Arap toplumunun umutlarının yeniden dirilişinin kaynağı: Kral Abdulaziz

Kral Abdulaziz.
Kral Abdulaziz.
TT

Arap toplumunun umutlarının yeniden dirilişinin kaynağı: Kral Abdulaziz

Kral Abdulaziz.
Kral Abdulaziz.

Abdullah er-Raşid

Hicri 1319 yılı Şevval ayının beşi, Miladi 1902 yılının ocak ayının on beşine tekabül eden Arap Yarımadası'nın ve modern Arapların tarihini değiştiren çok önemli bir gündü. O zamanlar oldukça genç olan Abdulaziz bin Abdurrahman Al Suud, az sayıda adamıyla birlikte babalarının ve dedelerinin krallığını geri alma umuduyla Riyad'a doğru yola çıktı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Masmak Sarayı'ndan bir müjdeci şöyle seslendi:

“Hüküm önce Allah'ındır, sonra İbn Suud'un.”

Kral Abdulaziz, yüzyıllar boyunca bölünmüşlük, parçalanmışlık, ayrılık ve yoksulluktan mustarip olan Arap Yarımadası'nı birleştirerek inanılmaz, efsanevi bir destan yazdı. Kral Abdulaziz ile tarihte yeni bir sayfa açıldı. Suudi Arabistan, Arap Yarımadası'nın dev gücü, Arapların ve Müslümanların başkenti haline geldi. Kadri Kalaci’nin dediği gibi; ‘Arapların Napolyon'u’ olarak tanımlanan o kral, yani İbn Suud, arkasında Avrupa'nın yarısı büyüklüğünde geniş bir krallık bıraktı. Büyük bir destanın ve yarım yüzyıl süren zihin dünyasındaki gezintilerinin ardından, kumun derinliklerinden yeni bir ulus çıkarmayı başardı. Bu olay, gerçekten de tarihte bir dönüm noktasıdır. Diplomat Hafız Vehbe bununla ilgili olarak, “Yunan mitolojisindeki kahramanlarının öykülerine benzeyen efsanevi bir öykü gibidir. Aynı zamanda bizlere İbn Suud'u çevreleyen tehlikelerin büyüklüğünü de göstermektedir” diyor.

Arapların Napolyon'u olarak tanımlanan o kral, yani İbn Suud, arkasında Avrupa'nın yarısı büyüklüğünde geniş bir krallık bıraktı. Büyük bir destanın ve yarım yüzyıl süren zihin dünyasındaki gezintilerinin ardından, kumun derinliklerinden yeni bir ulus çıkarmayı başardı.

(Kadri Kalaci)

O gün tüm Arap halkları için ilham vericiydi. İçlerindeki umudu canlandırdı. Arap ülkelerinde reform ve yeniden ayağa kalkmaya yönelik ilerleme ve hareket ruhunu yaydı. Bu nedenle ABD’li yazar Edward Peking şöyle diyor:

“Arap halklarının uyanışının sırrını anlamak için İbn Suud'un karakterini araştırmalıyız. Çünkü Arap Yarımadası’nda ortaya çıkan bu adam Arapları birleştirdi, onları harekete geçirdi ve canlı bir organizma haline getirdi. Mısır, Suriye ve Filistin'de gerçekleşen her ayaklanmada onun sesini duyarız. Tüm Arapların kulaklarında Kral Abdulaziz'in sesi çınlar.”

Kral Abdulaziz'in kişiliğinin ve krallığı birleştirme projesinin Arapların ruhu üzerindeki etkisini gösteren ve Arap ülkelerinin ilerlemesi için gerekli umudu canlandıran faaliyetleri arasında araştırmacı Kasım er-Ruveys’in ‘Şekib Arslan'ın Fikirleri ve Biyografisi’ adlı kitabında bahsettikleri zikredilebilir. Öyle ki er-Ruveys, kitabında eşsiz bir tarihi olaya da değinmiştir. Suriye Ulusal Bloğu önderleri, kendilerini Suriye devriminin en önde gelen gruplarından biri olarak takdim ederek Kral Abdulaziz'den Suriye'nin sömürgecilikten kurtarılması ve oğlunun kendilerine kral olarak atanması için yardım talebinde bulunmuştur. Bu olay tüm çıplaklığıyla bu kitapta anlatılıyor.

