İçinde bulunduğumuz Zilhicce ayının ilk 10 gününde, Şarkul Avsat gazetesinin bazı önde gelen yazarlarının -isimleri tekrarlanmaya gerek duymayacak kadar ünlüdür- makalelerinde hac mevsimi ve ibadetlerinin atmosferini bozmaya yönelik çabalardan bahsettikleri dikkatimi çekti. Yazarlar, yerine getirilen bir dini yükümlülüğe siyasi ajandalar karıştırma yoluyla bu büyük İslami toplantıyı istismar etmenin tehlikesi konusunda uyarıyorlardı. Zira herkes bu dini yükümlülüğü en iyi şekilde yerine getirmenin, ibadetlerin yapıldığı mekanlarda kalış süresince müstehcenlik, tartışma, kavga ve ahlaksızlıktan kaçınmak ile olacağını bilir.
Bu bağlamda bu gazetenin yazarları ile Suudi Arabistan veya dışındaki diğer gazetelerde yazanların, her yıl dünyanın dört bir yanından Müslümanların hac ibadetini yerine getirmek için geldikleri hac mevsiminde, bazılarının tekrar tekrar fitne çıkarmaya yönelik girişimlerinde ısrar etmeleri, üzerinde durulması gerektiğine ilk kez değinilmediği söylenebilir. Bu konuda yeni bir şey yok ve bahsettiğim yazıların yazarlarının konuyu doğru bir şekilde ele aldıkları, dahası konunun tarihsel derinliğine inmeyi başardıkları da bir gerçek. Dolayısıyla Hac mevsimini siyasallaştırmaya yönelik bu tür ısrarların tekrarlanmasının, dini daima bilinçli olarak gasp eden ve onu belirli bir siyasi hedefe saptıran çarpık bir yaklaşımın pratiği olduğu gerçeğiyle bağdaştığını söylemek mümkün.
Benden önce bu konuda yazanların yazılarında bahsedilen şeylere kendimden yeni bir şey eklemeyeceğim. Ancak genç nesiller için daha fazla bilinçlendirme merkezi oluşturulmasının, hac mevsiminde veya başka yerlerde din ile siyasetin karıştırılmasına izin veren fikirleri savunanların iddialarına inanmanın tehlikesine dikkatlerini çekmenin gerekliliğini vurgulayarak, başkalarının görüşlerinden yararlanmak faydalı olabilir.
Çeşitli toplumlarda sahada uygulanan gerçeklik, çarpık kavramların zaten sistematik olarak hâkim olan bir kültür türü olduğunu açıkça gösteriyor. Bu, çeşitli meseleleri ele almadaki farklılıklarda ve Ukrayna'dan Filistin, Sudan savaşının trajedileri, Güneydoğu Asya'daki nüfuz mücadelesi ve Çin Denizi'ne kadar nedenleri, patlama yerleri ne olursa olsun uluslararası çatışmalara ilişkin çelişkili tutumlarda açıkça görülüyor. Kavramlar birden fazla ölçü ile ölçülerek çarpıtılmasaydı, birçok savaşın sona ermesi ve yıllardır masum sivillere yaşattığı acılarının durdurulması mümkün olabilirdi. Ancak çarpık çıkarlar ilkesi her zaman kazanır ve çoğu zaman adalet ve hakikat mantığını ortadan kaldırır. Dahası sürekli ve çeşitli biçimlerde yenilenen çarpıklık, bazı insanları, durumlarını düzeltmelerini zorlaştıracak kadar etkileyen bir yaşam biçimidir ve çoğu durumda bunun etkilerinin bedelini aileleri öderler.
Yazının giriş kısmına dönecek olursak, Suudi Arabistan Krallığı yöneticileri ve yetkililerinin, hacıların ibadetlerini kolay ve güvenli bir şekilde yerine getirebilmeleri için her yıl ne kadar olağanüstü bir çaba harcadıkları, yakın ve uzak takip eden herkes için aşikâr. Bu yıl olduğu gibi, yıllar boyunca böyle oldu ve önümüzdeki yıllarda da böyle olacak. Bunun şaşılacak bir yanı yok, çünkü Allah'ın misafirleriyle ilgilenmek, Haremeyni Şerifeyn’e hizmet etmekle yükümlü olanların sorumluluklarının önemli bir parçasıdır ve bunu en üst düzey bir sorumluluk ile yerine getiriyorlar.