Ankara, Moskova ve Tahran hangi hesapları yapıyor?

Suriye'de er ya da geç yeni bir ateşkese varılacak

Savaşçılar Halep'in dış mahallelerindeki er-Raşidin bölgesinde Esed rejimi güçlerine ateş açtı, 29 Kasım 2024 (AFP)
Savaşçılar Halep'in dış mahallelerindeki er-Raşidin bölgesinde Esed rejimi güçlerine ateş açtı, 29 Kasım 2024 (AFP)
TT

Ankara, Moskova ve Tahran hangi hesapları yapıyor?

Savaşçılar Halep'in dış mahallelerindeki er-Raşidin bölgesinde Esed rejimi güçlerine ateş açtı, 29 Kasım 2024 (AFP)
Savaşçılar Halep'in dış mahallelerindeki er-Raşidin bölgesinde Esed rejimi güçlerine ateş açtı, 29 Kasım 2024 (AFP)

Robert Ford

Suriye’de Halep ve Hama illerinin kuzeyindeki bölgelerin silahlı gruplar tarafından ele geçirilmesinin en büyük kaybedeni, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed hükümeti ve müttefikleri Rusya ve İran oldu. Türkiye ise her zamankinden daha güçlü bir konumda öne çıktı. Ancak önümüzdeki haftalarda yeni bir ateşkes anlaşmasına varılması hem kaybeden hem de kazanan tüm taraflar için bir zorunluluk olacak.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında 30 Kasım’da gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından bir açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye'deki durumun istikrara kavuşturulması gerektiği çağrısında bulundu. Moskova'dan yapılan bu açıklama, Ankara ile Moskova arasında 2020 yılının mart ayında varılan, ancak kısa süre önce çöken mutabakat sırasında iki başkent arasındaki ortak tutumu hatırlattı. Fakat artık ateşkes meselesi ‘olup olamayacağı’ değil, ‘ne zaman olacağı’ meselesi oldu.

Rusya'nın müttefiki Beşşar Esed'in acil bir ateşkese ihtiyacı olduğu kesin. Esed'in ordusu Suriye’deki savaş meydanlarında nadiren iyi performans gösterdiyse de 2024 kasımında yaşananlar tam bir felaketti. Bölgede ilerleyen gruplar, Halep'e ve güneydeki beldelere giden küçük Rus ve İran birliklerini aşabildi. Suriye ordusu yeni bir savunma hattı kurmak amacıyla 130 kilometre güneydeki Hama şehrine doğru geri çekilmek zorunda kaldı. Ancak Esed'in elinde çok sınırlı sayıda asker kaldığı için çaresizce askeri takviyeye olan ihtiyacı en büyük zorluk. Öte yandan Hama ve Humus'un kontrolünü kaybetmesi gerçek bir felaket olacak. Bu durum Şam'da, askeri birliklerin ülkenin doğudaki Deyrizor'dan batıdaki daha acil cephelere çekilmesi ihtimaline ilişkin soru işaretlerine yol açtı.

scvdfv
Beyaz Baretliler olarak bilinen Suriye Sivil Savunması üyeleri ve siviller, Suriye rejimi güçlerinin İdlib’e yönelik bombardımanında yaralanan bir kişiyi taşırken, 2 Aralık 2024 (AP)

Suriye ordusu 2017 yılında Deyrizor'u DEAŞ’tan geri almıştı, ancak 2024 sonlarında Suriye'nin doğusundan çekilmek onun için yeni bir utanç olacak. Halep'le birlikte bu bölgenin de kaybedilmesi, Esed'in ülkeyi istikrara kavuşturmadaki yetersizliğinin kesin bir kanıtı haline gelecek.

Esed’in bir kez daha müttefiklerinin acil desteğine ihtiyacı var. İran 2013 yılında Hizbullah'ı Suriye'nin Humus yakınlarındaki Kusayr şehrine müdahale etmeye itmiş ve Hizbullah savaşçılarının Suriye ordusuyla birlikte SMO'ya karşı kazandığı zafer, durumun Esed lehine iki yıl süren göreceli bir istikrara kavuşmasına katkıda bulunmuştu. Fakat 2024 yılı sonlarındaki Hizbullah ile 2013 yılı sonlarındaki Hizbullah arasında büyük bir fark var. Hizbullah, 2013 yılında İsrail tarafından konvoylarının ve tedarik yollarının hedef alınması gibi sorunlarla karşı karşıya değildi.

