Eski Suriye Dışişleri Bakanı Haddam’ın günlükleri 5: Bush, Avn’ın ‘engel’ olduğunu bildirdiği bir mektup gönderdi… Esed bunu isyanı sonlandırmak için bir ‘yeşil ışık’ olarak nitelendirdi

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 3 Aralık 2008’de Şam’da iken (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 3 Aralık 2008’de Şam’da iken (AFP)
TT

Eski Suriye Dışişleri Bakanı Haddam’ın günlükleri 5: Bush, Avn’ın ‘engel’ olduğunu bildirdiği bir mektup gönderdi… Esed bunu isyanı sonlandırmak için bir ‘yeşil ışık’ olarak nitelendirdi

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 3 Aralık 2008’de Şam’da iken (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 3 Aralık 2008’de Şam’da iken (AFP)

1990 yılını Ekim ayında General Mişel Avn’ı, Baabda Sarayı’ndan çıkarma operasyonunun Şam ile Washington arasında yapılan bir anlaşmanın bir sonucu olduğu izlenimi hakimdi. Söz konusu anlaşmaya göre Washington, Avn'ı ortadan kaldırma ve Lübnan'a el koyma yetkisi karşılığında, Suriye'nin, Irak'ın Kuveyt'i işgalini engelleme operasyonunda güçlerine kısmen yardımda bulunacaktı.
1989 yılının sonu 1990 yılının başında Washington ve Şam arasında çok sayıda diplomatik temas gerçekleştirildi. Görüşmelerde, ABD Büyükelçisi Edward Djerejian, dönemin ABD Başkanı George W. Bush ve Dışişleri Bakanı James Baker’ın mesajlarını dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esed, Devlet Başkanı Yardımcısı Abdulhalim Haddam ve Dışişleri Bakanı Faruk Şara’ya iletti.
Abdulhalim Haddam, Şarku’l Avsat tarafından yayınlanan anılarının bugünkü bölümünde 13 Ekim 1990’da Avn’a yönelik askeri operasyondan önce ikil ve uluslararası zeminin hazırlanması ve Suriye’nin Kuveyt’in kurtuluşuna katkısından sonraki bu yazışmalar ve Esed’in Lübnan Cumhurbaşkanı İlyas Haravi ile gerçekleştirdiği görüşmelerin ayrıntıları anlatıyor.
29 Kasım’da Şara, Djerejian’a Avn’ın bir ‘asi’ ve devletin onunla bu esas üzerine ilgilenmesinin hakkı olduğunu söyledi. Ayrıca devletin isyanını sona erdirme çabalarını engellemenin, Lübnan'daki krizin devam etmesi ve kan dökülmesine devam etmesi anlamına geldiğini bildirdi.
1989 yılının aralık ayında Şara, Bush’tan Lübnan’daki durumu normalleştirmek ve yeni Cumhurbaşkanı Haravi ve Selim Hoss hükümeti tarafından temsil edilen Lübnan meşruiyetini desteklemek için Lübnan’daki son gelişmeler ve yaptığımı temaslar hakkında bilgi vermek ve 1989 yılında imzalanan Taif Anlaşması’nıın uygulanmasını engelleyen faktörleri ortadan kaldırmak için Esed’e gönderilen bir mektup teslim aldı. Bush mektubunda, “Yeni meşru otoriteyi güçlendirmenin, Lübnan’ın birliğini yenden tesis etmenin ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasının önündeki en büyük engelin General Avn olduğu herkes tarafından anlaşıldı” ifadelerine yer verdi.
Buna karşılık, François Sher, 28 Kasım’da Şam’a bir ziyarette bulunarak dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand tarafından gönderilen bir mektubu iletti. Söz konusu mektupta General Avn’ın Lübnan’da bir engel olduğunu ve kendisiyle Taif Anlaşması’nı desteklemek ve Lübnan’daki yeni meşru otoriteye bağlılık göstermesi için gerçekleştirilen tüm temasların başarısız olduğunu, buna rağmen Fransız hükümetinin temaslarını sürdürdüğü ifade edildi. Ancak Fransız hükümetinin, Avn’ı tutumundan vazgeçmeye ikna etmek için barışçıl yöntemler kullanılmaya devam edilmesi gerektiğini düşündüğü belirtildi.
2 Ağustos 1990 tarihinde Irak kuvvetleri Kuveyt’i işgal etti. Öncelikleri değiştiren bu işgal nedeniyle bölgede büyük bir deprem meydana geldi. Ayrıca işgalin ciddiyeti ve doğurabileceği sonuçlar nedeniyle Arap ülkeleri özellikle de Suriye, yönünü Körfez’e çevirdi. Yeni durumun Irak hükümeti tarafından desteklenen Avn’ı zayıflattığı konusunda şüphe yok. Bazı Arap ülkeleri Irak’ın uyguladığı baskı nedeniyle ona yakınlık gösteriyordu. İşgal ortaya yeni bir durum çıkardı. Durum Mişel Avn açısından daha da zorlaştı.
29 Ağustos’ta Devlet Başkanı Hafız Esed, Lübnan Cumhurbaşkanı Haravi’yi kabul etti. Toplantı tutanağına göre Haravi, bazı Lübnanlıların sorunun dışarıdan kaynaklandığını söylemesine rağmen Suriye’nin anayasal reformları onaylayarak anayasa ile ilgili sorunu aşmaya yardım etmesi dolayısıyla teşekkürlerini sundu.  Suriye’nin kabul edilmesinde önemli rol oynadığı Taif Anlaşmasına ulaşana kadar geçen süreç hakkında bilgi veren Haravi, Taif Anlaşması’nın arzuladıkları bir şey olmadığını ancak savaşın sona ermesi açısından bir çözüm olduğunu dile getirdi. Taif Anlaşması’nın uygulanmasının ileriye doğru atılmış büyük bir adım olduğuna işaret etti.
Durumun nasıl düzeltileceğini soran Haravi, hükümetin 11 Temmuz’da desteklenen bir bildiri yayınladığını ifade etti. Bazı politikacıların itirazlarına rağmen Avn ile temaslarda bulunduğundan ve tüm bu çabaların bir sonuç vermediğinden bahseden Haravi, Avn’ın faaliyetlerini sürdürüp durumu zorlaştırdığının altını çizdi. Ayrıca Avn’ın reformları tamamlaması gerektiğini ifade etti. Devletin bu alandaki rolüne işaret eden Lübnan Cumhurbaşkanı, Avn’ın görevinde kalmasının büyük bir sorun olduğunu belirtti. Bu nedenle Körfez’deki olayların ne zaman sona ereceğini bilmediğini ABD’lilerin uzun soluklu bir varlık süreci olduğuna dikkat çekti.
Haravi söz konusu görüşmede ayrıca “Kahire'de General Hikmet eş-Şihabi (Genelkurmay Başkanı) ve Komutan Muhammed Said Bayrakdar’ın da hazır bulunduğu birçok toplantı gerçekleştirdik. Söz konusu toplantılardan birinde Ordu Komutanı Emil Lahud’un 8 bin asker istihdam etmesine yeşil ışık yaktınız. Bayrakdar, Lahud’a “Size topçu, silah ve mühimmat desteğinde bulunacağız” dedi. Ümidimiz, Avn’dan kurtulmak. Yalnızca gövde gösterisinin bile onun çökmesine neden olacağına inanıyorum” dedi.
Bunun ardından Selim Hoss, Avn’ın varlığının her şeye aykırı olduğunu dile getirdi. Avn’ın bölgedeki durum üzerine bahis oynadığına işaret etti.
Esed, “Ortada Avn’dan başka sorun yok mu? diye sordu. Haravi, “Gidişi çözümün başlangıcı olacak. Ardından yeni bir bakanlık kuracağız” şeklinde yanıt verdi. Esed, “Diğer bölümlerin (Lübnan Kuvvetleri’ne atıfta bulunuyor) askeri bir çabaya ihtiyacı yok mu?” dedi. Haravi, “Velid Canbolat ve Nebih Berri konusunda yardımınızla sorun çözüldü. Samir Caca ile ilgili sorun var” şeklinde konuştu.
Söze girip Caca’nın manevraları, mektupları ve düşmanca, bölücü söylemlerinden bahsettim.
Esed yeniden sözü alarak “Sizinle yaşıyoruz. Düşünce ve hisleriniz paylaşıyoruz. İsteklerinize karşı değilim. İzlenimime göre Fransızların tutumu olumlu değil. Gerçek tutumların öğrenmek için onlarla iletişime geçmek gerekiyor. Avn’a yapışmış durumdalar.  Çözüm konusuna gösterdiğimiz ilgi sizinkinden az değil. Bölgede durum tehlikeli. Bu nedenle çözüme eskisinden daha çok önem veriyoruz. Lübnan’ın sorununun bizim için özel bir yeri var. Ancak bölge ülkelerinin çıkarları arasında şaşırtıcı bir çakışma söz konusu ve her devletin bir sorunu var.  Ortada bir Irak sorunu var bu konuda birçok yorum ve birçok soru işareti mevcut. Suriye’nin tutumu hiçbir sorunda değişmedi. Başkaları da bizim daha önce konuştuğumuz gibi Irak hakkında konuşuyor. Bazı ülkeler, (ABD'nin Irak ve Kuveyt meselesiyle ilgili olarak) ister siyasi ister askeri olsun, diğer sorunların, yaptıkları düzenlemeleri etkilememesini diliyor. Biliyorsunuz, ciddiydik. Askeri güç gönderdik ve gücün zayıfladığı yönünde bir intiba oluşmaması için geri de çekmedik. Çabucak sonlandırmamız için 20 neden var. Taif cephesinin dağılmaması bizim çıkarımıza olan bir durum. Lübnan Ordusu’nun katılım göstermesine önem veriyoruz çünkü bu, onun için ilk fiziksel hareket fırsatı. Uluslararası atmosferi ve sizin fikrinizi bilmek istiyoruz çünkü bazı dünya güçleri artık stratejilerinin zarar görmesinden korkuyorlar” dedi.
Haravi, “İki konuyu ele aldınız: Birincisi, Avn’ı devirmek için askeri gereklilikler mi söz konusu? Suriye ile iş birliği içinde Lübnan Ordusu aracılığıyla Avn’dan kurtulduğumuzda herkes iş birliği içinde olacak, kimse diğerine direnmeyecektir. Uluslararası düzeyde Dışişleri Bakanlığı’nda Tony Şedid (Shadid) isminde bir çalışanım var. İki gün önce Şam’daki ABD Büyükelçiliği tarafından çağrıldı. Döndüğünde yanıma gelip Dışişleri Bakanınız Faruk Şara ile görüşen Edward Djerejian ile toplantısının tutanağını okudu. Şara kararlı, Djerejian tereddütlüydü. Tony, “Devlet bir karar aldı. Suriye’den yardım talep edeceğiz” demiş. Djerejian, ona “Bu, Lübnan hükümetinin sorumluluğundadır” şeklinde cevap vermiş. Washington Büyükelçimizi aradım ve durumu sordum. Ancak konuyla ilgili bir bilgisi yok. Körfez'deki durumu öğrenmek için Milli Güvenlik Kurulu'na gittiğini söyledi. Lübnan hakkında konuştuk. Büyükelçi bana Bush’un reformlar konusunda rahat olduğunu söyledi. Nesib Lahud, ona “Haravi, Avn sorununu çözecek” demiş. ABD’li ona, Suriye’den yardım isteyecekler mi? diye sormuş. Lahud: “Evet” demiş. ABD’li : “Biz Suriye’nin yardım edip etmeyeceğini merak ediyoruz. Suriye Batı'daki imajını korumak isteyebilir. Körfez'de (Irak'ın Kuveyt işgalini sona erdirmek için) artık bir ordusu var” diye cevap vermiş.
Sözü alıp, “Bölgedeki durum şimdi karmaşık. Irak, Kuveyt’i işgal etti. Onu Kuveyt'ten çıkaracak uluslararası bir koalisyon oluşturuldu. Bir savaş patlak vermesi oldukça ciddi bir ihtimal. Bize bildirdiklerine göre ABD’liler, Lübnan’da askeri bir operasyon gerçekleştirdiğimiz takdirde Fransa’nın koalisyondan çıkmasından endişe duyuyorlar. Körfez ülkeleri de benzer bir durumda. Lübnan’da askeri bir harekât, bazı Körfez ülkelerini endişelendiriyor. Çünkü bunun Kuveyt’i kurtarma sürecini etkilemesinden korkuyorlar” dedim.
Toplantının sonunda Esed, durumu bölgesel ve uluslararası gelişmeler ışığında inceleme taahhüdünde bulundu.
Bu görüşmeden sonra Lübnan’da gerilim arttı. Avn, Lübnan’da başak bölgelere karşı da faaliyetler başlattı. Lübnan hükümeti, kontrol altına aldığı bölgeye abluka uygulama kararı aldı. Arap Komitesi ve Lübnanlı bazı önemli isimlerin yaptığı tüm girişimler Avn ile çözüme ulaşma konusunda bir başarıya ulaşamadı.
7 Ekim 1990 tarihinde Şam’daki ABD Büyükelçisi’ni davet ettim. Tutanaklara göre aramızda şöyle bir görüşme gerçekleşti:
Büyükelçi: “Elimde bir e-posta var. New York ve Washington’daki toplantıların sonuçlarını sizinle de paylaşabilirim. Lübnan konusuyla ilgili olarak konuşacak olursam; Sayın Devlet Başkanı Yardımcısı, Bakan Şara’nın, bu konuyla ilgili sizinle görüştüğünü biliyorum. Ancak daha önce bana sorduğunuz ve Washington ile görüşmemi istediğiniz Lübnan’la ilgili başka bir konu konuşmak istiyorum. Aramızda geçen konuşmayı Washington’a aktardım ve şöyle bir cevap aldım: “Şara’nın ABD Dışişleri Bakanı James Baker ile görüşmesinde General Avn’a karşı askeri güç kullanma ihtimalinin varlığından bahsetti. Baker, Şara’ya Lübnan Meselesinin Esed ile genel bir çerçevede ele alındığını hatırlattı. Herhangi bir askeri çözümden bahsedilmediğini ifade etti” dedi.
Ben de “Doğru” dedim. Büyükelçi “Bu konunun Baker tarafından Devlet Başkanı Esed ile ele alındığını bildiren haber ve bilgiler doğru değil. Baker, Sayın Şara’ya “Aklınızda böyle bir şey varsa, bu konuyla ilgili herhangi bir öneriyi ertelemeyi istiyoruz. Suriye’nin Avn’a yönelik herhangi bir harekât yanlış anlaşılabilir. Saddam tarafından da istismar edilebilir” dedi. Şara, Baker’e, “ABD ile Suriye arasında duruma ilişkin bir anlaşma yok. Suriye de meseleye aynı şekilde bakıyor” şeklinde yanıt verdi. Sayın Haddam, bana söylediğiniz gibi Suriye şu an dikkatleri, Körfez’de olup bitenlerden farklı bir yöne çekmek istemiyor. Şara, Sayın Baker’e “ABD’nin görüşlerini ve bu konuya bakış açısını dikkate alacağımızdan şüphe olmasın” dedi” şeklinde konuştu.
Büyükelçi, sözlerine şöyle devam etti: “Şara, Dışişleri Bakanı Yardımcısı John Kelly’e Haravi ya da Ordu Komutanı’nın Suriye’nin destek vermesi kaydıyla her türlü askerî harekâtı gerçekleştireceğini söyledi. Bir başka deyişle, askerî harekât yapacak olursa bu Suriye’nin desteğiyle olmuştur. Baker, Esed’e ayrıca Haravi’ye meşru Lübnan hükümetine destek verilmesi konusunda söz verdi. Lübnanlıların şiddete başvurmadan önce birkaç kez düşünmeleri gerektiğini vurguladı. Suriye’nin müdahil olduğu herhangi bir eylemin dikkati Körfez’den uzaklaştıracağı konusunda uyarıda bulundu. Ayrıca Fransa ve Vatikan’ın Taif Anlaşması’na karşı çıkma fırsatına sahip olacağını hatırlattı. Bu nedenle Esed, Lübnanlılara Fransa ve Vatikan’ın bu durumu kullanmasına yol açmamak için istişarede bulunmalarını istedi. Kelly, “Lübnanlılara askeri harekata başvurma olasılığını sorduğumuzda ABD’nin Avn’ın bir engel olduğu konusunda hemfikir olsak da bu sürece yeşil ışık yakmakla ilgilenmiyor. Kelly ayrıca Şara’ya ABD’nin askerî harekâtı kabul etmek için hiçbir nedeni olmadığını vurguladı. Kelly, Lübnan hükümetinin son dönemde kaydettiği siyasi ilerlemeye övgüde bulundu ve bizim tarafımızda Avn’ı desteklediğimizi gösteren herhangi bir şey yok. Biz istifa etmesini istiyoruz.”
Ben sözü devraldım: “Her halükârda, Lübnan Hükümeti’nin ABD’nin tutumu hakkında başka bir izlenime sahip. Dr. Selim Hoss ve Lübnan Cumhurbaşkanı açıkça şu sonuca vardı: ABD hükümetinin bu konuda bir itirazı yok. Mesele Lübnan hükümetini ilgilendiriyor. Bizim için mesele şu ki biz de Körfez’deki durum nedeniyle şartların şu an uygun olmadığını görüyoruz. Ancak karşılaştığımız en büyük sorun, Avn ve grubu ve Lübnan’daki diğer eğilimlerin Suriye’nin Avn’ı bitirmek istemediğini söylüyorlar. Bu pratikte Taif Anlaşması’na aykırıdır. Her gün Taif ve Lübnan’daki meşruiyeti desteklemekle ilgili yüzlerce açıklama yapmamıza rağmen Lübnanlıları meşruiyeti desteklediğimize ikna etmek için başvurmadık hiçbir yol bırakmadık. Bununla birlikte, Suriye'nin konumu konusunda ciddi bir kafa karışıklığı var” dedim.
Haravi’den Taif Anlaşması’nın askıya almasını isteyen bazı tarafların varlığından bahsettim. ABD’li Büyükelçi ABD’nin buna karşı olduğunu söyledi. Haravi “ABD’nin tutumunu biliyorum. Ancak bu talep, Avn’ın görevi bırakmayı reddetmesi, ekonomik çöküş, siyasi kargaşa ve hükümette bakanlar arasında mevcut bulunan anlaşmazlıklara rağmen yapılıyor.  Bütün bunlar durumu son derece kötü hale getiriyor. Endişe ettiğimiz şey, Lübnan hükümetinin Taif Anlaşması’nın uygulanması olarak askerî harekât yapmaya karar vermesi ve resmi olarak Suriye’den yardım talep etmesidir. Bundan endişe duyuyoruz. Endişe ettiğimiz bir diğer şey de meşruiyetin çökmesidir. Bu nedenle, büyükelçinin Lübnan hükümetinin bir temsilcisini çağırmasını ve onu ABD’nin tutumundan açıkça haberdar etmesini yararlı buluyorum” dedim.
Edward Djerejian, “Yarın Lübnan hükümetinin temsilcisini çağıracağım. ABD’nin bu konudaki tutumunu ona bildireceğim ki ortada herhangi bir yanlış anlaşılma kalmasın. Lübnanlılara her zaman onlarla olduğumuzu ve şu an onları eleştirecek ya da öfkelendirecek bir durumda olmadığımızı söyleyeceğim. Lübnan hükümeti ile dolaylı ilişki kurmayı sevmiyorum. Haravi’nin göndereceği temsilciye güveniyorum. Ancak yüz yüze görüşmenin yerini hiçbir şey tutamaz. Büyükelçimizin Lübnan’a dönmesi için çalışıyor ve dua ediyorum. Dönerse günlük olarak görüş alışverişinde bulunabiliriz. Çünkü bu durum özellikle de Lübnanlılar için hayal kırıklığına neden oluyor.  Çünkü onları yıllardır tanıyorum, yoldan sapmamaları için onlarla her gün iletişim kurmanız gerekir. Benim belgelerim ve akreditasyonumla Suriye’de Devlet Başkanı Esed ile kolayca görüşebiliyorum. Fakat zamanım Haravi ile görüşmeye yetmiyor. Hükümetim Hoss ile görüşmeme izin veriyor. Bu doğru bir politika. Ancak bazı önemli konulara değineceğim. Her şeyin yazılı olacağının altını çiziyorum. Kendi el yazımla kaleme alıp şahsi temsilciyle Haravi’ye göndereceğim. En iyi yol bu, yorumlarınız için teşekkür ederim. Umarım tavrımız oldukça nettir” şeklinde yanıt verdi.
Lübnan'daki durumun gelişimi ve Körfez krizi ile ilgili olarak, Lübnan hükümetinin ısrar ettiği askerî harekât olasılığı tartışıldı. Suriye ve Lübnan askerleri arasında askeri düzeyde çeşitli toplantılar yapıldı. Bu harekatın gerçekleştirilmesi için gerekli tüm hazırlıklar yapıldı. Lübnan hükümetine Suriye’nin katılımının, Lübnan tarafından yapılması gereken bir talep gerektirdiğini, böylece harekatın meşru bir çerçevede olacağını ve gelecekteki olumsuz kampanyaların önünü keseceğini bildirdik. 1976’da Cumhurbaşkanı Süleyman Franjiye ve Lübnan Cephesi’nin talebi üzerine Lübnan’a girmemize rağmen aylar sonra bu Cephe Suriye aleyhine kampanyalar başlattı ve güçlerimize karşı muharebe operasyonlarına katıldı. Daha sonra ABD'nin Körfez'deki tüm yetenekleriyle bu operasyonlara katıldığını gördük. Bu durum ona bize karşı durma veya İsrail'i harekete geçirme fırsatı vermiyor. Çünkü herhangi bir İsrail hamlesi Körfez sürecine zarar verir.
9 Ekim 1990’da Lübnan Cumhurbaşkanı Haravi’nin temsilcisi Faris Boueiz’i kabul ettim. Hem bana hem de Devlet Başkanı Esed’e yazılmış ve Avn isyanının sona erdirmeye hazır olduklarını bildiren mektuplar getirdi.
Konunun Lübnan Bakanlar Konseyi’nde konuşulduğuna ve Hoss’un güç kullanmaya itiraz ettiğine dikkat çekmek gerek. Karar, Hoss’un onayı olmaksızın alındı. Dışişleri Bakanı olarak imzalaması gereken, Suriye’den yardım talep eden mektubu imzalamayı reddetti. Haravi, mektubu kendisi imzalayıp Esed’e gönderdi.
13 Ekim sabahı, Suriye güçleri, Lübnan Ordusu’yla beraber Avn’ın kontrol altında tutuğu bölgeyi hedef alan geniş çaplı bir saldırı başlattı. Topçu atışları ve hava saldırıları ile katkıda bulundu. Sabah saat 9.30 sularında Avn, meşru güçlere teslim olduğunu açıkladı. Ardında eşi ve iki kızını bırakıp kaçarak Fransız Büyükelçiliği’ne sığındı. Askerlerimiz eşi ve kızlarına nezaketle davrandı. Saat 12.00 sularında tüm bölge kontrol altına alınmıştı. Avn, bu şekilde devrildi.
Asi generalin işi böyle bitti. Lübnan hükümeti ve Fransız Büyükelçiliği arasında birkaç gün devam eden görüşmelerden sonra Avn, belirli bir süre Lübnan’a dönmemek kaydıyla sınır dışı edilip Fransa’ya gönderildi.
*Sayın Devlet Başkanı Başkomutan Hafız Esed (Allah sizi korusun)
 En içten duygularımla sizi selamlıyorum. Lübnan’ın genel durumu ve eski Ordu Komutanı’nın isyanı ve meşru otoriteye itaatsizliğinin oluşturduğu olağanüstü durumu ve yaşanan muzdaribiyeti daha önceki görüşmelerimizde ele almıştık.
Lübnan Parlamento başkanı Hüseyin el-Hüseyni ve Başbakan Dr. Selim Hoss’un da hazır bulunduğu son Suriye- Lübnan zirvesinde, Eski Ordu Komutanı’nın isyan ve olumsuz davranışlarına devam etmesi, Lübnanlıların kanlarının akmasını durdurmak ve isyanı sonlandırmak için gereken önlem ve eylemler ele alınmıştı. Bu durum, meşru otoritenin kurtarma, uzlaşma ve barış yolundaki ilerleyişini tamamlamasına imkan tanımakta.
Bu ayın dokuzunda Bakanlar Kurulu’nun tüm bu konuları görüştüğünü ve Lübnan Ordusu'nun, Eski Ordu Komutanı’nın isyanını sona erdirmesi için daha önce alınan kararları oybirliğiyle onayladığını size bildirmekten memnuniyet duyuyorum. Ulusal Mutabakat Belgesi uyarınca ve Suriye ile Lübnan arasındaki kardeşlik ilişkilerine dayanarak, Lübnan Ordusu'nun kendisine emanet edilen görevi yerine getirmesi için Lübnan'da konuşlanmış Suriye Arap Kuvvetlerine gerekli talimatları vermenizi talep ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı, eminim ki, bu talebe derhal yanıt vermeniz, Lübnan'ın kurtarılmasına, Lübnan halkının değerli bir güvenlik, barış ve istikrar ülkesi olma konusundaki özlem ve beklentilerine ulaşılmasına aktif olarak katkıda bulunma konusundaki kararlılığınızı yansıtacaktır. Sağlıklı ve selim Lübnan, ihtiyaç halinde Suriye için gerekli yardımı sağlayacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı Allah sizi korusun. Allah sizi Araplar ve ülkelerimizin menfaati için attığınız adımlarda muvaffak kılsın.

Kardeşiniz İlyas Haravi

*Sayın Kardeşim Abdulhalim Haddam
En içten duygularımla sizi selamlıyorum.
Bu ayın dokuzunda Bakanlar Kurulu’nun tüm bu konuları görüştüğünü ve Lübnan Ordusu'nun, Eski Ordu Komutanı’nın isyanını sona erdirmesi için daha önce alınan kararları oybirliğiyle onayladığını size bildirmekten memnuniyet duyuyorum.
Bu misyonun başarısının, Lübnan devletinin, Cumhurbaşkanı Hafız Esed liderliğinde kardeşimiz Suriye'nin desteğiyle kurtuluş, uzlaşma ve barış yürüyüşünü tamamlamasına yardımcı olmasını diliyorum.
En içten duygu ve dileklerimle…

Kardeşiniz İlyas Haravi
Eski Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Abdulhalim Haddam’ın günlükleri 6: Saddam ile Rafsancani arasında gizli barış mektuplaşmaları oldu

Eski Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Abdulhalim Haddam’ın günlükleri 4: ‘Güçlerimiz Hizbullah’ın kışlasına saldırdı’

Eski Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Abdulhalim Haddam’ın günlükleri 3: ‘Hariri, Canbolat’ın teklifi üzerine bizimle bir araya geldi. Hafız Esed kendisini sınadı’

Eski Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Abdulhalim Haddam’ın günlükleri 2: ‘Esed fikrini değiştirdi, Lahud’a verdiği süreyi uzattı. Suriye uluslararası iradeyle çarpıştı’

Eski Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Abdulhalim Haddam’ın günlükleri 1: ‘Esed, Irak muhalefetine sahte vaatlerde bulunmayı önerirken Hatemi bir Kürt devletine karşı uyarı yaptı’
 



BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
TT

BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahian ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki mevcut tehlikeli gelişmeleri ve bunların bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışa yansımalarını ele aldı.

BAE Dışişleri Bakanı, Ortadoğu bölgesindeki gerilim çemberinin genişlemesini önlemek ve mevcut gerilimi düşürmek için çalışmanın önemini vurguladı. Al Nahyan, farklılıkları çözmenin, bölgenin ve halkın güvenliğini sağlamanın yolunun diplomasi ve diyaloğa öncelik vermek olduğuna dikkat çekti.

Şeyh Abdullah bin Zayed, bölge ülkelerinin faydalanması ve hak ettiği şeyin barış, refah ve kalkınma olduğunu vurguladı.

Görüşmede, iki komşu ülke arasındaki ilişkiler ve bu ilişkileri iki ülkenin ve bölgenin ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirmenin yolları ele alındı.

İki

 


DEAŞ'ın gerçekleştirdiği iki saldırıda Suriye rejimine bağlı güçlerden 20 kişi öldürüldü

Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
TT

DEAŞ'ın gerçekleştirdiği iki saldırıda Suriye rejimine bağlı güçlerden 20 kişi öldürüldü

Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, DEAŞ’ın Şam'ın kontrolündeki bölgelere düzenlediği iki saldırıda rejim yanlısı güçlerden 20 savaşçıyı öldürdüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre SOHR, “DEAŞ hücreleri tarafından Humus'un doğu kırsalında bir askeri otobüse düzenlenen saldırıda rejim güçleri ve rejim yanlısı grupların 16 üyesi öldürüldü” dedi.

SOHR'a göre ölenler arasında son yıllarda Rusya'dan destek alan Şam yanlısı Filistinli savaşçılardan oluşan Kudüs Tugayı'ndan dokuz savaşçı da bulunuyor.

SOHR'a göre, DEAŞ'ın Suriye'nin doğusundaki Elbukemal kırsalında askeri karargâha düzenlediği bir başka saldırıda da rejim güçlerinin dört üyesi öldürüldü.

Diğer yandan Mart ayı sonlarında DEAŞ çölde kurduğu bir pusuda sekiz Suriye askerini öldürmüştü. SOHR yılbaşından bu yana Deyrizor, Humus, Rakka, Hama ve Halep vilayetlerinde DEAŞ tarafından düzenlenen pusu ve saldırılarda öldürülen 200'den fazla rejim gücü ve ona ya da İran'a bağlı savaşçı olduğunu bildirdi.

SOHR'a göre saldırılarda aynı dönemde en az 37 sivil hayatını kaybederken, rejim güçleri ve rejim yanlısı gruplar da 24 teröristi etkisiz hale getirdi.

2014 yılında Irak ve Suriye'nin büyük bölümünün kontrolünü ele geçiren DEAŞ art arda yenilgiler aldı. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) aylarca süren çatışmaların ardından Mart 2019'da yenilgiyi ilan etti.


İran, İsrail'in herhangi bir hamlesine ‘derhal karşılık verme’ sözü verdi

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
TT

İran, İsrail'in herhangi bir hamlesine ‘derhal karşılık verme’ sözü verdi

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İsrail'i, Tahran'ın gerçekleştirdiği askeri saldırıya yanıt olarak herhangi bir İran çıkarını hedef alması halinde ‘derhal ve en üst düzeyde yanıt’ vermekle tehdit etti.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı habere göre Abdullahiyan verdiği bir röportajda “İsrail yeni bir maceraya atılırsa cevabımız derhal ve en üst düzeyde olacaktır” dedi.

Abdullahiyan, “İsrail'e saldırmaktaki amacımız İsrail'i uyarmak ve İsrail hükümetine karşılık verme kabiliyetimiz olduğu mesajını vermekti. Biz bölgede kaos ve çatışma çemberini genişletmek istemiyoruz. Bunu yapan Netanyahu” diyerek İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya atıfta bulundu.

Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) göre Abdullahiyan, İran'ın bölgedeki ABD üslerini ya da çıkarlarını hedef almayacağını yineledi.

İran, İsrail'in iki hafta önce Şam'daki İran konsolosluk binasını bombalamasına karşılık olarak İsrail'e yaklaşık 300 insansız hava aracı (İHA) ve füze fırlattı.


İsrail İran'a misillemede bulundu, birçok şehirde uçuşlar durduruldu

İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf
İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf
TT

İsrail İran'a misillemede bulundu, birçok şehirde uçuşlar durduruldu

İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf
İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf

İran devlet televizyonu, bugün şafak vakti (Cuma) ülkenin merkezindeki İsfahan vilayetinde nedenlerinin bilinmediğini belirttiği "şiddetli patlamalar" duyulduğunu bildirdi. Fars haber ajansı ise İsfahan'ın kuzeybatısındaki bir askeri üssün yakınında 3 patlamanın duyulduğunu bildirdi.

Yarı resmi İran ajansı bugün erken saatlerde İsfahan kentindeki havaalanı yakınında patlamalar duyulduğunu, ancak nedeninin bilinmediğini belirtti. Ajans haberinde "Bu seslerin nedeni hala bilinmiyor ve olayın kesin ayrıntılarını tespit etmek için soruşturmalar devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Al-Alam TV, İran Uzay Örgütü sözcüsünün, hava savunmasının bir dizi "küçük nesneyi" vurduğunu söylediğini aktardı.

İran resmi medyası, İsfahan, Şiraz ve Tahran gibi birçok şehirde uçuşların durdurulduğunu bildirdi.

Bu, ABC News'in ismi açıklanmayan bir Amerikalı yetkilinin İsrail füzelerinin İran'daki bir bölgeyi vurduğunu doğruladığını bildirmesinin ardından geldi.

Yetkilinin, Irak veya Suriye'deki bölgelerin de bombalanıp bombalanmadığını doğrulamadığı belirtildi.

Irak'ın El-Ahed kanalı, ülkenin güneyindeki Babil Valiliği'nin El-İmam ilçesinde nedeni bilinmeyen bir patlamanın duyulduğunu bildirdi, ancak herhangi bir ayrıntı vermedi.

İran hafta sonu, Suriye'deki İran büyükelçiliği binasını hedef alan şüpheli İsrail saldırısına yanıt olarak İsrail'e yüzlerce insansız hava aracı ve füze fırlattı. İnsansız hava araçlarının ve füzelerin çoğu İsrail'e ulaşamadan düşürüldü.


İran basını, İsfahan'da şiddetli patlama seslerinin geldiğini duyurdu

İran basını, İsfahan'da şiddetli patlama seslerinin geldiğini duyurdu
TT

İran basını, İsfahan'da şiddetli patlama seslerinin geldiğini duyurdu

İran basını, İsfahan'da şiddetli patlama seslerinin geldiğini duyurdu

Devlet televizyonunun haberinde, "Haber kaynakları, İsfahan eyaletinde nispeten şiddetli patlama sesi duyulduğunu bildiriyor. Bu sesin kaynağının ne olduğu henüz açıklanmadı." ifadelerine yer verildi.

Yarı resmi Fars Haber Ajansı da yerel kaynaklara dayandırarak, İsfahan'ın kuzeydoğusundaki Kehcavaristan şehrinde bir patlamanın duyulduğunu bildirdi.

Bu seslerin nedeninin henüz bilinmediğini belirten Fars, Kehcavaristan şehrinin, İsfahan Havalimanı'nın ve Ordu Hava Kuvvetleri'nin 8'inci Üssü'nün yakınında yer aldığını aktardı.

İran'da patlama haberlerinin ardından bazı uçuşlar askıya alındı

İran resmi haber ajansı IRNA'nın, İran Yol ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Hava Limanları ve Havacılık Şirketi'ne dayandırdığı haberde, Tahran, İsfahan ve Şiraz ile ülkenin batı, kuzeybatı ve güneybatı bölgelerindeki tüm uçuşların askıya alındığı duyuruldu.

Amerikan medyası: İsrail, İran'a yönelik bir saldırı düzenledi

İlk olarak Amerikan ABC News kanalının ABD'li bir yetkiliye dayandırarak verdiği İsrail'in İran'a yönelik saldırı haberi, daha sonra CBS News ve CNN tarafından da takipçilerine aktarıldı.

Adı açıklanmayan ABD'li yetkililere dayandırılan haberlere göre İsrail, yerel saatle cuma sabahı erken saatlerde İran'a yönelik bir karşı saldırı düzenledi.

ABC News, İsrail'in aynı zamanda Suriye ve Irak'ta da bazı bölgeleri vurduğu yönündeki iddiaların doğrulanmadığını kaydetti.

CNN'e konuşan ABD'li yetkili ise Biden yönetiminin İsrail'in "İran'a yönelik bu karşı saldırısına yeşil ışık yakmadığını" ve ABD'nin bölgede kapsamlı bir çatışma istemediğini vurguladı.

İsrail, ABD'ye saldırıdan önce haber vermiş

Yetkili, İsrail'in saldırıdan önce, "İran'a yönelik sınırlı bir karşı saldırı düzenleyeceğini" perşembe günü haber verdiğini ve ABD'nin bu saldırıyı "desteklemediğini" kaydetti.

Ayrıca yetkili, söz konusu saldırıda vurulan bölgenin nükleer bir tesis olmadığını da sözlerine ekledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon ise söz konusu saldırıyı henüz resmi olarak doğrulamadı.


Henry Cavill'ın sahte Bond fragmanı milyonlarca kez izlendi

Henry Cavill, Guy Ritchie’nin yönettiği Kod Adı: U.N.C.L.E.'da (The Man from U.N.C.L.E.) CIA ajanı Solo'yu canlandırmıştı (Warner Bros)
Henry Cavill, Guy Ritchie’nin yönettiği Kod Adı: U.N.C.L.E.'da (The Man from U.N.C.L.E.) CIA ajanı Solo'yu canlandırmıştı (Warner Bros)
TT

Henry Cavill'ın sahte Bond fragmanı milyonlarca kez izlendi

Henry Cavill, Guy Ritchie’nin yönettiği Kod Adı: U.N.C.L.E.'da (The Man from U.N.C.L.E.) CIA ajanı Solo'yu canlandırmıştı (Warner Bros)
Henry Cavill, Guy Ritchie’nin yönettiği Kod Adı: U.N.C.L.E.'da (The Man from U.N.C.L.E.) CIA ajanı Solo'yu canlandırmıştı (Warner Bros)

Henry Cavill hayranları nihayet Britanyalı aktörü James Bond rolünde görebiliyor. Yani bir nevi...

The Witcher'ın eski yıldızının "oynadığı" sahte bir Bond filmi fragmanı, YouTube'da milyonlarca kez izlendi.

Margot Robbie de Bond kızı oldu

Sahte "Bond 26" fragmanı, farklı filmlerden görüntüler ve yapay zeka karışımıyla Cavill'ı yeni 007 olarak tanıtıyor. Fragmanda aynı zamanda Margot Robbie de Bond kızı olarak görülüyor.

Şimdiye kadar 2,5 milyonu aşkın izleyiciye ulaşan sahte fragmanın açıklamasında "Lütfen bu videonun yalnızca sanatsal ve eğlence amaçlı oluşturulmuş bir konsept fragman olduğunu unutmayın" yazıyor.

KHStudio'nun açıklaması şöyle devam ediyor:

Vizyonumu hayata geçirmek için çeşitli efektleri, ses tasarımını, yapay zeka teknolojilerini, film analizlerini ve diğer unsurları titizlikle bir araya getirdim. Amacı tamamen sanatsal, YouTube topluluğunu eğlendirmeyi ve onlarla etkileşim kurmayı hedefliyor. Amacım bu fragman aracılığıyla yaratıcılığımı ve hikaye anlatma becerilerimi sergilemek. Desteğiniz için teşekkür ederim ve haydi hayal dünyasına dalalım.

Eleştirmenler fragmanın "gösterişsiz" olduğunu yazarken Cavill'ın Amerikan aksanının Bond'la uyumlu olmadığını da dile getiriyor.

Cavill hayranları yıllardır aktörün süper casus rolünde Daniel Craig'in yerini almasını umuyordu. Geçen haftalarda Aaron Taylor-Johnson'a Bond rolü için teklif götürüldüğü açıklansa da bu haber doğrulanmadı.

Son olarak Guy Ritchie'nin İkinci Dünya Savaşı temalı aksiyonunda rol alan aktöre, Bond rolüyle ilgili bir gelişme olup olmadığı soruldu.

Cavill, Rich Eisen Show'a "Hiçbir fikrim yok" dedi. 

Elimdeki tek şey söylentiler. Sizin sahip olduğunuz bilgilerle aynı. Belki artık çok yaşlıyım, belki de değilim. Bu yapımcılar Barbara Broccoli ve Mike Wilson'a bağlı ve onların planlarının ne olduğunu göreceğiz.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, People


İzleyiciler yeni dizinin yıldızına övgüler yağdırıyor

Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis (solda), Anna Sawai (sağda) ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)
Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis (solda), Anna Sawai (sağda) ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)
TT

İzleyiciler yeni dizinin yıldızına övgüler yağdırıyor

Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis (solda), Anna Sawai (sağda) ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)
Shogun'ın başrollerinde Hiroyuki Sanada, Cosmo Jarvis (solda), Anna Sawai (sağda) ve Takehiro Hira uer alıyor (AP)

Disney+'ta gösterime giren ve izleyicilerin "yeni Game of Thrones" diye nitelendirdiği drama dizisi Shogun, sezon finaline yaklaşıyor.

Dizinin hayranlarının "oyunculukta ustalık sınıfı" diyerek övgüler yağdırdıkları dizi, 17. yüzyıl Japonya'sında geçen bir aksiyon draması. 