Fotoğraf Altı: Kral Abdulaziz'in adamlarının Riyad'ı geri almak için yola çıkarken çekilen görüntüleri, Suudi Arabistan, 1910.
Kral Abdulaziz'in adamlarının Riyad'ı geri almak için yola çıkarken çekilen görüntüleri, Suudi Arabistan, 1910.

Necid ve Hicaz bölgeleri, 1920'lerde yabancı sömürgeciliğine karşı mücadele eden Arap devrimcilerinin kalbinde derin ve güçlü bir yere sahipti. Bölgede yabancı güçler tarafından sömürgeleştirilmemiş neredeyse tek bağımsız Arap ülkesi Suudi Arabistan olduğu için, Kral Abdulaziz diğer Arap ülkelerinin bağımsızlığına son derece düşkündü. Kral Abdulaziz, Arap toplumlarının özgürlüklerini garanti altına alan ve varlıklarını koruyan her türlü eylemi destekledi. Tüm Arap ülkelerine her düzeyde yardım etmek ve desteklemek için hiçbir çabadan kaçınmadı.

Bağımsızlığın korunması

Şekib Arslan onun hakkında şöyle diyor:

“Daha sonra İbn Suud'un Arapların haklarını ihmal etmediğini ve yarımada üzerindeki yabancı etkisini azaltmak için çaba gösterdiğini doğrulayan bazı gizli yazışmalar gördüm.”

Ayrıca Arslan, 1930 yılında da şunları söyledi:

“Eğer Allah, Arap Yarımadası'nın kalbinde Arap bağımsızlığını korumak için Abdulaziz bin Suud'u görevlendirmeseydi, Frenklerin kılıçları şimdiye kadar Arapların boyunlarında olurdu. İbn Suud’da, yüzünde kahramanlık ifadesi olan yakışıklı bir kral ve gerçek Arap bağımsızlığı giysisini giyerek halkının ihtiyaçlarına koşan cesur bir hükümdar gördüm. Bu yüzden kulaklarımın duyduğundan daha fazlasını gözlerim gördüğü için Allah'a şükrettim. Bu ulusun geleceği konusunda ümitvar oldum.”

Araştırmacı er-Ruveys, Kral Abdulaziz'in Suriye-Arap Devrimi ile ilişkisine dair incelemelerinde bu durumu doğruluyor:

“Kral Abdulaziz, 1920’li yılların ortalarında patlak veren Büyük Suriye Devrimi’yle ilgilendi. Özellikle de Fransızların devrimci güçler üzerindeki kısıtlamaları ve baskısı, başta Sultan el-Atraş liderliğindeki devrimci grupların ve liderlerinin Suriye topraklarını terk etmek zorunda kalarak önce Ürdün’e daha sonra da İngilizlerin baskısıyla Suudi Arabistan’a sığınmalarına yol açtıktan sonra Kral Abdulaziz’in ilgisi daha da belirgin hale geldi.”

Diğer yandan Suriyeli tarihçi Emin Said, Kral Abdulaziz hakkında yazdığı ‘Suudi Devleti Tarihi’ adlı kitabında bu konuya değinmiştir:

“1925-1927 Büyük Suriye Devrimi Fransa’ya karşı gerçekleştiği esnada Kral Abdulaziz’den büyük miktarda mali yardım alındı. Aynı zamanda Kral Abdulaziz ülkesinin doğusunun ve sınıra yakın olan Cevf, Sakaka ve Karyetü’l Malah’ın kapılarını Suriyeli mücahitlere açtı. Böylece onlar da güvenli bir şekilde buraya yerleştiler.”

İbn Suud’da, yüzünde kahramanlık ifadesi olan yakışıklı bir kral ve gerçek Arap bağımsızlığı giysisini giyerek halkının ihtiyaçlarına koşan cesur bir hükümdar gördüm.

