İsrail'in son savaşları, İbrani devletinin Arap dünyasında pek çok kişinin görmeye alışık olmadığı yeni bir yüzünü ortaya çıkardı. Pek çok Arap, İsrail'i bir oluşuma ve yerleşimci bir işgal devletine indirgediğinden, her ne kadar kuruluşundan bu yana işgalci bir devlet olarak kalsa da İsrail toplumu ve seçkinlerine ilişkin yeni bir imaj üreten iç etkileşim dinamiklerine bakmak onlar için önemsiz hale geldi.
Gerçek şu ki, İsrail'de meydana gelen ve İsrail'e hâkim olan basmakalıp imajı değiştiren en büyük dönüşüm, İsrail hükümetinin ve toplumun büyük bir kesiminin Hamas Hareketi tarafından alıkonulanlar konusundaki tutumuydu. Tarihi boyunca bir İsrailli rehineyi bin Filistinli, Lübnanlı veya Arap ile değiştirmeye hazır olan İsrail’in daha fazla rehine için bunu yapmamasıydı.11 Ekim 2011'de Hamas Hareketi tarafından rehin alınan ve bin 27 Filistinli mahkumla (Yahya Sinvar dahil) takas edilen asker Gilad Şalit deneyimi, 7 Ekim 2023'teki operasyon sahnesinin arka planında mevcuttu. Hamas, Şalit deneyiminin iki taraf arasında gelecekte yaşanacak herhangi bir rehine takasını yönetecek temel olacağını düşündü. Yüzlerce İsrailliyi rehin alırken Hamas Hareketinin hesaplarının önemli bir kısmının, Şalit anlaşmasından esinlendiğine şüphe yok. Kaldı ki, Sinvar’ın kendisi de bu anlaşma sonucunda serbest kalıp ömrünün geri kalanını geçireceği hapishaneden kurtulmuştu. Hamas, bu anlaşmaya dayanarak binden fazla Filistinliyi bir askerle takas etmeyi kabul eden İsrail'in kaçınılmaz olarak 100'den fazla İsrailli rehineyi binlerce Filistinli mahkumla takas etmek zorunda kalacağını, işgal ordusunun ateşiyle ya da sağlıklarının bozulmasından dolayı ölmelerine izin vermeyip, ateşkesi kabul edeceğini düşünüyordu. Gerçek şu ki, bu düşünce ve tasavvurların tam aksi yaşandı ve “yeni İsrail”in seçkinleri ve toplumu, ulusu ve ulusal güvenliği bireylerin üstünde tutan başka bir tarafa yöneldi. Bir rehineyi bin mahkumla değiştirmeyi kabul eden ülke, ulusun savaştaki hedeflerine ulaşmak, güvenlik, terörün ortadan kaldırılması, Hamas'ın kökünün kazınması vb. egemen olan ifadeler için değişti, örtülü de olsa çocuklarından vazgeçti ve onları ölüme terk etti.
İsrail kamuoyunun bir kısmının Netanyahu'ya rehine takası anlaşması yapması yönünde baskı yaptığı doğru, ancak çoğunluk onun işlediği suçlara razı geldi. Yahudi bireyin değerini her şeyin üstünde tutan İsrail, yönetim sisteminin liberal yönünün terk edilmesini kabul etti. Bireyi yok sayan, ulusun kutsal görevlerinden ve Tevrat’taki mitlere göre yok edilmesi gereken “Amalekliler”den bahseden popülist ve aşırı milliyetçi fikirler doğrultusunda ilerledi. Netanyahu'nun tweet'leri ve açıklamaları, 7 Ekim'den önce de var olan ama sonrasında derinleşen, İsrail toplumunun şahit olduğu dönüşümlerin önünü açan, yanıltıcı da olsa ulusun zaferinin, rehinelerin özgürlüğünden daha önemli olduğu fikrini kabul ettiren, dikkat çekici dinsel, milliyetçi ve güvenlikle ilgili sözcüklerle doldu.
Netanyahu, 7 Ekim'den önceki bir yıl boyunca “güvenlik” (188 kez) ve “terörizm” (94 kez) gibi terimleri tekrarlayarak “güvenliği temel” saydı. 7 Ekim'den sonra attığı tweetlerde 175 defa “İsrail” kelimesini, ardından 102 defa “Hamas” kelimesini, 86 defa “savaş” kelimesini, 65 defa da “zafer” kelimesini kullandı. El-Masri el-Yovm gazetesinin araştırmasına göre, sadece 46 kez “insanlar”, 39 kez “kaçırılanlar” ve 35 kez “aileler” kelimelerini kullanmasıysa dikkat çektiği görülüyor.
Netanyahu'nun tutumunun ikilemi, soykırım suçlarını ve sivillerin öldürülmesini haklı bir savaş olarak görmesi ve bunları birey ve halktan daha üst bir düzeye yerleştirmesidir. Toplumun aşırıcı söylemlerini takip etmesinin zeminini hazırlamasıdır. 7 Ekim operasyonundan yararlanarak toplumda intikam ve misilleme kültürünü yerleştirmesidir. Toplumun çoğu da Netanyahu'nun iktidarda kalabilmesi ve yargılanmaması için rehine değişimi sürecini tamamlamama ve ateşkese varmama isteğini kabul etti.
İsrail toplumundaki dönüşümler, İsrail istihbarat servisi (Mossad) tarafından etkin bir şekilde düzenlenen “çağrı cihazları” operasyonunda açıkça görülen net bir teknolojik üstünlükle pekiştirildi. Mossad önce Macaristan'da bulunan “BAC Consulting” adında sahte bir şirket kurdu, ardından Tayvanlı “Gold Apollo” firmasıyla “çağrı cihazları” üretmek üzere anlaştı. Patlayıcı madde PETN'i gizlice ve yüksek bir teknolojiyle cihazların içine yerleştirdi ve Hizbullah'a gönderdi. Hizbullah da içlerindeki patlayıcıyı fark etmeden 2022'den beri bu cihazları kullandı. Aynı şey farklı bir şekilde de olsa telsizler için de geçerliydi. Buna ilave olarak, özellikle Lübnan'da yapay zekâ kullanarak ve teknolojik üstünlük ile sıfır mesafeli çatışmalarda işgal askerlerine göreceli koruma sağlıyor.
Bu teknolojik üstünlüğün yalnızca İsrail’in çabalarıyla derinleştirilmediği, aynı zamanda Batı ve ABD'nin İsrail'e yönelik desteğinin ve taraflılığının, işlediği suçların boyutu ne olursa olsun, teknolojik ve askeri gücünü tam anlamıyla muhafaza etmesinin ve onu hesap vermekten korumasının bir sonucu olduğu doğru.
İsrail toplumunun tanık olduğu dönüşümler tehlikeli olmaya devam edecek ve tarihsel deneyimler, aşırı dini veya milliyetçi iddialar karşısında bireyi yok sayan veya onun rolünü marjinalleştiren sistemlerin, silah zoruyla kazanılan zaferlerinin geçici, tarihsel ölümlerinin ise neredeyse kaçınılmaz olduğuna işaret etmektedir.