan aşırılık yanlısı hükümeti tarihin derinliklerinden geliyor ve tüm dünya bunu açıklamadan önce bizzat İsrailliler tarafından dile getiriliyor. ABD şimdi tüm bölgeyi ateşlemek isteyen bu aşırılık yanlısı hükümeti dizginlemek için küçük ve büyük her konuya müdahale ediyor.
Elbette İsrail hükümetinin gösterdiği tüm bu aşırılığa, Siyonist İsraillilerin artık eskisi gibi davranmamasına ve uyum sağlamaları gereken tarihsel gelişmeler olduğunu fark etmelerine rağmen çok önemli bir tarihsel değişim yaşanıyor. Aksi takdirde onların kaderi, sonsuza dek Arap olan ve kesinlikle Arap kalacak olan bu ülkeden geçen tüm işgalcilerin kaderi ile aynı olacaktır.
Elbette Ahmed eş-Şukayri'nin (Allah rahmet eylesin) söylediği ve tekrarladığı İsraillileri denize atma hikayesi artık hiç önerilmiyor. Önceki denklemlerin hepsi değişti ve bu konu İsrail liderlerinin dikkate alması gereken gelişmelere yol açtı.
Açık ve kesin olan şu ki üst düzey İsrail liderleri tüm bu gerçeklerin farkına vardılar ve bu devletlerinin de perişan bir devlet haline geldiğini anladılar. Şimdi, kesinlikle bu çatışmayı barışçıl yollarla sona erdirmek isteyen Filistin halkıyla anlaşmak için yalvarıyorlar.
Gerçekliğin tamamen değiştiğini ve Filistin halkı ile önceki tüm amaçlarını terk etmesi gereken İsrailliler arasında gerçek bir birlikte yaşama olasılığının ortaya çıktığını belirtmeliyiz.
İsraillilerin Filistin halkıyla bir arada yaşamaktan başka seçeneği yok. Onlarca yıldır süregelen tüm bu aşırılık, saldırganlık ve işgale bağlılık Filistin halkını bitirmedi, bitirmeyecek de. Bu gerçekten büyük halkların yüreklerinde yanan mücadele ateşini de söndürmeyecektir.
İsrail baskısı ve saldırganlığı, bu aşırılık yanlısı hükümet altında kaçınılmaz olarak yoğunlaşacak. Ancak şüphesiz ‘şafaktan’ önceki karanlık kadar karanlık olacak. O şafak ki Filistin halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı…