Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı
TT

Soğuk savaş yok… Nükleer kullanıma hazır!

Şu ‘Soğuk Savaş’ hikayesinden daha komik bir şey yok. İster sıcak, ister kavurucu, isterse soğuk olsun fark etmez savaş savaştır. Ağlatır ya da güldürür ki aslına bakarsanız bunlar arasında hiçbir fark yoktur. Yankılanan kontrolsüz kahkahaların sonu acı verici bir ağlama ile biter. Bu, insanlığın başlangıcından bugüne kadar böyle gelmiş, kıyamet gününe kadar da böyle gidecek. Gülen Araplar varken ağlayıp feryat etmeyi bırakmayan Arapların olduğu bir gerçektir. Medyada duyduğumuz tüm mevcut sloganlara rağmen herkes ayrı telden çalıyor.
Tabi ki iki büyük güç yani ABD ve eskiden bütün Doğu Avrupa ülkelerini yutan Sovyetler Birliği olarak nam salmış olan Rusya, miskinleri ve berduşları kandırmak için soğuk savaş ve sıcak savaş yalanının ve hamlesinin arkasına saklanıyorlardı.
Burada iki büyük güç yani Washington ve Moskova, Üçüncü Dünya insanları olarak tanımlanan kişilerle alay ediyor. Aslında üçüncü dünya dedikleri şey bin ve daha fazla dünyaya tekabül ediyor. İşin gerçeği bu!
Bu yalanın erkenden Üçüncü Dünya'nın miskin insanları tarafından anlaşıldığı aşikâr. Elbette bunların başında Ürdün halkı ve Filistin halkı geliyor. Burada Filistin'e ve halkına Ürdünlülerden daha yakın bir halk olmadığı bilinen hatta kesin bir şey. Hatta bu iki halkın aslında tek bir halk olduğu söylenebilir. Zira Filistinliler için Amman ne ise, Ürdünlüler için de Kudüs odur.
Hala devam eden ve bölgesel ve uluslararası hizipleşmeler açısından bakacak olursak, sonu gelmeyeceği kesinleşen kampların mücadelesinin zirvesinde tabi ki ABD bloğu ile Sovyetler bloğu vardı. O zamandan beri kavga halinde olan iki blok, üçüncü dünyaya hakim olma mücadelesi veriyor.
Rakip iki uluslararası kamp ve güç arasında süregelen bu çatışmanın sonu yok. Zira ABD’den önce Britanya, Osmanlı İmparatorluğu ve uzak batının çoğunda ve uzak doğunun tümünde bayrakları dalgalanan İslam vardı!
Değişiklikler olsa da Doğu bloku ve Batı bloku her zaman kalacak. Coğrafya bu tür konularda çok önemlidir. Daha önce durum buydu, daha sonra da böyle kalacak. Bunlar tarihin gerçekleridir.
21. yüzyılda şunlarla karşı karşıyayız: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süper gücün imparatoru olmaya çalışıyor. Ukrayna'nın dört bölgesi üzerinde sert bir çatışma var. Bu küresel çatışmalarda nükleer silah kullanılma olasılığı var. ABD, Ukrayna'da veya başka bir yerde nükleer silah kullanılması durumunda kesinlikle karşılık verecek!
Artık Sovyetler Birliği diye bir şey yok. Büyük Rusya var. Şu bir kesin ki, Sovyetler Birliği asla geri dönmeyecek. Sovyetler Birliği'nin güneşi battı ve hiçbir zaman tekrar doğmayacak. Dahası bugün bir komünizm yok. Dolayısıyla bu evren önceki evrene benzemiyor. Kesinlikle, gelecek evrenden başka bir evren bekleyeceğiz. Bu gelecek evreni de sürekli yeni evrenler silsilesi takip edecek. Böylece sabit bir evren olmayacak. Her evrenin kendi koşulları ve her aşamasının da kendi gereksinimleri olacak. Ayrıca kendi adamları, partileri ve bölgesel-uluslararası ittifakları olacak.
Bazıları şimdi bir soğuk savaştan bahsediyor. Ancak Küba füzeleri krizi ve tüm bu kutuplaşmalar varken Soğuk Savaş olmayacak. Savaş, savaştır ve beklenmedik bir anda nükleer silahların patlaması da olasıdır.
Bazılarının sakin geçtiğini düşündüğü ancak aslında gerginlik ve karmaşanın hakim geldiği dost ile düşmanların olduğu bir dönemdeyiz. Bu gerçekleri doğrulamak isteyenlerin Arab-ı âribe ve Arab-ı müsta‘ribelerin olduğunu bilmesi gerekir. En tehlikelisi, Pekin ile Washington ve genel olarak Batı ile Doğu arasında olduğu gibi, sadece Arap Birliği temsilcileri aracılığıyla görüşen ‘Araplar’ın olduğu hakkındaki konuşmalar. Ancak kesin ve net olan şey şu ki, Çin ve ABD, başlarının altında nükleer silahlarının fünyesi olmadan uyumuyorlar. Bu da şunu gösteriyor ki, soğuk savaş diye bir şey yok.
Bütün veriler şuna işaret ediyor, hatta kesin bir şekilde gösteriyor ki, kampların çatışması hala devam ediyor ve Soğuk Savaş diye bir şey asla yok. Zira silahlanma yarışı bir an bile durmadı. Bu aşamadaki evrensel bloklar dünyası, önceki tüm aşamalarını aştı. Yoksa ABD ne diye, ihtişamının zirvesindeyken Sovyetler Birliği'nin tüm verilerini miras alan Rusya kampına karşı tüm bu çabayı gösterip ‘kampını’ güçlendirmeye çalışsın?!
İki büyük kamp arasındaki kutuplaşma süreci doruk noktasında. Şu anda kendi uluslararası bloğunu oluşturduğuna inanan ve zanneden Avrupa bile ne onlarla ne de bunlarla. Aslında bu açık bir oyun. Kamplarda çatışmalar devam ediyor. Hatta gruplaşma süreçlerinin şiddetlendiğini ve eskisinden çok daha fazla olduğunu söyleyenler var.
Aslında, üçüncü dünya yok. Bunun yerine Sovyetler Birliği ve bloğunun karşısında ABD ve grubunun olduğu zamanki gibi iki dünya var. ABD tüm dünyada ve hatta tamamı Amerikan dairesine girmiş olan ‘doğu’ ülkelerinde varlığını güçlendirmeye devam etti. Bu ülkelerin hiçbiri Rusya ile ‘ipini koparmadı’. Bu da kampların mücadelesinin eskisi gibi devam ettiği ve Sovyetler Birliği'nin aslında kaybolmadığını gösteriyor.