İran artık İsrail ve ABD saldırılarına karşı caydırıcılığının önemli ölçüde azaldığını biliyor. Öyle ki, Avrupa ve ABD'ye müzakere etmeye hazır olduğuna dair sinyaller gönderiyor.

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Esed’e takviye olarak Iraklı milisleri göndermeyi planlıyor, ancak bu seçenek bazı riskler taşıyor. ABD kuvvetleri 1 Aralık'ta Iraklı milislerin konvoylarını hedef aldı. İsrail de bu konvoyların hava saldırıları düzenleyebilir. Ayrıca Suriye ordusunun çekilmesi, Suriye'nin çöl bölgesinde oluşan boşlukta DEAŞ’ın nüfuzunu güçlendirmesinin önünü açarak tabloya yeni bir tehdit ekliyor.

İran artık İsrail ve ABD saldırılarına karşı caydırıcılığının önemli ölçüde azaldığını biliyor. Öyle ki, Avrupa ve ABD'ye müzakere etmeye hazır olduğuna dair sinyaller gönderiyor. Ancak Tahran, ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump, 20 Ocak'ta Beyaz Saray'a dönmeye hazırlandığı bir sırada İsrail ve ABD tarafından geniş çaplı hava saldırıları düzenlenmesinden kaçınmaya çalışırken Suriye'de gerginliğin tırmanması bu süreci zayıflatabilir.

scdfvgrt
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Şam'da bir araya geldi, 1 Aralık 2024 (Reuters)

Rusya, muhaliflerin İdlib'i ele geçirip Lazkiye ve Hama'yı tehdit etmesinin ardından Esed rejimi lehine müdahalede bulunduğu 2015 temmuzunda böyle bir sorunla karşılaşmamıştı. Rusya Hava Kuvvetleri, 2015 eylülünde Suriye’ye konuşlandırılmış, haftalar içinde silahlı muhalefete karşı bin 300 hava saldırısı düzenlemişti. Bunu birkaç ay boyunca sürdürdü. Fakat 2024 yılına gelindiğinde günde sadece birkaç hava saldırısı düzenliyor.

Putin, Suriye'ye daha fazla pilot, uçak ve bomba gönderebilirdi ama 2015-2016 yıllarındaki hava harekatının savaş alanındaki güç dengesini değiştirmesi aylar aldı. Şimdilik Suriye'de istikrarı sağlamaya odaklanmış görünen Putin, başarısızlıklardan Esed'i sorumlu tutarken daha çok Ukrayna savaşıyla meşgul olmaya devam ediyor. Yeni ateşkes, Rusya'nın Esed üzerinde artan ve gelişen etkisine zarar vermeden hedeflerine ulaşması için bir fırsat olacak.

Bu durum Türkiye'yi kritik bir konuma getiriyor. Suriyeli müttefikleri askeri ilerlemeyi sürdürmek istiyor ama bu ivmeyi korumak büyük ölçüde Türkiye tarafından sağlanan mühimmat, gıda ve yakıt gibi malzemelere bağlı. Şarku'l Avsat'ın Majalla'dan aktardığı analize göre bunun yanında Ankara, 2024 yılında Şam'daki durumun 2021 yılında Kabil'deki durumdan çok farklı olduğunun ve radikal İslamcıların Cumhurbaşkanlığı Ofisi gibi kilit öneme sahip resmi kurumlara saldırmayacağını biliyor. Zira Rusya ile İran da bu yöndeki herhangi bir girişimi durdurmak için yeterli askeri gücü her zaman bulabilir.

Tüm grupların sadakatle bağlandıkları tek bir lider olmadığından, Suriyeli muhalifler Şam'ın dış mahallelerine ulaştıklarında kendi aralarında çatışmaya girebilirler.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iç politikadaki en önemli zaferi, yüz binlerce Suriyeli mülteciyi Halep bölgesindeki evlerine geri göndermesi ve onlara olası misillemelere karşı gerekli korumayı sağlaması olacak. Silahlı gruplar tarafından ele geçirilen her yeni şehirle birlikte Ankara'nın daha fazla Suriyelinin Türkiye'yi terk edip evlerine döneceğine dair umutları da artıyor. Ancak çatışmalar yoğunlaştıkça ve Rusya ile İran İdlib, Halep ve diğer şehirlere savaş uçakları, füzeler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) hava saldırıları düzenleme tehdidinde bulundukça, Suriye ve Ukrayna'da bu tür saldırıların etkilerini görmüş olan Ankara, seçeneklerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak.