Her hafta bir bölümü gösterime giren dizi 23 Nisan'da sona eriyor. İzleyiciler şimdiden Lady Mariko rolündeki kadın başrol oyuncusu Anna Sawai'ye Emmy verilmesi çağrısında bulunuyor. 

"Televizyondaki en iyi şey"

James Clavell'in 1975 tarihli romanından uyarlanan bol kanlı drama, dizinin hayranları tarafından "televizyondaki en iyi şey" diye nitelendiriliyor.

Disney+, 18 yaşından küçükler için uygun olmadığını belirttiği dizinin konusunu kısaca şöyle özetliyor:

Japonya'da 1600'de geçen hikayede Lord Yoshii Toranaga, yakınlardaki bir balıkçı köyünde gizemli bir Avrupa gemisi karaya oturduğunda, Naipler Konseyi'ndeki düşmanları ona karşı birleştiği için hayatı uğruna savaşmaktadır.

Shogun'ın sondan bir önceki bölümü Kızıl Gökyüzü (Crimson Sky) salı günü gösterime girdi. Sezon finalinden hemen önceki bölümü izleyenler, sosyal medyaya akın ederek diziye ve oyunculara övgüler yağdırdı:

Kızıl Gökyüzü benim kitabımda Anna Sawai için Shogun'ın Emmy adaylığı bölümüdür. Bu bölümde muhteşem bir iş çıkarıyor. Sonunda sizi duygusal olarak hırpalıyor...

"Sana o Emmy'yi alacağız"

Bir izleyici "Anna Sawai kesinlikle bir yıldız" derken bir diğer ekledi:

Anna Sawai, sana o Emmy'yi alacağız.

Başka bir izleyici de şöyle yazdı:

Her Emmy. Hangi kategoride olduğu önemli değil. Anna Sawai'ye tüm Emmy'leri verin. Dürüst olmak gerekirse, bu yine de yeterli olmayacak...

"Ne performans ama"

31 yaşındaki oyuncuya methiyeler düzen bir başka izleyici şöyle dedi:

Bunu iki bölüm önce söyledim ama Shogun'ın 9. bölümünü izledikten sonra alabileceğiniz tüm Anna Sawai hisselerini alın. Son derece parlak. Tanrım, ne performans ama...

Shogun'ın kitabı, yayımlandığında milyonlarca satmış ve Richard Chamberlain'le Toshiro Mifune'nin başrollerini paylaştığı 1980 tarihli mini diziye uyarlanmıştı. 

ABD'deki her üç haneden birinin izlediği dizi, üç Emmy ve üç Altın Küre kazanmıştı. 

Hem dizi hem de kitap, oyuncaklardan video oyunlarına ve Tom Cruise'un başrolde olduğu Edward Zwick filmi Son Samuray'a (The Last Samurai) feodal Japonya'ya yönelik bir ilgi dalgasını tetiklemişti.

Independent Türkçe, Daily Mail, ScreenRant


"10. ve son filmim" demişti: Tarantino fikrini değiştirdi

Pitt, Tarantino'yla birlikte çalıştığı "Bir Zamanlar... Hollywood'da"daki Cliff Booth rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (AP)
Pitt, Tarantino'yla birlikte çalıştığı "Bir Zamanlar... Hollywood'da"daki Cliff Booth rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (AP)
TT

"10. ve son filmim" demişti: Tarantino fikrini değiştirdi

Pitt, Tarantino'yla birlikte çalıştığı "Bir Zamanlar... Hollywood'da"daki Cliff Booth rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (AP)
Pitt, Tarantino'yla birlikte çalıştığı "Bir Zamanlar... Hollywood'da"daki Cliff Booth rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (AP)

Quentin Tarantino'nun filmleri her zaman sürprizlerle doludur. Ancak bu sürprizi Tarantino'nun en sadık hayranları bile beklemiyordu.

Deadline'a verilen bilgiye göre 61 yaşındaki yönetmen, fikrini değiştirerek 10. ve son projesi olacağını duyurduğu The Movie Critic'i çekmekten vazgeçti. 

Çizim tahtasına geri döndü

Tarantino'nun başrolde Brad Pitt'i oynatacağı konuşuluyordu, ki bu da ikilinin çok sevilen iki filmi Soysuzlar Çetesi (Inglourious Basterds) ve Bir Zamanlar... Hollywood'da'nın (Once Upon a Time in Hollywood'dan) ardından üçüncü ekip çalışması olacaktı.

Söylentilere göre Tarantino, senaryosunu yeniden kaleme almış ve bu da prodüksiyonun başlamasını geciktirmiş. Ancak bu Tarantino'nun son projesi olacağı için yönetmen basitçe The Movie Critic'in "bu film" olmayacağına karar vermiş.

Yönetmene yakın kaynaklar, Tarantino'nun fikrini değiştirdiğini ve filmden tamamen vazgeçtiğini öne sürüyor. Yönetmenin muhtemelen son filmi olacak bir sonraki filmi için ne planladığı şu anda belirsiz. Kaynaklar Amerikalı yönetmenin son filminin ne olacağını belirlemek için çizim tahtasına geri döndüğünü aktarıyor.

Deadline, daha önceki bir haberinde The Movie Critic'in 2025'te gösterime girebileceğini yazmıştı.

Porno dergisindeki film eleştirmenini anlatacaktı

Tarantino geçen yıl Cannes Film Festivali'nde yaptığı açıklamada filmin 1977'de geçeceğini ve "eskiden bir porno dergisinde film eleştirileri yazan, gerçekten yaşamış ama hiç ünlü olmamış bir kişiye dayanacağını" söylemişti.

Daha önce filmin konusunun, 1968'den 1991'e kadar New Yorker dergisinde film eleştirisi yazan, hayatını kaybetmiş Pauline Kael olabileceği söylentileri dolaşmıştı.

Geçmişte Kael'ı öven Tarantino, eleştirmenden esinlenen bir deneme kitabı da yayımlamıştı.

Tarantino 10. filminden sonra emekli olacağını uzun zamandır söylüyor. Ucuz Roman'ın (Pulp Fiction) yönetmeni 2021'de, bir sonraki filminden sonra paydos etmeyi planladığını yinelemişti.

"Bu uzun bir kariyer"

Komedyen ve sunucu Bill Maher'a konuşan yönetmen "Sinema tarihini biliyorum ve sinemacılar bundan sonra daha iyiye gitmiyor" demişti.

30 yıl boyunca çalışıp diğerleri kadar çok olmasa da benim kadar çok filmde çalışmak... Bu uzun bir kariyer. Bu gerçekten uzun bir kariyer.

