Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ekonomimiz krizlere dayanıklı

Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Zorluklar karşısında ekonomimizin sağlamlığından eminiz

Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)
Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ekonomimiz krizlere dayanıklı

Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)
Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat, Davos Zirvesi’nde küresel ekonomideki yavaşlama yönündeki beklentilerin ve durgunluğa dair endişelerin konuşulması ardından Suudi Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim ile Dünya Ekonomik Forumu’ndaki (WEF) Suudi Arabistan genel merkezinde bir araya geldi. Bakan, küresel ekonomik göstergelerdeki düşüşün tersine, 2023'te yüzde 3,1 oranında büyümesi beklenen Suudi ekonomisinin zorluklar karşısındaki sağlamlığından emin olduklarını teyit etti.
Geleneksel ekonomik sektörlerdeki büyüme, özel sektörün güçlü performansı ve 2030 Vizyonu'na eşlik eden etkili politikalar ve yapısal reformlar olmak üzere ekonomiyi destekleyen üç temele değinen Suudi Bakan, diğer yandan ise Suudi kadınların işgücü piyasasına katılım oranının yüzde 37'ye ulaştığını açıkladı. Aynı zamanda herkes için adil ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru enerji geçişinde ülkesinin istikrar ve sorumluluğa yönelik kararlı duruşunu vurguladı.
Suudi Arabistan’da enflasyon düzeyinde yüzde 3,3 artış kaydedildiği bilinirken, Bakan İbrahim ise tüketiciyi korumak için adımlar attıklarını doğruladı.

Tüketicinin korunması
Suudi Arabistan’da 2022 Aralık tüketici fiyatları endeksinde 2021'in aynı ayına göre yüzde 3,3 oranında artış kaydedildi. Euro bölgesindeki 9,2, ABD’deki 8,5 ortalama enflasyon oranları ile karşılaştırıldığında bu rakam düşük kalıyor.
Bakan İbrahim ise bu hususta “Maliye Bakanlığı tahminlerine göre 2023’te enflasyon oranının yüzde 2,1'i geçmeyeceği beklentisindeyiz. Enflasyonu ve yükselen fiyatları kontrol etme gücümüzün nedenlerinden biri Suudi riyali ile doları birbirine bağlayan maliye ve para politikasıdır. Bir süre önce enerji zamlarının durdurulmasını, toplumun çeşitli kesimlerinin kırılganlık düzeylerinin araştırılmasını ve vatandaşın hesabı üzerinden destek sağlanmasına yönelik kraliyet direktifleri içeren proaktif bir vizyon benimsedik. Bakanlığın durumu sürekli olarak incelemesi, enflasyon seviyelerini kontrol altında tutmaya ve gerektiğinde müdahale etmeye olanak tanıyor” ifadelerine başvurdu.

Yüksek büyüme
Davos uzmanları, küresel ekonomide yavaşlama uyarısında bulunurken Suudi ekonomisi ise 2022’de yüzde 8,5 oranında büyüme seviyelerine ulaştı. Suudi tahminleri, bu yıl küresel ekonominin ortalama büyümesinin üzerinde yüzde 3,1 ile yüzde 3,7 (bu rakam Uluslararası Para Fonu beklentilerinde yer alıyor) arasında rekor bir büyüme kaydedileceği yönünde.
Bakan İbrahim, şöyle söylüyor:
“Aslında Suudi ekonomisi, tek bir ekonomide nadiren bir araya gelen güç unsurlarına sahip. Bu unsurlar, Suudi Arabistan ekonomisinin kaydettiği ekonomik büyüme seviyelerine büyük katkı sağladı. İlk husus olan geleneksel ekonomik sektörlerin başında, fiyatları ile ihracat ve ithalatı artıran petrol geliyor. İkinci husus ise hızlı büyüme kaydeden özel sektör. 2022'nin üçüncü çeyreğinin sonuna kadar petrol dışı faaliyetler, yüzde 5,9 oranında büyüme kaydetti. Bu, yıllardır kaydedilen en yüksek seviye. Orta vadede büyümenin devam edeceği bekleniyor. Özel sektörün güçlü performansının önemi, şahit olduğumuz yüksek büyüme hızına ulaşılmasında geleneksel olmayan faaliyetlerin rolünde kendini gösteriyor. Bu bağlamda, Suudi Arabistan ekonomisindeki diğer tüm güç faktörlerine ek olarak, sürekli doğrudan yabancı yatırım akışının yanı sıra turizm, ulaşım, lojistik, sanayi ve teknoloji sektörlerinin sonuçlarına atıfta bulunuyoruz. Enerji kaynaklarının, hammaddelerin, stratejik konumun ve insan sermayesinin mevcudiyeti de bunlardan bazıları. Suudi ekonomisinin gücündeki en önemli unsur, gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye, yeni ve gelecek vaat eden sektörler için daha fazla alan açmaya, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için fırsatlar yaratmaya yönelik etkili ekonomi politikalarıdır. Krallığın birkaç yıldır üzerinde çalıştığı ekonomik politikalar ve yapısal reformlar, ekonomik büyümede niteliksel bir değişim sağlamayı başarmıştır.”