(Şekib Arslan)

Şekib Arslan, İbn Suud'un tutumundan minnettarlıkla bahsederek bunu doğruluyor:

“İngilizler Suriyeli devrimcileri Azrak'ı terk etmeleri ya da Fransızlara teslim olmaları konusunda uyardığında, yaklaşık bin kişi teslim olmaya zorlandı. Ancak iki kardeş Adil ve Sultan el-Atraş ve diğer komutanlar teslim olmayı reddederek İngilizlere şöyle dediler: ‘Biz, İbn Suud'un topraklarına gideceğiz. Çünkü orada bize karışmaya hakkınız yok. İbn Suud'un topraklarında bize karşı en ufak bir kontrol hakimiyetiniz yok.’ Böylece Vadi el-Sirhan'a doğru yürüdüler. Nabek Vahası'nın tadını çıkardılar ve o gerçek Arap bayrağının gölgesine sığındılar. Yaklaşık bin beş yüz kişiydiler. Eğer İbn Suud'un gölgesi olmasaydı, hiçbir yere yerleşemezlerdi ve yeryüzünün tüm genişliğine rağmen arazi onlara dar gelmeye başlardı. Fransızlardan koruma istemedikçe Suriye'ye giremezlerdi. Ne Filistin ne Ürdün ne de Irak onları kabul edemezdi. Yemen'e ise gidebilecek hiçbir yolları yoktu.”

Arslan bu ifadeleriyle Kral Abdulaziz’in harikulade tutumunu gözler önüne seriyor.

Fotoğraf Altı: Kral Abdulaziz.
Kral Abdulaziz.

Er-Ruveys söz konusu döneme ilişkin şunları söylüyor:

“Suriyeli vatanseverler (Ulusal Blok), İbn Suud'un etkili yardımıyla bağımsız bir Suriye görmeyi arzuluyorlardı. Bir Fransız raporunda, Suriyeli vatanseverler ile İbn Suud arasındaki ilişkinin geçmişinin 1926'ya kadar uzandığı, ancak Kurucu Meclis çalışmaları askıya alınıp 1928'de Yüksek Komisyon ile görüşmeler kesilince tekrar İbn Suud'a döndükleri belirtiliyor. Bu raporda, Şekib Arslan'ın Nisan 1929'da Hac için Mekke'ye gitmek üzere Cenevre'den ayrıldığı kaydedilmiş. Arslan, Suriye Krallığı'nın ilanını kabul eden ve İbn Suud'un oğlunu kral olarak atayan bir konferansa başkanlık etmek için Filistin'e uğramayı planlasa da bu çabası, İngilizlerin Filistin'e girişini engellemesiyle boşa çıkmıştır.”

Fransız raporuna göre Arslan’ın Hicaz'da uzun süre kaldığı sırada Halid el-Hekim, Yusuf Yasin, Fuad Hamza ve diğerleri gibi İbn Suud'un yakın çevresini milliyetçilerin tezleri etrafında seferber etti. Ancak Arslan, meseleyi İbn Suud’a açtığında İbn Suud, meselenin ertelenmesi gerektiğini söyledi. Arslan, 18 Mayıs 1929'da Fevzi Gazi'ye bu konuda bir mektup yazdı. Ulusal Blok, Baalbek'te bir toplantı düzenledi. İbn Suud'a bir mektup yazarak Suriye'de monarşi ilan etme ve bunun için oğlunu aday gösterme kararını bildirdi.

1925-1927 Büyük Suriye Devrimi Fransa’ya karşı gerçekleştiği esnada Kral Abdulaziz’den büyük miktarda mali yardım alındı. Aynı zamanda Kral Abdulaziz ülkesinin doğusunun ve sınıra yakın olan Cevf, Sakaka ve Karyetü’l Malah’ın kapılarını Suriyeli mücahitlere açtı. Böylece onlar da güvenli bir şekilde buraya yerleştiler.