Independent Türkçe, Deadline, IndieWire, Variety, Hollywood Reporter


Tüm zamanların en çarpıcı filmlerinden Oldboy dizi oluyor

2008'de Oldboy, Empire'ın tüm zamanların en iyi 500 filmi listesinde 64. sırada yer almıştı (Show East)
2008'de Oldboy, Empire'ın tüm zamanların en iyi 500 filmi listesinde 64. sırada yer almıştı (Show East)
TT

Tüm zamanların en çarpıcı filmlerinden Oldboy dizi oluyor

2008'de Oldboy, Empire'ın tüm zamanların en iyi 500 filmi listesinde 64. sırada yer almıştı (Show East)
2008'de Oldboy, Empire'ın tüm zamanların en iyi 500 filmi listesinde 64. sırada yer almıştı (Show East)

Güney Koreli yönetmen Park Chan-wook, 2003 yapımı intikam gerilimi İhtiyar Delikanlı'nın (Oldboy/Oldeuboi) dizi versiyonunu geliştirmek üzere Lionsgate'le masaya oturdu.

Proje, aynı isimli mangaya dayanan hikayenin İngilizce uyarlaması olacak.

"Dört gözle bekliyorum"

Park, "Lionsgate Television, İhtiyar Delikanlı'yı televizyon dünyasına taşımak için benim yaratıcı vizyonumu paylaşıyor" diyerek ekledi:

Markası cesur, özgün ve risk alan hikaye anlatımını temsil eden stüdyoyla çalışmayı dört gözle bekliyorum.

Park, Hizmetçi (Ah-ga-ssi) ve Ayrılma Kararı'nın (Heojil kyolshim) yönetmenliğinin yanı sıra diziye uyarlanan distopik gerilim Kar Küreyici'nin (Snowpiercer) yapımcılığını üstlenmişti.

Park ayrıca başrolünde Robert Downey, Jr.'ın oynadığı HBO'nun yeni mini dizisi The Sympathizer'ın yönetmenliğini ve yapımcılığını da üstleniyor.

Lionsgate Television Genel Müdür Yardımcısı ve Senaryo Geliştirme Başkanı Scott Herbst, yönetmene övgüler yağdırarak "Park bizim neslimizin en vizyoner hikaye anlatıcılarından biri ve sinema şaheserini televizyon ekranına taşımak için onunla ortaklık yapmaktan heyecan duyuyoruz" dedi.

İhtiyar Delikanlı'nın bu dizi uyarlamasında filmi bir klasik haline getiren ham duygusal güç, ikonik dövüş sahneleri ve içgüdüsel stil yer alacak.

Park'ın yazıp yönettiği İhtiyar Delikanlı, mutlu bir yaşam sürerken evinin önünden kaçırılan ve 15 yıl boyunca gizemli bir şekilde hapsedilen bir adamın, serbest kaldıktan sonraki intikam yeminini merkeze alıyordu.

Hollywood, Kore klasiğini yeniden çekmişti

İhtiyar Delikanlı, 2004'te Cannes Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nü kazanmayı başarmış ve etkileyici bir klasik haline gelmişti.

Park'ın İhtiyar Delikanlı'sı Spike Lee tarafından yeniden çekilmiş, başroldeki Josh Brolin'e Elizabeth Olsen, Sharlto Copley ve Samuel L. Jackson eşlik etmişti.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety


NYT: "İsrail, Şam'daki İran hedefine saldırıyı ABD'ye son dakikada söyledi"

IDF, hava savunma sistemlerinin neredeyse tüm füzeleri imha ettiğini bildirmişti (Reuters)
IDF, hava savunma sistemlerinin neredeyse tüm füzeleri imha ettiğini bildirmişti (Reuters)
TT

NYT: "İsrail, Şam'daki İran hedefine saldırıyı ABD'ye son dakikada söyledi"

IDF, hava savunma sistemlerinin neredeyse tüm füzeleri imha ettiğini bildirmişti (Reuters)
IDF, hava savunma sistemlerinin neredeyse tüm füzeleri imha ettiğini bildirmişti (Reuters)

ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times (NYT), İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğuna düzenlediği saldırıyı iki aydır planladığını ve Washington'a son anda haber verdiğini yazdı. 

Haberde, İsrailli yetkililerin Suriye'de İran'a ait bir hedefin vurulmasını "provokasyon olarak görmediği" ve saldırıdan hemen öncesine kadar Washington'la bilgi paylaşmadığı belirtildi. 

ABD'li yetkililerin, "kamuoyu önünde İsrail'e destek verirken, özelde Washington'a danışmadan İran'a karşı bu kadar agresif bir hamle yapmasından öfke duyduğu" ifade edildi. 

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen İsrailli yetkililer, Tel Aviv'in saldırıyı iki aydır planladığını ve operasyonun asıl hedefinin İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü komutanlarından Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi olduğunu söyledi. 

Yetkililer, İsrail savaş kabinesinin 22 Mart'ta operasyona onay verdiğini belirtti. 

1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenlenmişti. İsrail'in resmen üstlenmediği olayda, İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan ikisi general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü. Öldürülen kişiler arasında Zahidi de vardı.

Bunun üzerine İran, 13 Nisan'ı 14 Nisan'a bağlayan gece, 360 drone, seyir füzesi ve balistik füzeyle İsrail'e misilleme yapmıştı. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) füze ve drone'ların yaklaşık yüzde 99'unun hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiğini belirtmişti. ABD donanmasına ait gemiler üç balistik füze ve 70 kamikaze drone'u vurmuştu. Fransa, Ürdün ve Birleşik Krallık (BK) da İsrail'in savunmasına destek vermişti.

NYT, savaş kabinesinin hazırlık planlarını da inceledi. Haberde İsrail'in, İran'ın Suriye veya Irak'taki milisler üzerinden küçük çaplı karşı saldırılar düzenleyeceğini düşündüğü ve Tahran'ın gerçekte ne kadar büyük bir misilleme yapacağını öngöremediği bildirildi. Buna göre İsrail, İran'ın 10 ila 80 adet karadan karaya füzeyle saldırıya karşılık vereceğini düşünüyordu.

Diğer yandan haberde, İsrail'in saldırısı ardından İran'ın misilleme kararını önceden ve açık şekilde taraflara ilettiğine dikkat çekildi. İsrail'in böyle bir hamle yapmamasının, ABD'yi zor durumda bıraktığı ifade edildi.

Amerikan gazetesi Washington Post da 11 Nisan'daki haberinde, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in 3 Nisan'da İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant'ı arayarak, bölgedeki Amerikan güçlerini tehlikeye soktuklarını ve kendilerine hazırlanma fırsatı vermediklerini söylediğini aktarmıştı.

Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu'nun İran direktörü Ali Vaez, NYT'yle şu değerlendirmeyi paylaştı:  

Herkesin zafer kazandığını iddia edebileceği bir durumdayız. İran intikam aldığını, İsrail ise İran'ın saldırısını püskürttüğünü, ABD de İran'ı başarılı şekilde caydırdığını ve İsrail'i savunduğunu söyleyebilir. Fakat yeni bir kısasa kısas sürecine girersek, bu sadece İran ve İsrail'i değil, bölgenin geri kalanı ve tüm dünyayı etkileyecek şekilde hızlıca kontrolden çıkabilir.

Independent Türkçe, New York Times, Washington Post, Haaretz