Küresel ekonomide yavaşlama
Küresel ekonomideki yavaşlama ve yüksek enflasyon seviyeleri, 53. WEF Zirvesi’ne damgasını vuruyor. Ancak Suudi ekonomisinin gücü ve yüksek büyüme seviyelerine ulaşmaya devam etme yeteneği konusunda iyimser ifadelerde bulunan Bakan İbrahim, şöyle ekliyor:
“Dünyanın bir parçası olan Suudi Arabistan, olumsuz küresel koşullardan elbette ki etkilenecektir. Ancak biz, Suudi ekonomisinin dayandığı sağlam temellere, büyümeye devam etmesine izin veren ekonomik politikaların uygulanabilirliğine güveniyoruz. Suudi Arabistan ekonomisi; enflasyon, gıda ve temel emtia fiyatlarında artış, tedarik zincirlerinde aksama ve küresel jeopolitik çalkantılar başta olmak üzere küresel büyümeyi olumsuz etkileyen pek çok soruna sahne olan 2022'de güçlü bir büyüme kaydetmeyi başardı. Suudi Arabistan ekonomisindeki büyümeyi destekleyen unsurların çoğu, önümüzdeki yıllarda olumlu etki yaratmaya devam edecek. Örneğin özel sektörün ekonomiye katkısının 2030 yılına kadar yüzde 65'e çıkması bekleniyor. Aynı zamanda 2030 yılına kadar beklenen harcama planlarına ek olarak projeler ve dönüşüm planlarına da değinebiliriz. Bunlar ekonomik büyümenin sürdürülmesini, küresel ekonomik baskıların etkisinin azaltılmasını sağlayacak.”

Eşsiz dönüşüm modeli
Bakan İbrahim aynı zamanda, “Özel sektör, şeffaf kurumsal ortam ve politikalarda netlik peşinde. Suudi Arabistan ekonomisinin tanık olduğu büyük ve hızlı dönüşümle birlikte, yedi yılın ardından yön ve önceliklerimiz konusunda eskisinden çok daha büyük bir netliğe ulaştığımıza inanıyorum. Tüm stratejiler, Suudi Vizyon 2030 hedefleri çerçevesinde özel sektörün katılımını yükseltmeyi ve 2030 yılına kadar gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 65'ine katkısını artırmayı hedefliyor” ifadelerine başvurdu.
Suudi Arabistan'daki dönüşüm modeli; yeni sektörlerin, küçük ve orta ölçekli işletmelerin etkinleştirilmesi, iş ortamının geliştirilmesi ve ürün ve hizmetlerde yerel içeriğin artırılması amacıyla kamu ve özel sektör ortaklığına dayanıyor. Bakan İbrahim bu hususta şöyle belirtiyor:
“Etkinliğini kanıtlayan bu model, ülkenin 2022’de tanık olduğu güçlü büyüme seviyeleri için ana etken oldu. Suudi Arabistan, dönüştürücü çözümlerde kamu ve özel sektör arasında katılımcı yatırımlar için kapsamlı bir model geliştiriyor. Eşsiz fırsatlar açısından zengin bir yatırım ortamı yaratılmasını ağlayan ardışık yatırımlar amaçlanıyor. Suudi Arabistan, bilgi ve yeniliğe dayalı bir ekonomiye ulaşmak amacıyla yerel yeteneklerini geliştirerek ve gelecek vaat eden fırsatları ortaya çıkararak hayati sektörlere yaptığı yatırımları artırmaya çalışıyor. Önümüzdeki dönemde, yapısal düzenleme ve politika reformları, kilit sektörler için hayati altyapı yatırımları ve önemli ekonomik etkiye sahip yeni sektörlerin etkinleştirilmesi yoluyla ekonomik çeşitlendirme sürecini hızlandırmaya devam edeceğiz. Suudi Arabistan, üç kıta arasında yer alan stratejik coğrafi konumu sayesinde, küresel ekonomiler için daha yüksek dayanıklılık elde etmek amacıyla ana küresel tedarik zinciri yollarının istikrarını ve güvenliğini sağlamada hayati ve son derece önemli bir rol oynuyor.”
Suudi Arabistan'ın küresel istikrarı korumanın ve dayanıklılığı desteklemenin tek yolunun uluslararası iş birliği olduğuna inandığını belirten Bakan İbrahim, aynı zamanda karşılıklı ticari çıkarlara ulaşıldığı ve geçmişteki zorlukların üstesinden gelindiği sırada sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için küresel ortaklığın önemine, kapsamlı tedarik güvenliğini artırmak için tedarik zincirlerinin bölgesel ve küresel olarak geliştirilmesi gerektiğine değiniyor.