(Emin Said)

El-Hekim 10 Ekim 1929'da Şam'a döndükten sonra bu fikir tekrar gündeme geldi ve konuya dair İbn Suud'dan teyit almak için el-Ahsa'ya gitti. El-Hekim'in önerisi üzerine İbn Suud, kuvvetlerini organize etmesi için Fevzi el-Kavukçu'yu çağırdı ve bir dizi Suriyeli subayla anlaştı. Mısır ve Filistin'de İbn Suud'un Arap birliğini sağlayacağına dair kampanyalar başlatıldı. Ocak 1930'da İbn Suud’un Necid'de krallığını ilan etmesi vesilesiyle telgraflar gönderildi.

Büyük Suriye Devrimi'nin sona ermesinin ardından Fransa, Suriye halkını, yönetim biçimini onaylayacakları bir ulusal meclis seçmeye çağırdı. Şeyh Kâmil Kassab, Suriye tarihinin bu kritik döneminde Suudi Arabistan'dan yardım istemek için aceleyle geldi. Kral'a Suriye'yi kurtarma görevini üstlenerek, Suriye'yi kurtardıktan sonra, tahtına oturmasını ve teşekkürlerini kabul etmesini teklif etti. Ama Kral Abdulaziz sert bir şekilde şöyle dedi:

“Milli ve dini geleneklerimiz yabancıların himayesi altında bir tahtı kabul etmemi engelliyor.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla’dan çevrildi.



Infantino, Şarku’l Avsat'a konuştu: Dünya, Suudi Arabistan'da düzenlenecek 2034 Dünya Kupası'nı keyifle izleyecek

TT

Infantino, Şarku’l Avsat'a konuştu: Dünya, Suudi Arabistan'da düzenlenecek 2034 Dünya Kupası'nı keyifle izleyecek

Infantino, Şarku’l Avsat'a konuştu: Dünya, Suudi Arabistan'da düzenlenecek 2034 Dünya Kupası'nı keyifle izleyecek

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) Başkanı Gianni Infantino, Suudi Arabistan’ın küresel futbol sahnesinde önemli bir merkez hâline geldiğini söyledi. Son yıllarda yaşanan farklı ve hızlı dönüşümün, uluslararası düzeyde etkili bir varlık ortaya çıkardığını belirten Infantino, Suudi Arabistan'da dünyanın önde gelen futbol yıldızlarını bünyesinde barındıran küresel nitelikte bir yerel lig oluştuğunu ifade etti. Infantino, söz konusu ligin dünyadaki en iyi üç lig arasına girme yolunda ilerlediğini kaydetti.

zxcvf
FIFA Başkanı Gianni Infantino, Suudi Arabistan liginin dünyanın en iyi üç liginden biri olma yolunda ilerlediğini iddia etti. (Şarku’l Avsat)

Infantino, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Suudi Arabistan Milli Takımı’nın 2022 Dünya Kupası’nda Arjantin karşısında elde ettiği çarpıcı sürprizin ardından, 2026 Dünya Kupası’nda da İspanya karşısında benzer bir başarıyı tekrarlayabilecek kapasiteye sahip olduğunu söyledi. Infantino, Suudi futbolunun yalnızca A Milli Takım düzeyinde değil, alt yaş grupları seviyesinde de dikkat çekici bir gelişim gösterdiğini vurguladı. Aynı zamanda ülkedeki kadın futbolunun da, son yıllarda futbol otoritelerinin bu alana verdiği ilgi sayesinde daha güçlü bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu ifade etti.

Öte yandan Infantino, Suudi Arabistan’ın 2034 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olmasının kendisine kişisel bir mutluluk verdiğini belirterek, Suudi Arabistan’ın misafirperver bir ülke olduğunu, köklü bir kültüre, zengin bir mutfağa ve özgün bir halka sahip bulunduğunu, tüm bu unsurların büyük futbol organizasyonunun başarısına katkı sağlayacağını dile getirdi.

fvg
FIFA Başkanı Gianni Infantino, Suudi Arabistan milli takımının Dünya Kupası'ndaki sürprizlerini tekrarlayabilecek kapasitede olduğunu söyledi. (Şarku’l Avsat)