Bu noktada çok sayıda Suriyeli mültecinin gönüllü olarak ülkelerine geri dönmesine olanak tanıyan ve ciddi siyasi müzakerelerin önünü açan bir ateşkes anlaşmasının zamanında yapılması Ankara için stratejik bir kazanç olacak.

xcdfvg
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile Moskova'daki Kremlin Saray’ın da kabul etti, 24 Temmuz 2024 (AFP)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 30 Kasım'da yaptığı açıklamada, Türkiye'nin başlıca amacının, silahlı gruplar ile Esed hükümeti arasında siyasi müzakerelerin başlatılması olduğunu vurguladı. Ancak tüm grupların sadakatle bağlandıkları tek bir lider olmadığından, Suriyeli muhalifler Şam'ın dış mahallelerine ulaştıklarında kendi aralarında çatışmaya girebilirler. Aynı zamanda, kontrolleri altına girecek onlarca yeni şehirlerin ve beldelerin yönetiminde acil çözüme ihtiyaç duyan sorunlarla karşılaşacaklar. Gıda ve ilaçtan altyapı onarımına kadar birçok alanda Türkiye'nin desteğine ihtiyaçları olacak. Türkiye'nin bu desteği sağlaması ek bir motivasyon olacak. Bu da müttefiklerini Suriye'deki yeni barış sürecinde daha etkili ve etkin taraflar olarak gösterebilir. Silahlı grupların ve HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Cevlani'nin istediği tam olarak bu değilse de onlar için önemli bir ilerleme anlamına gelecek.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Mısır'dan Gazze Şeridi'ne 200 yardım tırı girdi

(foto altı) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Filistinlilere yardım taşıyan tırlar, 14 Ekim 2025 (Reuters)
(foto altı) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Filistinlilere yardım taşıyan tırlar, 14 Ekim 2025 (Reuters)
TT

Mısır'dan Gazze Şeridi'ne 200 yardım tırı girdi

(foto altı) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Filistinlilere yardım taşıyan tırlar, 14 Ekim 2025 (Reuters)
(foto altı) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Filistinlilere yardım taşıyan tırlar, 14 Ekim 2025 (Reuters)

Mısır medyası bugün, ‘200 yardım tırının Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne girdiğini’ bildirdi.

Kahire el-İhbariyye televizyonu, ‘insani yardım konvoyundaki yüzlerce tırın, kuşatma altındaki bölgeye yardımların girişi için belirlenen Kerem Şalom ve el-Avce sınır kapılarından Gazze Şeridi'ne girmeyi beklediğini ve İsrail işgal makamları tarafından inceleme ve denetime tabi tutulduğunu, bu makamların tırların girişine izin verebileceğini veya engelleyebileceğini’ belirtti.

Kanal, bugün yakıt ve gaz yüklü tırlar da dahil olmak üzere daha fazla tırın Gazze Şeridi'ne girmesini bekliyor.

Refah Sınır Kapısı’nın ne zaman açılacağı konusunda belirsizlik

İsrail medyası bugün, Mısır'dan Gazze Şeridi'ne yardım ulaştırılması için Refah Sınır Kapısı’nın açılma tarihi konusunda farklı haberler yayınladı. İsrail Yayın Kurumu, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’nın bugün yeniden açılmasına izin vereceğini duyurdu. Kurum, internet sitesinde şu açıklamayı yaptı: “Birleşmiş Milletler (BM), akredite uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve bağışçı ülkeler tarafından insani yardım taşıyan 600 tır bugün Gazze Şeridi'ne gönderilecek.”