Enerji dönüşümü
İklim değişikliği ile mücadele ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi meseleleri bu yıl Davos’ta çok konuşuluyor. Bu konular, Kovid-19 salgını ve Ukrayna'daki savaşı takiben küresel ekonomik toparlanma planının ayrılmaz bir parçası sayılıyor. Sorumlu ve kapsamlı bir enerji geçişini destekleyen ve ekonomiyi çeşitlendirmeye çalışan Suudi Arabistan, Yeşil Suudi Arabistan ve Yeşil Orta Doğu girişimleri aracılığıyla çevreyi korumak için iddialı programlar yürütüyor.
Bakan İbrahim, “Herkes için sürdürülebilir bir geleceğe doğru enerji geçişinde istikrarı ve sorumluluğu vurgulayan Suudi Arabistan, iklim eyleminde ilerleyiş arayışı ve geleceğin enerjisine yatırım ile bağlantılı olarak günümüzde enerji güvenliğini ve istikrarını sağlayarak kapsamlı bir enerji dönüşümünü gerçekleştirmek istiyor. 2060 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşmak için çalışan Suudi Arabistan, yenilenebilir enerjinin enerji karışımındaki payını 2030 yılına kadar yüzde 50'ye çıkarmak istiyor. Yeşil bir ekonomi elde etmek ve modern yenilenebilir enerji projeleri geliştirmek için uğraşan Suudi Arabistan, bu kapsamda en az 186 milyar dolar tahsis ediyor. Suudi Arabistan, emisyonları azaltmak ve enerji geçişini hızlandırmak için yenilikçi çözümler tasarlamak üzere yatırım yapmaya, dünyanın dört bir yanındaki ortaklarıyla işbirliğinde bulunmaya devam ediyor. Ülkemiz, Şarm eş-Şeyh’teki COP27 Konferansı’nda kaydedilen ilerlemeye katkı sağlamıştı. Bu doğrultuda istikrarlı bir şekilde çalışıyoruz. İklim değişikliği ile mücadele, bir lüks değil, bir zorunluluktur. Suudi Arabistan'ın enerji güvenliğinin korunması, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm ülkeler için adil ekonomik büyüme sağlama yeteneğinin pekiştirilmesi sayesinde iklim değişikliğiyle mücadeleyi mümkün kılacak enerji geçiş çabalarına öncülük edeceğine inanıyoruz.