* Son yıllarda Suudi Arabistan'daki spor hareketinin, özellikle Ronaldo ve Benzema gibi büyük yıldızların transferiyle birlikte, küresel futbol haritası üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Suudi Arabistan, Cristiano Ronaldo ve daha birçok yıldızın varlığıyla modern futbolun güçlü bir merkezi haline geldi. Ancak sadece yıldız transferlerini değil, yerel futbolun ve Suudi Arabistan Milli Takımı’nın gücünü de unutmamak gerekiyor. Son Dünya Kupası’nda Arjantin’e karşı alınan zafer de bunun önemli bir göstergesi. Tüm bunlar, Suudi Arabistan’ı küresel futbol arenasında etkili bir güç haline getirdi ve bu son derece olumlu bir gelişme. Dünyanın her yerinde futbola ihtiyaç var ve ben Suudi futbolunun büyümeye devam etmesini, her geçen gün daha da iyi hale gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum.

df
Suudi Arabistan'da düzenlenecek 2034 Dünya Kupası, tüm dünyanın konuşacağı bir turnuva olacak. (Şarku’l Avsat)

* Sizce Suudi Arabistan Milli Takımı, 2026 Dünya Kupası'nda elde ettiği başarıyı İspanya'ya karşı tekrarlayabilecek mi?

Bu gerçekten ilginç bir soru. Bence her şey mümkün. Elbette grup zorlu, ancak Suudi Arabistan, herhangi bir rakibi yenebileceğini gösterdi. Bu nedenle taraftarlar, oldukça heyecanlı ve çekişmeli bir mücadele izlemeyi bekleyebilir.

* Suudi Arabistan Ligi'ni bugün dünya genelindeki en iyi liglerle kıyasladığınızda hangi seviyede görüyorsunuz?

Bugün geldiğimiz nokta, Suudi Arabistan Ligi’nin dünyanın en iyi üç ligi arasında yer alma yolunda olduğunu söylememizi sağlıyor. Bu hedefler yüksek, ama kesinlikle mümkün. Taraftarların coşkusunu görüyoruz, modern futbol stadyumlarını görüyoruz. Ayrıca 2034 Dünya Kupası ve Asya Kupası hazırlıkları kapsamında inşa edilen yeni altyapıyı da gözlemliyoruz. Çok sayıda oyuncu Suudi Arabistan’da oynamak için geliyor.

Genç yeteneklerin gelişimini ve Suudi Arabistan Ümit Milli Takımı’nın her geçen gün güçlendiğini görüyoruz. Ülkedeki futbol kültürü zaten oldukça güçlü. Bu nedenle lig büyüyor ve etkisi artıyor; sadece Suudi Arabistan’da değil, Avrupa, Amerika ve Asya’da da varlığı hissediliyor. Herkes Suudi Arabistan Ligi’nden söz ediyor. Bu durum, dünyanın pek çok diğer ligi için geçerli değil. Lig sürekli gelişiyor ve giderek daha iyi hâle geliyor.

sdv
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 2034 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmak üzere hazırlanan sözleşmeyi imzalarken (Şarku’l Avsat)

* Suudi Arabistan’ın 2034 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olması hakkında ne düşünüyorsunuz?

FIFA’nın, Suudi Arabistan’a 2034 Dünya Kupası’nı verme kararını geçen yıl oybirliğiyle almış olmasından dolayı çok mutluyum. Bu karar, tüm futbol dünyasının Suudi Arabistan’da Dünya Kupası düzenlenmesini onayladığı anlamına geliyor. Bu organizasyon, Suudi Arabistan’ı tamamen yeni bir seviyeye taşıyacak ve elbette hem ülkedeki topluma hem de Suudi Arabistan’ın uluslararası imajına güçlü bir etki yapacak.