Öte yandan İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a bağlı Ynet internet sitesi, bir güvenlik yetkilisinin, Refah Sınır Kapısı’nın bugün ve büyük olasılıkla yarın da açılmayacağını, açılış tarihinin ‘bilinmediğini’ söylediğini aktardı. Adı belirtilmeyen yetkili, sınır kapısının bugün açılmasının lojistik olarak imkânsız olduğunu, ‘önceden sahaya gidip doğrulama yapılması ve bir ekip gönderilmesi gerektiği için bunun zaman alacağını’ belirtti.

Gazze Çocukları (Reuters)Gazze Çocukları (Arşiv-Reuters)

Güvenlik yetkilisi, anlaşma uyarınca insani yardım malzemesi yüklü 600 tırın Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan girdiğini söyledi. Bu arada Ynet internet sitesi, güvenlik kaynaklarına dayanarak, Hamas'ın dün teslim ettiği dört cesetten birinin İsrailli rehinelere ait olmadığını bildirdi.

BM ve yardım kuruluşları, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine saldırmasının ardından iki yıl süren savaş sonrası Gazze Şeridi'nin ciddi bir insani krizle karşı karşıya olduğu bir dönemde sınır kapısının yeniden açılması çağrısında bulundu. Ağustos sonunda BM Gazze'de kıtlık ilan etti.

BM, ‘siyasi liderlik’ tarafından alınan Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılması kararının, Hamas'ın dün geç saatlerde, cuma günü yürürlüğe giren Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşması kapsamında dört rehinenin cenazesini teslim etmesinin ardından geldiğini açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğunda imzalanan anlaşmaya göre, Hamas ateşkesin yürürlüğe girmesinden itibaren 72 saat içinde hayatta olan ve ölü tüm rehineleri teslim edecekti. Yaşayan 20 rehinenin tamamı zamanında serbest bırakılırken, dün akşam itibarıyla İsrail, öldürülen 28 rehinenin cesetlerinden sadece sekizini teslim aldı.

Gazzeli çocuklar yem yiyor ve tuzlu su içiyor (AFP)Gazzeli çocuklar yem yiyor ve tuzlu su içiyor (Arşiv-AFP)

İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir dün, Hamas'ın Gazze Şeridi'nden askerlerin cenazelerini iade etmemesi halinde Gazze'ye yardım malzemesi girişinin kesileceği tehdidinde bulundu. İsrail Yayın Kurumu, yardımların geçmesi için Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılması kararının, İsrail'in Hamas'ın bugün diğer dört rehinenin cesetlerini iade etme niyetini bildirmesinin ardından alındığını bildirdi. Ancak Hamas bu kararı henüz doğrulamadı.


Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
TT

Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Gazze Anlaşması'na ilişkin yorumlarında, iki devletli çözüme dayalı barışçıl bir çözümden başka alternatif olmadığını belirtti.

Olmert, İngiliz The Independent gazetesinde yayınlanan yazısında, "Her iki tarafın karşılıklı haklarını tanıyan iki devlet çerçevesinde ilerlemek için herhangi bir ivmenin olmaması ve statükonun devam etmesi halinde tekrar savaşa döneceğimizi" ifade etti.

Eski İsrail başbakanı, “Şu anda önemli olan soru, savaşın geçici olarak durdurulması, İsrail'in Gazze'den kısmi çekilmesi ve Hamas'ın sınırlı faaliyetlerinin devam etmesinin, tüm Ortadoğu'yu değiştirecek ve iki devletli çözüme dayalı İsrail-Filistin barışına yol açacak cesur bir siyasi hamlenin başlangıç noktası olup olmayacağıdır” dedi.

Olmert makalesinde ayrıca barışın “1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan ve Kudüs'ün Eski Şehri'nin İsrail veya Filistin egemenliğine tabi olmadığı, İsrail Devleti'nin yanında bir Filistin devletinin kurulmasıyla” sağlanabileceğini belirtti. “Kendi ordusu olmayan, İsrail Devleti'ne komşu, silahsızlandırılmış bir Filistin devleti” ifadesini kullandı.

Barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması

2006-2009 yılları arasında görev yapan eski İsrail başbakanı, İsrail Knesset'inde olağanüstü ve duygusal bir törenle kutlanan Gazze anlaşmasını bir barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması olarak değerlendirdi. Olmert, bunun “Gazze savaşını sona erdirmek, esirleri (yaşayan ve ölenleri) iade etmek, Filistinli esirleri serbest bırakmak ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini sağlamak için yapılan bir anlaşma” olduğunu belirtti. Anlaşma, Gazze Şeridi üzerinde askeri kontrol sağlamak ve Hamas'ın askeri gücünü yeniden kazanma girişimlerini önlemek için Filistinli, Mısırlı ve Ürdünlü askerlerden oluşan ortak bir güvenlik gücü kurulmasını da içeriyor. Anlaşma ayrıca, Türkiye, Katar, Mısır, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve ABD Başkanı'nın da dahil olduğu uluslararası denetim altında, Hamas yerine Gazze'deki hükümeti yönetmek üzere bir teknokratlar komitesinin kurulmasını da öngörüyor.

Trump'ın etkisi

Olmert, ateşkes anlaşmasını, kendi deyimiyle, “ABD Başkanı Donald Trump sayesinde birkaç hafta önce beklenmedik bir şekilde gerçekleşen etkileyici bir düzenleme” olarak değerlendirdi.

Olmert ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump müdahale edene kadar savaşı durdurmaya yönelik tüm uluslararası çabaların başarısız olduğunu da belirtti. Olmert şöyle yazdı: “Trump, Netanyahu'yu Katar Başbakanı'ndan özür dilemeye zorlamaya karar vermeseydi, hâlâ savaşın ortasında olurduk. Trump dışında hiçbir lider bu olaylar zincirini başlatamazdı.”

Olmert, “Emmanuel Macron, Keir Starmer, Kanada Başbakanı Mark Carney ve uluslararası toplumdaki birçok kişinin çabaları savaşın sona ermesine katkıda bulundu. Onlara teşekkür ve minnettarlığımızı sunmalıyız. Ancak, sadece bir lider radikal bir fark yarattı” dedi.

Hamas'ı yok etmeyen acı bir darbe

Olmert, Trump'ın İsrail Knesset'indeki konuşmalarının, özellikle “iki yıl süren kanlı ve acı verici çatışmaların hatıralarıyla dolu” dönemin ardından, henüz siyasi bir plan olmadığını belirtti.

Olmert, “İsrail hükümeti, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ifade ettiği sert tutumu terk etmeyi kabul etti” diye yazdı. Hamas'ı tamamen yok etmedi, ancak ona acı bir darbe indirdi. Gazze Şeridi neredeyse tamamen yıkıldı ve birçok Gazze sakini hala binaların enkazı altında gömülü durumda olabilir" diye yazdı.

Olmert, “Gazze'de öldürülenlerin büyük bir kısmı – 67 binden fazla – terörle hiçbir ilgisi olmayan kişilerdi, ancak 7 Ekim'deki saldırının ardından başlayan İsrail askeri harekatının kurbanlarıydılar” dedi.

Olmert, makalesini, birçok İsraillinin hala Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin tamamını ilhak etmeyi ve bu bölgelerin sakinlerini sürmeyi hayal ettiğini belirterek sonlandırdı. Şarku’l Avsat’ın The Independent’ten aktardığına göre Olmert, “Birçok Filistinli, çatışmayı yeniden başlatmak umuduyla Hamas'ın askeri kapasitesini yeniden inşa etmeyi umuyor ve hem Filistinliler hem de İsrailliler, yıkım ve tahribatın sürüklediği ütopik hayallerin tutsağı olmaya devam ediyor. Ancak sadece Trump iki halk için iki devlet çözümünü kabul ederek bu dönüşümü gerçekleştirebilir” ifadelerini kullandı.


Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
TT

Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)

Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan askeri kaynaklar ve tanıklar, bugün Sudan'ın başkenti Hartum'a insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlendiğini ve söz konusu saldırıların patlamalara neden olduğunu bildirdi.

‘Hava savunma sistemlerinin İHA’ların çoğunu düşürdüğünü’ doğrulayan askeri kaynaklar, “Aralarında kamikaze İHA’ların da bulunduğu on tanesi, Omdurman'ın kuzeyindeki Sarkab ve Halid bin Velid kamplarına saldırdı” dedi.

Omdurman sakinleri olan tanıklar, sabahın erken saatlerinden itibaren şehir üzerinde uçan İHA’ları gördüklerini ve kuzeyden gelen şiddetli patlama sesleri duyduklarını belirtti.