Kadınların katılımı
Suudi Ekonomi Bakanı, kadınların katılım oranının 2022'nin ikinci çeyreğinde kaydedilen yüzde 35,6'dan belirgin bir artışla üçüncü çeyreğinde yüzde 37'ye ulaştığını açıkladı. Kadınların küçük ve orta ölçekli işletmelerdeki toplam girişimci sayısının yüzde 40 ila 50'sini teşkil ettiğine değinen Bakan İbrahim, Suudi Arabistan'ın üzerinde çalıştığı ekonomi politikalarının, esnek ve sürdürülebilir yaklaşımının, büyük şirketler ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin rolünün pekiştirilmesini sağladığını, dolayısıyla işsizlik oranını düşürmeye destek verdiğini ifade etti. Farklı beceri ve yeteneklerin önemli olduğu iş gücünün sağlanmasının, daha fazla iş olanağının kaydedilmesinin, sanayi, turizm ve lojistik hizmetlerde yeni ekonomik sektörlerin başlatılmasının önemine değinen Suudi Ekonomi Bakanı, ülkesinin bilhassa her düzeyde fırsat sağlayacak ve gelecek vadeden sektörlerde genç Suudi erkek ve kadınların enerjilerine yatırım yapmayı, bu yönde beceri ve yetenekleri geliştirmeyi öncelikleri arasına aldığından bahsetti.

Nüfus ve Kalkınma Arap Konseyi
Suudi Arabistan, Arap ülkelerinin ortak eylemi yönündeki en önemli kurumlardan olan, nüfus ve kalkınma alanındaki araştırma ve verilerde gelişme kaydetmeyi amaçlayan Nüfus ve Kalkınma Arap Konseyi yürütme kurulu başkanlığına seçilmişti. Tüm Arap ülkelerindeki demografik değişimin ekonomik büyümeye etkisi göz önüne alındığında nüfus ve kalkınmanın sürdürülebilir kalkınma politikaları ve çabaları için temel mesele teşkil ettiğine değinen Bakan İbrahim, şöyle ekliyor:
“Bugün hızlı küresel değişimler ve Arap toplumlarındaki gençlerin yüksek yüzdesi ışığında, nüfus geliştirme politikalarını beşeri sermaye politikalarından ve kurumsal dayanıklılıktan ayırmamak gerekiyor. Bu konsey kapsamında, Arap ülkelerinin deneyimlerden yararlanabilmesi ve mevcut zorluklara yenilikçi çözümler bulma çabalarının ortak hale getirilmesi amaçlanıyor. Suudi Arabistan, Konsey'de ve yeni başkanlığı aracılığıyla, birçok ders ve gelişmiş çözümler sunmuştu. Bu çözümler, nüfus profilini, demografik dönüşümü ve kapsamlı kalkınma planlarını mümkün kılan nüfus politikalarının nasıl geliştirileceğini anlamak için son yıllarda uygulanıyor. İnsan sermayesini artırmaya, esnek kurumlar oluşturmaya, karar verme sürecini desteklemeye, güvenilir veriler sağlayarak politikalar belirlemeye, vatandaşların refahını ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla sivil kayıtları ve istatistikleri birleştirmeye odaklanan Suudi Arabistan, 2030 Vizyonu kapsamında zaten bunlar için uğraşıyor.”



Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
TT

Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, iç ve dış politikadaki sorumlulukları veya pozisyonları hakkında yorum yaparken devrik lider Beşşar Esed'i çevreleyen tüm duvarları yıkıyor. Şera doğrudan konuşuyor; İsrail ile ilişkiler ve Suriye topraklarının işgali gibi daha önce çifte dille konuşulan, bazıları sloganlarla kamuoyuna duyurulan ancak gerçeklerin masanın altında olduğu ‘tabu konular’ hakkında açıkça konuşmaktan çekinmiyor. Şera, 6 aydan kısa bir süre önce iktidara gelmesinden bu yana ilk kez  bir Yahudi medya kuruluşuna konuştu. Şera, The Jewish Journal’a röportaj verdi.

Esed rejiminin mirası

28 Mayıs'ta yayınlanan röportaj, Jonathon Bass'ın şu sözleriyle başlıyor: “Pek çok Suriyeli, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'da bir devrimci değil; savaş yorgunu, kimliği yıpranmış bir ulusu yeniden inşa edebilecek, yenilenmiş bir lider görüyor. Tarihin her duvarından fısıldadığı, yaşayan en eski şehir olan Şam, iktidarla değil, yeniden inşa, uzlaşma ve uzun süredir parçalanmış bir ulusa liderlik etme yüküyle ilgili bir diyalog için uygun bir yer.”