Suudi Arabistan, misafirperver bir ülke, köklü bir kültüre, zengin bir mutfağa ve özel bir halka sahip. Dünya, Suudileri tanımak ve Suudi misafirperverliğini deneyimlemek istiyor; işte bu tam olarak gerçekleşecek. Ülkenin şimdi hazırlık için sekiz yılı var ve yapılacak çok iş bulunuyor. Ancak Suudi Arabistan kesinlikle dünyanın gelişine hazır olacak ve dünya 2034’te Suudi Arabistan’da bulunmaktan büyük keyif alacak.

xc
FIFA Başkanı Gianni Infantino, Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinin açıklandığı törende (Şarku’l Avsat)

* Suudi Arabistan’ın, uluslararası büyük spor organizasyonlarına ev sahipliği yapması ve yıldız oyuncuları çekmesiyle yaşadığı büyük dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu, Suudi Arabistan’da birkaç yıldır devam eden gerçek bir dönüşüm. Ülke, sadece futbolda değil, sürekli olarak farklı spor etkinliklerine ev sahipliği yapıyor; bunlar arasında boks, tenis ve çok sayıda diğer organizasyonlar yer alıyor. Bu etkinlikler yalnızca Suudiler, Ortadoğu veya Arap dünyası tarafından değil, tüm dünya tarafından takip ediliyor.

Bu durum, Suudi Arabistan gibi büyük bir ülkenin sadece bölgesel değil, küresel çapta ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, Suudi Arabistan’ın tarihi bir adım attığını düşünüyorum. Bu vizyon, elbette Kral Selman, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve onların ekibi tarafından şekillendirildi. Amaç, ülkeyi dünyaya açmak ve Suudi Arabistan’ı sadece politik ve ekonomik alanda değil, spor alanında da istikrarlı ve etkili bir konuma taşımak.

zsx
FIFA Başkanı Gianni Infantino, Suudi Arabistan'da kadın futbolunun gelişimini övdü. (AFP)

* Suudi Arabistan kadın futbolunun son dönemde elde ettiği başarıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu durumdan gerçekten çok mutluyum ve bence insanlar bu konuyu yeterince konuşmuyor. Suudi Arabistan’ın kadınlar futbol ligi kurma kararı çok önemli bir adım. İki yıl önce Suudi Arabistan Kadınlar Ligi maçlarından birine bizzat katıldım; maçta 4 bin kişi vardı. Maç çok iyiydi ve milli takım artık uluslararası maçlara katılabilecek düzeyde. Takım, sadece birkaç yıl önce dördüncü maçını oynuyordu ve o zamandan bu yana 40’tan fazla karşılaşma yaptı. Şu anda, sanırım, FIFA sıralamasında 161. sırada yer alıyor ve sürekli yükseliyor.

Dünyanın, Suudi Arabistan gibi bir ülkenin kadın futboluna ev sahipliği yapmasının ne kadar büyük bir etki yarattığını fark edip etmediğini bilmiyorum. Bu çok önemli, cesur bir adım ve Suudi Arabistan Futbol Federasyonu ile ülke için büyük bir kazanım. Kadın futbolu Suudi Arabistan’da daha da büyüme potansiyeline sahip. FIFA olarak biz de bu ülkede kadın futbolu turnuvaları ve etkinlikleri düzenlemeyi arzu ediyoruz.

* Suudi Arabistan Milli Takımı’nın maçlarını izlediniz; taraftarlar ve stadyum atmosferi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Muhteşem. Gerçekten muhteşem ve olağanüstü bir atmosfer vardı. Suudi Arabistan, köklü bir futbol kültürüne sahip ve bu yeni bir durum değil; yılların birikimi sonucu oluşmuş bir gelişim. Milli takım ve kulüp maçlarında taraftarları izlediğinizde, 90 dakika boyunca tezahürat yaptıklarını ve coşkuyla maçı takip ettiklerini görüyorsunuz.

* Suudi Arabistan Kalkınma Fonu, FIFA aracılığıyla stadyumların geliştirilmesi için 1 milyar dolara kadar kredi sağlayacak. Hangi ülkeler bu girişimden yararlanacak ve koşullar neler olacak?

Elbette birçok ülke bu destekten faydalanacak. Lübnan, senin bir Lübnanlı gazeteci olman vesilesiyle özel bir örnek; kesinlikle modern, gelişmiş ve yüksek standartlarda yeni bir stadyuma sahip olmalı. Bu, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’a verdiğim bir söz. Bu destek, Suudi Arabistan Kalkınma Fonu veya başka bir proje aracılığıyla olabilir, detayları daha sonra göreceğiz.

Dünya genelinde birçok ülke, bir stadyuma bile sahip değil. Sadece Afrika’da 20’den fazla ülke milli takım maçlarını kendi topraklarında oynayamıyor. Lübnan, Asya’da kendi sahasında maç oynayamayan ülkelerden biri; başka ülkeler de benzer sorunlar yaşıyor.

FIFA Başkanı olarak benim hedefim, her ülkede en az bir stadyumun uluslararası maçlara ev sahipliği yapabilmesini sağlamak. İşte bunu başarmak istiyoruz ve Suudi Arabistan Kalkınma Fonu ile doğru ortaklığı bulduk. Bu bir kredi; yani geri ödeyeceğiz, ancak bu, stadyum inşasına yatırım yapmamıza imkân tanıyor. Toplamda 1 milyar dolara kadar yatırım yapılacak ve düzenlemeler ile rehberler gelecek yıl başında ilan edilecek.

FIFA’nın önceliği, maçlarını kendi sahasında oynayamayan ülkelere yönelmek olacak. Bu sayede her ülkenin çocukları ve halkı, kahramanlarını kendi ülkelerinde futbol oynarken izleyebilecek. Bu çok özel bir durum ve futbolun gelişimi üzerinde büyük bir etki yaratacak.

axsdf
FIFA Başkanı Gianni Infantino, dünyanın Suudi Arabistan'da düzenlenecek 2034 Dünya Kupası'nı keyifle izleyeceğine inanıyor. (Reuters)

* Bu projeden yararlanacak ülkelerin yerine getirmesi gereken koşullar neler? FIFA’ya araziyi mi tahsis etmeleri gerekiyor?

Evet. Biz stadyumun inşasını finanse edeceğiz. Tek ihtiyacımız olan arazi. Arazi ücretsiz olarak sağlanmalı. Ayrıca stadyuma ulaşım yolları, su ve elektrik bağlantıları da temin edilmeli. Geri kalan her şeyi biz sağlayacağız. Böylece her ülkede bir futbol mücevheri yaratacağız.

* Gianni Infantino’nun kaç pasaportu var ve Lübnan pasaportu sizin için ne ifade ediyor?

(Gülerek) Birkaç pasaportum var; Lübnan, İtalya ve İsviçre. Lübnan pasaportu benim için kalben Lübnanlı olmak demek. En önemli husus bu.

* Bu röportajın sonunda Arap dünyasındaki futbolseverlere bir mesajınız var mı?

Arapçam çok iyi değil… “Ben Lübnanlıyım, biraz Arapça konuşuyorum, mutlu bir yıl dilerim.” Başka ne söylememi istersiniz?

* İngilizce olarak Arap dünyasındaki futbolseverlere bir mesaj verebilir misiniz?

Tabii. Belki Arap taraftarların farkında olmadığı bir konu var: Gelecek yıl Dünya Kupası’na 7 Arap ülkesi katılacak. Bu, şimdiye kadar bir dil açısından en yüksek sayı. Irak’ın da katılma şansı hâlâ var; eğer katılırsa, Arapça konuşan ülke sayısı 8 olacak. Bu da demek oluyor ki, Dünya Kupası’nda Arapça konuşulacak. Arapça, gelecek yıl Kuzey Amerika’da en çok konuşulan dillerden biri olacak. Bunu dört gözle bekliyorum; çünkü Araplar oyuna eşsiz bir tutku getiriyor. Çok teşekkür ederim. Beni takip edin, ben Gianni Infantino.