Bass, Suriye Cumhurbaşkanı hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Sessiz biri ama söylediği her kelimeyi düşünerek söylüyor. Sesinde zafer tonu yok, sadece kastettiği ve vurguladığı kelimeler var.”

Şera röportajın başında, “Bize enkazdan daha fazlası miras kaldı. Travma, güvensizlik ve yorgunluk miras aldık. Ama aynı zamanda umudu da miras aldık. Kırılgan bir umut” ifadelerini kullandı.

fgthyj
Sednaya Hapishanesi’ndeki tutukluların ailelerinden oluşan bir kalabalık, hayatta kalanları arama çalışmalarının sürdüğü binanın dışında bekliyor. (Suriye Sivil Savunma Müdürlüğü)

Suriye on yıllar boyunca sadakat ve sessizliği, bir arada yaşama ve nefreti, istikrar ve baskıyı birbirine karıştıran bir sistemle yönetildi. Esed hanedanı, Hafız ve ardından Beşşar, ülke üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmak için korku ve infazları kullanarak demir yumrukla yönetirken, ülkenin kurumları soldu ve muhalefet ölümcül bir ayaklanmaya dönüştü.

Gazeteci Jonathon Bass, Şera'nın aldığı miras konusunda açık görüşlü olduğunu düşünüyor. Zira Şera şöyle diyor: “Temiz bir sayfadan bahsetmek sahtekârlık olur. Geçmiş, her insanın gözünde, her sokakta, her ailede mevcuttur. Şimdi görevimiz bunu tekrarlamamak. Daha hafif versiyonu yok. Tamamen yeni bir şey yaratmalıyız.”

Suriyelilerin güveni

Eş-Şera'nın iktidara geldiğinden beri attığı ilk adımlar, röportajı yapan kişinin de belirttiği gibi, temkinli ama son derece sembolik oldu. Siyasi tutukluların serbest bırakılmasını emretti, sürgün edilen ya da susturulan muhalif gruplarla diyalog başlattı ve kötü şöhretli Suriye güvenlik aygıtında reform yapma sözü verdi. Ayrıca, kayıp ve ölülerin akıbetini ele almak üzere bir bakanlık kurulmasını önerdi.

Suriye'deki toplu mezarların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için Şera, DNA veri tabanları oluşturmaktan geçmişteki zulümlerden sorumlu olanların iş birliğini sağlamaya kadar adli tıp teknikleri ve ekipmanları sağlamak için ABD ile bir ortaklığa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Şera, “Eğer konuşan tek kişi bensem, Suriye hiçbir şey öğrenmemiştir. Tüm sesleri diyalog masasına davet ediyoruz. Devlet artık başkalarına dikte ettiğinden daha fazla dinlemelidir” dedi.

‘Ama insanlar bir kez daha güvenecek mi? Diktatörlüğün küllerinden doğan bir hükümetin vaatlerine inanacaklar mı?’ sorusuna Şera şöyle cevap verdi: “Ben güven istemiyorum, sabır ve inceleme istiyorum. Beni sorumlu tutun. Güven bu şekilde sağlanır.”

Suriyelilerin evlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor

Şera, Suriyelilerin şu anda en çok neye ihtiyacı olduğu sorusuna tereddüt etmeden cevap verdi: “Eylem yoluyla haysiyet. Amaç yoluyla barış.”

Savaşın boşalttığı şehirlerde ve çatışmanın etkilerinden halen mustarip olan köylerde kimse siyaset istemiyor, normale dönüş istiyor; evlerini yeniden inşa etme, çocuklarını büyütme ve barış içinde hayatlarını kazanmak istiyorlar.

dfgthy
Halep'te yıkılan evlerin yeniden inşası bazı bölge sakinlerinin kişisel inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. (Reuters)

Şera bunun gayet farkında. Tarım, sanayi, inşaat ve kamu hizmetlerinde istihdam yaratmaya odaklanan acil ekonomik programlar için bastırıyor. Şera, “Artık mesele ideoloji değil, mesele insanlara kalmak için bir neden, yaşamak için bir neden, inanmak için bir neden vermek. Bir işi olan her gencin radikalleşme riski daha az olacak. Okuldaki her çocuk gelecek için bir ses” dedi.