Faysal bin Ferhan ve Safadi bölgesel ve uluslararası gelişmeleri ele aldılar

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Riyad'da Ürdünlü mevkidaşı ile yaptığı görüşmede (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Riyad'da Ürdünlü mevkidaşı ile yaptığı görüşmede (SPA)
TT

Faysal bin Ferhan ve Safadi bölgesel ve uluslararası gelişmeleri ele aldılar

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Riyad'da Ürdünlü mevkidaşı ile yaptığı görüşmede (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Riyad'da Ürdünlü mevkidaşı ile yaptığı görüşmede (SPA)

Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Dr. Ayman Safadi, resmi bir ziyaret için Riyad'a geldi.

Riyad'daki Kral Halid Uluslararası Havalimanı'na varışında, kendisini Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid bin Abdulkerim el-Hureyci karşıladı.

sdfr
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı, Ürdün Dışişleri Bakanı'nın Riyad'a gelişi sırasında kendisini karşılarken (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı, Ürdün Dışişleri Bakanı'nın Riyad'a gelişi sırasında kendisini karşılarken (SPA)Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, dün Riyad'da Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri ve Gurbetçiler İşleri Bakanı Ayman Safadi'yi kabul etti.

Görüşmede, iki ülke arasındaki kardeşlik ve tarihi ilişkiler gözden geçirildi ve çeşitli alanlarda ortak iş birliğini geliştirme fırsatları ele alındı.

ght
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Riyad'da Ürdünlü mevkidaşıyla yaptığı görüşme sırasında (SPA)

Bölgesel ve uluslararası alandaki son gelişmeler ve bunlara ilişkin çabaların koordinasyonu da görüşüldü.


Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Pakistan Ordusu Başkomutanına Birinci Sınıf Kurucu Nişanı'nı takdim etti

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Pakistan Ordusu Başkomutanına Kurucu Nişanı verdi, (SPA)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Pakistan Ordusu Başkomutanına Kurucu Nişanı verdi, (SPA)
TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Pakistan Ordusu Başkomutanına Birinci Sınıf Kurucu Nişanı'nı takdim etti

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Pakistan Ordusu Başkomutanına Kurucu Nişanı verdi, (SPA)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Pakistan Ordusu Başkomutanına Kurucu Nişanı verdi, (SPA)

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman bin Abdulaziz, Pakistan Ordusu Başkomutanı Mareşal Asim Munir'e, Kral Selman bin Abdulaziz'in emri doğrultusunda, dostluk ve ortak iş birliği bağlarını pekiştirme ve güçlendirme, ayrıca Suudi Arabistan-Pakistan ilişkilerini geliştirme konusundaki seçkin çabaları nedeniyle Birinci Sınıf Kral Abdulaziz Madalyası'nı takdim etti. Bu tören, Suudi Savunma Bakanı'nın dün Riyad'daki makamında Pakistan Ordusu Başkomutanını kabulü sırasında gerçekleşti.

fr
Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Pakistan Ordusu Başkomutanına Kurucu Nişanı verdi, (SPA)  

Prens Halid bin Selman, Mareşal Asim Munir'i, Pakistan Ordusu Başkomutanlığına atanması nedeniyle tebrik ederek başarılar diledi.

Görüşmede, Suudi Arabistan-Pakistan arasındaki tarihi ilişkiler, iki kardeş ülke arasındaki savunma alanındaki stratejik iş birliği gözden geçirildi ve uluslararası barış ve güvenliğin temellerinin atılması çabalarının yanı sıra ortak ilgi alanlarına giren diğer konular ele alındı.

Toplantıya Savunma Bakan Yardımcısı Prens Abdulrahman bin Muhammed bin Ayyaf, Genelkurmay Başkanı Korgeneral Feyyad bin Hamid el-Ruveyli, Savunma Bakanı İstihbarat İşleri Danışmanı Hişam bin Abdulaziz bin Saif ve İslamabad'daki Suudi Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Tuğgeneral Bender bin Hamad el-Hakbani katıldı.

Pakistan tarafında ise Pakistan'ın Krallık Büyükelçisi Ahmed Faruk, , Savunma Kuvvetleri Komutanı Sekreteri Tümgeneral Muhammad Javad Tariq ve Pakistan'ın Krallık Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Tuğgeneral Muhsin Javed katıldı.