Şera, bölgesel yatırımcılarla ortaklıkların, geri dönenlere yönelik küçük işletme hibelerinin ve ‘gençler için mesleki eğitimin’ önemini vurguladı. Şera, “İstikrarlı bir Suriye nutuklarla ya da sloganlarla değil, eylemlerle inşa edilecek; pazarlarda, sınıflarda, çiftliklerde, atölyelerde... Tedarik zincirlerini yeniden inşa edeceğiz. Suriye bir ticaret merkezi olarak geri dönecek” şeklinde konuştu.

İsrail ile ilişkiler

Bu ekonomik vizyonun ardında daha derin bir vizyon var. Bir neslin kaybından sonra Suriyeliler çatışmadan yoruldu. Barışa, sadece savaşın yokluğuna değil, fırsatların varlığına da hasretler. Bass şöyle diyor: “Sohbetimizin en hassas bölümlerinden birinde Şera, Suriye'nin İsrail ile gelecekteki ilişkisine değindi. 1948'den bu yana bölgeyi rahatsız eden bu konu, her hava saldırısı, gizli operasyon ve vekalet savaşı suçlamasıyla daha da şiddetleniyor.”

ı89o
Golan'daki tampon bölge sınırında duran bir İsrail askeri (AFP)

Şera, “Açık konuşmak istiyorum. Sonsuz karşılıklı bombardıman dönemi sona ermeli. Hiçbir ülke korku ile doluyken gelişemez. Gerçek şu ki ortak düşmanlarımız var ve bölgesel güvenlikte kilit bir rol oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.

dwert5y6
İsrail saldırılarına tepki olarak 25 Şubat'ta Suriyeli Dürziler tarafından açılan bir pankart: ‘Suveyda, Suriye'nin sırtındaki zehirli hançer olmayacak.’ (AP)

Şera, sadece bir ateşkes hattı olarak değil, karşılıklı itidal ve sivillerin, özellikle de güney Suriye ve Golan Tepeleri’ndeki Dürzilerin korunması için bir temel olarak 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ruhuna geri dönme arzusunu dile getirdi. Şera, “Suriye'nin Dürzileri piyon değildir. Onlar vatandaştır, köklüdür, tarihsel olarak sadıktır ve yasalar çerçevesinde her türlü korumayı hak etmektedir. Onların güvenliği müzakere edilemez” dedi.

Derhal normalleşme önermekten kaçınan Şera, uluslararası hukuk ve egemenlik temelinde gelecekteki görüşmelere açık olduğunu belirtti.

Trump bir barış adamı

Belki de Trump'ın yaptığı en önemli diplomatik jest, doğrudan masaya oturma isteğiydi. Şera şunları söyledi: “Medya onun hakkında ne imaj çizerse çizsin, ben onu bir barış adamı olarak görüyorum. İkimiz de aynı düşman tarafından saldırıya uğradık. Trump nüfuzun, gücün ve sonuçların ne anlama geldiğini biliyor. Suriye'nin diyaloğu yeniden başlatabilecek dürüst bir arabulucuya ihtiyacı var. Eğer bölgede istikrara ve ABD ile müttefiklerinin güvenliğine katkıda bulunacak bir uzlaşma ihtimali varsa, ben bu diyaloğu kurmaya hazırım. Bu bölgeyi onarabilecek ve bizi adım adım bir araya getirebilecek tek kişi o.”

ferty6
ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da bir araya geldi. (AP)

Bass şu yorumu yaptı: “Bu sadece açık sözlülüğü açısından değil, aynı zamanda içerdiği anlamlar açısından da dikkate değer bir açıklamaydı. Yeni Suriye, barış ve tanınma arayışında alışılmadık adımlar atmaktan korkmuyor. Şera Suriye'nin sorunlarını (toplu mezarlarda bir milyondan fazla ölü, 12 milyon yerinden edilmiş insan, yaşam destek ünitesine bağlı bir ekonomi, halen yürürlükte olan yaptırımlar ve kuzeyde saklanan milisler) yumuşatarak anlatmıyor. ‘Bu bir peri masalı değil. Bu bir iyileşme ve iyileşme sancılıdır’ diyor.”